Karanlığın Efendisi

By AysunAltnbas

10.6M 470K 41.6K

"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden g... More

Tanıtım
Karakterler
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
Özel Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
...
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm
76. Bölüm
77. Bölüm
78. Bölüm
79. Bölüm
Duyuru
80. Bölüm
81. Bölüm
82. Bölüm
83. Bölüm
84. Bölüm
85. Bölüm
86. Bölüm
87. Bölüm (Final)
Duyuru
Soru - Cevap
Karanlığın Efendisi • Nepenthe
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Karanlığın Esiri

63. Bölüm

73.6K 3.7K 188
By AysunAltnbas

Öğlenden sonra erkekler şirkette dosyalara kafa yorarken, kızlar ise restoranda, gelen siparişleri acele elden hazırlıyorlardı. Malikâneden bu yana Beren' deki durgunluğu fark eden Selin, bunu ona sormak için uygun bir zaman kolluyordu. Son müşteri hesabı isteyip, kalktıktan sonra kızlarda, biraz mola vermek için murtfakta dinlenmeye başlamıştı.

"Beren, Ares ile her şey yoluna girdi mi?" kızlar Selin' in ardından Beren' in tepkilerini izlemeye başladı. "Evet... Hayır" verdiği yanıtı yüzündeki karışık bir ifade ile dile getiren Beren, bir türlü doğru yanıtı bulamıyor ve aralarının nasıl olduğunu öylece dile getiremiyordu. "Aslında bilmiyorum" aklında bir araya gelen birkaç cümleyi dışarı çıkarmaya zorladı kendini. "Hareketleri, bakışları, sözleri ile her şey sanki yolunda gibi ama bir şeylerden dolayı eksiklik hissediyorum" "Nasıl yani?" "Ares artık bana güzelim demek istemiyor. Bunun benim için bir ceza olduğunu söyledi" elleri tezgâhın üzerinde birleşmiş ve birbirine eziyet etmeye başlamıştı. Kızlar ise onun bu sözlerin ardından rahatlama ile derin bir nefes vermişti. Beren belki içinde olduğu durumdan ötürü fark edemiyordu, fakat Ares' in bunu yapmasının tek nedeni elbette ki, sevgilisi ile biraz uğraşmak istemesiydi.

"Beren onun bunu yapmaya hakkı olduğunu biliyorsun. Belkide amacı seninle biraz uğraşmaktır. Seni göndermesinin üzerinden bir gün bile geçmeden seninle yine aynı yatağı paylaştı. Bence bu olan için şükretmelisin. Hepimiz burada bir beyin fırtınası yapsak dahi seni otele gönderdikten sonra neler hissettiğini tahmin etmemiz yetersiz kalır" tezgâhın üzerinde birbirlerine eziyet eden Beren ellerini uzandı Selin. Gözleri ile denk geldiğinde, onun yüzüne yumuşak bir ifade ile baktı. "Yaptığın bu şey karşısında, her ne kadar kırılıp, yara almış olsa da, yine de seni bu kadar kısa sürede affedip, kendi kucağında eve getirdi" onun bu sözleri karşısında, haklı olduğunun farkında olarak, şımarık bir kız çocuğu gibi direttiği hissettiğinden kendi kendi hayıflanmıştı.

"Elbette haklısın, biliyorum. Ben sadece bu kelimeyi duymak için biraz fazla sabırsızlanıyorum"

"Eminim seninle uğraşmak istediği için yapıyor Beren. Her adını söylerken, aslında güzelim diye geçiyordur aklından" onun yanında oturan İdil, sözlerinin ardından onu biraz daha iyi hissettirmek için elini onun sırtına koydu. "Biraz zaman geçtikten sonra işte o zaman her şey normale dönmüş olur ve sen de onun ağzından o sevdiğin sözü bol bol duyuyor olacaksın" Beril' de onun iyi hissetmesine yönelik sözleri ile ona destek olmuştu. Kısa bir sessizliğin ardından Çağla çok farklı bir konu açmıştı ortaya.

"Evlilik konusu konuştunuz mu?" hevesle sorduğunda, diğerleride aynı hevesi onunla paylaşmıştı. "Zaten hepimiz bu yüzden odalara çekilmedik mi?" Selin' in söylediği bu sözlerin ardından ufak bir kahkaha ile doldu oda. "Ares sıraya göre olacağını söylediğine göre ilk düğün ne zaman olacak peki?" Nilay söylediğinde, yan gözle de, Çağla' ya bakıp onun tepkisini izliyordu. "Hiçbir fikrim yok. Egemen uygun bir zamanı bulacaktır" tezgâhın üzerinde yarıya gelmiş olan meyve suyundan bir yudum alıp, geri bıraktığında, tüm gözler onun üzerinde geziniyordu. Beren' in ise o sıra uzun zamandır aklında dolaşan düşünceler harekete geçerken, bunlara yanıt bulmak için dudaklarını aralamıştı. "Aslında size sormak istediğim şeyler var" sorusu için merakla bakmışlardı ona. "Bunca zaman nasıl bir arada kalabildiniz. Hem sevgili olarak, hem de gerçek kardeşler olarak. Sürekli böyle yanyana olmak bir gün olsun size sıkıcı gelmedi mi?" onun bu beklenmedik sözleri ile geçmiş ve gelecek arasından bir çizgi belirdi gözlerinin önünde.

"Bu güne kadar hiç kimseden bu tarz bir şey duymadık" Selin' in sözlerini diğer kızlarda onaylarken, tek bir gram dahi şüphe duymuyorlardı, onun bu sözlerinden. "Yetimhane dizilerde ya da filmlerde anlatıldığı kadar korkunç bir yer değildi" Beril o an geçmişte bir yolculuk yapmış ve gördüklerini sanki dillendiriyordu. "Ama küçük bedenlerin kalmak isteyeceği kadar da, harika bir yer değildi" nefes alıp, devam ettiğinde, gördüğü şeylere şahit olan bir de yanında diğer kardeşlerini de eklemişti.

"Çoğumuz birbiri ile beş – altı yaşında tanışmıştı. Her gün on kişi sabahtan akşama kadar oyun oynamaktan başka bir şey yapmadan geçirdik günlerimizi. Hiçbir zaman diğer çocuklar gibi anne – baba diye ağlamadık. Aklımızda hep yarın hangi oyunu oynasak sorusu vardı. Ya tek gecenin kurbanıydık, ya yoksulluktan terk edilmiştik ya da doğumda kaybettiği karısının acısını küçük bebekten çıkaran bir caninin evladıydık. Ne gerek vardı ki onları aramaya, biz biribirimiz ile yetinmiştik" anlatan Beril'in de, onu dinleyen diğer kızlarında canı yanıyor ve canlarının acısına düşüyordu gözyaşları.

"Her sabah korkunç yetimhane duvarları arasında gözlerini açan ufak bedenlerdik. Öyle bir yalnızlıktı ki, yarın oyun oynayacağımız arkadaşlarımızdan başka bu koca dünyada hiçbir şeye sahip değildik.

Biz yetimhane yatağındaki sıradaki çocuktuk. Bizden aynı çatı altında o kadar çok vardı ki, bir bardak su istemek bile bir ton söze maruz kalmak demekti" dinlemek acı veriyorken, bunu yaşayan birilerinin ne kadar acıyordur canı? "Biz anne sevgisi ile değil, devletin ona ödediği maaş için bize bakan insanlara mecbur bırakılmıştık. Üstümüz kirlendiğinde, anında kızıp, üstümüzü değiştiren bir anneye sahip değilken, o kirle günlerce gezip, çamaşır günün gelmesinin bekliyorduk. Biz o günleri hiç unutmadığımız gibi oradan biribirimize olan bağımızla birlikte büyüdük. Altını ıslatan tek başına ceza çekmesin diye hep birlikte yatağımıza su döküp, onunla cezaya katlandık. Hasta olan ile aynı kaşığı paylaşıp, hasta olmayı bekledik" Beril' in ufak bir tebessümü de yüzünde can bulmuştu.

"Kimi cesurdu, kimi korkak. Kimi düzenliydi, kimi dağınık. Kimi çok konuşurdu, kimi de fazla sessiz...

Biz yıllarca hep birbirimizin açığını kapattık. Yaşımız gelip, oradan ayrılma zamanı geldiğinde en büyük korkumuzu da, Ares sayesinde yendik. Biz dışarıda birbirimizden ayrılırız diye korkarken, o bizi birbirimizden ayırmadan aynı çatı altında yaşama şansı verdi. Ve biz o günden bu güne kadar ona karşı hep minnet duyduk" Beril' ın anlattığı bu koca yaşanmışlığın ardından koca bir sessizlik oldu ortamda. Ancak sessizliği bölen, dışarıdan gelen sesler oldu. "Hey! Kızlar" Anıl' ın sesi kulaklarına dolduğunda, tepki vermeyecek kadar dağılmış bir haldeydi, her biri.

"Neredeler ya?" "Belki mutfaktalar" Can, Mert derken, kızlar biraz olsun kendilerini toparlamaya çalıştığı sıra ayaklanmış ve murtfak kapısından çıkıp yemek salonunda, sevgilileri ile karşılaşmışlardı. Onların yüzüne bakan erkekler, onların neden bu halde olmasına anlayamadı. Yaşayan, o anlatılanlara tanık olan kızlar, daha fazla dayanamayarak, her daim olduğu gibi sevgililerine sığınmış ve karşılarında duran sevgililerinin kolları arasına girmişlerdi. Sıkı sıkıya sarıldılar, zaten yıllar boyunca böyle ayakta kalmayı başarmış olan bu güçsüz gençler yine birbirleri ile şifa bulmayı diliyor ve birbilerine sığınıyordu. Ares ise karşısındaki sevgilisinin ifadesine bakıp, neler olduğunu anlamaya çalışan ifadesi ile ona doğru birkaç adımla yanına ulaştı.

"Neyin var, güzelim?" elini onun yanağına dayamış ve kayan bir yıldız eşsizliğinde, yanaklarından süzülen yaşları kuruladı. Sevgilisinin sesinden yeniden güzelim kelimesine duymak, o an Beren' in içinde bir şeylerin kopmasına sebep olmuştu. Onun sesinden dinlediği her kelimeyi özel sayıyor olsa da, Beren bu kelimeyi onun sesinden dökülen kutsal bir söz gibi dinliyordu. Bambaşka bir diyarın kapısı ardına kadar aralanıyor ve Beren cesur adımlarla içeriye doğru ilerliyordu. Beren onun bu sözlerinin ardından kollarını onun boyununa dolamış ve gözyaşları sevgilisinin paltosu üzerine süzülmüştü. "Titriyorsun güzelim" Ares onun haline bakıp, daha fazla dayanamamış ve sevgilisini kucağına almıştı. Duydukları ile bithap olan Beren, sevgilisine sıkıca tutundu. Ares, soyunma odasına ulaşmıştı. Odadaki koltuklardan birine sevgilisinin oturmasını sağlamış kendi de, yanına oturdu. "Beni endişelendiriyorsun Beren, hepinize birden ne oldu böyle?" onun bileğini eli ile kavrayan Ares, parmakları ile usul usul onun tenini seviyor ve sakinleşmesini sağlamaya çalışıyordu. Beren, elini yüzünden indirdiğinde, Ares onun elini kavramış ve öylece bir şeyler söylemesi için yüzüne bakmaya başlamıştı.

"Ben annemin dizlerinde yatıp, saçlarımla oynadığı sıra huzurla uykuya dalarken, onlar yetimha-" onun bedenini sarsan bir hıçkırık koptu dudaklarından. Ares o an neler olduğunu tahmin etmişti. "Her çocuk yetimhaneden korkar Ares" ardı ardına kesilmeyen gözyaşlarını gördü Ares. "Şştt, tamam güzelim" kollarını güzel sevgilisinin bedenine sarıp, onu kendine daha da çekip, başını göğüsüne yasladı. Farklı bir şey olmasından endişe etmişken, bu denli hassas olan sevgilisinin saçları arasına öpücük bahşetmişti. "Bu koca dünyada her biri yapayalnızdı Ares. Etraflarında kendileri ile aynı kaderi paylaşan bedenlerin arasında tek başına ve ilgiye, sevgiye ihtiyaçları vardı. Karanlık gecede şimşekler çakarken, gökgürültüsünden korktuklarında, kime sığınacaklar? Ya sevmedikleri bir yemek onların önüne konduğunda, ikinci bir yemeği kim yapacak onlara?

Kimliklerinde yazan gerçekten doğdukları gün mü, yoksa yetimhaneye bırakıldıkları tarih mi?" olanlar karşısında etkisi altına girdiği bu duygudan çıkamıyordu Beren. Annesi ile büyümüş biri olarak, annesiz büyüyen kızların karşısında derin bir girdaba düşüyordu. Hıçkırıkları bir an olsun durmazken, Ares ona bir şey olacak korkusu ile telaşa kapılmıştı.

"Beren, bana bak güzelim, sakinleş biraz" ondan kendini geriye çekip, gözleri ile denk gelmeye çalıştı Ares. Onu böyle görmeye dayanamıyor ve korkuyla yüzüne bakıyordu. "Bunları yaşayan dünya üzerinde binlerce çocuk var Ares. Bu dünya korunç bir yer. Ben en büyük acı benimki sanırdım ama senin yaşadıkların, onlara bahşedilmiş olan bu hayat..." şurunu kaybetmek üzerinde olan biri gibi bir hale bürünmüş olan sevgilisinin yüzünü iki avucu içine alan Ares, onu bu durumdan bir an evvel kurtarmak istiyordu. "Beni korkutuyorsun Beren, lütfen sakin ol artık" onunla göz göze bile gelemiyordu. Sürekli aynı şeyleri tekrarladığından belki de onun sözlerini duymuyordu. Onun aklını dağıtmasının işe yarayacağı fikrine kapıldı Ares. Bunun işe yaramasını umarak sevgilisi ile alınlarını birleştirdi. Onun hızla alıp verdiği nefesi soluduğu bir vakit, dudaklarına yaklaşıp, kendi dudaklarını ile onun dudakları ile birleştirdi. Önce biraz öylece bekleyip, onun tepkisini bekledi. Kapalı gözlerini aralayıp, sevgilisinin kapanmış olan gözlerini gördüğünde, dudaklarını yavaşça hareket ettirmeye başlamıştı.

Acısını, derdini içine çekmek ister gibi dokundu Ares, sevgilisinin dudaklarına. Onu incitmekten korkar gibi bir bebeğin o eşsiz kokusunu içine çeker gibi öptü, onu. Dudakları ayrıldığında, alınları birleşik kalmış ve sevgilisinin gözlerine yakından bakmıştı. "Senden başka hiç kimsem yok Ares, lütfen beni bırakma" Beren sözlerinin ardından bu kez sevgilisinin dudaklarına kendi öpücük bahşetmişti. "Söz güzelim, biz süremizi yan yana dolduracağız" dudakları yeniden birleşmiş ve Ares' de ona ufak bir öpücük vermişti. Ancak onu biraz daha rahatlatmak istedi Ares.

"Bu dünya sınanmak için var Beren. Öyle şeylerle sınanmalısın ki, her şey bittiğinde, doğru yoldan ayrılmadığın için ödüllendirilebilesin" alınları da birbirinden ayrılmış ve göz göze kalmıştı çift. "Buna mecbur olmak çok ağır Ares. Bundan daha büyük bir acı ne olabilir ki?" "Her acı yaşadığı bedeni çürütür güzelim. Senin acın sana, benim acım bana. Hiçbir acıyı iliklerine kadar yaşamadan anlayamazsın. Her bedene göredir imtihan, senin dünyanı yıkan; anne ve baba bir trafik kazasında kaybetmek olurken, benim dünyamı yıkan; annemin bedeninde gezen yabancı elleri izlemek olmuştu" Ares gözlerini ellerine çevirdi. Kendi sözlerine lanet eder mi, bir insan? "Acılar kıyaslanmaz Beren, yapman gereken tek şey; sınavından başarı ile çıkmak için sabır göstermek. Ancak o zaman ödüle kavuşabilirsin. Hadi, şimdi elini yüzünü yıkayıp, biraz sakinleş. Ben seni diğerlerinin yanında bekliyorum" onun dudaklarını bir kez daha öptü ve odadan ayrıldı.

Diğerlerinin yanına ulaştğında, her birinin bir masada, sessizce oturduğunu gördü. Onların bu suskun hallerini hiçbir zaman sevememişti. Masaya ulaşıp, sandalyelerden birine oturduğunda, Beril' in sözleri ile ona döndü. "Anlattığım şeylerin onu bu kadar etkileyeceğini düşünmemiştim. Bu konuda üzgünüm" onun bu mahcup haline karşı ufak bir tebessüm gösterdi Ares. "Endişelenme, o sadece anne ve babası ile yaşadığı mutlu hayatından çok daha farklı hayatlarında varlığını öğreniyor. Alışması için zamana ihtiyacı var" yumuşak bir tonda söylerken, kardeşinin bu konuda kendine sıkıntı yapmasını istemediği için uğraşıyordu. "O, iyi mi?"Nilay' ın sorusunun ardından Ares, bu kez onun yüzüne baktı.

"İyi olacak, merak etmeyin"

Lütfen desteğinizi esirgemeyin.

Sorularınız olursa, lütfen benimle iletişime geçin.

İnstagram: aysunaltnbas

Continue Reading

You'll Also Like

8.3M 411K 77
Bordo Bereli cesur bir askerin ve başarılı bir doktorun hikâyesi... ''Halide sana deli gibi aşık!'' En yakın arkadaşım, sevdiğim adama sırrımızı söy...
5.9M 267K 85
Arızanın ta kendisi olan adam DOĞU ÜZEYİROĞLU! Ne çok iyi ne çok kötü. Onu acımasızlaştıransa kardeşinin bir başka kıza ondan habersiz nakil edilen...