Anonim: Yıldız Tozu

By Blanco_S

2.8M 150K 78.3K

🌟10.06.2018'de yayınlanmaya başlanmıştır.🌟 "11/D" olan konuyu "12/D" olarak değiştirdiniz. +0545: O grubun... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2 (Ara Bölüm)
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3 (Ara Bölüm)
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1 (Ara Bölüm)
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
7.0
7.1
7.2
7.3
7.4
7.5
☆ F İ N A L ☆
☆Instagram☆
↬ Özel Bölüm ↫
Duyuru

5.0

25.3K 1.3K 559
By Blanco_S

"Kutu kutu pense, elmayı yerse, arkadaşım Dila arkasını dönerse!"

Ana okuluna düşmüş bir Dila'ydım resmen. Berk ve Alya mükemmel anlaşmış, bize bir sürü oyun oynatmışlardı. Şimdi de kutu kutu pense oynuyorduk.

"Ben arkamı dönmem," diye mızıkçılık yaptım. Karşımda, kardeşi ve Berk'in arasına giren Alkın hemen yakarmaya başladı.

"Mızıkçı Dila, mızıkçı Dila."

Ana okulunda olsaydık onu beslenme çantamla döverdim. Ama ana okulunda değiliz, bu yüzden ayağımla vurabilirim.

Ayağımı ona salladım ve bacağına sert bir tekme geçirdim. Bükülürken sırıtıyordum. Hiç acımadım valla. Oh olsun ona. Hem halıyı batırıyor, hem de bana mızıkçı diyor. Oldu paşam.

"Hadi hadi." Alya beni zorlar ters döndürdüğünde ağlamak istiyordum. Bir daha onları çağırmayacağım ya. Başıma bela aldım resmen.

Saatlerdir koşturuyoruz ama yorulmuyorlar. Yorulmak ne biliyorlar mı hiçbir fikrim yok.

"Kutu kutu pense, elmayı yerse, arkadaşım Alkın arkasını dönse!"

Alya'yla Alkın plan mı yaptı acaba? Bütün oyunlarda bizi bir araya getirip oyunu bitiriyorlar da. Bak yine kuşkulandım.

"Sıkıkdım ben." Alya elimi bırakıp Alkın'ın elini tutmamı sağladı. Ardından Berk'in elini tuttu.

Alkın önce el ele tutuşmamızın şaşkınlığını yaşadı ardından minik kardeşinin bir erkeğin elini tutması şaşkınlığını yaşadı.

Bu arada biz hiç el ele tutuşmamışız ya. Ne büyük kayıp. Kutu kutu pense oynarken el ele tutuşan ilk eski çift olabiliriz.

Elimi kurtardım ve saçlarıma daldırıp karıştırdım. Alkın bana bir bakış atıp kardeşinin yanına gitti.

"Aaa ne cürret? Nasıl el ele tutuşursunuz?" Ellerini ayırırken gülmemek için dudağımı ısırıyordum.

"Uf olan elim." Berk'e güldüm istemsizce. Ya çok tatlı bir şey. Gelecekte çok değerlenecek bu. Sarışın mavi gözlü yani nasıl değerlenmesin ki?

"Dans yarışması yapalım! Di mi Berk?" Alya Berk'i dürtüklerken Berk Alya'ya katılmak zorunda kaldı. Yavrucak ne derse yapıyor zaten.

Bu da demek oluyor ki... HANIMCILIK KAZANACAK.

Asla Berk ve Alya'yı shiplemedim. Asla...

Bunu Alkın duysa kesinlikle felaketler olurdu. Ama nerden duyacak ki?

"Benim ayağım ağrıyor." Diye eğilip ayağımı ovuşturdum. Yalan değildi valla ağrıyordu. Hem büyük ihtimal çiftleri de Alkın, ben; Berk ve Alya diye ayıracaklardı. Boşu boşuna kaos çıkmasın.

"Hayır! Oynayacaksın!" Alya'nın sesi kulağımı parçalarken ciddi anlamda kulak burun boğaza gitmem gerekecekti. Masrafları Ay ailesine kakalarım artık.

Beleşçi Dila iş başında.

Alya beni dürtüklerken zorlukla doğruldum ve baygın bakışlarımla onu izledim. Benim içim yaşlanmış ya. Bizim zamanımızda bu kadar koşturmuyorduk sanki.

Ya da cidden yaşlandın.

Üzücü...

"Tamam... oynarım ama bu son oyun tamam mı?"

Alya el çırparken Berk de onu taklit etti. Berk'in yanağından bir makas alırken Alkın'ın bakışlarıyla ona döndüm. Bu da küçük çocuğu ne kıskandı be.

"O zaman siz ikiniz, biz ikimiz." Alya Berk'in boynuna sarılırken Alkın'ın tepkisi komik olabilir diye başımı ona çevirdim.

Koltuğa yaslanmış, kollarını bağlamış bir şekilde onları izliyordu. İki arada kalmış gibiydi.

Başımı Alya'ya çevirdim ve yanına ilerledim.

"Sen abinle dans edersen kesin kazanırsın. Bence abinle dans et."

Ayla parmağıyla yaklaşmamı işaret etti. Kulağımı ona doğru yaklaştırdım ama bundan pek emin değilim. Geçici duyma kaybından sağırlığa terfi edebilirdi beni. Allah'ım sen büyüksün ve ben duymak istiyorum. En az bir elli sene duymak istiyorum yani.

"Abim ile aranızı yapıyorum."

Başımı ona çevirdim ve elini ağzına götürüp gülmesini gördüm. Sakin ol Dila. O yenmiyor.

"Aaa gel seni tuvalete götüreyim." Alya'ya göz kırpığımda o da anlamış olacak ki hemen elimi tuttu. Ardından erkeklere dönüp parmağını salladı.

"Uslu durun. Yoksa dans etmem sizinle."

Berk uslu uslu koltuğa otururken Alkın öylece duruyordu. Umarım çocuğumu yemez çiğ çiğ.

Odama gittik ve onu yatağıma oturttum. Çocukların yalan söyleme gibi bir özelliği olmadığını duymuştum. Bu yüzden dürüstlüğüne inandığım tek kişi olabilirdi. Kankalarım hariç. Onları da görmedim acaba ne yapıyorlar?

"Abin evde bir şey diyor mu benim hakkımda?"

Alya parmağını dudağına götürdü ve sessiz olmamı istedi. Kapıyı işaret ederek kulağıma eğildi. Abisini benden fazla tanıdığını düşünerek kapıyı izliyordum.

"Annem okul değiştirdi. Hem de sizin okula geldi."

Sorduğum soru ile ne bağlantısı olduğunu anlamasam da annesinin mesleğini öğrendiğim için mutluydum.

O kadın kadar mükemmel biri bizim okulda ne arıyordu ya? Oku oku, sonra gel bizim ayıların öğretmeni ol. Yazık yani. Hem... bizim okulda onu yerler resmen. Buna dayanamam...

Sanırım lezbiyen olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum.

"Abim eğer bizim okula gelirse seninle konuşur, barıştırır annem bizi dedi."

Kaşlarım çatılırken Alya'nın minik ellerini tuttum. Pembe ojesi beni gülümsetirken annesinin ne öğretmeni olduğunu düşünmeden edemiyordum.

"Annenin ne öğretmeni olduğunu biliyor musun?"

Dudağını büküp düşünündü. Büzülen dudağa bak ya. Çocuk sevgim iyice kabardı bugün.

"Öğrenciler odasına geliyormuş onlarla konuşuyormuş. Konuşma öğretmeni."

Yani... yeni rehberlik öğretmenimiz Ebru Ay ve benim baya bir olaylı yılımız geçebilirdi. Hadi hayırlısı.

Bu arada okullar haftaya açılıyor. Ve cumartesi düğün var. Ağlamıyorum canım alt tarafı bir okul dolusu düşmanım olduğu aklıma geldi.

Cehenneme hoş gelmeyeceğim.

🌟🌟🌟

Berk'in annesi -çok şükür ki- dans oyunu oynamaya başlayacağımız sıra gelip bizi bundan kurtarmıştı. Alya'yı da uyku vakti geldiği gerekçesi ile eve götürmüştü Alkın.

Şimdi üçümüz kalmıştık. Ben, Alkın ve koca ayak izleri olan beyaz, altını çizerim beyaz halı.

"Şimdi bu halıyı yukarı taşıyacağız ve balkonda yıkayacaksın. Ama önce buna göre giyinmem gerek. Sen de... ne biliyim git halı yıkamaya uygun bir şey giyin."

Alkın pantalon ve tişörtle halı yıkarsa ona yıkama demem ben. Öyle halı mı yıkanır ya?

"Ama daha yeni geldim. Bari biraz dinleneyim."

"Bana ne? Git çitten atla umurumda değil. Şimdi gidip giyin."

Üst kata çıkarken söylendiğini duyabiliyordum. Sürün. Halımı batırmadan önce düşünecektin.

Üzerime sporcu atlet ve şort giyip kısa saçlarımın önüme düşmemesi adına bandana taktım. Telefonumun titrediğini fark edip elime aldım.

Manyak kuzenim: Dila bana kravat bağlamakta mastır yapmış olduğunu söyle

Siz: Üzgünüm yalan söylemeyi bıraktım

Manyak kuzenim: Of kim bağlayacak bana bu kravatı?

Siz: Cumartesiye kadar öğreniriizzzz

Siz: Relassss

Manyak kuzenim: Sakın erken evlenme sen de bu kız gibi

Manyak kuzenim: Sonra kim bana kravat bağlayacak

Siz: Evlenmem ben ama seni bilemem Egeciğiiiim

Siz: Beni tutma halı yıkayacağım

Manyak kuzenim: Cumartesi kavalyenim unutma ona göre şık ol

Siz: Ben her zaman şıkım bebeğim

Siz: Byü

Ne manyak bir konuşmaydı bu. Bir an ne takacaksınız kıza diye soracak sandım ama sormadı. Neyse.

Aşağıya indiğimde Alkın arka kapıdan eve girmişti.

"Şimdi sehpayı kaldıralım. Aman dikkat et elinin ayağının ayarı yok senin."

"Bunu sen mi söylüyorsun? Boğulma tehlikesi geçiren sen."

Beni eziklemesi sinirimi bozarken elime onu işaret ettim.

"Senin yüzünden boğuluyordum."

"Yoo... sen bana büyü verdiğin için."

Yüzümü buruşturup sehpanın bir ucundan tuttum. Alkın diğer ucunu kaldırırken ben de kaldırdım ve kenara taşıdık.

Halıyı lamacun dürümü gibi sararken eğlenmedim değil. Ama asıl sıkıntı benim boyumda olan halıyı yukarı taşımaktaydı.

Ben ucundan tutup sürüklerken Alkın gülüp yanıma geldi ve halıyı tek başına kaldırıp merdivenlere ilerledi.

"Boynuna bir şey olacak. Sonra bir de bunun cezasını çekemem."

Asla onu düşündüğümden değil canım. Asla...

"Masaj yaparsın geçer."

"Oldu paşam. Başka?"

Güldü ve odamın kapısını açıp içeri girdi. Halıyı tekrardan yere sererken onu izliyordum.

"Hadi yıka köle."

Hortumu ona doğru ittirdim. Neyse ki malzemeleri önceden koymuştum buraya.

Alkın halıya girişirken sandalyeme oturup onu izledim. Valla kırk üç numara ayaklarıyla basmasaymış halıya. Kılımı bile kıpırdatmam. Keşke limonatam olsaydı...

🌟🌟🌟

"Orası hala batık." Alkın artık çitilemekten yorulmuş olmalı ki derin bir nefes aldı. Üzerinde sırılsıklam olan tişörtünü çıkarırken bakışlarımı ondan çektim.

"Tertemiz baksana."

Biraz eğildim ve gördüğüm lekeye iğrenerek baktım.

"Evde kalacaksın, Alkın. Orada kocaman leke var."

Rastgele bir yeri çitilerken oflayarak rahat olduğum sandalyeden kalktım. Oho bu daha halı yıkayamıyor. Nasıl eve ekmek getirecek? O da onun sorunu canım.

"Bak sarı kafa." Alkın'ın kafasını tuttum ve lekeye yaklaştırdım.

"Orada bir şey yok."

"Bence sana göz doktorumun numarasını vereyim. Lazım olur." Kafasını biraz daha yaklaştırdım.

Koynumda yılan beslemişim arkadaşlar. Hem de üç başlı bir yılan. Beş bile olabilir. Siz hayal edin yani.

Bir anda arkasına sakladığı hortumu çıkarıp bana tutarken irkilerek popomun üstüne ve sert zemine düşmüştüm.

Alkın'ın neşeli sesi gelirken hala hortumla beni ıslıyordu.

"Eee Dila hanım. Islanmadan halı yıkanmaz. Bunu sen dedin."

Kafama doğru tutarken ayağımla ona vurmaya çalışıyordum.

"Sen en adi insansın. Pislik. Halı yıka dedik beni değil!"

Bacağım onun bir yerine gelirken bacağımdan tuttu ve beni tek eli ile çekip halıya yatırdı resmen.

Üstüm başım yıkanmıştı resmen. Bir de köpüklü halıya yatıyorum mükemmel yani. Zatüre olursan sorumlusu belli. Su böbreğime böbreğime geliyor.

Elinde tuttuğu hortumu kavradım ve yüzüne doğru çevirmeye çalıştım ama tam olarak yapamadım çünkü ben yatıyordum ki bu dezavantaj getiriyordu bana.

Durumu eşitlemek isterken büyük bir hata yapıp ona tekmeyi geçirdim. Ama öyle böyle değil yani. En iyi tekmem olabilir ama yanlış yöne attım sanırım.

Elindeki hortum yana düşerken Alkın üzerime düştü. Tam olarak düşmek sayılmaz ama bacak kısımlarını hissedebiliyordum ne yazık ki. Bedeninin üst kısımı değmiyordu. Ama yakındı. Baya yakın.

Gözleri gözlerimle temas halindeyken keşke sadece gözlerimiz temas halinde olsaydı diye düşünüyordum. Çünkü burası yanıyor arkadaşlar. Baya baya hot.

Baya baya...

🌟🌟🌟

Halı yıkama maceram her zaman su savaşına dönüyor kenvoencksnfownzö. Ama bizimkilerin biraz hot oldu sanki 🔥

Neler olacak acabaaaa? ;)

Çoğu kişi parodi olsun diyor. Instagram için parodi yapabiliriz. Ama olmak istediğiniz karakterleri yazmanız gerek. Şimdiden söyleyeyim ki ben Dila'yım çünkü gerçekte de Dila'yım pamclenvskö

Nasıl yürüteceğiz bilmiyorum ama sallarız bir şeyler psvmekxmalö

Şimdilik elveda ❤😍

Continue Reading

You'll Also Like

689K 37.5K 44
Kız öğrenci eviyle Erkek öğrenci evinin savaşıdır! • Gece yarısında alt komşusu yüksek sesle müzik açtığı için rahatsız olup, konuşmaya giden Efsun...
239K 13K 33
Evren: Bana aşkını itiraf et artık Motorcu: Sen bana ettin mi? Evren: Nabzım seksenle kalbim tek senle atıyor bebeyim Motorcu: Neyin neyin? Evren:...
678K 35.6K 60
"Hiç romantik olamayacağım. Sana o kadar derece yaptırdım, bunun bedelini benimle evlenerek öder misin?" Kendi kurduğu cümleye güldükten sonra sesli...
201K 11.2K 62
Lolipop : Sen ruhuma katmak için beklediğim kişisin. Lolipop : Ya ruhun yatacak yüreğimde, ya da bir daha yeryüzüne çıkmamak üzere gömülecek bu duyg...