Karanlığın Efendisi

By AysunAltnbas

10.6M 469K 41.5K

"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden g... More

Tanıtım
Karakterler
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
Özel Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
...
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm
76. Bölüm
77. Bölüm
78. Bölüm
79. Bölüm
Duyuru
80. Bölüm
81. Bölüm
82. Bölüm
83. Bölüm
84. Bölüm
85. Bölüm
86. Bölüm
87. Bölüm (Final)
Duyuru
Soru - Cevap
Karanlığın Efendisi • Nepenthe
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Karanlığın Esiri

57. Bölüm

86K 3.9K 316
By AysunAltnbas

Ares odasına ulaştığında, öylece kapının önünde kalıp, yatağa bakıyordu. Henüz dakikalar önce Beren' in burada olduğunu kanıtlayan kokusu hala burnuna dolarken, onun yüzüne bir tokat gibi çarpan bir gerçek gibiydi. Ayakta durmaktan bile zorlanır halde geldi. Beren acısını gözyaşları ile damla damla süzerken, Ares tüm bunları sessizce yine içinde biriktiriyordu. Beren' in evden ayrılması, sadece Beren' i üzen ya da yaralayan bir durum değildi. Bu belki Beren' den çok daha fazla Ares' in canını yakıyordu. Sevgilisinden duyduğu o küçük düşüren sözlerin ardından kendi dili ile sevgilisinin gitmesini istemişti. Kim bu durumu sessizce kabullenebilir? Ares bu sözlerin ardından Beren' in gözlerine sevgi ile bakamamaktan endişe ediyordu. Kırgınlığının, zedelenen onuru ile ona nasıl güzelim diye seslenebilirdi? Ares onun gitmesini, şuan ki öfkesinin onu tamamen kaybettirmemesi için istemişti. Beren' in gözünden de, bedeninde uzak olması ona rahatsızlık verip, onu özlemeye başladı an ona gidebilirdi. Ancak şimdi biraz ayrı kalmaları ikisi içinde daha sağlıklı bir karardı. Büyük kavgalar ile birbirlerine öfke kusmak yerine, sakince bunu çözüme kavuşturmak istiyordu Ares. Odadan ayrılan adımları, sonunda bodrum katındaki spor salonuna ulaşmıştı. Ares güneş yüzünü gösterip, onu selamlayan horozların zamanına kadar orada kalmıştı. Odadan ayrıldığında adımları, kattaki banyoyu kullanarak duş almıştı. Kısa süren duşun ardından şortunu giyip, baş havlusu ile birlikte yeniden oyun odasına ulaştığında, kendini koltuklardan birine atmıştı. Sağ elini başının altına almış ve birazda olsa uyumaya çalıştı.

Aradan geçen zamanın ardından artık şehirde tam anlamı ile haraketlilik başlamış ve herkese işi yetişme derdi ile evinden ayrılmaya koyulmuştu. Malikânede güne erken başlayanlardan biri bu kez Can olmuştu. Gece yaşananlardan dolayı neredeyse uyuyamamış ve birkaç saatlik uykunun ardından günü karşılaşmıştı. Ares' in odasına ulaştığında, kapı aralığından başını hafifçe içeri uzattığında, karşılaştığı şey koca bir boşluk oldu. Nerede olacağını pekte zorlanmadan bulan Can merdivenlerden inmek için hareketlendiğinde, birkaç basamağın ardından Anıl' ın sesini duydu. "Can" üzerinde olan takım elbisesi ile tamamen hazırlanmış olan kardeşininde, onun gibi erken saatlerde günü karşıladığını anladı. "Erkencisin" Can' ın sözlerinin ardından ufak bir göz devirme hareketinde bulundu Anıl. "Hiç uyuyabildin mi diye sorsana, Ares tüm gece aklıma takıldı" Anıl, söylediği sıra Can' ın yanına ulaşmıştı. "Al benden de o kadar. Ona baktım ama odasında yok, sanırım aşağıda" iki genç, kardeşleri için hayli endişelenerek merdivenleri aşmış ve oyun odasına ulaşmıştı. Odada yanan loş ışık sayesinde koltuklardan birine üstsüz hali ile uyuya kalmış olan kardeşinin bedenini gördü ikisi de.

O an göz göze geldi iki kardeş. Onun yara izleri ile dolu olan bedeni ile karşılaşmayalı hayli zaman olmuştu ikisi içinde. Her gördüklerinde aynı his ele alıyor ve eskiye ufak bir dönüş yapıyorlardı. Her ikisininde gözlerinin önünde o an; bu yaralar henüz taze iken, içinden nasıl kanların durmaksızın aktığının görüntüsü vardı.

İleriye doğru birkaç adım atan Can, uyuyan bedeninin yanına yaklaştığında, gözleri artık yaraların üzerinden ayrılmıştı. "Ares" dediği sıra elini onun çıplak omzuna koymuştu. Elinin altında olan yara izinin kabarlıtı hali eline temas ettiğinde, sanki bir elektirik akımı veriliyordu bedenine. "Ares, uyan kardeşim" tuttuğu omzunu sıkıyor ve ufak ufak uyanmasını sağlamak için sarsıyordu. O sıra gözlerini hafifçe aralayan Ares, omzunu tutan eli hızlı bir hareket ile kavramış ve ters çevirmişti. Acıyla ufak bir ses çıkarıp, yüzünü buruşturan Can ise onun kendine gelip, olayı anlaması için bir süre beklemişti.

"Dokunmadan, yaklaşmadan uyandır Can. Öğrenemedin bir türlü" yeni uyandığı için hasarlı duyulan sesi son derece katıydı. Fabrikada birçok kez başından soğuk sular ile uyandırlan, çoğu kez saçlarına asılan adımlar yüzünden çığlıklarla, birçok kez annesinin çığlıkları ile uyanmak zorunda kalmış olan Ares' in o günleri hatırası gibi böyle bir durumu da vardı. "Burada uyuya kalmışsın Ares" Anıl, onlara birkaç adım yaklaştığında, başı ile onayladı Ares onu. Koltuğun kenarına bıraktığı ufak baş havlusunu alıp, boynuna attığında, kardeşlerinin gözlerinin önünde olan yara izlerini büyük bir kısmı kapanmış oldu. "Sizden bir isteğim var" onun sözlerinin ardından beklentiyle bakan kardeşlerinin karşısında, omuzları dikleştiren Ares, gözleri ikisinin arasında mekik dokumaya başlamıştı.

"Can, sen bana bir takım elbise getir. Anıl, sende diğerlerini buraya gelmelerini söyle" onu başları ile onaylayan iki kardeşde, odadan ayrılıp, dediğini yapmaya koyulmuştu. Aradan geçen zaman sonrası Can, ona istediğini getirmiş ve istediği takım elbiseyi ona vermişti. Üzerini giyinip, yeniden oyun odasına dönen Ares, onu bekleyen diğer kardeşleri ile karşılaştı.

"Bilmenizi istediğim bir durum var. Bu yüzden erken bir saatte sizinle burada konuşmak istedim" sözleri sırasında karşısında onu ilgi ile dinleyen kardeşleri ile göz göze gelmeyi ihmal etmiyordu Ares. "Beren ile aramızda şuan için aşılmamış bir mesele var. Bu yüzden Beren bir süre malikânede kalmayacak. Bu durum düzelene kadar onun burada olmaması şuan için en iyisi" yüzündeki ifade, sesine yapışan bu hüzün karşısında, onun hakkında daha da endişeye kapıldı kardeşleri. Beren' i bile göndermiş olan Ares yaşanılan bu acı karşısında ne kadar kan kaybediyordu? "Bu durum gerçekten düzelecek mi, peki?" Beril' in sorduğu sıra sesi titremişti. Zira Beren' in gitmiş olması en çok yine Ares' in zararına olacaktı.

"Beril" sözler karşısında, herhangi bir şey söylemeye hakları yoktu. Çiftin arasında bir durum yaşanmış ve yine ikisinin arasında çözüme kavuşabilecek bir durumdu. "Bu cezayı kime veriyorsun Ares. Kendine mi, yoksa Beren' e mi?" İdil' de, Beren' e olduğu kadar kardeşi içinde endişeleniyordu.

"Hey!" kalın sesi ile yüksek bir tonda çıkışan Egemen' in ardından artık gerçekten susmaları gerektiğini anlayabiliyordu kızlar. "Çıkabilirsiniz" Egemen kadar yüksek olmayan ses tonu ile söyleyen Ares, diğerleri durumun daha da kötü bir hal almasından endişe etti, o an. Ares odada kalırken, diğerleri onun dediğine uymuş ve sessiz adımlarla odadan ayrılmıştı. "Sakın bir daha bunu yapmayın. Onu bir daha sakın sorgulamayın. Anlaşıldı mı?" öfkeli sesi ile kardeşlerini uyarırken, işaret parmağını da, sözünün daha etkili olması için sallıyordu. Onu başlarını usul usul sallayarak onayladı kızlar. "Hayatım biz onu-" sevgilisinin biraz olsun sakinleştirmek ve neden böyle bir şey yaptılarını anlatmak için söze başlayan Çağla' yı yine sert sesi ile durdurdu Egemen.

"Böyle bir şeye bir daha sakın kalkışmayın bile Çağla. Kimsenin onun hayatı üzerinde söz hakkı yok" gözleri sevgilisinin üzerinde olsa da, aslında sözü tam olarak her kardeşi içindi. "Çocuklar" gelen naif sesin ardından gözleri ilerideki çifte döndüğünde, Arslan çifti ile karşılaşmışlardı.

"Görüyor musun, Mehmet Bey; ne çalışkan evlara sahibiz. Erkeden uyanıp, iş için hazırlanmışlar bile" evlatlarına gururlu bir ifade ile bakan Meliha Hanım yüzünde görülmeye değer hoş bir gülümseme belirmişti. "Tabi hayatım, erken kalkan yol alır demişler" çift öylece durmuş biraz ileride duran evlatlarına bakıyordu."Ares ve Beren nerede?" kardeşlerin her biri buradayken, Ares ve Beren' in yokluğunu ilk saniye fark etmişlerdi. Büyük bir merak ile soran Meliha Hanım, onların uyuyor ihtimali üzerinde hiç durmamıştı zira Ares' in gece uyuma problemi varken, bu saate kadar uyuyor olabilme ihtimali son derece mantıksız bir ihtimaldı. "Beren dersi olduğu için erken çıktı. Ares ise evde, o da birazdan kahvaktı için burada olur" Selin şuan için durumu en iyi şekilde kurtarmanın yolunu diğerlerinden hızlıca bulup, karşısındaki çifti ikna etmiş olmanın ümidini taşıyordu. Ancak o sıra oyun odasından çıkan Ares' de onlara dâhil olmuştu.

"Beren' i okula, sen neden bırakmadın, oğlum?" gözleri Ares'in yüzünde gezinen Mehmet Beyin ses tonunda ve yüzünde ki imayı fark etmemek, aile bireyleri için içten bile değildi. Bu kez durumu kurtarkmak için ortaya atılan Can olmuştu. "Onun hizmetine verilen özel şoförü ile gitti" evet, Can haklıydı. Dün gece Beren gerçekten ona tahsis edilen özel bir şoför ile evden ayrılmıştı. "Güzel" gözleri hala Ares' in yüzünde gezinirken, sanki bir şeylerin varlığını hisseden bir ifadeye bürünen Mehmet Beyin biran evvel ortamdan ayrılmasını diledi kardeşler. "Kahvaltı hazırlayalım" Nilay' ın bu söylediği ile kızlar ve Meliha Hanım mutfağın yolunu tutmuştu ki, Mehmet Bey hala olduğu yerde dururken, bunu gören erkekler gergin bir havaya bürünüyordu.

"Ares?" ses tonundaki soru soran o tını bunun hiçte hayra çıkmayacağının kanıtıydı. "Efendim Mehmet amca" gözlerine baktığı oğlunun sanki acı çeken bir yanı vardı. Gözlerini kaplayan hüzün her zaman ki gibi değil fazla taze görünüyordu. "Dünden beri garip bir hal var oğlum üzerinde, nedir seni bu hale getiren? Sanki bedenin burada da, ruhun kayıp gibi Ares" onun sorusu ile bir vazo durup dururken paramparça olmuş gibi korkuttu, Mehmet Beyin karşısında olan beş erkeği de. Ares' in ona yanıtı ne olacaktı, kardeşler en çok bunu merak etti. Yaz günü yaprak döküyorum Mehmet amca. Köklerim topraktan ayrılırken, canım fazlası ile yanıyor. Yeşil yapraklarım sararıp, sokağın zeminini kendine yuva edinirken, dallarım çoktan kurumaya yüz tutmuş, artık bana ait değilmiş gibi...

Ares' in yanıtı bu olacaktı ama olması gerekenler döküldü dilinden. "Bana güveniyor musun, Mehmet amca?" gözlerine baktığı, manevi babası olarak kabul ettiği Mehmet Beyin sözlerini bekledi Ares. "Hiçbir şüphe duymadan hem de..." bu öylesine söylemiş bir söz değildi elbette. Mehmet Bey Ares' in sözlerine gerçekten hiçbir şüphe duymadan inanıyordu. Zira Ares Karal her daim doğruyu konuşması gerektiğini annesinden on iki yaşında yediği bir azar sayesinde öğrenmişti.

"O zaman endişe etmene gerek yok. Bir zaman sonra bunu da atlamış olacağım. Ben güçlü bir adamım" kendine mi hatırlatıyordu, yoksa diğerlerini mi, bu konuda ikna ediyordu, anlamak biraz zordu bu durumda. "Elbette, sen gördüğüm en güçlü adamlardansın oğlum. Her ne olursa olsun, atlatacağını biliyorum" Mehmet Beyin sözlerinin ardından yüzünde buruk bir gülümseme belirirken, daha sonra adımları mutafağa ilerlemişti.

Kahvaltı masasına yerleşen bireyler, yemeğe başlamıştı. "Aklım Beren' de kaldı. Dün çok kötü görünüyordu. Onunla doğru düzgün ilgilenemedim, bir de erken çıkmak zorunda kalmış. Onunla vedalaşamadık bile" Meliha Hanım içinde yaşadığı duyguları diğer aile bireyleri ile de paylaşmak istemişti. Ares' in ise Beren' in adını duyduktan sonra masanın altında, titremekte olan bacağı durmuştu. "Senin aklın kalmasın Meliha teyze biz onunla ilginip, bir an evvel iyileşmesi için elimizden geleni yaparız" Selin, sözleri ile kaygılanan kadını rahatlatmak istedi. Meliha Hanım, olanları bilse yine böyle ilgi olur muydu ona?

Mehmet Beyin gözleri Ares' in üzerindeydi. Bu olaya bu kadar ilgisiz olması onu meraklandırırken, diğer yandan da, gerilmesine sebep oluyordu. Zira oğlunun yüzündeki bu durgunluk onun hiç hoşuna gitmiyordu. Masadaki erkekler, Mehmet Beyin gözlerinin odağında Ares olduğunu fark ettikleri sıra ortaya atılıp, bir konu açmak istediler o an. "Bugün şirkete uğrayacak mısın, Mehmet amca?" Mert söze başladığında, yaptığı işe yaramış ve Mehmet Beyin gözleri başka bir odak bulmuştu. "İyi hatırlattın oğlum. Bende sizinle bu konu hakkında konuşacaktım" Mehmet beyin gözleri yeniden Ares' in üzerinde geziniyordu. "Biz uçağın kalkış saatine kadar güzel bir şehir tutu yapalım" eşi ile daha önce konuşup karara vardığı olayı oğluna aktırdı Mehmet bey. "Size ben eşlik edeyim"

"Karım ile romantik bir şehir tutu yapmama müsaade et oğlum" diyerek Ares' in sözlerini geri çevirdi. "Romantik adamın hali başka tabi" Can' ın o an ki sözlerinin ardından hem Meliha Hanım, hem de Mehmet Beyi bir gülme sarmıştı. "Yalnız gitmeniz benim için pekte uygun değil. O yüzden size eşlik edecek biri olmalı yanınızda" Ares bu sözlerinin ardından Cenk'e başı ile işaret verdi. "Pekâlâ" Kahvaltının ardından şirketten gönderilen arabaya yerleşen çift, şehir turunun ardından direkt olarak havalanına gideceğinden dolayı, evlatları ile uzun uzun vedalaşıp, onlara tahsis edilen araç ve şoför ile yola koyulmuşlardı.

Öte yandan evden şirkete gitmek için hazırlanan erkekleri gören kızların içi içini yiyordu. Onlarla konuşmak istedikleri önemli bir mesele varken, bunu bir an evvel onlarla konuşmak istiyorlardı. Can odada kalan telefonu almak için odaya girdiğinde, Beril' de arkasından girmişti. "Konuşmamız lazım Can" ses tonundaki ciddiyeti fark eden Can, sevgilisinin bu alışkın olmadığı tavrından dolayı şaşırmadan edemedi. "Seni dinliyorum sevgilim"

"Ares ile konuşmalısınız Can, Beren' in evden ayrılmış olması hiçte uygun bir karar değil" Egemen' in bu sabah onlara çıkışının ardından hala bu konu hakkında görüş bildiren sevgilisine karşın alnını kırıştırdı Can. "O yaptığı bu şeyden ötürü zaten yeterince pişman olmuştu sevgilim. Evden ayrıldığı için eminim fazlası ile korkmuştur. Onun orada yalnız kalması onun için hiç doğru değil Can, lütfen bu konuyu Ares ile konuşun" sanki bu mümkünmüşçesine rahatça konuşan sevgilisine kızgın gözlerle bakmayı sürdürdü Can. "Bunu yapamayacağımı bile bile, bunu benden ne kadar da rahat istiyorsun Beril?" öfke ile ellerini iki yana açtı Can.

"Yapmak zorundasınız. Bunun doğru olmadığını sende en az benim kadar iyi biliyorsun Can. Ya Ares, onun bir daha geri dönmesine müsaade etmezse, ya Ares onu bir daha affedemezse?" "Beni daha fazla kızdırmadan, bence artık susmalısın" bu konuda her ne kadar istese de elinden hiçbir şey gelmezdi. Sesleri birbirlerine karşı hayli sertleşen ve yükselen çiftin sesi ta aşağı kata kadar ulaşıyordu. Öyle ki, partmantodaki paltosunu üzerine giyen Ares' in kulağına dahi onları sesleri ulaşıyordu. Kulaklarına ilişen sesleri ardından paltosunu giyen Ares' in hareketleri yavaşlamıştı. "Sen yapmazsan, ben yapacağım" Beril sözlerinin ardından odadan çıkmak için hareketlendiği sıra Can onun kolunu bir hışımla yakalamış ve çıkmasına engel olmuştu.

"Ona ne söyleyeceksin Beril. Beren seni ne kadar kırmış ya da incitmiş olsa da, umursama. Onu buraya geri getir ve hergün yüzüne bak çünkü kırılman, üzülmen hiç önemli değil. Beren üzülmesin yeter. Bunları mı söyleyeceksin ona?" derin bir nefes alıp, tekrar devam etti Can. "Yaptıklarından dolayı insan bazen bedelini ödemelidir sevgilim. Pişmansan, pişman kalırsın ama eğer bunun bir bedelini ödersen, önüne konulan soğuk yoğurdu bile üfleyrek yersin" ses tonuna dikkat eden Can, naif bir tonda sevgilisinin de, bu konuda sakinleşmesini umuyordu. "Bu sadece Beren için değil, sevgilim. Beren' in burada olmayışı Ares' in canını daha çok yakacak. Böyle Beren' den daha çok uzaklaşmış olmayacak mı?" sevgilisinin yanaklarını ıslatan birkaç damla gözyaşı ile karşılaşan Can, onu kendine çekip, kolları arasına almıştı. "Korkuyorum Can, ailemiz yine bir felakate sürükleniyor ve biz hiçbir şey yapamıyoruz" sevgilisinin sözlerinin ardından Can, onu kollarının altından tutup havalandırırken, bacakları beline sarmış ve kollarını boynuna dolayarak onu kucağına almıştı. "Düzelecek sevglim. Ares, Beren' den vazgeçmeyecek"

O sırada aşağı kattada durumlar pekte farklı değildi oan. Oyun odasında olan Selin ve Anıl çifti arasında da, aynı konu yüzünden birgerilim söz konusuydu. Ancak Selin' in akıbetide, Beril ile aynı olmuştu. "Anıl,bekle bir dakika" ardından seslendiği sevgili onu duymazdan gelerek çoktanodadan ayrılmıştı. "Konu kapandı dedim Selin" kapının girişine ulaşmış olan çift Ares ve diğerleri ile karşılaşmışolmaktan ötürü konuyu gerçekten kapatmak durumunda kalmıştı. 

Lütfen desteğinizi esirgemeyin.

Sorularınız olursa, lütfen benimle iletişime geçin.

İnstagram: aysunaltnbas

Continue Reading

You'll Also Like

3.1M 16.9K 3
'Umudun gece ise, ay'a tutun.' ∞ (15/08/2018; Başlama tarihi.)
547K 24.9K 42
"Evimde..." dedim cevabın bir önemi varmış gibi "Ne yapıyorsun?" Çakmağın ucundaki turuncu ateş bir saniye olsun sönmezken ağır ağır ayağa kalkıp ban...
1.2M 84.3K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
189K 10.7K 70
Taksiye yolcu olarak binip şoföre aşık olarak indiniz mi? Geceye hükmeden bir kadın ve onun yörüngesine çekilen bir erkek... 2.Seri Gerçekleşen bir k...