Bölüm 21 = Tiyatro

882 92 54
                                    

Aktif kaç okuyucum var? Azcık gösterin kendinizi bakem.

İkili otelden çıktıktan sonra tiyatroya varmadan Max'in zorlamaları ile önce şık takım elbiseler satan bir mağazanın içine girdiler.

Alex mankenlerin üstündekilere teker teker bakarken Max "Boşuna bakınma, ben sana seçtim bile" demesiyle Alex sinirle iç çekti.

"Buna gerçekten gerek yok bunu biliyorsun değilmi? Ben kıyafet takıntısı olan biri değilim."

Max elinde tuttuğu mat koyu mavi renkli bir takımı kendisine doğru tutup gösterirken "Bu gece için bu şart, ayrıca yarın içinde bunun siyahını istedim" dedi.

Alex elini takımın kumaşının üzerinde gezdirdi. Parmaklarının altında pürüzsüzce kayan ingiliz kumaşı ben pahalıyım diye bas bas bağırıyordu. "Ne kadar bu?"

Max önemsiz birşeymiş gibi omuzlarını silkti. "Fiyatını düşünme sen ama kabine girip bunu bir an önce denemelisin ki tiyatroya yetişe bilelim."

Alex onun kendisine zorla dayattığı takımı askılığından tutup ilk boş kabine girip denedi. Takımı giyindikten sonra aynada dönüp kendisine baktı ve küçük çaplı bir şok geçirdi. Hayatında ilk defa böyle bir takım deniyordu ve takımın kumaşından ötürü sanki hiç üstünde yokmuşçasına rahat hissettirmişti kendisini. Ayrıca üstüne de tam oturmuştu.

Alex aynada kendisini incelerken Max'in "Denedin mi?" diye sorduğunu duyup "Geliyorum" diye yanıtladı.

Alex kapısını açıp çıktığında karşısında beyaz gömleğin üstüne siyah takım giyinmiş bir şekilde kendisine bakan Max'i gördüğü an donup kaldı. Ayağındaki ayakkabıdan tut üstü başı her şeyi kusursuz olmuş gibiydi, belki bir tık da erkeksi.

Max kendisine doğru adım atıp üstündeki kıyafeti incelerken bir anlığına göz göze geldiler. İkili birkaç saniye oyunca öylece birbirlerine bakarken görevli kızın yanlarına siyah bir ayakkabı ile gelmesiyle Max bakışlarını Alex'in gözlerinden kaçırdı.

Kızın elinde tuttuğu ayakkabıyı alıp Alex'e uzattı ve kıza "Bu takımın siyahını ve çıkarttığımız kıyafetkleri otele benim adıma gönderilmesini istiyorum" dediğinde kız nazikçe "Bunlar üstünüzdemi kalıcak efendim?" diye sordu.

Max kızı sadece başıyla onaylarken Alex çoktan ayakkabıyı denemişti. Max ona dönüp "Nasıl?" diye sordu.

"Güzel ve rahat ama bir daha seninle bir yere gitmeyeceğim bilgin olsun" dedi sitemkar şekilde.

Max elinde olmadan güldü. "Eğer yarın işimizi halledebilirsek akşam zaten geri yola çıkmamız gerekecek, o yüzden bir daha seninle bu tarz bir yere gidebileceğimizi sanmıyorum, bence şu anın tadını çıkartalım."

İkili geç kalmamak için hızla tiyatro merkezine gittiler. Tiyatro salonunun girişi tıklım tıkıştı ve herkes cidden dünyanın en önemli açık arttırmasına gidiyormuş gibi giyinmiştiler. Alex daha önce pek kasabanın dışına çıkmadığı için bu denli şık giyinimli insanların arasında kendisini bir an için yalnız hissetti.

"Bunların çoğu safkan" diye mırıldandı Max onun kulağına.

Alex dönüp ona baktı. "Aralarında Vampirlerde var ama onları hissedebiliyorum."

"Evet ama sadece iki kişi."

Kapıdan içeri girerlerken davetiyeyi giriş görevlisine verdi ve kendilerie gösterilen yere doğru ilerlediler. Alex etrafı inceleyip eski dizayn edilmiş tiyatro salonuna şaşkınlıkla baktı. Sadece koltukların kumaşı ve tiyatronun kapalı olan perdesi yeniydi. Diğer herşey eskiydi. Sanırım bu günden sonra Londra'yı sadece eski tarz binalarından ve herşeyin eski moda olması ile hatırlayacaktı.

Git Gidebilirsen BxBWhere stories live. Discover now