Karanlığın Efendisi

By AysunAltnbas

10.6M 469K 41.5K

"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden g... More

Tanıtım
Karakterler
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
Özel Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
...
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm
76. Bölüm
77. Bölüm
78. Bölüm
79. Bölüm
Duyuru
80. Bölüm
81. Bölüm
82. Bölüm
83. Bölüm
84. Bölüm
85. Bölüm
86. Bölüm
87. Bölüm (Final)
Duyuru
Soru - Cevap
Karanlığın Efendisi • Nepenthe
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Karanlığın Esiri

32. Bölüm

128K 5.5K 243
By AysunAltnbas

Saatler ilerlemiş ve artık gece yarısını bulmuştu. Tüm bireyler odalarına çekilip, kendini uykunun kollarına atmak için hazırlanıyordu. Beren Ares ile yaşadığı o mucizevi anlardan sonra odasına çekilirken, ayakları yere basmadan ilerliyordu. Uykuya dalmak için gözlerini örttüğünde, o an aklına gelen şey ile hızla açtı gözlerini. O söz verdiği gibi yarası ile ilgili her şeyi anlatmıştı. Ancak Ares elindeki yaradan söz etmemişti. Yarın ilk iş olarak bunu sormak istedi o an. Yeniden kapanan gözleri, kısa bir süre sonra yeniden aralandı. Ancak Ares o an ne yazık ki evde değildi. Aile bireyleri uyumak için odalarına çekildiğinde, kimseye haber vermeden depoya doğru yola koyulmuştu.

Diğerlerinin uyumuş olduğunu düşündüğü bir zaman evden ayrılıp, arabasına bindi. Azrail olup, görevini yerine getirmek için depoya doğru yola çıktı. Şu an yatağında yatıp, yarın yapacağı iş ile ilgileri olan şeyleri planlamalıydı. Bu Beren' e ihanet ediyormuş hissi de, hiç var olmazdı. Ancak bu tahsilatı Ares, yapmak zorundaydı. Ares bu adamı bir an evvel yok etmeliydi. Depoya vardığında herhangi bir yere bıraktığı arabasından indiği sıra telefonunu orada bırakmıştı. Ares adımları, bu dünydan başka bir pisliği daha temizlemek için ilerliyordu. Ares' in dünya üzerinde en asli görevi buydu.

Tüm bu zaman içerisinde Beren bir türlü uyuyamamıştı.

Onun elindeki yarayı neden tazelediğini fazlası ile öğrenmek istiyordu. Bedeninde birçok yara taşıyan bir adam, artık huzur dolu bir ailenin içerisindeyken, neden kendi elleri ile kendini kanatırdı. Uyumuştur diye geçti aklından. Ancak en nihayetinde, yatağından kalkıp, odasından ayrıldı. Kızabilir, tersleyebilir, ya da dahası kötü bu saatte odasına girdiği için onu yanlış anlabilirdi. Merak kediyi bile öldürürmüş... Kafası bununla meşgulken, tüm gece uyuyamazdı. Hem kabahatli olan Ares' di. Neden o an anlatmamıştı ki, bunca merakın içinde neden bırakmıştı onu. Kapıyı aralayıp, içeri girdiğinde, gözleri boş yatağı gördü. O an uyumamış olmasına sevinse de, banyoda olabileceği için içeride biraz daha ilerleyip, banyo kapısına doğru ilerledi. Ancak aralıklı kapı, ışığın kapalı olduğunu gösterdiğinde, orada da, olmadığını fark etti. Mutfakta yoktu, kütüphanede yoktu, sinema salonunda yoktu. Ön bahçeye bile baktı, orada da yoktu.

Daha önce girmediği bir yer olan oyun odası olarak adlandırılan odaya girdiğinde, orada da aradığı bedeni bulamadı. Ancak odada aşağa kata inen gizli bir merdivenin varlığını, odada Ares' in aramak için göz gezdirdiğinde fark etmşti. Adımları oraya ilerlediğinde, biraz temkinliydi. Neden böyle gizli bir merdiven ile aşağıya iniyorlardı? Oradan ne olabilirdi ki?

Ürkek adımlarla, bodrum katına ulaştı. Uzun bir koridara ulaşmıştı Beren. Karşısında ise üç ayrı kapı vardı. İlk oda, spor aletleri ile dolu bir odaydı Ares burada da, yoktu. İkinci kapıyı araladığında; diğer odada rahatlamış olmasının yanında, korku sardı bedenini. Ares burada yokken, buranın bir toplantı odası olduğunu anlamıştı.

Büyük bir masa ve üzerinde birçok kâğıt vardı. Fazla kasvetli bir odaydı. Odanın köşesinde kalan başka küçük oda vardı ki, Beren onun tuvalet olduğunu düşünerek, ilerledi. Kapısını araladığında, saniyesinde pişman olmuştu. Arkadaşı Derya' nın anlattığı o aile ile Ares' in ailesi birbirinden çok farklıydı sanki. İçlerine karışıp, onlarla samimi olduğunda bu düşüncesini daha çok benimsemişti. Ancak şuan aslında kim olduklarını kavrıyor gibiydi. Oncalarca, büyüklü, küçüklü silahlarla doluydu oda. Bunları adam öldürmek için kullanıyorlar diye geçti o an aklından. Bir an evvel çıkmak istedi, bu odadan. Fakat hamle yaptığı sıra farklı bir sarsıntı daha bekliyordu. Göremediği, giriş kapısının hemen yanındaki duvarda, baştanbaşa uzun bir pano vardı.

O an nefesini tuttu. Birçok resimler, tarihler, onlarca tutturulmuş, not kâğıtları... Adımları yaklaşıp resimlere baktığında, farklı insanların, yüzlerinin üzerinde kırmızı bir kalem ile çizilmiş olduğunu gördü. Hemen yanlarında ise adamların kan kaplı, ölmüş bedenleri... Gezinen gözleri heybetli bir dolap ile karşılaştığında, sıra ile dizilmiş, onlarca mavi dosya vardı. Bu işi ne kadar ciddiye alıp, kafa yorduklarını yeni fark ediyordu Beren. Midesini kasıp, kavuran ağrı ile nasıl başa çıkacaktı. Koşar adımları ile bulunduğu katı terk etti. Titreyen bedeni ile mutfağa ulaştı. Kendine bir pardak su doldurup, pencereden dışarıyı izledi.

Karanlığın en koyu saati ele geçirmişti artık gökyüzünü. Neyse ki bahçe aydınlatması, o karanlığın korkunç görüntüsünü dahi muteşem bir manzaraya dönüştürmüştü. Ancak Beren suyunu içtiğini vakit fark ettiği şey ile suyu boğazından aşağıya zar zor gönderebilmişti. Ares' in arabası park yerinde yoktu. Diğer arabalar tam olarak görünürken, onun arabasını göremedi. Hızla koşup, dış kapıdan dışarı ulaştı.

Bir şimşek çaktı sanki başının üzerinde. Daha sonra ise o çakan şimşeğin gürültüsü şiddetlice duyuldu.

Tüm evde dakikalarca aradığı beden zaten evde değildi. Peki, ya gecenin bu saatinde nereye gitmiş olabilirdi? Beynin içinden gelen bir ses ona nefes aldırmak istemez gibiydi. Sence de fazla açık değil mi, onun depoya gittiği? Dili inkâr etmek istese de, kime karşı bir inkârdı bu? El mahkûm hali ile kapıyı kapatıp, yukarı kata ulaştı. Elinde tuttuğu tefonunun mesaj kısmı açtı, Ares' in odasına girdiği vakit. 'Tüm evde seni aradım, arabanda burada değil. Bir yere mi gittin?" gönderdiği mesajın yanıtı da aslında beklemiyordu. Konuştukları hiçbir şeyi umursamadan yine kendi karanlığını seçmişti. Yorgun bedenini onun yatağına attığında, gözyaşları onun yastığını ıslatıyordu. Hıçkırıklarına siper olan, yine onun için ağladığı sevgilisinin yastığı olmuştu.

Ares girdiği depodan çok uzun bir zaman çıkmıştı. İçeride adama yaşattığı şeylerden dolayı, hayli yorulmuştu. Beyaz gömleğine sıçrayan kan lekelerinin farkında olmadan çıkardığı, takım elbisesinin ceketini yeniden giydi. Sanki hissediyor gibi arabaya biner binmez eline telofununu alıp, ekranına baktı. Beren' in gönderdiği bir mesaj olduğunu gördüğünde, içinden koca bir lanet etti geceye. Mesajı okumak istememişti. Arabasını çalıştırıp, hızla malikânenin yolunu tuttuğunda, bu gecenin yaşanmamış olmasını dilemişti. Beren' in onun yokluğunu hiç fark etmemiş olmasını diledi. Ancak bu gece bu depoya geldiği için hiç pişmanlık hissetmedi Ares.

Her ne olursa olsun buraya gelip, bu adamı öldürecekti. Onu üzen şey Beren' in de bunu fark etmesiydi. Nihayet malikâneye ulaştığında, arabasından inmeden öylece kaldı Ares. Beren' in onun gözlerinin içine bakarak; Her şeyi hiçe sayıp, nasıl gidebildin? Diye sorsa Ares ne diyebilirdi ki?

Ama bir şekilde içeri girmeli ve olacaklarla karşılaşmalıydı. Malikâneden içeri girdiğinde, adımları direkt olarak kendi odasına yöneldi. Onunla yarın karşılaşmalıydı. Ares önce kafasını toplamaya ihtiyacı vardı. Kapısını arladığında, içeri girip, birkaç adımdan sonra yatağında uyuyan bedeni gördü. Bunu beklemiyordu. Nasıl olurda tek bir görüntü insana hem huzur, hem de hüzün verebilirdi? Üzerindeki ceketi çıkarıp, yatağın bir köşesine bıraktığında, kendi de Beren' in yanındaki boşluğa gidip, oturmuştu.

Onun uyuyan güzel yüzünü izledi Ares. Sağ elini onun yanağına çıkardığı sıra dışarıdan geldiği için hayli soğuk elinden dolayı gözlerini açtı Beren. "Ares gelmişsin" onun uyanmasına sebep olduğu için kendine kızsa da bugün işlerinin hep ters gittiğini düşünmeye başlamıştı. Sevgilisini gören Beren, onu fazlası ile merak ettiği için şuan karşısında görmekten ötürü rahatlamış ve kollarını ona dolamıştı. Ares, ona kollarını saramadan, onun gözleri farklı bir noktaya takıldığında, onun gözlerinin aldığı ifadeye anlam veremedi.

"Aman Allah' ım! Yaralandın mı?" Ares onun baktığı yere baktığında, kan lekesi ile dolu gömleğini o an fark etti. Bugün üzerinde kesinlikle bir terslik vardı.

"Bunlar benim değil" dediğinde oturduğu yataktan kalkıp, gözleğinin ucunu pantolonundan çıkarmaya koyuldu. "Depoya gittin değil mi?" onun gibi yataktan kalktı, Beren. İçini kavuran bu şeyi nasıl yok edebilir, her şey nasıl normal bir hale gelebilirdi? "Odana git, yarın konuşuruz" "Hayır, lütfen gitmediğini söyle Ares" sanki o an inkâr etse kabul edecekti. Gerçekler bu kadar acıttığı için belki de insanoğlu yalana bu kadar âşıktı. "Sana odana git dedim" gömleğini açmakla uğraşmayıp, öfkeli gözler ile ona bakıyordu. Ama öfkesi karşısında gözyaşı döken sevgilisine değildi. Bu geceyi onlara yaşatan seçimlereydi.

"Yapmadığını söyle, lütfen" şu an karşısında durup, gözlerine bakan bu adam, kaç dakika önce bir insanı öldürmüştü? Onunda mı resmini bodrum katındaki panoya asacaktı? O resimler orada, bunu yapmaktan memnun olduğu için mi oradaydı? "Yaptım Beren. Depoya gidip, yine işimi yaptım. Çık artık şu lanet odadan" kızgın bir aslanın kükremesi gibi gecede, yükseldi sesi. Karşısında ise onun karnını doyurmak için tüm ihtişamı ile duran güzel gözlü bir ceylandı. Kaç dakikada parçalara ayırabilirdi, bu aç aslan onu? Aklı o an normal kalmayan Ares, krizin eşiğinde olduğunu hissediyordu. Ona doğru birkaç adımı olsa da, kendi zapt etmeye çalışıyordu. Bedenine bir yük gibi ağırlık yapan krize lanet etti. Onun durumunun farkında mıydı bilinmez ama Beren odadan koşarcasına çıkmıştı. Ares bunu gördüğünde, çıkardığı gömleğini hızla çıkarıp, yere fırlattı. Bu lanet gece daha ne kadar uzayacaktı. 

Lütfen desteğinizi esirgemeyin.

Sorularınız olursa, lütfen benimle iletişime geçin.

İnstagram: aysunaltnbas

Continue Reading

You'll Also Like

336K 21.9K 23
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
142K 8.1K 17
DERS 2: İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİR hikâyesi Facebook da Ezgi Deniz'in Kaleminden sayfasında 6 Nisan 2013 yılında yayınlanmıştır.
3.1M 16.9K 3
'Umudun gece ise, ay'a tutun.' ∞ (15/08/2018; Başlama tarihi.)
5.2M 213K 63
××× "Neden bu kadar sinirlisin?" alev saçan bal gözleri gözlerimi buldu. Ellerini saçlarından geçirirken adeta saçlarını yoluyordu. Alayla güldü. "N...