Bölüm 48 = Eski bir hikaye

467 53 34
                                    

Alex evine gittiğinde kapısının önünde kendisini daha önce çok gördüğü ama hiç bizzat tanışma fırsatı bulamadığı bir kurtadamla karşılaştı.

"Buyrun?"

"Alexander sen misin?"

Alex bir anlığına tereddüt etsede ardından hızla "Evet?" dedi.

"Frenk seni çağırmamı emretti."

"Elbette beni emretti, başka kimi emredecekti ki" diyerek evin bahçesine girdiği gibi hızla geri çıktı. Obsidiyen klanının toplantılarının yapıldığı eve doğru giderken kendisini neden çağırdığını az çok tahmin ediyordu. Elfler düşündüğünden daha hızlı haber uçurmuş olmalılardı. Zaten onlardanda aksini bekleyemezdi.

Klan binasına vardığında aklında yaşlı Frenkten işiteceği azardan ziyade hala Max'in kendisine Ander geldikten sonraki aldığı tavırdaydı. Onun kendisine daha önce hiç bu kadar soğuk davrandığını hatırlamıyordu. Özünde ne kadar 83 yaşında bir vampirde olsa Alex'e karşı her zaman daha neşeli ve meraklıydı.

Alex büyük ahşap kapıya vardığında daha geldiğini haber bile veremeden kapıların ikiside aynı anda açıldı. Kapıdaki kurt kız "Klan odasında bekleniyorsunuz" diyerek ona 'sanki buraya daha önce hiç gelmemişçesine' yolu gösterdi.

"Ben kendimde yolu bulurum."

Kız ona sadece dudaklarını oynatarak "Bol şans Alex" dediği an Alex'in kaşları çatıldı.

"Bir sorunmu var?" diye fısıldadı o da.

Kurt kız cevap vermek yerine onu sadece başıyla onayladı. Max o an Yaşlı Frenk'in kendisine karşı ne kadar öfkeli olduğunu merak etti.

Klan liderinin odasın'ın kapısına vardığında kapıyı birkaç defa tıklatıp araladı ve içeri usulca kafasını uzattı.

Frenk'in "Gel Alexander" dediği an Alex odadan içeri girdi.

"Beni çağırtmışsınız efendim?"

Yaşlı adam ona masasının önündeki misafir koltuğunu işaret ederek "Evet, geç şöyle otur" dedi. Ses tonu oldukça sakin ve rahattı.

Alex kendisine gösterilen yere aynı rahatlıkla oturdu. Belkide durum düşündüğü kadar da kötü değildi.

Frenk önündeki kağıtların bazılarına hızla imza atıp hepsini tek düze düzenledikten sonra şeffaf dosya kağının içine yerleştirip masasındaki çekmeceye koydu. Çekmeceyi ardından öyle bir çarparak kapattı ki Alex olduğu yerde sıçradı ve Frenk'e baktığında o babacan tavrının altında körüklenmeyi bekleyen o öfkeyi gördü.

"Anlat bakalım Alex. Son zamanlarda neler yapıyorsun, okulun ve hayatın nasıl gidiyor?"

Alex yutkundu. Klan protokolünde yetim kalan genç delikanlılara hayatının nasıl gidip gitmediğini sorma maddesi olmadığına göre bu sorgu sual hiç hayra alamet değildi. "İyi gidiyor efendim, her şey tıkırında."

"Bunu duyduğuma sevindim. Malum dolunay yakındır ve kızışma dönemini bu sene yine Lili ile berabermi geçireceksin?"

Alex bir anlık duraklamanın ardından "Evet efendim" diye yalan söyledi.

Frenkin o an yüzündeki babacan tavır gidip yerini hayal kırıklığına bıraktı. "Bana elini uzat Alexander."

Alex bunun olmasına asla izin vermeyecekti. "Beni neden çağırdın Frenk amca" diye sordu tüm samimiyeti ile.

"Sence seni neden çağırmış olabilirim Alexander..."

Alex "İki seçenek var önümüzde, birincisi bugün olanlar ikincisi ise aşk hayatım. Siz sorun ben mahremiyetimi koruyarak size sorularınızın yanıtını vereyım" dediği an Frenk hoşnutsuzca gülümsedi.

Git Gidebilirsen BxBWhere stories live. Discover now