Bölüm 25 = Geçmişe kısa bir dönüş

818 75 37
                                    

Dönüş yolundayken Alex Max'in direksiyona geçmesine izin vermişti. Max'in kafasını dağıtmak için araba kullanmak istediğini biliyordu ve her ne kadar kendisi de bazı şeyleri düşünmemek uğruna araç kullanmak için yanıp tutuşsa da onun durumunun kendisinden daha vahim olduğunu biliyordu.

Max'in hüznünü otele gidene kadar kendi hüznüymüş gibi tüm bedeninde hissetmişti. Onun acısını sanki kendi acısıymış gibi yaşamıştı. Max tüm kalkanlarını indirmiş ve duygu akışını serbest bırakmıştı. Bunu bilinçlimi yaptı yoksa ağlarken kontrolsüzcemi olduğunu bilemese de sorgulamadı. Bunu ona sorup tekrardan moralini bozmak istemiyor ama bir o kadar da Marianayı merak ediyordu.

Alex bunları düşünürken Max'in ansızın "Sor gitsin" demesiyle iliklerine kadar irkildi.

"Nasıl anladın?"

"Deminden beri bana bakıp birşeyler söyleyecekmiş gibi ağzını açıp ardından tekrardan geri kapatıyorsun, sence anlamamam mümkün mü?"

Alex gözlerini devirerek oturuş pozisyonunu sağdan sola değiştirdi. "Yani aslında sormak istemiyorum ama Mariana kim ne nasıl tanıştığınızı da merak etmiyor değilim."

Max derin bir iç çekti. "Mariana benim ormanda tanıştığım genç bir kız. Doktor beni dönüştürdükten sonra ben ormana kaçmıştım ve saatler sonra tam kana susadığım bir zamanda karşıma çıkmıştı."

*** 60 yıl önce Mariana ile ilk karşılaşma ***

Max ormanın derinliklerine ışık hızıyla koşarken harcadığı aşırı enerjiden dolayı kan arzusu bedenini kasıp kavurmaya başlamıştı. İliklerine kadar arzu ile titrerken kalın bir ağacın, yer üstüne çıkmış köküne takılmasıyla yüz üstü yere düştü.

Ağzına dolan toprak ile çimenden kurtulmak için dirseklerinden destek almaya çalışsada damarlarındaki gerginlik, sanki tüm bedenine kramp girmişçesine buna engel oluyordu.

"Hey, sen iyi misin?"

Uzaktan genç sarışın bir kızın sesi doldu kulaklarına. Max'in kan çanağı olmuş gözleri saniyesinde açılıp sesin geldiği yöne doğru döndü.

Kız kendisine adım adım yaklaşırken Max kızın bedenindeki kanın hangi yöne doğru hareket ettiğini bile duyabiliyordu. O kanı istiyor ve ona muhtaçtı.

Max askeriyede aldığı yerde sürünme eğitimine benzer bir şekilde kıza doğru sürünürken kız ona korkuyla bakıp "Sen Vampir misin?" diye sordu.

Elinde hasır bir sepet vardı ve sepetin içindeki yabani otların kokusu burnunun direklerini sızlatıyordu.

Kız ona "Sen bir Vampirsin" dediğinde Max ona yakınlaşmış, o ise geriye doğru yavaş yavaş adım atar olmuştu.

Kız ona sadece değişik bir el hareketi yapmış ve Max'e ağır bir uyku bastı. Uyumamak için ne kadar direnirse dirensin bedeni sanki buna muhtaçmışçasına göz kapaklarını yumuyordu.

---

Max gözlerini açtığında ahırda samanların üstünde buldu kendisini. Burnuna dolan kan kokusu ve ahırdaki hayvanların damarlarında gezinen o kanın akışı kendisini deli etmişti. Işık hızında en yakınındaki hayvana saldırıp atar damarına dişlerini geçirerek bedenindeki son kan hücresine kadar içip tüketti.

2 inek, 1 tavuk ve birde koyun kanı içtikten sonra Max kafasını bir nebzede olsun toparlaya bilmiş ve etrafına bakınmayı akıl etmişti.

En son elinde hasır çantayla kendisinden adım adım uzaklaşan sarışın bir kız hatırlıyordu ve kızın kendisine birşeyler mırıldanarak elini hareket ettirişini. Büyü yapmıştı kendisine ama neden?

Git Gidebilirsen BxBWhere stories live. Discover now