Anonim: Yıldız Tozu

By Blanco_S

2.8M 150K 78.3K

🌟10.06.2018'de yayınlanmaya başlanmıştır.🌟 "11/D" olan konuyu "12/D" olarak değiştirdiniz. +0545: O grubun... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2 (Ara Bölüm)
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3 (Ara Bölüm)
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1 (Ara Bölüm)
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
7.0
7.1
7.2
7.3
7.4
7.5
☆ F İ N A L ☆
☆Instagram☆
↬ Özel Bölüm ↫
Duyuru

3.9

28K 1.6K 886
By Blanco_S

"Babanen nasıl buraya geldi ya?"

Alkın kısırı kaçıklarken beni pek taktığını düşünmüyordum. Çok içmeyi sevmesem de çay koymuştum ve onun kaşığıyla oynayıp Alkın'a bir takım sorular soruyordum.

"Babanem sizin yan komşunuz Dila."

Komşularım ile hiç alakam olmadığını aşırı belli etmiş oldum.

Dur bir saniye. Bir şeyler hatırladım. Elimde çay kaşığıyla rezilliğim gözümün önünde belirdi.

~Geçmiş~

On birinci sınıfın başında olduğum için hiçbir halt yemiyordum. Havalar bile daha soğumamıştı.

Karşımızdaki bina ile aramızda sadece bahçemiz vardı ve bahçemiz büyük sayılmazdı.

Balkonda oturduğum sakin bir gündeydim. Karşı binanın balkonuna üstü çıplak bir çocuk çıktı.

"Yuh be. Utanmasa donsuz gezecek." Kendi kendime söylenirken çocuk buraya bakıp sanki beni duymuş gibi gülümsemişti.

Hemen olayı kankalarıma anlatmam gerekiyordu. Bu yüzden telefonumu çıkardım ve kendimi çekiyormuş gibi yapıp onu çektim.

Çektim çekmesine de flaşh otomatiğe ayarlı kalmış. Hava biraz kararınca şansıma flaşh çocuğun dikkatini çekebilecek kadar patladı.

"Ay. Ne yaptın salak." Kendime kızarken yapabileceğim en saçma şeyi yaptım ve kendimi balkonun yerine attım.

Çocuğun sesi kulağıma gelebiliyordu. Gülen sarı kafalı çocuğu ne yazık ki görebiliyordum.

"Utanmana gerek yok." diye seslendi bana.

Nasıl bir özgüven geldiyse bir anda yattığım yerden kalktım ve ona doğru döndüm. Resmen balkondan sarkarak ona laf atıyordum.

"Senin ile hiçbir alakası yok bir kere. Düştüm düştüm."

"Kesin öyledir."

Gözlerimi devirdim ve hemen odama geri dönüp perdeyi sertçe çektim. Rezil olmaya doyamıyordum.

~Şimdi ki Zaman~

"O sendin! Cidden o sendin değil mi?"

Neyden bahsettiğimi anlamak için yüzüme baktı. Kısır boğazında kalmış olacak ki birkaç defa öksürdü ardından ise gülmeye başladı.

"Evet şaşkın stalker."

Rezil olduğum için doğal olarak kızarmaya başlamıştım. Neden geçmişi hatırlayıp kendimi utandırdım ki şimdi?

"Kırmızı sana çok yakışıyor."

Alkın cümlesi ile elini yanağıma yaklaştırdı ama kapı bir anda açılınca öksürdü ve devamında kalp yakıcı bir şey ekledi.

"Arkadaşım."

Annem kapıda dururken elini çaktırmadan indirmişti.

"Hadi gelin. Teyzeler gitmeden bir görün."

Annem burada teyzelerin gitmesine daha birkaç saat var ama gelip dedikodu dinlemen gerek demeye çalışıyordu.

"Ellerinize sağlık Özlem teyze." Anneme hemen teyze demesi gözlerimi istemsizce büyültürken şaşkınlığımın nedeni tam olarak bu değildi. Hepsini ben yaptım ulan.

Alkın az yalakacı değildi ha.

Annem gururla gülümsedi. Beni övmeyi sevmediği için kesinlikle söylemeyecekti benim yaptığımı. Ya da... vazgeçtim. Sağı solu belli olmuyordu onun.

"Teşekkürler oğlum ama Dila yaptı çoğunu."

Bak beni övdü. Kulaklarım yanlış mı duyuyor? Sanırım doğru duydum.

İçeri geçtik. Ben annemin yamacına otururken Alkın da benim karşıma, babanesinin yanına oturdu.

"Kızım bak işte torunum. Fotoğrafını gösteremedim ama kendisi geldi."

Fark etmemek mümkün mü teyze? Valla yüzüne öyle bakıyorum ki teyzeler bir şeyler anlayacak. Ama umurumda mı? Aslında evet. Bu yüzden Alkın'ı gözlerimle yemeyi bırakmam lazım.

"Torunun arkadaşım olur." Elimi enseme getirdim ve gergince kaşıdım. Alkın bunu fark edip bıyık altından gülümsedi bana. Ona benzediğimi fark etmesi bir garip hissettirdi beni.

Bilekliğim kolumda şıngırdarken annem konuya öyle bir girdi ki hafızamın yok olmasını falan istedim.

"Sen Dila'nın bilekliği için havalimanına gelen çocuksun."

Allah'ım bugün senden çok şey istedim biliyorum ama lütfen annem anlamasın bir şey. Lütfen.

"Evet."

"Onca yolu bir bileklik için gelen çocuksun."

Annem anlamak üzere. Hemen yaşlı teyzelerin başka konu açması gerekiyor.

"Yoksa." Alkın'ın babanesi son harfi uzatırken Alkın'ın yüzüne bakıyordum. Bir şey yapman gerekiyor dermiş gibiydim.

"Dila?" Annem hafifçe kolumu dürttüğünde ona baktım. Valla billah anladı ya. Şimdi sıçtım.

"Yoksa siz sevgili misiniz?"

İşte beklediğim soru hayatıma giriş yaptı. Çıkamayacak, çıksa bile beni de götürecek yanında ama yapacak bir şey yok.

Alkın'a çevirdim başımı. Paçayı kurtarmak için bir yalan söylemesi gerekiyordu. Benim bu konuda ne kadar kötü olduğumu biliyor olmalıydı.

"Sevgili değiliz. Şey... aslında... o bana kız ayarlıyor."

Gözlerim büyürken şaşkınca ona çevirdim bakışlarımı. Alkın'ın hafiften yanakları kızarmıştı.

Kafana avize düşer inşallah. Yalan mı bulamadın?

"Manita mı buluyor sana? Torunum evlenecek mi? Kim bu kız?" Babanesi Alkın'a heyecanla sorular sorarken annem tekrar beni dürttü.

Yüz ifademi normale çevirmeye çalıştım. Annem nefesi fazla alsam bile fark edebilecek bir insandı ne yazık ki.

"Doğru mu diyor? Aranızda o şekilde bir şey yok değil mi?"

"Tabii ki yok anne ya. Valla şu Alkın malı pardon anne ama başımın etini yiyor sevgili de sevgili diye."

Alkın yapmacık bir şekilde bana gülümsedi. Ben de aynı ifade ile ona. Bunun anlamı ağzına sıçacağım senin olmalıydı.

"Kimi istiyorsun oğlum benim? Kim bu kız?"

"Aynen Alkın kim bu yenge?" Aynı bakışla tehdit edercesine söylüyordum. Alkın kesinlikle arada kalmıştı. Büyük ithimal şuan bizim kız grubundan birini söyleyip bir şekilde paçayı yırtacaktı. Yani umarım bunu yapar.

"Su."

"NE?" İstemsizce kükredim. Alkın ne pot kırdığını anlayıp gergince elini ensesine götürdü. Ensen kopsun Alkın.

"Yani... şey... ben su-"

Cümlesini bitirmesine babanesi izin vermedi. Kırk yıldır bunu bekliyormuş gibi telefonunu çıkardı ve Alkın'dan kızın resmini göstermesini istedi.

"Ben gidip soğuk bir su içeyim en iyisi. Of çok mu sıcak oldu ne?"

Ayağa kalktığımda annem ve Alkın'ın bakışı üzerimdeydi. Anneme bakıp gülümsedim ardından mutfağa geçtim.

"Ağağağağ. Çıldıracağım." Elimi ısırdım çığlık atmamak için. Ya nasıl aklına Deniz ya da Simge gelmez. Ya da herhangi bir isim. Neden Su yani? Neden?

"Ay çok güzelmiş. Tüh tüh maşallah."

Babanesinin sesi kulağıma kadar gelirken mutfak kapısını da kapattım ve buzdolabından su çıkardım. Bir bardağa koyup içtim.

"Oh iç Dila iç. Soğuk su iyi geldi değil mi? Bu suyu buzluğa koyup Alkın'ın donuna atmak lazım. BEN NEDEN SU'YU ALKIN'IN DONUNA ATIYORUM YA?"

Kendi kendime konuşurken dellenmiş, su içmeyi bir süreliğine yasaklamıştım. Telefonumu elime aldım ve kız grubuna girdim.

Siz: Az önce Alkın Su'ya aşık olduğunu, benim de onları ayarlamaya çalıştığımı bütün teyzelere söyledi

Siz: Şuan soğuk suyumu yudumluyorum

Siz: Hayat mükemmel ya

Simge: Su demek için ne içip gelmiş bu çocuk?

Deniz: Enişte ne yapıyorsun aq kafama geldi

Siz: Artık enişteniz olmayabilir kızlar :)

Deniz: BUNU KABUL ETMIYORUM

Simge: Olmaz öyle şey

Simge: İntikam al hehehehehe

Siz: Bir şuradan kurtulayım çekecek çilesi var

Siz: Pavyona gideceğim görsün gününü

Siz: Ben niye pavyona gidiyorum aq

Siz: O gitsin

Siz: Su iyi gelmedi bana

Telefonuma kayıtlı olmayan birinden bir mesaj bildirimi geldiğinde kaşlarım çatılı bildirime tıkladım.

Bir ekran görüntüsüydü bu. Profil fotoğrafını görünce yuktundum istemsizce. Çünkü çok yakından tanıdığım biriydi.

Sekiz yıl beraber okumuş, ardından aynı okulu kazanıp bir dönem arkadaş kaldığım kişiydi. Numarasını çoktan silmiştim. Ama şuan ondan bir mesaj almak, daha doğrusu bir ekran görüntüsü almak garip hissetmişti beni.

Resime tıkladım ve okumaya başladım.

Okul grubuna atılan bir mesajdı. Atan kişinin üzeri karalanmıştı.

Okul grubuna girmek gibi bir şey yapmamıştım çünkü facebook hesabımı kapatalı yıllar olmuştu. Yutkunarak yazdığı şeyi okudum.

'X: Dila Berin'in bilinmeyen yüzü. Alkın Ay ile az karıştırmadılar.'

Açıklama tezgaha dayanmama neden oldu. Elim titrerken attığı diğer resimlerde Alkın ile konuşmalarımızı görebiliyordum.

Elim titrerken eski arkadaşım yani Selin'den içimi eriten bir mesaj daha geldi.

Selin: Yine bir halt yediğini görmeni istedim.

Selin: Bütün okul bunları konuşuyor.

Selin: Ve sen cidden yaptıklarının cezasını çekeceksin

Siz: Ben bir şey yapmadım ki

Selin: Yapmadın mı? Yalancı olma.

Siz: Sadece sevdiğimi söylemedim size o kadar

Selin: Sen iki yüzlü hatta beş yüzlü birisin.

Selin: Rezil olmayı hak ediyorsun.

Konuşmadan çıktım. Telefon elimde öylece kalırken gözlerimi kapatıp o resimlerin yalan olduğuna inanmak istedim.

Ardından ani bir hareketle eski facebook hesabımı etkinleştirip gruba girmeye çalıştım. En son hevesle gruba girdiğimi hatırlıyordum. Sonra da kişisel sıkıntılar yüzünden hesabı dondurmuştum.

En üstteydi bizim konuşmalarımız. Paylaşan kişi beni hiç şaşırtmamıştı.

Biz onun arkasını kollarken o gidip bizi ifşa etmişti. Konuşmalar tam olarak bizim konuşmalarımız bile değildi. Kendi kafasına göre sıralamış kötü bir konuşmaymış gibi gösterilmişti.

Yorumlara girdiğimde çoğu kişiyi tanıdığımı gördüm. Bazı yorumlar gözlerimi daha da sulandırırken duraksadım.

Çünkü bir yorum beni cidden ağlatacak kadar kötü gelmişti.

'Asıl sessiz kızlardan korkacaksın. Aslında erkeklerin pantalonlarında elleri.'

Bu yorum beni ağlatırken nefes almak için bahçeye çıkmam gerekiyordu ama ne yazık ki salondan çıkılıyordu bahçeye.

Yüzümü kurulayıp salonun ortasına geldim.

"Bahçeye çıkacağım ben. Çok sıcak da."

Sesimin boğuk gelmesi Alkın'ın bir şeyler çakmasını kolaylaştırdı.

Ben bahçeye çıkarken o da evden çıkıp bizim bahçeye atlamıştı. Annemlerin görmeyeceği bir açıya girdim ve istemsizce ağlamaya başladım.

"Bebeğim, yıldız tozu'm cidden özür dilerim. Aslında Su derken susadım anlamında su demiştim. Valla o kızı deme-"

"Alkın çok kötü bu." Telefonumu eline verirken kaşları havalanmıştı.

"Ne oldu ki?"

Bakışlarını telefonuma çevirirken bir süre sessiz kalıp okudu.

"Sikik herif."

Sulu gözüm ile ona bakarken o sadece mesajları okumuş olmalıydı. Beni kolları arasına alırken gözümü kapatıp ağlamamaya çalıştım.

"Her şeyi düzelteceğim. Sana söz veriyorum yıldız tozu. Kimse bu konuyu konuşmayacak."

Ona güveniyordum. Bir şekilde hallederdi o. Çünkü o Alkın Ay'dı. Yani Anonim. Benim Anonimim.

🌟🌟🌟

Entrikalar loading...

Hikayeyi nasıl keşfettiniz? Bunu yazarsanız çok mutlu olurum 💕

Bölüm hakkında merak edilenler buraya 😍

Sevgiler ❤

Continue Reading

You'll Also Like

1.6K 508 17
Eftelyw21:Biliyor musun? Senin neredeyse her konserine geldim. Eftelyw21:Her bir şarkını ezbere biliyorum hepsi okadar mükemmel ki. Eftelyw21:Sana a...
136K 9.2K 49
3316gun: 3316 gün hatrına beni tekrar sever misin? *** Bora ve Buket, ortaokuldan beri en yakın arkadaşlardır. En azından Bora için her şey bu kadard...
4K 607 44
"Gözlerin öyle kırgın bakarken bana Pinokyo'nun ben olduğunu söyleyemezsin." "Pinokyo olan ben değilim." "Ona aşık olmadığını söylemiştin. O zaman gö...
3K 1.5K 24
Kısa son bahar hikayesi (Her bölümün kelime sayısı 2000'in altındadır.)