Karanlığın Efendisi

By AysunAltnbas

10.6M 469K 41.5K

"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden g... More

Tanıtım
Karakterler
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
Özel Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
...
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm
76. Bölüm
77. Bölüm
78. Bölüm
79. Bölüm
Duyuru
80. Bölüm
81. Bölüm
82. Bölüm
83. Bölüm
84. Bölüm
85. Bölüm
86. Bölüm
87. Bölüm (Final)
Duyuru
Soru - Cevap
Karanlığın Efendisi • Nepenthe
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Karanlığın Esiri

48. Bölüm

95.3K 4.7K 179
By AysunAltnbas

Yemeği servis eden Beren, Ares' in kendi yaptığı yemeği ilk kez deneyecek olması onu hayli heyecanlandırıyordu elbette. Yemeğin tadına bakan Ares' in ifadelerini ilgi ile takip etmiş ve onun sözlerini beklemişti. "Beğendin mi?" onun herhangi bir şey söylememesinin ardından kendi sormuş ancak yüzünün aldığı ifadeden pekte iyi şeyler duymacağı hissine kapılmıştı. "Pek, iyi değil. Yaparken, tadına bakmadın mı?" ses tonu sert bir hal almıştı. "Çok mu kötü ama elimden gel-" sözlerinin ardı arkası kesilmeden devam ederken, Ares onun eline uzanıp, sıkıca tutmuştu.

"Sadece senin biraz uğraşmak istedim güzelim, her defasında nasıl bu kadar ciddi olduğuna inanabiliyorsun" yüzünde yayılan gülümsemesi eşliğinde söylediği sıra sevglisinin ikna olmasını umuyordu. "Üzüldüğüm için söylemiyorsun değil mi?" yemek yapma konusunda gerçekten pek başarılı olmadığını biliyordu. "Gerçekten amacım seninle uğraşmaktı. Beklediğimden çok daha iyi olmuş" "Öyle mi? Bunu duyduğuma çok sevindim"Beren öyle bir ifade ile gülümsemişti ki, Ares onun gülümsemesine bakarak gülümsemişti. "Ares aslında sana söylemem gereken bir şey var" yemeğe devam ederken, aklında olanı dile getirmek istedi. "Seni dinliyorum güzelim" yemeğine ara verdiği sıra tüm ilgisi güzelleri güzeli sevgilisinin yüzünde gezindi. Söyleceği şeyin onu sıkıntıya soktuğunu hissedebiliyordu. "Ares ben yanlış bir şey yaptım"

"Nasıl bir yanlış?" sevgilisinin dudaklarından dökülecek olan sözlere dikkat kesildi Ares. "Seninle o gün, telefonda konuştuktan sonra Mehmet amcaya karşı biraz saygısızlık yaptım. Ben ona dedim ki..." sözlerine devam etmek isteyen Beren' in ardından sevgilisi başını iki yana sallamış ve sevgilisi susmak durumunda kalmıştı. "Bunu bilmek istemiyorum Beren. O benim için değerli bir adam, ona karşı yapmış olduğun yanlış yüzünden sana karşı herhangi bir öfkemin olmasını istemiyorum. Bunu aklımdan uzun zaman çıkaramam ve sana bunu yansıtmayacağımdan emin olamam" ellerinin arasında tuttuğu sevgilisinin ellerini usul usul severken, gözleri de bir an olsun ondan ayrılmıyordu.

"Sana sadece şunu söyleyebilirim ki; biz bu güne kadar yargılamadan, hesap sormadan yaşadık. Bizim sahip olduğumuz tek şey bu aile iken, buna taş atan asla biz olmamalıyız. Güç aldığımız, destek olduğumuz yine bizleriz, eğer birbirimizi kırarsak paramparça oluruz. Mesele sadece aynı çatı altında yaşamak değil. O çatı altında yaşadığın hayattan da keyif almalı ve içinde bulunduğun ailenin ne büyük bir nimet olduğunun farkında olmalı. Biz yıllarca hayatımızı buna göre şekil verdik" sözlerini dikkatle dinleyen Beren, onun düşünce yapısının farkına varırken, ailesine verdiği değerin de büyüklüğünü öğrenmiş oldu. Saat ilerlemiş ve çift oturma bölümünde, Ares' in bilgisayar ile film izlemeye karar kılmıştı. Beren hangi filmi izlemek istediğine karar veremediğinden sevgilisinden yardım istiyordu. "Alt tarafı bir film güzelim. İsmini beğendiğin bir filmi bile başlatabilirsin" Sevgilisi ile vakit geçiriyor olmak bile ona yetiyordu.

"Ben iyi bir film olsun istiyorum ama" kucağında olan biligsayarı ufak sehpanın üzerine bıkrakıp, arkasına yaslandı. "Pekâlâ, şöyle yapacağım; gözlerimi kapayıp, rastgele birine tıklayacağım ve açılan hangi film ise onu izleyeceğiz. Olur, mu?" onun bu çocuksu hallerini yüzünde keyifli bir gülümsemeye yer vererek izliyordu Ares. "Sen nasıl istersen güzelim" Beren' in gözlerini yanında oturup, onu bekleyen sevgilisinin yüzüne baktı. Onun yanında olduğuna, bir daha gitmeyeceğine ve bunun bir rüyadan ibaret olmadığına kendini inandırıyordu. Hiç başınıza böyle bir mutluluk, böyle sevinç geldi mi? Çok istediğiniz ama gerçekten çok istediğiniz bir şey nihayet gerçekleşip, artık onu yaşıyor olduğunuzda, bunun gerçekten yaşanıyor olduğunu ne kadar zaman sonra kabullenebildiniz?

Beren hala bununla ilgili sorun yaşıyordu.

Birazdan Beril ya da Çağla, onu uyandırmak için gelip, aşağıda hazırlanan kahvaltıya inmesi için ısrarlarda bulanacaktı sanki. Sihirli bir değneğin bir hüneri gibi sevgilisi bir anda yok olacaktı sanki yanından. Biraz olsun kendini toparlayıp, sevgilisinin yandan gönüşünden gözlerini ayırdığında, gözleri yeniden bilgisayar ekranına dönmüştü. Arkasına yaslandı çift Ares, kolunu sevgilisinin omzuna sarıp, onu daha da yakınına çekti. Film başlamış ve sahneler birer birer gözlerinin önünde dönmeye başlamıştı.

Ares şuan gözlerinin gördüğü ve kulaklarının işittiği bu filmden etkilendiği kadar başka hiçbir filmden etkilenmemişti. Hiçbir filmi izlerken, canı bu kadar yanmamıştı. Değişen sahnelerin ardından Ares, bedeninde taşıdığı yaraların sızladığını hissediyordu. Belki de bir gün bunları yaşamanın ihtimali ikisinin de, gözlerini korkutmuştu. Öyle yakın ve öyle bir gerçekti ki, ikisi de bunun sadece bir film olduğuna inanmayacak hale gelmişti. Zira filmin kahramanlarının başına gelenler ve gözlerinin önünde gerçekleşen olaylar az çok onların yaşantısına benziyordu. Karanlık dünyaya kendini adamış bir adam, saf ve sevgi dolu bir kız. Artık temiz ve huzur dolu bir hayata başlayan adam kızla evlenip, mutlu mesut yaşamaya başlıyor. Ama günün birinde adam; hamile eşini, işe yaramaz bir adam yüzünden kaybediyor.

Ve adam tüm bu olanların ardından karısının intikamı için yeniden bu karanlık dünyanın içine girer. Bir anda çiftin gözleri önünde, filmin kahramanları; Ares ve Beren' e dönüşmüştü. Eğer bu dünyadan ilk ayrılması gereken Beren olacaksa, Ares' i böyle bir hayat mı bekliyordu? Bunun düşüncesi ile o an kahroldu Beren. Eğer güzeller güzeli sevgilisi günün birinde, biri tarafından böyle yok olmak durumunda kalsaydı. Eğer Ares güzelini kaybetseydi... Ares' i içine düştüğü yasından ne kurtarabilirdi...

Gerçek olmayan, sadece iyi bir kalemden dökülmüş olan bu filmden neden bu kadar etkilenmiş olduklarına kendileri de bir anlam veremez haldeydi. Ares' in bedenini bir öfke ele almıştı o an. Yerinde duramaz ve doğru bir şekilde nefes alamaz hale gelmişti. Kollarını sevgilisinden ayırıp, bu odaya sığamaz bir halde ayaklandı. Bunu beklemeyen Beren, şaşkın gözlerini sevgilisine çevirmişti. "Ne oldu, nereye gidiyorsun?" ağlaması bile o an son bulup, sevgilisinin tavırlarını bir anlama oturtmaya çalışıyordu.

Ares' in bu beklenmeyen hareketlerinden dolayı hayli tedirgin olmuş ve endişeye kapılmıştı. "Hava alacağım" Ares kapıya doğru hızlı adımlarla ilerliyordu. "Ares, bekle" sevgilisinin sözlerini yok sayarak, askıdaki paltosunu alıp, kendini hızla dışarı attı. Gündüzün aksine hava hayli soğumuş, dışarıda keskin bir soğuk önderlik ediyordu. Kar yağışı başlamıştı. Her kar tanesi gökyüzüne veda edip, aşağıya süzülürken, hiçbir acele olmadan sakince yeryüzüne yerleşiyordu. Büyük adımları ile ileryen sevgilisine yetişmeye çalışıyordu Beren. Elleri cebinde ve kaçar gibi ilerleyen sevgilisinin saçları ararsında, kar tanelerinin de, kendine yer edindiğini görmüştü. Soğuğa aldırmadan, geceye meydan okur gibi ilerliyordu sevgilisi, Beren ise onun adımlarına karşılık koşarak, nihayet ona yetişmeyi başarmıştı. "Ares, dur lütfen" kolundan yakaladı sevgilisi.

Nefesi düzene girdiğinde, birkaç kelime için daha dudaklarını araladı. "Neyin var?" "Hava alacağımı söyledim Beren, sen içeri geç" Ares izlediği filmi, aklına dolan düşenceleri, bastırmalı ve olanları hazmetmeliydi. Ama Beren' in onun gitmesine müsaade etmeye, onu yalnız bırakmaya niyeti hiç yoktu. "Beni kendinden neden uzak tutuyorsun Ares?" Ares her şeyi içinde yaşayacak ve Beren onun böyle hep arkasından mı bakacaktı? Sorun bitene kadar uzak mı duracaklardı birbirlerine? Ares' in katı gözleri öfkesini gizlemeden bahçede gezinirken, sevgilisi ile göz göze gelmemeye özen gösteriyordu. Herhangi bir tepki vermeden dinliyordu, sevgilisinin korku dolu sesini.

"Beni kendinden uzak tutma Ares, her neyin varsa bana da, söyle" sevgilisinin yüzünü iki avucu arasına alan Beren, onunla göz göze gelmeyi hedefliyordu. Denk geldiği sevgilisinin gözlerinin soğuktan mı dolu dolu olduğunu o an anlayamadı Beren. Ares soğuk olan ellerini sevgilisinin kendi yüzünde olan sıcak ellerinin üzerine koydu. Yavaşça aşağıya indirdiğinde, Beren' in gözlerine bir lanet gibi çöken, hüzne tanık olmuştu. Sevgilisinin sıcak elleri yanaklarından ayrıldığında, sanki tüm bedenini ısıtan onlarmış gibi bir üşüme sarmıştı onu.

Beren sevgilisinin sırtını dönüp gidiyor olmasını, gözlerinden süzülen yaşların arkadaşlığı eşliğinde izlemişti. Ne olmuştu böyle birden bire, her şey yolunda gidiyorken, sadece bir film yüzünden mi yine bu hale gelmişlerdi. Sanki olmuyor ve hiçbir zamanda olmayacaklar gibi bir his ele geçirmişti onu. Onlar her daim uzak ve bu kadar mesafeli bir ilişki içerisinde olacaklardı.

"O film gerçeği yansıtmayan aptal bir kurgu sadece" arkasından gelen sesle, olduğu yerde irkilirken, hızla arkasını dönüp, tanıdığı sesin sahibinin gözlerine baktı. Karşısındaki sevgilisi biraz evvel ki halinden çok daha başka bir havadaydı. Sağ elinde birbiri ile uyumlu renklerle süslenmiş bir çiçek demeti ve sol elinde şık bir yüzük kutusu... Gözleri bunları üzerinde gezindikten sonra yeniden sevgilisinin gözlerine denk gelmişti.

"Yetenekli bir adamın kaleminden dökülmüş ama gerçek ile hiçbir alakası olmayan bir kurgu. Ben eğer seni kaybetmiş olsaydım öyle çok can alırdım ki, sıra ne ara kendime gelecek anlamazdım bile. Üzerini örten toprağı ellerimle kazar, yine kendi ellerimle örterdim, üstümüzü" Ellerinde tuttuğu şeyleri ayaklarının yanına bırakan Ares, kısa bir sürenin ardından yeniden sevgilisnin yüzüne baktığında, soğuk ellerini önemsemeden onun yanaklarını, iki avucu arasına aldı. Alınlarını birleştirdi kıymetli sevgilisi ile ağızlarından dışarı çıkan beyaz dumanların birbirine karışmasına müsaade etti.

"Ben seni daha önce hiç bilmediğim, zamanla öğrenmediğim bir sevgi ile seviyorum güzelim. Çürük olan kalbimle hergün biraz daha fazla seviyorum. Geri dönmemin tek nedeni sensin. On yıl ailemin, bana verdiği emeklere karşılık olarak yeterliydi. Ama seni geride bırakamadım güzelim" derin bir nefes alıp geri bıraktığında, Beren onun ağızından çıkan beyaz dumanı ciğerlerine doldurmuştu.

"Seninle güzel bir gelecek kurmanın hayaline, süremizi yan yana dolduracağız sözüne ihanet etmek istemedim. Eğer seni kaybedersem geriye benden hiçbir şey kalmaz. Seni hayatımın sonuna kadar koruyacağım güzelim. Eğer seni kaybedersem her ne olursa, olsun, arkadan geleceğim. O film saçma bir kurgu, senin olmayan bir hayatı hangi amaçla yaşayabilirim" alınlarını ayırıp, sevgilisinin gözlerine baktı Ares. Onun ışıl ışıl parlayan gözlerine bir kez daha hayran oldu.

"Evlen benimle güzelim. Birlikte güzel bir gelecek kuralım. Azrail ile karşılaşıncaya kadar el ele olup, onu birlikte bekleyelim. İleride sana ve bana benzeyen birkaç yaramaz olsun etrafımızda. Bu büyük ailemizde sevgi dolu büyütelim onları. Bedeninde sayısızca yara bulunan, bir şeylere inanmak için sol elini parçalayan, hayatını bir karanlığın ortasına inşa eden, bu adam senin için her şeyi geride bırakmaya razı oldu. Onunla hayatını paylaşır mısın? Benimle evlenir misin Beren" bu sözleri duyan Beren' in tüm fonsiyonlardı da, bu sözler karşısında işlevini kaybetmişti sanki. Kalbinde bu adam için büyük bir sevgi taşıyorken, onun dilinden dökülen bu sözleri elbette kolayca hazmedip, karşılığında, doğru cümleler kuramazdı. "Ben" dudaklarının arasından çıkan bu kelime belki de şuan beyni için hiçbir anlam ifade etmiyordu.

"Ne söylemeliyim, bilmiyorum" dışarı çıkan bu birkaç sözün bile o an bir anlamı yoktu sanki. O an kendi sesi bile kulaklarına ulaşmıyordu. Bunu dile getiren birine kim inanırdı; Azrail diye anılan, kendine karanlığın en koyu tonuna bir kule inşa etmiş olan Ares Karal, karşısında gözlerinden yaşlar süzülerek ona bakan, bu genç kızın önünde dizlerinin üzerine çöküp, ellerinin arasında tuttuğu bir yüzük kutusu ile evlilik teklifi ediyordu... Sevgilisinden biraz daha uzaklaşan Ares, sağ dizinin üzerine çöküp, ayaklarının yanına bıraktığı, şık yüzük kutusunu yeniden parmaklarının arasına almış, gözleri sevgilisinin gözlerinden ayrılmazken, kutuyu açıp, özenle seçtiği, sevgilisinin parmağını süsleyecek olan o yüzüğü, onun gözlerinin önüne serdi.

"Söylemen gereken tek şey; evet demek güzelim. Bunu söylediğinde, çürük olan kalbimde bir fidan yeşerecek. Ve o fidan sen yanımda olduğun süre boyunca büyüyüp, koca köklü bir çınara dönüşecek. Öyle sağlam olacak ki, ne yıldırımlar, ne de korkunç fırtınalar ona zarar vermeyecek. Sen yeterki elimi tutuyor ol, uzun yıllar yaşayabilmesi ve sağlıklı köklü bir ağaç olabilmesi için gerekli olan yalnızca sensin Beren" bir duanın dudaktan dükülüşüne şahit oluyordu sanki. Gözleri bir an yüzüğün görüntüsüne kaydığında, onun görüntüsüne bile hayran olmadan edemedi. Siyah halkaya sahip olan yüzüğün bir de siyah göze çarpan siyah bir pırlantası vardı. Beren, şimdi bu muhteşem yüzüğü parmağında taşıyacaktı.

"Evet, Ares. Seninle bir değil bin ömürde daha evlenirim" sevgilisinin sözlerini dinleyen Ares, o an yüzüğü kutusundan çıkarıp, sevgilisinin parmağına takmak için hareketlendi.

Bu yüzüğü ilk görüğü an sevgilisinin parmağında nasıl duracağını hayal etmiş ve şuanki manzaradan da hayli memnun olmuştu. Doğrulduğunda, yerde kalan çiçek demetinide eline almış ve güzeller güzeli sevgilisine uzatmıştı.

"Ben aslından yarın daha iyi bir şekilde, daha romantik bir ortamda bunu sormayı planlıyordum ama şuan bunun yanıtı almam gerekiyordu. Belki de hayalinde, bu sözü duyma anı çok daha farklıydı." gözleri elinde tuttuğu çiçek demetine kayan Beren, onların güzel gülümsemesi ile yüzüne baktığını gördü. "Hayal ettiğim, senden yalnızca bu kelimleri duymaktı, sevgilim. Daha fazlası değil" sözleri bu soğuk kış gününde sevgilisinin içini ısıtmıştı. Ellerini uzatıp, parmağında taşıdığı yüzüğün varlığı ile sevgilisinin uzattığı çiçek demetini ellerinin arasına kabul etmişti.

Ares boşalan ellerinin ardından sevgilisinin yanaklarını avuçlarının arasında alıp, kendi dudakları ile sevgilisinin dudaklarını birleştirdi. Daha sonra birbilerinin dudaklarından ayrıldıklarında, Ares sevgilisini kucağına alıp, pansiyona doğru ilerlemeye başlamıştı.

Odadaki yatağa yan yana uzanan çift, hala bir rüyanın içinde yaşıyor gibiydi. "Sence diğerleri tüm bu olanları duyduktan sonra nasıl tepki verirler?" yüzük taşıdığı elini havalandırmış ve yukarıdan duruşuna bakıyordu Beren. "Borç batağından ki bir adamın, miras haberine nasıl sevinirse; onlarda bu habere o kadar sevinirler" elleri başının altında destek olan Ares, sanki gözleri ile bu sahneyi görüyor gibi keyifle gülümsüyordu.

"Söyle bakalım, Ares Karal; daha önceki kız arkadaşlarının herhangi birine evlilik teklifi yaptın mı?" gözlerini bir kinaye ile kısarak, onun sözlerini bekliyordu Beren. "Bir düşüneyim; sanırım sen bu konuda dördüncü oluyorsun" gözleri sevgilisinin gözlerine odaklanmış ve söylediğine karşılık olarak onun vereceği tepkiye odaklanmıştı. "Ben dördüncüyüm demek, öyle mi?" hışımla yatakta doğruldu ve ellerini sevgilisinin her iki yanına koyup, onu gıdıklamaya başladı. Fakat bir zaman sonra bunun onun üzerinde bir etkisi olmadığını fark etti. "Güzelim, ne yapıyorsun?" hala aynı şekilde uzanan Ares, artık sevgilisinin hareketlerinden daha geniş bir gülümseme ile onun yüzüne bakıyordu. "Seni gıdıklıyorum"

"Ama fark ettiysen gıdıklanmıyorum" "Evet, ne yazık ki fark ettim, neden?" tuhaf gözlerle, bunun nasıl mümkün olduğunu anlamaya çalıştı Beren. "Demek ki, her insan aynı yerden gıdıklanmıyormuş" "Peki nereden gıdıklanıyorsun?" "Üzgünüm ama bu bir sır güzelim. Ama bakalım sende işe yarıyor mu?" sözlerinin hemen ardından ellerinin tıpkı sevgilisi gibi onun iki yanına koyup, güzel sevgilisini gıdıklamaya başladı. "Ares, tamam, dur" ona engel olup, elinden kurtulmaya çalışsa da, hiçbir fayda sağlamıyordu. Neyse ki sevgilisi onun bu feryatlarının ardından ellerini çekmişti. Ares onun bu görüntüsüne karşılık olarak keyifli bir kahkaha atıp, onun sarkık olan dudağını ufak bir öpücük bırakmıştı.

Lütfen desteğinizi esirgemeyin.

Sorularınız olursa, lütfen benimle iletişime geçin.

İnstagram: aysunaltnbas

Continue Reading

You'll Also Like

384K 14.3K 48
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
231K 13.1K 41
Kendi dünyasında, iç sesiyle, kitaplarıyla ve müzik tutkusuyla Müzisyenlik hayaliyle takılan, İstanbul'un köklü ve sayılı ailesinin kızı olmasına rağ...
891K 61.8K 36
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
19.1K 1.2K 29
Nereden bilebilirdim, hayatımın altüst olacağını? Nerden bilebilirdim, bundan sonra hayatımın kökten değişeceğini? Bilemezdim. Bilemedim de. Araf be...