Anonim: Yıldız Tozu

By Blanco_S

2.8M 150K 78.3K

🌟10.06.2018'de yayınlanmaya başlanmıştır.🌟 "11/D" olan konuyu "12/D" olarak değiştirdiniz. +0545: O grubun... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2 (Ara Bölüm)
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3 (Ara Bölüm)
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1 (Ara Bölüm)
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
7.0
7.1
7.2
7.3
7.4
7.5
☆ F İ N A L ☆
☆Instagram☆
Duyuru

↬ Özel Bölüm ↫

17.2K 662 575
By Blanco_S

Güneşli günlerden bir gün, ruhunda büyük yaralar olan bir çocuğun gözleri somurtkan ve her zaman ağlayacakmış gibi duran kırgın kızla buluşmuş. Çocuk vurulmuş, kız hissetmemiş. Çocuk kendi evrenlerini yaratmış, kız görmemiş. Çocuk kalbini vermeye korkmuş, kız sevilmemekten.

Ruhu yaralı çocuğun, kırgın kıza aşık olmasının hikayesi.

Alkın'dan;

24 Kasım 2015

24 Kasım'ın bende iki yeri vardı. Biri tabii ki öğretmenler günüydü, diğeri ise hastanede karşılaştığım ve şans eseri aynı okulda okumaya başladığımız Berke'nin doğum günüydü.

Okula gelirken Berke'ye nasıl bir hediye almam gerektiğini düşünüp duruyordum sadece. Onunla bir geçmişimiz olsa da hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyordum. Ona sormak istememiştim ne sevdiğini yoksa alacağım hediyeyi anlardı. Görkem'e sormak daha cazip gelmişti. Ne de olsa en yakın arkadaşıydı onun.

Bir ders boyunca sessizce oturup dersin bitmesini bekledim ama nafileydi. Sanki zaman durmuştu da ders bitmiyordu. Yanımda oturan sıra arkadaşıma baktım. Adı Ayaz'dı ve aramızda fazla iletişim olmasada iyi anlaşıyorduk. O, bana biraz abi gibi davransa da yadırgamıyordum.

Zil sonunda çaldığında yerimden kalktım ve Ayaz'a seslendim. "Kantine iniyorum gel istersen."

Ayaz, sarı saçlarını karıştırıp birkaç sıra ilerimizde oturan Gökdeniz ve Bartu'yu işaret etti. "Sen git ben şu salaklarla bir şey konuşup gelirim."

Başımla onaylayıp çocuklara baktım. Bartu yerinde duramıyordu. Okulun ilk gününden onun biraz garip olduğunu fark etmiştim ama iyi birine benziyordu. Gökdeniz de uzaktan bakıldığında çok çalışkan bir çocuk gibi gözüküyordu.

Sınıftan çıkıp kantine ilerlerken Cem'le karşılaştım. Bizim sınıftan bir çocuktu ve hafif kızarmış bir şekilde sınıfa doğru gidiyordu. Hemen onu durdurdum.

"Ne oldu lan kızarmışsın."

Cem derin nefes alıp boş ver dermiş gibi başını salladı ama itiraz edip konuşmasını sağladım.

"Bir kız var ve kız bana aşık olmasın istiyorum. Serhat falan kız güzel konuş dedi ama olmuyor işte."

Aşk hayatımı düşündüm. Bu konuda tavsiye verecek en son kişi bile değildim ama omzuna birkaç defa vurdum. "Konuşmak istemiyorsan kızın hayatında da durma. Kızın sana aşık olup canının yanmasını istemeyiz."

"İstemeyiz de kız çoktan aşık oldu bana. Geçen gün arkadaşları bizi yalnız bıraktı ben de ona patito verdim. Bakışlarından anladım be Alkın. Of ne yapacağım?"

Omzunu sıkıp birkaç saniye düşündüm. Ben olsam ne yapardım? En başından o patitoyu vermezdim ama bunu Cem'e söyleyerek moralini daha da aşağı çekmek istemedim.

"Olan olduysa kibarca reddedersin. Bir daha da birini sevmeden onla konuşmazsın olur biter. Hadi ben kaçtım."

Hızlı adımlarla kantine ilerlerken Cem'le olan konuşmamızı düşünüyordum. O kızla Cem'i birkaç kez görmüştüm ve kız çok çekingen birine benziyordu. Eğer cidden Cem'e aşık olduysa zor günler onu bekliyor gibi gözüküyordu. Umarım yanlış düşünüyorumdur diye kendi kendime konuşurken minik bir bedenle çarpışmamla duraksadım.

Bakışlarım çarptığım kişiye dönerken bir adım gerilemiştim. İyi insan lafın üstüne gelirmiş diye düşündüm az önce bahsettiğim kızı görünce. Çarpışmamızdan sonra tökezlemiş ve kısa kahverengi saçları yüzüne düşmüştü. Dediğim gibi birkaç defa Cem'le görmüştüm ama hep uzaktandı. Yüzünü ilk defa görecektim net bir şekilde.

Bakışlarını yerden çekti ve gözlerini bana değdirmeden çevrede gezdirdi. Yüzünü gördüğüm an daha da dikkatli bakmaya başladım. Keskin olmayan bir yüzü olsa da güzeldi. Yüzüne yapışmış bir somurtma vardı ama bu ona yakışmıştı. Kaşları çatık bir şekildeydi, sanki hep kızgın gibiydi ama nedensizce kızgın olduğunu hissetmiyordum.

Yeşil gözleri birkaç saniyeliğine beni bulduğunda yutkundum. Gözleri güzeldi. Cem neden bu kızı istemiyordu ki?

"Pardon."

Sesi, aşırı kısık ve bir o kadar da çekingen çıktığında hemen elimi enseme attım. Her gergin olduğumda yaptığım bu hareketi neden şimdi yaptığımı sorgulayacakken kız yanımdan geçip gitti. Nefesimi tuttuğumu fark edip nefesimi dışarı verdim ve ilerlemeye devam ettim.

Aklım başımdan alınmış gibi Görkem'in oturduğu masaya gittiğimde Görkem gülerek bir şeyler anlatıyordu. Sandalyeyi çekip yanlarına oturduğumda aklım hala kızdaydı. Bir kelimeyle nasıl onunla bu kadar ilgilendiğimi anlamaya çalışıyordum. Cem bu kızı üzerse cidden kötü olurdu. Kız zaten kırgın görünüyordu. Cem gibi bir öküz, daha doğrusu biz erkekler gibi bir öküz onu üzerse kız biterdi sanki.

"Naber lan Alkın? Bir garip bakıyorsun."

Görkem omzuma vurduğunda kendime gelip onun yüzüne baktım. "Yok bir şey. Bir şey düşünüyordum, dalmışım."

Görkem geçiştirip karşımızdaki Oğuz'a bir şeyler anlatmaya devam etti. "İşte kanka Cem'i görünce dalga geçtim. Kız da kaçtı işte."

Kaşlarım hemen kalkarken merakla ona döndüm. "Bizim Cem mi?"

Görkem bana bakıp güldü. Elini omzuma atıp başını salladı. "Aynen kanka bizim Cem. Salağın teki yemin ederim. Öyle kızı zor bulur ama bu mal hala aşkmış, sevgiymiş onları arıyor. Süzme mal."

Bir şey diyemedim Görkem'e. Şimdi Cem hakkında konuşmadam daha iyi olurdu çünkü. Hele ki az önce kızla çarpıştıktan sonra hiç düşünmesem daha iyiydi. Gülüp geçtim ben de.

"Lan bugün Berke'nin doğum günü. Ne yapsak lan?"

Görkem kaşları çatık bir şekilde bana döndü. Büyük ihtimal doğum günü olduğunu bilmiyordu. Ah Berke ah. En yakın arkadaşın bile bilmiyor doğum günün olduğunu.

"Doğum günü mü?"

"Evet. Berke söylemez böyle şeyleri o yüzden bilmemen normal."

Görkem birkaç saniye düşündü. "Bugün hiç Berke'yi görmedim. Derslere de girmedi. Acaba ailesi ile mi kutluyor şu an?"

Omuzlarımı silkip bilmediğini belli ettim. Aile hakkında hiç konuşmamıştık. Karşılaşmamız trajik bir şekilde olsa da, hele ki ikimizi de ailelerimiz hastanrye yatırsa da, bu konudan kaçmıştık.

"Belki de Ece'yle kutluyorlardır. Kız bir haftadır başımın etini yedi Berke Berke diye."

Ece, Berke'nin sevgilisiydi ama kendisini hiç sevmezdim. Bana bir şeyler hatalıymış gibi geliyordu onların ilişkisinde ama Berke'nin pek umurunda görünmüyordu. Ece iyi kız gibi görünse de arkadaşım için doğru kişi değildi. Berke, Ece'nin yanındayken rahattı ama hala onun için endişeliydim.

"Neyse ya Berke'yi arayıp bir şeyler yaparız. Vay be adama bak doğum gününü bile söylemiyor bize. Sözde en yakınız."

Görkem kendi kendine söylenirken ayağa kalktım. İçimde kötü bir his vardı.

Görkemlerin seslenmelerini aldırmadan kantinden çıktım. İçimdeki kötü hissin nedeni tam olarak bilmiyordum ama canımı yakıyordu sanki. Kafamı iki yana sallayıp hisleri kovmaya çalıştım ama yapamadım. Hislerle baş başa kalmıştım ve ne yapacağımı bilmiyordum.

🌟🌟🌟

15 Şubat 2016

Kantinde her zamanki gibi otururken Berke, yanında sevgilisiyle gelmişti. Kıza yapmacık bir gülümsemeyle baktıktan sonra bizimkilere dönmüştüm. Okul günleri geçtikçe daha da yakın olmuş kalabalık arkadaş grubumuza bakıyordum.

Oturanlar sırasıyla; Bartu, Ayaz, Gökdeniz, Berke ve hiç sevmediğim Ece'ydi. Uzaklardan gelen Görkem'i görünce ayağa kalktım. Bartu hemen seslenmişti.

"Nereye gidiyorsun Alkın aşkım? Hem de bensiz. Ayıp ayıp."

"Senden ne kadar uzağa o kadar iyi Bartu."

Bartu, kollarını göğsünde bağlayıp bana dil çıkardığında sırıtarak Görkem'e doğru ilerledim. Bartu, ne kadar sinir kat sayılarımı zorlasa da onun sayesinde gruba eğlence gelmişti. Herkes ona hakaret edip dursa da hiç üzerine alınmıyordu. Bazen Bartu kadar eğlenceli ve umursamaz olmak istiyordum.

Görkem'e doğru giderken yanımdan hışımla bir kız geçti. Sadece bir kız da değildi, Cem'le gördüğüm ama bir süre hiç karşılaşmadığım kızdı. Yanımdan geçerken bakışlarım hemen ona döndü. Ağlıyordu ve yüzünü kapatmış bir şekilde ilerliyordu. Nefesimi tutup onu izlemeye devam ettim.

Neden ağladığını biliyordum ne yazık ki. Boğazımda kocaman oluşan yumruyla bakışlarımı yere çevirdim. Ta ki Görkem'in sesini duyana kadar.

Kız, Görkem'e çarpmıştı ama hemen uzaklaşıp ilerlemeye devam etti. Görkem, benim gibi bakışlarını kıza çevirip seslense de kız hemen tuvaletlerin olduğu yere gitmişti bile.

Sonunda nefes alıp Görkem'e ilerledim. Yerden bir kolye alıp şaşkınca kolyeyi izlerken onun yanında durdum. Görkem bana bakıp kolyeyi gösterdi.

"Kız kolyeyi düşürdü."

Hemen atladım. "Ben veririm kanka." Elindeki kolyeyi aldığımda biraz şaşırsa da bir tepki vermeden cebime yerleştirdim ve bizimkilere bir işaret çakıp tuvaletlerin olduğu yere ilerledim.

Kızı görmek istiyordum. Tuvaletlere giremeyeceğimin farkındaydım ama on görüp biraz olsun güldürmek istiyordum. Keşke Bartu gibi olsaydım da bir kızı nasıl güldüreceğimi bilebilseydim.

Kendi kendime kızarken kız tuvaletlerden çıktı ve ilerlemeye başladı. İşte, kolyeyi vermen için bir şans var elinde, dedi iç sesim ama onu susturup kız kantine ilerlemeden peşinden ilerledim.

"Pişt!"

Bir anda seslendiğimde kız beni duysa bile tepki vermedi. Tekrar seslendim.

"Pişt kız baksana."

Adını bilmiyordum. Biri bana böyle seslense ben de bakmazdım ama kız pes etmiş bir şekilde bana döndü. Yüzü ağlamaktan kıpkırmızıydı.

"Dalga mı geçeceksin? Bekliyorum." Kendini güçlü durmaya zorladı ama saniyesinde gözleri sulanmıştı. Neyden bahsettiğini anlamadan başımı iki yana salladım.

"Yo dalga geçmeyecektim."

"O zaman neden bana sesleniyorsun? Ağlarken birini görmek hoşuna mı gidiyor yoksa Cem mi gönderdi eserini görmek için?"

Kız, sinirle mırıldanırken elim hemen enseme gitti. Yanaklarımın hafiften kızarmaya başladığını hissedince hemen kıza cevap verip kaçmak istedim.

"İkisi de değil. Sadece... ağlayan birini görünce iyi mi diye sorarım. İyi misin?"

Kız, sanki kötü bir şey söylemişim gibi güldüğünde bakışlarımı yere çevirdim. Sanırım sıçtım ve sıvıyorum şu an.

"Başka biriyle dalga geç lütfen." Kız ilerlerken kendi kendime mırıldandım.

"Ama dalga geçmiyordum ki. Gerçekten merak etmiştim."

Derin nefes alıp cebimdeki kolyeyi çıkardım. Yıldızlı kolyeyi sanki kendimi hipnoz edermiş gibi sallamaya başladım. Her salladığımda kıza biraz daha bir şeyler hissediyordum sanki. Yutkunup kendi kendime mırıldandım.

"Yıldızlar yere düşünce ne olur? Yıldız Tozu mu?"

Kolyeyi sallamayı bırakıp gülümsedim. Tabii Yıldız Tozu olurlardı. Ruh eşlerini bulduklarında tam bir yıldız olup gökyüzünde tekrar bir araya gelirlerdi.

İçimde oluşan o kıpırtıyla beraber bahçeye bakmaya başladım. O benim Yıldız Tozu'm olabilir miydi acaba? Bir şekilde kader bizi birleştirir miydi yoksa ben mi çok masal okumuştum?

Kalbim gereksizce hızlandığında kendi sorumun cevabını kendim vermiştim. Ben bu kıza karşı bir şeyler hissediyordum. Neden kırgın olduğunu merak ediyordum. Ona iyi gelmek, onu güldürmek ve hiç bırakmayacakmış gibi sevmek istiyordum. Benim Yıldız Tozu'm olmasını istiyordum. Sanırım... bu aşktı. Ben aşık olmuştum. Adını bile bilmediğim bir Yıldız Tozu'na. Ne güzel.

"Ah be Alkın cidden mi aşık oldun hiç tanımadığın bir kıza?" Kendi kendime mırıldanırken omuzumda hissettiğim elle istemeden irkildim ve bakışlarımı elin sahibine çevirdim.

"Oo Alkın reis kime aşık olmuş bakalım?" Ayaz, hınzır bakışlı mavi gözlerini bana diktiğinde bakışlarımı ayaklarıma çevirip mırıldandım.

"Adını ben de bilmiyorum ama olmaması gereken birine aşık oldum."

"Bana söyleyebilirsin sır çıkmaz. Olmadı kızla bir şekilde yollarınızı birleştiririz falan."

Ayaz neşeyle koluma vurduğunda bakışlarımı tekrar onun yüzüne çevirdim. Sanki aşık olmama benden çok sevinmiş gibi duruyordu. Sorun şuydu ki bu yaşadığım hissin aşk olup olmadığını da kestiremiyordum. Sadece hiç tanımadığım o kızı hep görmek istiyordum o kadar.

"Kanka valla aşık mıyım falan bilmiyorum. Sadece... bilmiyorum garip bir şeyler oluyor."

Ayaz, omzuma kolunu atıp beni tuvaletlerin önünden götürmeye başladığında hala hislerimi tartıp duruyordum. Aşk neydi? İnsan aşık olunca nasıl davranırdı? En önemlisi ben o kıza aşık mıydım? Hele ki o Cem'i severken.

"Bak şimdi kardeşim. Aşk anlatılmaz yaşanır yani sana aşık olup olmadığını ben söyleyemem anca senin o şanslı kızla karşılaştığında aşık olup olmadığını anlarım. Bu yüzden gel kızı tarif et bana ben de bir şeyler ayarlayayım."

Ayaz, bizimkilerin önünden geçerken eliyle selam verip bahçeye doğru yönlendirdi. Arkadan Bartu'nun 'bensiz bir yere gidemezsiniz' dediğini duysak da cevap vermeden ilerlemeye devam ettik.

"Bak kanka önce hislerimi çözelim sonra bizimkilere söyleyelim. Bartu başımın etini yemesin boş yere."

Ayaz gülüp onayladı ve ince okul üstlerimize aldırmadan hafif karlı okul bahçesine çıktık. Bizden başka kimse olmadığı için rahatça konuşabiliyorduk. "Hadi anlat bakalım kimmiş öğreneyim?"

"Çok uğraşmayacaksın aslında. Cem'le konuşan kız ve büyük ihtimal ona aşık yani hiç şansım yok."

Ayaz, olduğu yerde durdu ve bakışlarını tam olarak yüzüme çevirdi. Hava soğuk olsa da içten içe yandığımı hissediyordum. Aşık olmayı seçebilseydik o kızı özellikle seçmezdim çünkü kendi canımı yamak istediğimden pek emin değildim. Karşılıksız bir şey olacağını Cem'e aşık olmasından anlayabiliyordum.

"Lan Dila'ya mı aşık oldun sen? Kız cidden Cem'e aşık. Sıçayım kalbine Alkın."

Elimle geçiştirdim. "Aman be Ayaz. Bu kadar takma. Birkaç gün geçince unutacağım zaten. Fazla takılmamıza gerek yok bence. Alt tarafı minik bir beğenmedir, fazlası olsa bu kadar rahat olamazdım herhalde?"

Ayaz, ellerini saçına daldırdı ve kendi kendine mırıldandı ama dediklerini duyabiliyordum. "Sıçtık. Büyük sıçtık ve sen bunu fark etmiyorsun daha."

"Neden sıçalım alt tarafı bir kız." Dedim ama Ayaz güldü.

"Platonik olacaksın da ondan sıçtık Alkın. Hayırlı uğurlu olsun.  Bizimkilere söyleyelim de seni alttan alsınlar biraz."

Ayaz, okula doğru ilerlerken arkasından bağırdım. "Lan puşt verem olmadık alt tarafı kız beğendik. Ne bu tepkiler? Aşık falan olmam ben o kıza merak etme."

Ayaz, orta parmağını gösterip konuştu. "Büyük lokma ye, büyük laf konuşma Alkın Ay. Bugünü unutma köpek gibi aşık olacaksın ve seni kimse kurtaramayacak o halinden."

Ayaz içeri girerken kendi kendime mırıldandım. "Siktir ordan." Tamam, hislerim benim için karışık olabilirdi ama birkaç defa görüp neredeyse hiç konuşmadığım bir kız için de kendimi yerden yere vurmazdım herhalde. Bazen çok romantik olup yıldızımı mı buldum acaba diye geziyor olsam da o kız, daha doğrusu Dila yıldızım değildi. Minik bir beğenme olarak kalacaktı sadece, o kadar.

🌟🌟🌟

25 Kasım 2018

"Minik bir beğenme olarak kalmadı tabii." Kendi kendime mırıldanıp tavanımdaki camdan dışarı baktım. Nasıl da kandırmıştım kendimi öyle ama yeteri kadar kandıramamış olmalıydım ki şu an yanımda, benimle beraber gökyüzünü izliyordu.

Kıkırdayıp başını kaldırdığında bakışlarımı onun yüzüne çevirdim. Ay gibi bembeyaz teni o ilk gördüğüm an gibi değildi. Yüzüne yapışmış somurtma gitmiş, yerine görmeye hemen alıştığım o gülümsemesi gelmişti. İtiraf etmekten hiç çekinmeyeceğim bir şey de onun gülümsemesine ayrı aşık olduğumdu.

"Daha fazla anlatsana ya. Benim ruhum duymazken neler yaptınız bizimkilerle?"

Dudağını ısırıp merakla yüzümü inceledi. Gözümü kapattığımda aklıma hep o küçük somurtkan kız geliyordu. Yüzündeki gülümseme benim eserim olduğu için gurur duyuyordum. Her baktığımda kalbimdeki sevgisi daha da büyüyordu sanki. Ben cidden aşık olmuştum.

Onu kendime çekip göğsümün üzerine yatırdım ve saçlarını koklayarak gözlerimi kapattım. Bu kadar şey bana yeterdi. Ben, Dila ve gökyüzü olursa burada sonsuza kadar böyle kalmaya razıydım.

"Geri kalanını başka zaman anlatırım artık. Yani bir sürü şey var ama duyunca ne tepki verirsin kestiremiyorum yani."

Gözümün önünden anılar geçince bakışlarımı ona çevirdim. Meraklı bir şekilde başını kaldırıp bana baktığında kalbim her zamanki gibi hızlanmaya başladı. Ah salak kalbim, bir yerinde dursan keşke.

"Ama böyle söylersen daha da merak ederim ki şimdi. Doğruyu söyle bizimkiler de benimle uğraştılar değil mi? Of keşke hafızam iyi olsaydı ya."

Dila kendi kendine yükselirken güldüm ve çenesinden tutup bana bakmasını sağladım. "Sence ben sana aşıkken onların uz durması normal olur muydu? Hepsi uğraştılar seninle ama sen nasıl olduysa anlamadın benim sana aşık olduğumu. Bartu utanmasa yere mumlarla 'Alkın sana aşık anla artık' yazacaktı da zor tuttuk. Valla çok zor zamanlar geçirdim ama değdi yani."

Dila uzanıp dudağımı öptüğünde hemen karşılık verdim. Hislerimin hep karşılıksız kalacağına o kadar emindim ki bazen onunla hiç olmamışım gibi hissediyordum. Sanki bu anlar benim hayalimdi ve biraz sonra o dokuzuncu sınıftaki Alkın uyanacaktı. Böyle gerçekçi bir rüya olmazdı herhalde?

Dila benden uzaklaştığında gülümsedim. Yanağımda çıkan gamzenin üzerinde parmağını gezdirirken ben onun yeşil gözlerinde adeta geçmişte geziniyordum.

"Seni seviyorum Okyanus ve beni sevdiğin için, pes edip beni sevmeyi bırakmadığın için çok teşekkür ederim. Hayatımın en zor günlerinde de sen varmışsın meğer arkamda ama haberim yokmuş. Tanrı'nın hediyesisin bana."

Elini saçlarıma getirdi ve çok sevdiği saçlarımı karıştırdı. Ruhum onunla birbirine kenetlenmişti şimdiden.

"Asıl sen bana Tanrı'nın hediyesisin. Beni sevmeyeceğine o kadar eminken şans eseri beni sevdin ya, çok teşekkür ederim. Yıldızlar yere düşünce ne olur diye düşündüğüm o gün Yıldız Tozu'm oldun kalbimde. Şimdi de iki Yıldız Tozu birleşti, kocaman bir yıldız olup gökyüzüne yerleşti. Bütün yıldızlar sönse bile orada olacak bir yıldız."

Dila, öyle içten güldü ki istemeden eriyip gittim. "Sen çok güzel bir adamsın Alkın Ay. İşte bu yüzden seni çok seviyorum ben."

Kollarını bana sardığında ben de ona sarıldım ve mırıldandım kulağına. "Seni seviyorum gökyüzlüm."

🌟🌟🌟

dilaberin: Benim gönlüm sarhoştur, yıldızların altında... @alkinay

357 beğenme 10 yorum

denizisik: Allah'ım yicem sizi yaaa *-*

alkinay: Sevişmek ah ne hoştur, yıldızların altında ;)
     dilaberin: @alkinay bu kısmı söyleyeceğini biliyordum kuduruk seni
     alkinay: @dilaberin ben de seni seviyorum bebeğim

bartuq: Fotoğraf açısına ve muazzam fotoğrafçıya aşık oldum. Aaa kendime aşık olmuşum. Ne güzel çekmişim beee
     berkeakar: @bartuq Ne boş adamsın lan sen. Salsana kızın fotoğraflarını.
    dilaberin: @berkeakar helaaal beee yeşilli

xgokdenizx: Alkın'ın saçını gördükçe gülesim geliyor ya oencoencosnfö
     alkinay: @xgokdenizx ne var lan saçımızı kestirdiysek
    
simgexx: Gözlerim bayram etti şu an ♥

🌟🌟🌟

alkinay: Kollarımın arasında kayboldu minik 💜 @dilaberin

4.693 beğeni 45 yorum

dilaberin: 💜


bartuq: Beni bu şıllıkla da aldatmazsın yani
     dilaberin: @bartuq sal artık ben yaa
     bartuq: Çekil aramızdan şıllık @dilaberin
     alkinay: @bartuq Ya havle sabır kalmadı bende resmen

ayazturkcu: Noldu len yedirdim mi sözlerini sana?
     alkinay: @ayazturkcu yedirmek ne kelime si- sildin reis...
     xgokdenizx: @alkinay kendi kendine sansür... en sevdiğim

berkeakar: ;)

🌟🌟🌟

Merhaba!

Buraya bir şeyler yazmak hem o kadar hem de o kadar evimdeymişim gibi hissettiriyor ki... Neredeyse 2 yıl geçti ilk bölümü atalı ama 2 yıl geçmesine rağmen buraya bölüm yazarkenki hislerim gram değişmemiş.

Çok özledim onları. Her birini aşırı özledim. Sanki evladımı bir daha göremeyecekmişim gibi bir his oluşturuyor bu. Anaçlığın dibini sıyırıyorum anlayacağınız...

Umarım bu özel bölümü sevmişsinizdir. Eğer Alkın'ın, Dila'ya aşık olduğu ve Dila'nın bilmediği o 3 yılı okumak isterseniz yorumlarda belirtebilirsiniz. İsterseniz geçmişi anlatan birkaç özel bölüm atabilirim.

Bu özel bölümde hepsini göremesek de en azından Alkın oğlumla epey hasret giderdim. Ne kadar özlediğimi anlatacak kelimeler bulamıyorum şu an.

En sevdiğiniz sahne?

Okuduğunuz gün?

Özlediğiniz karakterler varsa buraya yazabilirsiniz ♥

Yeni kitaplarım Soğuk ve 3316 Gün'ü okuyabilir misiniz?

Bir daha ne zaman görüşürüz bilmiyorum. Bu yüzden sanki son defaymış gibi size veda edeyim. Sizi seviyorum kuzularım. Beni unutmayın.

Sevgiler.

-Dila

Instagram: @dilarakurttekin

Continue Reading

You'll Also Like

SALVATOR By ★

Teen Fiction

1.1K 179 12
@mundus;Hediye mi beğendin mi? @noxcattus;Onu yapan sen miydin? @mundus;Evet. ****
570K 30.9K 42
Anonim bir şekilde magazin sayfası yöneten Beren, paylaştığı sıradan bir haberin tüm hayatını değiştireceğinden habersizdir.
689K 37.5K 44
Kız öğrenci eviyle Erkek öğrenci evinin savaşıdır! • Gece yarısında alt komşusu yüksek sesle müzik açtığı için rahatsız olup, konuşmaya giden Efsun...
ANKA By ㅤB

Short Story

132K 10.2K 16
❝Fakat anladım ki ben aslında seninle değil, kendimle bir savaş içindeymişim. Çünkü sevgilim, ben sana zaten seni ilk gördüğüm gün yenilmişim.❞