Karanlığın Efendisi

By AysunAltnbas

10.6M 470K 41.6K

"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden g... More

Tanıtım
Karakterler
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
Özel Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
...
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm
76. Bölüm
77. Bölüm
78. Bölüm
79. Bölüm
Duyuru
80. Bölüm
81. Bölüm
82. Bölüm
83. Bölüm
84. Bölüm
85. Bölüm
86. Bölüm
87. Bölüm (Final)
Duyuru
Soru - Cevap
Karanlığın Efendisi • Nepenthe
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Karanlığın Esiri

34. Bölüm

137K 5.7K 1K
By AysunAltnbas

Egemen dediği gibi Beren ile konuşmak için ön bahçeye çıkmıştı. Salıncakta oturan bedeni gördüğünde, hızlı adımlarla yanına varmış ve yanındaki boşluğa oturmuştu.

"Onun hayatında olmanın ne kadar zor olduğunu görüyorsun. Belki ona karşı öfkelisin, ya da onun değişemeyeceğini düşünüyorsun. Ama seni temin ederim ki; sen onun hayatına girdikten sonra Ares, daha farklı bir adama dönüştü. Onu yeni tanıdığın için farklılığı, ondaki değişimi ayırt edemiyorsun. Ama son on yılını onunla geçiren biri olarak söylüyorum ki; onu tanıdığımdan bu yana ilk defa gözlerinde bir ışıltı görüyorum. Her ne yapıyorsan başarıyorsun Beren. Onu karanlığından yavaş yavaş kurtarıyorsun. Bu zamana kadar bizim girmeyi başaramadığımız, surlar ile çevrili olan kalbinin, tam ortasında duruyorsun.

Biliyorum ki, böyle bir hayat senin için çok sancılı. Yaptığı şeyi kabul edemiyorsun ancak lütfen sabırlı olman gerektiğini unutma. Onu, o karanlık dünyasından tamamen kurtarabilmen için zamana ihtiyacınız var. Seni seviyor Beren, yaralardan çürüyüp, bitmek üzere olan kalbine rağmen, bu güne kadar kimseyi sevmediği kadar seviyor. Ben biliyorum ki, seni kaybetmekten korkuyor ve yaptığı şey nedeni ile karşında olmaktan utanç duyuyor. Sana ihtiyacı var Beren ve bunu tüm hücresine kadar hissediyor" onun sözleri ile gerçekten zamana ihtiyaçları olduğunu anımsadı Beren. O bir gecede her şeyi bir anda değiştiremezdi ki? Onun her daim elini tutacağını söylerken, neden şimdi daha ilk darbede yerle bir olmuştu?

Kendi odası yerine Ares' in odasına ulaştı adımları. İçeri girip, girmemek konusunda kararsız kalsa da, onun yanında olmak isteyen tarafı baskın gelip, kapıyı yavaşça aralamıştı. İçeri girdiğinde, onu yatağında uzandığını fark etti. Beren'in burada olduğunun dahi bilincinde değildi. Beren onun bakıştığı tavan yerine, bir savaş sahnesi izlediğini düşündü o an. Ufak adımları ile ona yaklaştı ve onun yanındaki boşluğa uzandı. Başını sevgilisinin göğüsü üzerine koyan Beren, onun kalp ritimlerini dinledi. "Özür dilerim" Beren'in kolunu kendi karnının üzerinde hissettiği sıra onun ağzından duydu. Bu anın gerçekliğini tartı aklında. Zira Beren' e karşı duyduğu ihtiyaçtan ötürü, bilinçaltı onu bir oyun oynuyor olabilirdi. Fakat burnuna dolan sevgilisinin eşsiz kokusu, bunu hiçbir hayalde var olmayacağını ona kanıtlar gibiydi. "Benim gibi bir adamdan özür dileme güzelim" başının altında olan elini, sevgilisinin saçlarında gezinmesi için görevlendirdi. Beren onun elinin altında daha da mayışıyordu. Şu an dünya üzerinde onlar yalnızca birbirinde huzur buluyordu. Tüm sorunlar, tüm sıkıntılar geri kalarak sarılıyorlardı birbirlerine. Yan yana olmak, nefes almak gibiydi. Tüm eksik parçaları tamamlanıyordu sanki.

"Benden uzaklaşma Beren. Sinirini benden çıkar, öfkeni bana kus ama her ne olursa olsun, benden gitme; hiçbir zaman gitmeyi de düşünme" yalvaran bir adamın sözleriydi bunlar. "Yüzümü görmek istemiyorsan, arkamı dönebilirm, canımı acıtmak istiyorsan hiç çekinme ama beni yokluğun ile sınama" sevgilisinin sözleri gözyaşları ile dinledi Beren. "Senin için, seninle savaşıyorum Ares. Senden sadece biraz daha gayret etmeni istiyorum. Ben her ne olursa olsun yanında olacağım. Ama tüm o yaptığımız konuşmanın, senin nazarında bir kıymeti olsun" bundan sonra böyle bir günü yeniden karşısına çıkar mıydı ki? Ares' i yine başkasının kanları içinde görür müydü?

"Yardımına ihtiyacım var güzelim, bana yeniden pansuman yapar mısın?" sözleri yalın bir halde ulaştı, sevgilisinin kulaklarına. Bu kabul ediyor demekti sanırım, diye düşündü Beren.

Beren onun eline pansuman yaptıktan sonra üzerini değiştirmek için odasına geçti. Odadan ayrılıp, koridora ulaştığında, Ares' in onu beklediğini gördü. "Aşağıya inmemişsin?" Ares' in bu yaptığına karşılık öyle bir ifade ele aldık ki yüzünü; onu görenler dünyanın en mutlu insanı sanardı. Fakat kendini pekte iyi hissetmiyordu. Sanki bir deprem yaşanıyordu içinde ama bunu dışarıya yansıtmamakta oldukça başarılıydı. Bodrum katında gördükleri onu daha fazla etkilemişti. Ares' in bir adamı öldürüp de, yanına geldiğini bilmek onun için kanayan bir yara gibiydi. "Seni bekledim" diye ona karşılık veren sevgilisi, elini ona uzatmıştı. Hiç beklemeden onun elini kabul etti Beren. Mutfağa girdiklerinde, diğerlerinin çoktan burada toplanmış olduğunu gördü çift. "Tam zamanında geldiniz. Masaya geçin, her şey hazır" İdil söylediğinde, Beren neşeli gördüğü bu ortamdan dolayı, kızların olayları bilmediğine yordu. Belki de böylesi onlar için en uygunuydu. Sanki midesini avucunda tutan bir el vardı ve büyük bir çalkantıya sebep oluyordu. Herkes masadaki yerini almış ve kahvaltısını etmeye başlamışken, bir Beren yapamıyordu, bunu. Masanın altında kalan elleri birbirine eziyet etmeye başladığında, bundan gözlerini ayırmadan izliyordu. Ancak Ares' de kahvaltıyla ilgilenmeyen diğer bedendi. Oda gözlerini Beren' in üzerinden ayırmadam izliyordu. Sanki hissetmiş gibi gözlerini ellerinin üzerinden ayırıp, başını kaldırdığında, Ares' in gözleri ile denk geldi. Dayanamıyordu Beren, midesindeki çalkantı her geçen saniye daha da artıyordu.

Masada yalnızca iki benden vardı sanki o an. Onun halini, içinde çırpındığı durumun farkındaydı Ares. Bu yüzden o da, en az Beren kadar kötü bir durumdaydı.

Masadan ayaklandığında, başının dönmesine şaşırmadan mutfak kapısına koştu. Eli ile ağzını örttüğünde, midesinin sanki yukarı çekiliyor olduğunu hissetti. Güçlü ya da dayanıklı biri değildi. Ares' de onunla aynı anda kalmıştı masadan, kendi ile ayakalanan kızları ise önce eli ile durdurmuştu.

Beren istifra edip, lavaboda işi bitmişti. Kapıyı araladığında, Ares'i görmeyi beklemiyordu. Onun yüzünün aldığı ifadeden dolayı kendini suçladı Beren, belki de her şeyin yoluna girdiğini düşünürken, şuan onun endişelenmesine sebep olmuştu. "Ben sabah, ön bahçeye çıktığımda, hava fazlası ile soğuktu. Sanırım orada üşütmüş olmalıyım" bir bahanenin arkasına saklanırken, aslında onun inanmayacağını biliyor gibiydi. İfadesi değişmeyen Ares, hüzün dolu gözleri ile karşısındaki Beren' i kahrediyordu.

"Sana zarar veriyorum Beren" bu cümleri kendi canı yanarken, söylüyordu. Yere düşen bedenine tekmeler yiyen biri gibiydi. "Düşündüğün gibi değil, gerçekt-"

"Beren" daha fazla bahane duymak istemedi. "Kabristana gitmeye ihtiyacım var" gerçek tam olarak buydu. Anne ve babasının yanına gidip, onlarla birlikte toparlanmalıydı. "Pekâlâ, seni götüreceğim" bunu yapmayı, o an hiç istemedi Ares. Beren' in canını yakmıştı ve o yine ailesi ile toparlanıp, onlara sığınıyordu.

"Can!" diye mutfağa doğru seslendiğinde, gözleri de Beren' den ayrılmıyordu. Ares' in sesini duyan Can ise mutfağa hızlıca terk edip, yanlarına ulaşmıştı. "Buyur kardeşim" yanına ulaştığı çiftin arasındaki gerginliği fark ettiğinde kendin de gerilmeden edemedi. "Beren' in biraz hava almaya ihtiyacı var. Biz kabristana gidiyoruz" onun sözlerini dinleyen Can' ın gözleri birkaç saniyeliğine Beren' e kaydı. Ne için gitmek istediğini az çok tahmin edebiliyordu. "Pekâlâ"

 "Onlara neler anlatacağını, tahmin edebiliyorum güzelim. Ama yaptığım şey için artık daha fazla gözyaşlarını düşürme" onu kolları arasında almak istese de, bunun pek mümkün olmadığını düşündü o an. Ares' in sözlerini başı ile onaylayan Beren, daha sonra arabadan inip, kabristanın içine doğru ilerledi. Etraf hayli kalabalıktı, yeni defnedilen bir cenazeden dolayı. Anne ve babasının mezarına ulaşmak için ilerleyen Beren, yol boyunca gözlerini kalabalıktan ayırmamıştı. Yeni bir acı, çok taze bir kayıptı.

Anne ve babasının mezarına ulaşmasına az bi mesafe kalmıştı ki, tüm o kalabalığın sesini bastıran bir feryat duydu Beren. Bir kadın sesiydi, onun sözleri kulaklarına ulaştıkça adım atmayı bıraktı.

"Ben nasıl yaşayabilirim ki onsuz? Beni de onunla birlikte gömün, benim ondan başka kimsem yok. Ne olur beni onsuz bırakmayın" Onun yakarışları Beren'in kalbine dokunmuştu, gözyaşları, acıyı taşıyan beden kendiymişçesine düşmüştü. O an aklına gelen şey; ben Ares' i kaybetsem, ne yapardım...

Bunun düşüncesi bile nefesini elinden aldı. Onu karşısında görmek istedi Beren. Onu saran bu lanet duygulardan arınmak için onun kolları arasında olmak istedi. Onun şuan için tek ihtiyaç duyduğu kişi Ares' di. Onun elinden tuttuğu sürece her sorun daha kolay çözülürken, neden yanından ayrılmıştı ki?

Koşar adım ilerliyordu sevgilisinin yanına. Sonunda gözlerinin önündeydi, ihtiyaç duyduğu beden. Ares arabasının kaputuna yaslanmış, o da kalabalığı izliyordu. İçi sızladı Beren' in, onun bekleyişine, gözlerinin tanık olduğu insan kalabalığına, ağlamak istedi. Sevgilisinin yanına ulaştığında, hiç beklemeden kollarını onun bedenine sardı Beren. Sıkı sıkıya kolları arasında olan bedene sarılırken, gözyaşlarıda eş zamanlı ıslatmıştı yüzünü.

"Yanında olmak varken, neden buraya kadar geldik ki? Şimdi kollarının arasındayım ve hiçbir derdim, sıkıntım kalmadı" onun sözlerini dinleyen Ares, az önce kendinin de duyduğu o acı dolu feryattan etkilendiğini anlamıştı.

Yüzünde hoş bir gülümseme ile o da sıkıca sardı sevgilisinin bedenini. Onun sözleri, onun kokusu, onun duyduğu bir ihtiyaç onu fazlası ile memnun etti. Rahatlamıştı Ares, yarasına bir deva bulan bir hasta gibiydi. "Biz süremizi yan yana dolduracağız güzelim. Bundan hiç şüphen olmasın" Beren gitmek istemediği sürece Ares, bu sözü asla yere düşürmeyecekti. Birbirlerinden ayrıldıklarına, bedenleri fazla uzaklaşmamıştı. Sanki hiç kimse yoktu, hiçbir şey önemli değildi. İçinde harekete geçen duygulara engel olmadı, ya da böyle bir çabaya hiç girmemişti bile. Aralarındaki mesafeyi kapattığında, dudakları birleşti çiftin.

Ares usulca öptü sevgilisini. O an ne, nerede oldukları önemliydi, ne de onları birilerinin görebilme ihtimali. Onlar huzurun kollarında salınıyorlardı o an. Bir süre sonra ayrılan dudaklarının ardından, yeniden alınları birleşti. Bir öpücük bir insana ömür bahşedebilirse eğer Ares, Beren' nin ömrüne bir öpücük ile ömür katmıştı. O an aklında Egemen' in sözleri yankılandı. Seni kaybetmekten korkuyor. Sana ihtiyacı var ve bunu tüm hücresine kadar hissediyor... Ares' in yaptığı belki kabul edilemez bir şeydi. Ancak ondan hemcecik değişmesini beklemek ona fazlası ile haksızlıktı...

Lütfen desteğinizi esirgemeyin.

Sorularınız olursa, lütfen benimle iletişime geçin.

İnstagram: aysunaltnbas

Continue Reading

You'll Also Like

892K 45.8K 50
Karanlığın Efendisi' nin devam kitabıdır. "Siz Beren Başak, Ares Karal' ı iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta eşiniz olarak kabul ediyor musunu...
24.3M 1.4M 80
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
GÖZDE By eisorera

General Fiction

203K 11.3K 41
Yekta'nın hikayesi... Psikolojik sahneler olacaktır, rahatsız olacaklar okumasın.