Karanlığın Efendisi

By AysunAltnbas

10.6M 470K 41.6K

"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden g... More

Tanıtım
Karakterler
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
Özel Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
...
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm
76. Bölüm
77. Bölüm
78. Bölüm
79. Bölüm
Duyuru
80. Bölüm
81. Bölüm
82. Bölüm
83. Bölüm
84. Bölüm
85. Bölüm
86. Bölüm
87. Bölüm (Final)
Duyuru
Soru - Cevap
Karanlığın Efendisi • Nepenthe
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Karanlığın Esiri

16. Bölüm

123K 6.3K 268
By AysunAltnbas

Gökyüzünden ayrılan her kar taneleri, sakince inmişti yeryüzüne. Biriken, kar taneleri artık her yeri beyaza bulamış ve hoş bir şehir görüntüsü sunuyordu. Evdekilerin uyandığını bildiren kapı sesleri yankılanıyordu malikanede. Ares hala aynı noktada, hiçbir değişim göstermeden oturuyordu orada. Ona nazik elleri ile pansuman yapan kızın, boğazını sıkmıştı. Masum birinin kendi elleri ile canını yakmıştı. O an farkına varması çok geç olsaydı, ya o kızı tamamen nefessiz bıraksaydı. Masum bir beden kendi elleri altında can vermiş olsaydı. Nasıl kalkardı Ares bunun altından.

Nasıl devam ederdi yaşamaya. Kahretti onu bu yaptığı, sanki kendi nefessiz kalmış gibiydi. Kalkıp, ılık bir duş aldığında, bunun ona biraz olsun iyi gelmesini diledi. Aklında kol gezen şeylerden biraz olsun sıyrılmak istedi. Beren' in yaptığı pansumanı açıp, yarasını yenilememek için bedeni ile savaş veriyordu sanki. Adımları aşağı katı bulduğunda, onu oyalayacak bir şeyin olabileceği, kütüphaneye girdi. İncittiği genç kızı daha fazla korkutmamak için o bu evden ayrılıncaya kadar bu odadaki tüm kitapları okumaya razı gibiydi o an. Yağan kar tüm şehre hakim olup, beyaz bir çarşaf gibi onu sarmıştı. Kızlar kendilerini evin arka bahçesine atarken, Beren' de onlardan habersiz evin ön bahçesinde kar sevincini yaşıyordu.

Karda oluşan ayak izlerine, ağaçların üzerine özenle düşen kar tanelerine keyifle bakıyordu. Bu koca beyazlığın içinde, huzur ve mutlulukla nefes alıyordu. İçi o an çocuklar gibi şendi. Bahçede, karlar ile yeterince uzun vakit geçiren Beren, diğelerini endişelendirmek istemiyordu. Elini kapının ziline uzatıp, bastığında, kapının aralanmasını bekledi. Ancak kapı aralanmadı. İkinci ve üçünkü kez de bastığında sonuç değişmedi. Kapı bir türlü aralanmıyordu.

Zilin sesini duyan Ares, bir yel gibi kalktı oturduğu koltuktan. Adımları odadaki pencereye ilerledi. Kimin geldiğini görmek için baktığında, biraz önce ona pansuman yapan bedeni karşısında gördü.

Bastığı toprağı titreten adımlarla çıktı odadan.

Kapıya ilerleyip, bir hışımla kapıyı aralayıp, onun yüzüne; öfkesini saklamadan baktı. "Ne var? Ne istiyorsun?" aç bir aslanın kükremesi gibi bir ses işitti, Beren o an. Evin bir kuralı gibiydi aslında. Bu çatı altında yaşayan hariç kimse izinsiz bu eve gelemez ve buna cesaret göstermezdi. Şuanda her bireyin evde olduğu bir saatte zilin duyuluyor olması Ares' i, kesinlikle kaygılandırmıştı. Dost mu, düşman mı, endişe ile baktı pencereden.

Eğer kapıya kadar gelip, bu zile basmaya cesaret eden her kimse, başına gelecek olanlara da, razı olmalıydı. Ares' in öfkesinin sebebi de bu yüzdendi. Kapının önünde eli silahlı bir düşman beklerken; aslında zile basanın kaçtığı bedenin ta kendisi olması hayli öfkelendirdi onu.

Kapıya ulaşan adımları o an, kapının önünde olanı öldürme arzusu ile yanarak ilerliyordu. Ancak kapıyı hışımla açıp, onun gerileyen adımları ve yüksek sesi ile onu korkuttuğu an pişman olmuştu yaptıklarından. Gözlerinin perdeleyen o karartı kaybolmuş ve düşünme yetisi bahşetmişti.

Beren karşısında öfkeden gözleri dönmüş bu beden ile karşılaştığında, eline pansuman yaptığı bedenin aynı beden oluşunu sorguladı. Beren hızlı çarpan kalbine söz geçirmeye ve onu sakinleşmesi için beklemeye başladı. Bu heybetli adam, yine boğazını sıkıp, sıkmayacağını sorguladı o an. Kalp ritmine sanki tüm bedeni ayak uydurmuş gibiydi. "Ben-"sözlerinin devamı maalesef korkusundan dilinden dökülmedi. Karşısında şuan gözlerine bakan bu adam, kesinlikle normal bakmıyordu. O an kapının ziline basması ile onu bu kadar kızdıracağını hiç ama hiç tahmin edemezdi Beren.

"Ares?" içerinden gelen kalın erkek sesini tanımamak mümkün değildi, her ikisi içinde. Can 'ın o an onu kurtarmak için ilahi bir güç tarafından gönderildiğine inandı Beren. Can, Ares' i kapıda gördüğü sıra şaşırmış ve merakla yaklamıştı ona. Ona seslenen Can' a dönüp, bir bakış atan Ares, daha sonra hızlı adımları ile bodrum katına doğru ilerledi. "Beren, ne yapıyorsun dışarıda?" kapıyı onun için biraz daha açan Can, içeri girmesini bekliyordu. Olayı hala atlatamayan Beren, birkaç saniye sonra ona dönebilmişti.

"Kar için çıkmıştım. Sonra kapı kapanmış. Be-"bir kar eğlecesinin böyle sonuçlanacağı bilseydi eğer çok uzun zaman daha kardan uzak durabilirdi. Mahcubiyeti sesine vururken, utanıyordu birazda. Misafir olarak kaldığı bu evde daha dikkatli davranmak zorunda olduğunu biliyordu. "Sorun değil Beren, bu kadar rahatsız olma. Ares sana bir şey mi söyledi?" onun doğrudan gözlerine bakan Can, ikisinin tartıştığını ve Beren' in şuan ki ruh halinin sebebinin bundan olduğunu düşündü.

"Hayır, herhangi bir şey söylemedi" onun kızgın oluşunu nedenini kendi anlamazken, Can'ın bunu öğrenmesine gerek görmedi o an. "Pekâlâ, hadi içeri gel. Üşümüşsündür" "Aslında artık gitsem daha iyi" elleri birbirine eziyet etmeye başlamıştı. Utana sıkala duruyordu şuan onun karşısında. "Neden?" beklemediği bu yanıt onu şaşırtmıştı. Haline bakıp, sıkıntıda olduğunu anlayabiliyordu. "Birkaç gündür fazla rahatsızlık verdim" onun rahatsız olduğu bir durumdan ötürü, böyle konuştuğunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi.

"Eğer öyle bir durum olsaydı, burada olmazdın. Hadi, şimdi içeri gel de, şahane bir kahvaltı yapalım" onun neşesi sanki insana da, bulaşıyordu. Can yüzüne bakıp gülümsediğinde, Beren' de gülümsemeden edemedi. Ancak şöyle bir durum da vardı ki; Beren kahvaltı yapamıyordu. Bundan nasıl kurtulabileceğini düşünürken, karşısında ki bu neşeli adama, daha fazla zorluk çıkarmamak için içeri girmişti. Kapıyı örtüp, birlikte mutfağa yönelen ikili o an, arka bahçede eğlenceleri biten kızlar ile karşılaşmıştı.

"Günaydın Beren, umarım rahat uyumuşsundur" Beril' in sözleri ile daha geniş bir gülümseme ile karşılık veren Beren, bu kadar arkadaş canlısı olmalarına hayret eder gibiydi. "Size de, günaydın. Gayet iyi uyudum" diğerlerine de, selam vererek yanıtladı onu. "Hadi, gidip, muhteşem bir kahvaltı hazırlayalım. Kahvaltıda özel bir misafirimiz var" İdil söylerken, Beren ile göz göze gelip, naif bir gülümseme verdi ona. Tüm bireyler mutfakta toplandığı sıra, eksik olan yalnızca Ares' di. Bunu fark eden Can, neden henüz gelmediğini sorgulasa da, ayaklanıp, onu çağırmak istedi.

"Ben Ares' i çağırayım" söylediği sıra ayaklanırken, Egemen elini onun omzuna koyup, durdurdu. "Sen keyfine bak, ben çağırırım" ondan daha önce ayaklanıp, omzunu tuttuğu elini sıktı. Mutfaktan çıkan adımları daha sonra oyun odasına ulaştı. Onun nerede olduğunu biliyordu Egemen ve tereddüt etmeden oraya ilerliyordu. Toplantı odasının kapısının önüne ulaştığında, kapıyı aralayıp yavaşça adım attı içeriye. Ares masasının başında yine evrakların arasında boğmuştu kendini. O genç kızın hala burada olması onu rahatsız ediyor ve yukarı çıkıp, evden göndermemek için kendini kontrol altında tutmaya çalışıyordu.

"Ares kahvaltı hazır, kardeşim" masaya doğru yaklaşıp, o hala yüzüne bakmamışken, dikkatini çekmek istedi. Ares onu yanıtlarken, yine de başını kaldırmamıştı. "Size afiyet olsun. Benim burada işlerim var" onun sözlerini gerçekten kulaklarının doğru algıladığını sorguladı Egemen. Kurduğu bu cümlenin nedenini anlayamayan gözleri, irice bakıyordu kardeşinin yüzüne. Tek bir ifade okumayı umut etse de, son derece düzdü.

"Yemek masasına eksiksiz oturmamızı söylemiştin. Herkes buna uyarken, bunu senin bozuyor olman onlara haksızlık" sesinin tonundan bile bu durumu garipsediği anlaşılabilirdi. Gözlerini ondan bir an olsun ayırmadan, hareketlerini takip ediyordu, Egemen. "Seni rahatsız eden ne var Ares? Beren mi?" ismi söylediği an öfke ile başını kaldırıp onun yüzüne baktı Ares. Egemen o an sorunun gerçekten Beren olduğunu anladı. Dikkatli davranması gerektiği hatırlattı kendine.

"Size sadece tek bir gece için izin verdim, lanet tek bir gece. Bana, teşekkür borçlu olduğunuzdan bunu yapmalıyız dediniz" öfkesinden köpürdüğü bir zaman masadan hışımla kalktı. "İnat yapar gibi her gün gözümün önüne sokuyorsunuz" toplantı odasında sesi bir çığ gibi büyüyor ve Egemen o çığın altında eziliyordu.

"Ares, ben-" bu durumda ne söyleyebilirdi ki? Sakin ol mu, bunun için geç kalmıştı Egemen. Böyle bir öfkenin ardından onu sakinleştirmenin mümkün olmayacağının farkındaydı. Olacak olandan korkuyordu o an. "Onun aramızda ne işi var, Egemen. Bizim gibi biri değil o, biz kanın içinde yüzüyoruz. O ise kandamlalarından dahi korkuyor" Birkaç günlük içinde biriken bir öfkeydi bu, olanca gücü ile karşısındaki kardeşine gösteriyordu.

"Birkaç gün önce eli silahlı bir adam onu, bizim yüzümüzden rehin aldı. Gittiğinde yeniden geri getirdiniz. Ve dün gece..." sözlerinin devamını getiremedi Ares, büyük bir vicdan azabı çekiyordu zira. Elindeki pansumana baktı, Ares. Öfke ile inip kalkan nefesi, göğüs kafesini zorluyordu. Dün gece Beren' in narin boynuna dolanan parmaklarından utandı.

"Dün gece ne oldu Ares?" devam etmesini, sözlerinin nereye varacağını bilmek istedi. Ancak yaptığı büyük bir hataydı, zira Ares kendini kasmayıp, içinde biriken tüm öfkeye sebep oldu. Ellerinin titremeye başladığını ve gözlerinin bulanıklaşmaya başladığında artık onun için dönüşünün olmadığını biliyordu.

"Ben onu, az daha kendi ellerim ile öldürüyorum. O bana yardım etmeye çalışırken, onun boyununu sıkıp, nefesini elinden almaya çabalıyordum" Egemen' in karşısındaki o an kardeşi değildi artık. Karanlığın esir aldığı biriydi sadece. "Bizden kurtulması gerek, bizim ona zarardan başka vereceğimiz hiçbir şey yok" bu onun için son noktaydı artık. Krizine daha fazla engel olamadı. Onun haline bakıp, konuyu buraya kadar getirdiği için büyük bir pişmanlık duyuyordu Egemen. Ares' in titreyen bedenini gördüğü an beri bir hüzün kaplamıştı içini. Onunla normal konuşma yapmak istediği sıra, Ares' in normal biri olmadığını o an unutmuştu Egemen. Şuan yaşanan bu durumdan da, kendini meshul tutuyordu.

"Beni yalnız bırak, Egemen" titreyen bir ses tonu o an kendine bile yabancıydı Ares' in. "Kardeşim ben-" "Çık burdan" koca bir haykırıştı odayı dolduran. Başka seçeneği olmayan Egemen, sessiz adımlar ile onu odada yalnız bıraktı. Dışarı adım atar, atmaz anında ardından sertçe kapanmış ve kilitlenmişti. Daha sonra ise içeride kopan kıyametin varlığı isbat etmek ister gibiydi, kulaklarına dolan ses. Önüne gelen her ne varsa, yerle yeksan etti Ares. Koca çığlıklar kopuyor ve odadan taşıyordu.

O an Egmen' in ise tek yapabilidiği, kulakları yırtan sesleri sadece kapının önüne oturup; dinlemekti. Arkasındaki duvara birkaç kez başını vurdu Egmen, akılsızlık eden başından öfkesini çıkarıyordu. Dilini tutamadığı için kendine kızdı en çok. "Affet beni kardeşim" 

Lütfen desteğinizi esirgemeyin.

Sorularınız olursa, lütfen benimle iletişime geçin.

İnstagram: aysunaltnbas

Continue Reading

You'll Also Like

223K 11.7K 45
#Mitoloji-1|Rosa'nın yolunda giden hayatı bir melez olduğunu öğrenmesiyle bozulur. Annesi tanrıça Hera,bir gün ona gerçeği söyler. Gerçi Rosa,o s...
Aral💫 By petrichor

General Fiction

221K 6K 21
Mardin'e ailesini görmeye gelen Almira hiç beklemediği bir olayla karşı karşıya kalır. Kardeşi kız kaçırmıştır. Ve üstüne evlendiği adam 2 yıl önce o...
GÖZDE By eisorera

General Fiction

203K 11.3K 41
Yekta'nın hikayesi... Psikolojik sahneler olacaktır, rahatsız olacaklar okumasın.