Üvey Abim (Tamamlandı)

נכתב על ידי _Valerian_

19.1M 604K 119K

Adam güçlü esen bir Poyrazdı.Kız ise kendi sularında boğulan mavi bir Denizdi.Adam çok acımasız ve kendini dü... עוד

ÜA-TANITIM
ÜA1-
ÜA2-
ÜA3-
ÜA4-
ÜA5-
ÜA6-
ÜA7-
ÜA8
ÜA9-
ÜA10-
ÜA11-
ÜA12-
ÜA13-
ÜA-14
ÜA15-
ÜA16-
ÜA17-
ÜA-18
ÜA-19
ÜA20-
ÜA21-
ÜA22-
ÜA23-
ÜA24-
ÜA25-
ÜA26-
ÜA27-
ÜA28-
ÜA29-
ÜA30-
ÜA31-
ÜA32-
ÜA33-
ÜA34-
ÜA35-
ÜA36-
ÜA37-
ÜA38-
ÜA39-
ÜA40-
ÜA41-
ÜA42-
ÜA43-
ÜA44-
ÜA45-
ÜA46-
ÜA47-
ÜA48-
ÜA49-
ÜA50-
ÜA51-
ÜA52 +18
ÜA53-
ÜA54-
ÜA55-
ÜA56-
ÜA57-
ÜA58-
ÜA59-
ÜA60-
ÜA61-
ÜA62-
ÜA63-
ÜA64-
ÜA65-
ÜA66-
ÜA67-
ÜA68-
ÜA69-
ÜA70-
Şirinelerim Bi bakın Önemli!!
ÜA71-
ÜA72-
1.
2
3.
4.
Kesit.
5
6
Son

FİNAL.

175K 4.4K 561
נכתב על ידי _Valerian_

''Yukarıdaki resmin ne olduğunu açıklamama gerek yoktur umarım :D hadi hadi canım çekti denizin düğün kombini gibi bi şey.Fazla önem vermedim.Bunları takçak bunları giycek işte :d''

Final şarkısı= Sezen aksu keskin bıçak.Dinlerken ağlıyom mk.Sizde ağlayın ssjsj

iyi okumalar..

Kuş yuvadan uçar diye diye bi tabir vardır ya hani.Yüzüme ne zaman baksam aynadan,o söz geliyor hep aklıma.Beni koluna alıp sevdiğim adama teslim edecek bir babam olmamıştı belki ama arkamda bulunan annem gevşek şekilli bir kılçık örülmüş saçlarımı yavaşça okşayarak yeteri kadar bana anne ve baba olmuştu.Saçlarımla ilgilenmeyi kesip masamda duran melek kanatlı beyaz tokayı örgümün güzel bir yerine takarken aynadan ona bakıp içtenlikle gülümsedim.''Melek gibi oldun bebeğim'' başımı elleri arasına alıp saçımın ortasına dudaklarını bastırıp öpücünce ellerini tutup öptüm bende.''Hala gelinliğimi giymedim anne.Bence giydikten sonra meleğim demelisin'' dediğimde küçük bir kahkaha atıp burnumu sıktı.

Tüm hazırlıklar ve düğün ile ilgili tüm yapılanlar tam gaz sorunsuz bir şekilde ilerliyordu.Bu beni daha da memnun etmişti tabi.Hiç bir sorununun olmaması içimi rahatlatırken,Poyraz 'ın herhangi bir sorun çıkartması bu gün olağan üstü bi olay olurdu.

Bari bu gün yapmasa.

Ayağa kalkıp boy aynamın karşısına geçtim.Altımda Poyraz'dan habersiz giydiğim koyu mavi kot şort onun üstünde de karnıma uygun bol beyaz askılı bir bluz vardı.Gelinliğim askıda asılı tutulumun içinde duruyorken masa da takacağım sadece takılırım bulunuyordu.Her şey rüya gibiydi.Anlaması güç ama görülebilmesi kolaydı.Ve bu gün her şey son.Sonuna kadar bir ömür boyu hayatımı birleştireceğim odun herifle yine bir ömür evelenecektim.

Güzel...

Her şey güzel...

''Koray gelmiş.Bi in aşağı istersen'' arkama dönüp anneme baktığımda elinde telefonla bana bakıyordu.Koray gelmez de gitmez miyim.''Tamam'' dedim parmak arası terliklerimi giyerek.Odadan dışarıya çıkıp normal adımlarımla aşağı indim.Poyraz'ı masada oturan bi bayanla konuştuğunu gördüğümde yeni tıraş olmuş ensesine kaydı ilk gözüm.Korayı sonraya bırakıp yanına doğru ilerledim.

''Poyraz bey şu an 980 Kişilik düğün kontenjanlarımız var efendim.'' dedi kadın.Yanlarına gelirken bir tek bunu duymuştum.''Tamam bi aksilik olursa bana haber vermeniz yeterli.'' demesiyle Poyraz bana dönerek alnıma bir öpücük bıraktı.''Günaydın mı demeliyim yoksa tünaydın mı?'' kadın yanımızdan uzaklaşıp giderken Poyraz'ın bu dediğine gülümseyip ''Tünaydın'' dedim.Neredeyse öğle zamanı olmuştu.''Dün annenle birlikte uyudun.Ben? sabah kalktığımda babamın ayağı burnumdaydı.'' huysuzca homurdanırken kocaman bir kahkaha atıp hiç çekinmeden dudaklarını öptüm.Annem istemişti benimle yatmamı.Sözde bu son gecemizmiş.Poyraz'da yakındı tabi ben kiminle yatacağım yalnız uyamam diye.Annem de hemen,babanla birlikte uyu demişti.

Gerçekten garip.

''Yani senin ayaklarının başımın üstünde yeri var ama babamın ayakları Semihten de beter.'' ben yine kısık seste bir kahkaha atmaya devam ederken,tam bir şey daha söyleyecektim ki tanıdık bir ses ''KIZ DENİZ!!'' diye bağırarak ortalığı inletmişti.Kaşlarımı çatıp arkama döndüm ve bavuluyla sallana sallana buraya doğru gelen Koraya diktim gözlerimi.Ah evet her zaman bakımlı olan.Teni bronzlaşmış,kaşlar her zamanki gibi alınık,altında mavi kısa bir şort,kılsız bir bacak,ve meşhur tüylü terlikleri.Poyraz'ın beline doladığım kollarımı çekip tamamen Koraya döndüm.''KIZ EVLENİYO MUSUN GEL BURAYA ŞAPŞAL!'' hiç beklemediğim bir anda bana sıkıca sarılırken bana kendini iyice bastırması sonucu zoraki bir gülümseyişle öksürdüm.

Ciğerlerimi söktü!

Birden Poyraz bileğimden tutup beni geriye çekince çatılmış her zamanki gibi sinirli bir bakış Koraya gönderilmişti.Ayvayı yedi diye bi tabir vardır ya hani.İşte Koray için şu an geçerliydi o söz.''Damat sen misin? ay barbi bebeklerin adamları olur ya aynı onlar gibi maşallah'' Poyraz'ın suratına sahte de olsa gerçekçi bir şekilde tükürürken mümkünmüş gibi biraz daha çattı kaşlarını ve elimi iyice sıktı.Koray bir süre sonra boş boş konuşmayı bırakmış bana dönmüş ve ''Ben bi anana bakıp geliyorum tatlım'' deyip gitmişti.Bundan fırsat bilip Poyraz'ı yatıştırmaya çalışacaktım ki benden önce lafa atlayıp;

''Kim lan bu kız!''demişti.

''Oradan bakıldığında kız gibi mi duruyor Poyraz?'' yani tamam.Kız gibi olabilir.Yumuşak da davranabilir.Sakalları da olmayabilir. Ama...Hakikaten kafama sokayım ya..

''Evet kız yani.Sabah yüzümü bile yıkamaya fırsat bulamayan ben.Geldi kendi salyalarıyla yüzümü yıkadı.''

''Oy kıyamam ben sana.Boşver o hep öyle ben senin yüzünü yıkarım olur mu?'' dediğmde yüzünü kavradığım ellerimi alıp öptü.Poyraz bir şey demeye hazırlanırken yine tiz bir çığlık sesi otelin giriş kısmında yankılanmış bazı yabancılar olaya fransız kalarak etrafına mal bir bakış atmıştı.

Kim olabilir ki zaten.Simge.

"Kız Deniz! Ne isin var senin burada!!"ellerimi Poyrazın elinden kurtaran simge şimdi de beni çekiştirmeye başlamıştı.Ben şaşkınlıkla Simgeye bakarken Poyraz'a dilini çıkartıp "Düğünden evvel gelin görülmez enişte.Sen bak işine adet böyle!"

"Sikerim adetinizi! Bırak kızı!"

Poyraz'ın bu dediğine Simge bir kaç dakika afallama moduna girse de kendisini toparlar toplamaz umursamadı ve beni çekiştirmeye devam etti."Kusura bakma Poyraz ama gitmemiz gerekiyor.Sonra kaldığınız yerden devam edersiniz" pes edip Simgenin koluna girerken Poyraz'dan ayrılmanın hissiyle arkama dönüp alt dudağımı kıvırdım.Gözlerinden ateş fıskırıyordu adeta.

Olsun.Akşamı beklerim...

********

"Ay çıkın artık şurdan kızım! Öldüm meraktan." annemin bilmem kaçıncı kez sesini paravan arkasından işitirken Esin ve Simge'nin onayını bekledim.Simge üzerimdeki beyaz gelinliğimin taşlı askılarını düzeltip elime de parmak arası beyaz sandaletlerimi uzatırken ben almaya kalkışmadan Esin eline aldı ve eğilerek "Eteklerini biraz yukarıya çek."dedi.İkiletmeden ayaklarımın görüneceği şekilde kaldırdım etek ucunu."Kız burada hamile.Karnından yere eğilemiycek sen giysin diye kızın eline veriyorsun." diye yakınınca Simge gözlerini devirmişti."Gerek yoktu Esin.Ben bi yere oturup da giyerdim ayakkabıları." iyi kızdı.Hatta çok iyi bi kızdı.Yani bu zamana kadar hiç bir arkadaşım bu kadar yardım etmemişti bana.Simge de öyle.Annemle ikisi yanımdan bir dakika bile ayrılmamışlardı."Lafı olur hayatım.Oldu işte" diyerek doğrulunca gözlerinin içi gülüyordu adeta.

Önümüzdeki perdeden kurtulup dışarı çıkınca annem beni baştan aşağı süzmüştü yine.Durmadan bana sıkıca sarılırken bende ona sarıldım.

Niye ağlamak geliyordu ki içimden?

Niye annemin bedenini bırakmak istemezcesine sıkıca sarılıyorum?

Niye kendi kendimi soru yağmuruna tutuşturuyorum.?

Derin bir nefes aldım.Ellerim hala annemin sırtındayken dolan gözlerimin akmaması için yukarıya diktim gözlerimi.

Hadi ama makyajım akacak!

*********

Onun koluna girdiğimde,ilk sıcak dudaklarını hissetmiştim alnımda.Gözlerimden kalplerin çıkması an meselesiyken bizi gür bir şekilde alkışlayan davetlilere göz gezdirdim.Hepsi özenlice hazırlanmış,buralara kadar gelmişti.Kalbimin dört bir yanda yankılanan sesi artık bağımsızlığını ilan ederken bu anın hiç bitmemesini dört gözle bekledim.

Sonunda dedi sesim.Multu sonla biten bi an...

Hiç ummadığım hiç beklemediğim bi adamla, onca yaşanmışlıkların ardından yine onunlayım.Yine evleniyorum.Onunla bir ömür boyu birlikte olacağıma dair yemin ediyorum..

"Yürü artık Deniz.Yerine mi mıhlandın?" kulağıma fısıldadıktan sonra kolunun üzerindeki elime hafifçe vurarak hiç bir şey olmamış gibi davetlilere gülümsedi.Yine çok yakışıklıydı.Çoğu zaman normalde de onu takım elbiseli görsemde de şu an gözümde ayrı bi farklılıkla,önüme güzel bir manzara seriyordu...Çünkü ben gelin..O damat.

Sonunda bir kaç adım atabildiğimde Poyraz bunun devamını getirerek ilerlemeye başladı.Kumun üzerinde,misafirlerinin arasından geçerken,utançla boynumu eğip yürümeye devam ettim.

Türkiyeden buralara kadar gelmiş nikah memuru çardağın içinde yüksek bir masanın önünde bizi beklerken içimden bir küfür savurmayı unutmadım..

Normalde bizim ondan önce gelmemiz gerekiyordu.

Saatler dakikaları kovalarken gözüm sadece Poyraz'ı görür olmuştu. Nikah memurunun söylediği sözleri bile dinlemezken sadece ona bakıyordum.O ise nikah memuruna.Ya bi insana takım elbise bu kadar yakışırdı? Beyaz gömleğinin üstünde siyah yeleği varken ceketini giymemiş kollarını düzenli bir şekilde dirseklerine kadar kıvırmıstı.Yanaklarını örten sakalları gitmiş yerine pürüzsüz teni ortaya çıkmıştı.

Allahım sen beni ne ile sınıyorsun!?

Poyraz yüzünü bana çevirdiğinde durmadan gülümsedim.O da bembeyaz inci tanesi gibi dişlerini göstererek bana gülüşlerinden bahsettiğinde yavaşça gülümsemesi solmuştu.

"Hadisene Deniz!" dediği anda bana yarattığı büyüden çıkıp alt dudağımı büzerek nikah memuruna döndüm.Herkes benden bi cevap bekler gibi olduğunda anladım ki tek kelimeyi söylemem gerekti.

"TABİKİ HAY--" cümlemi yarıda kestiğimde Poyraz'a döndüm.Kaşları çatılmıştı.Gülümseyip "TABİKİ EVEET!!" diye bağırdığımda bana 'görürsün' bakışlarından birini atmıştı.Alkış sesinin ardından ona doğru bir öpücük atıp yeniden nikah memuruna döndüğümde sıra Poyraz'a gelmişti.Bana attığı bakışlarını misliyle ödetecekmış gibi geliyordu.Ama olsundu..

"Siz sayın Poyraz Bulut.Siz Deniz hanımı iyi günde kötü günde,hastalıkta sağlıkta hiç kimsenin etkisi altında kalmadan şahitler önünde özgür hak-

"Eh yeter Artık lan EVET!!"

Nikah memurunun sözünü kestiği anda gözlerimi devirmiştim tabi.Ardından tekrar kahkaha eşliğinde bi alkış tufanı kopunca Poyraz'ın nefesini kulağımda hissettim.Başımı kaldırdığım anda burun buruna gelirken hiç durmadan dudaklarını dudaklarıma bastırdı.Ona eşlik etmeye başlarken kendimi dünyanın en derin maviliklerinde,denizimde boğuluyor gibi hissettim....

Bu adam şimdi benim kocam olduysa kendimi arkamdaki denize atıp derinlere kadar yüzdükten sonra bedenimi balıklara yem edebilirdim.Tamam saçma bi düşünce ama şu anı yaşamak insanın her türlü düşünce ve fikir olasılığı artıyordu.

Bu gün saçma düşünmede özgürüm!

**********

"Bi daha düşündünüz bu çocuk işini bari?" kuruyan  boğazımı masada duran bir bardak suyla giderirken Simge'nin yanımda durması iyime gelmişti.Poyraz ve diğer kişiler müzik eşliğinde oyuna dalmışken ben sıcaktan bunalmış hamileliğimin verdiği bazı sancılarla oturmak zorunda kalmıştım.Simge ise beni yine yalnız bırakmamıştı.

"Söyledim Gökhan'a ama...Bilmiyorum." diye geveledi ağzında.

"Ayy olursa benim ismimi koyun.Küçük Deniz olsun bitane." diye sevinçle  ellerimi çırptığımda,gülerek omuzlarını silkmişti.

"Ya erkek olursa?" diyerek sorduğunda omuz silkip bir yudum daha aldım sudan."Denizcan koyarsınız  herhalde."

Bu söylediğime kocaman bir kahkaha atarken yanağımdan bir makas almıştı.Gerçi Deniz ismi hem kıza hem de erkek çocuğa uyacak bir isimdi.

Neden Denizcan dediysem.

"Yorulursan söyle bak.Gerçi ben seni tutarım." dedi dans ettiğim adam.Yüzüne bakarken elini sıkıca tuttum.O da belimdeki elini sıkılaştırdı.Gülümsedim.Kocaman.Sonra gözlerini gülen  dudaklarıma kaydırdı.Bunun üzerine daha da genişledi gülümsemem.Evet.Ölüpte cennete düştüm ben.Tıpkı güneşin dünyanın etrafında dönüşünün 365 günde tamamladığı gibi,bizde birlikte dönerek birbirimizi tamamlıyorduk..

"Biraz daha öyle güzel gülmeye devam edersen ağzını bantlayacağım."

"Yenge kurtar beni.!!" söyleyeceğim  kelimeleri ağzıma tıkan Semih arkama geçip kollarımı tuttuğunda mecburen Poyraz'la dansımız yarım kalmıştı.

Arkama dönmeye çalıştım ama bu ona izin vermedi."Şu Koray ibnesi peşime takıldı bırakmıyor!!

"Melih!!!" ve ardından Koray'ın çığlığı.

"Melih değil Koray hanım.Semih adım Semih!!" Semih lafını düzeltirken Koray'ın,bende kurtulmaya çalışıyordum tabi.Bir kaç kişi hariç herkes bize bakıyordu.
Şu Koray'a da hanım kızım demelerinden bıkmıştım.

"Ay her neyse işte gel buraya!!"

"Lan abla git işine ya! Sana ateş etseler mermi yön değiştirir."

Poyraz buna dayanamayıp kocaman bir kahkaha atarken bilmem kaçıncı kez göz devirdim.Koray'ın burada olması herkese zarardı.Poyraz belimi kavrayıp beni kendisine çekip Semih'in kollarından kurtardığında derin bir nefes alıp ellerimi kollarına koydum.

"Denize ellerini sürersen o parmaklarını testereyle keserim.Şimdi Koraycığınla yalnız kal bakayım hadi.!" benim kıskanç aslanım kıkırdamama sebep olurken ellerimi beline sarıp gözlerimi kapatarak hafifçe sallanmaya başladım yerinde.Başımı göğsüne daha da bastırıp çenesini başımın üzerinde hissederken gülümseyip huzuru kokladım onun kollarında.

Şimdi .Az önce.Bu adam.Benim kocam olmuştu.

Allahtan başka ne dileyebilirim bilmiyorum.Kötü sonla biten hiç bir şeyi sevmezken bir mucize olmuş,iyisinden çok daha iyi bir sonla bitmişti..Bundan sonra sadece Poyraz'a ait olarak kalacaktım.Zaten ona aittim ama...Ne bileyim şu an bu evlilik her şeyi kanıtlamış gibi geliyordu.Yeterince onun değil miydim zaten?

*********

Saat kaç bilmiyorum.Hangi aydayız hangi yıldayız...

Her şeyi unutmuştum Sahil kenarında onunla birlikte koşarken.Geceydi ama.Yıldızlar vardı  tepede.Kendinden bağımsız bir şekilde bozulan saçlarım yaramaz saç tanelerim koştukça havalanırken ıslanmış elbisem üzerime ağır gelmeye başlamıştı.Eteklerimi tutup biraz daha havalandırdım ve arkamdan bana doğru koşan Poyraz'ın bana doğru yaklaştığını görünce tiz bir çığlık atıp ayak parmak aralarıma dolan kumu yok sayıp koşturmaya devam ettim.Düğün çoktan bitmiş davetlileri en iyi şekilde uğurlamışken sırf gözden kaybolup Poyraz beni bulamadı diye kızmıştı.Yani doğru düzgün pasta yiyememem benim suçum mu? Poyraz bir tek ağzıma çatalla vermişti başka da yok zaten...Ayrıca pastadan önce dağıtılan o canım güzel yemeklerden de mahrum kalmıştım.

Hamileyim ben ayol.Her şey çekiyor canım  ne yapayım?.

Beni anca otelin yemekhanesinde bulan Poyraz'ın elinden zor kurtulmuş,neredeyse sahil kenarına kadar soluksuz bir şekilde koşmuştum.Yoksa elinden çekeceğim vardı biliyordum yani.

''Poyraz  dur artık yemin ederim çocuğu doğurcam şuracıkta!'' derin bir iç geçirip durmadan oturdum kumun üzerine.Onun da çıplaktı ayakları.Pantolonunu neredeyse diz kapaklarına kadar sıyırmış,önündeki siyah yeleğinin düğmeleri açıktı.Eksik kalmayan gömleğinin düğmeleri de tabi.

''İkide  bir bunu söyleyip duruyon be yavrum.Doğurcaksan doğur da kurtulalım.'' sırf böyle dedi diye doğurmama kararı almıştım.Normalde de böyle bir şey yapacağımı sanmıyordum zaten.''Gelelim cezana!'' dedi birden beni kucaklayıp. Telaşlanıp ayaklarımı salladım hemen.''Ne cezası ya ne yaptım ben?!''

''Üzümünü ye bağını sorma'' nefesini yüzüme doğru üfledi  ve kollarımı boynuna dolamam için kaş göz işareti yaptı.Oflayıp doladım kollarımı boynuna ve ilerlemeye başladı.Odaya çıktığımızı gayet iyi biliyordum.Korkuyor muyum bilmiyorum.İçimdeki hissin anlamını tam olarak bulamamıştım.En iyisi anlatmayayım.

Ağır olduğumu bildiği halde beni taşıması şaşkınlıkla ona bakmamı sağlamıştı.

Pehlivan gibi erkek sanki sübhanallah...

Dayanamayıp kapattım gözlerimi.Asansörün açılma sesini duyduğumda yeniden aralamıştım mavilerimi.Odanın önüne gelince Poyraz elindeki kartı soktu kapıya ama açılmadı kapı.Bir kaç adım geriye gitti ve odanın kapı numarasına baktı.

308.Doğruydu.

Yeniden kapıya yaklaşınca sinirlenmişti.Ve beni yere indirmemekte ısrarcıydı.Sesimi çıkarmadığım zaman bana bir süre baktı ve kartı yeniden denedi.

Ama boşunaydı tabi.Giriş kartı  inat ediyordu.

''Ne diye anahtar değilde avucum kadar bi kart verirsiniz ki!''

Burnundan soluduğunu anladığımda pes edip omzundan başımı kaldırdım ve ''Beni yere indirebilirsin'' dedim.Üstünde bir yük varken ellerini zor kullanmıştı.

''Biliyor musun?'' diye sorup tek gözünü kapatarak bana baktığında 'neyi?' diye sormaya fırsat vermeden ''çok daha iyi bir fikrim var'' demişti.

''Neymiş o daha iyi dediğin fikir?'' 

''Kapıyı kıracağım!''  dediği anda elleri diz altlarım da ve sırtımda sıkılaşmış hafif yana doğru eğilerek bir kaç adım geriye çıkmıştı.''Poyraz bak ikimize de zarar verirsin! görevlileri çağırmak daha mantıklı değil mi?'' çünkü gerçekten kırmaya hazırlanıyordu.Sol omzunu dikleştirmişti ve karşısındaki tahta parçasına sinirle bakıyordu.''Bir şey olmaz güzelim sen merak etme.'' dediğinde taklidini yaptım ister istemez.

Poyraz hiç durmadan kapıya doğru koşturup kolunu ve omzunu devreye sokarken kapının o gürültülü sesi ve ardından yere yıkılışımız her şey bi anda gelişmişti.

Poyraz hiç durmadan beni üstüne alırken yere düşmeme izin vermemişti.Birkaç kere gözlerimi kırpıştırıp hayatta mıyım diye düşündüm.Sonra ise karnım acıyor mu diye.Gerçekten odaya hayvanca dalmak ve saniyeler içinde Poyraz'ın üstünde olmam herşey için ani gelişmişti.

''İyi misin?!'' dedi telaşa.''Bir şeyin yok dimi?'' başımı iki yana sallayıp güldüm.''Hayır sevgilim.Küçük ceylanın da iyi merak etme.'' dediğimde o da gülümsedi.''Aslan demek istedin herhalde.'' ofladım oflayabildiğim kadar.Bir kez daha hayret duyan duygumu saklamaya çalıştım.Kapı sonuna kadar açık,ve biz yerde bu şekilde üst üste yatıyoruz.Gerçekten harika bi mutlu son olmuştu.Ama olsun.Dünyanın en mutlu anlarından birini yaşıyordum onunla.Buna da değer..

Gözlerime bir süre bakınca renginde kaybolmuştum bakışlarına karşılık verince.Ellerimi üst üste koyup Poyraz'ın göğsüne koydum.Ardından çenemi dayayarak ona olan bakışlarımı sürdürdüm.Sabaha kadar bir yerlerim tutulmazsa üstünde böyle kalabilirdim.Ama imkansızdı.Bebek var aramızda.Ezilecek çocuk!

''Binlerce insanla tanışıyorsun.Ve hiç biri sana gerçekten dokunamıyor.''

''Daha sonra tek bir insanla tanışıyorsun.Ve hayatın değişiyor.Sonsuza kadar'' diye devam ettim ona karşılık.Sonsuz dediğim kişi Poyraz'dı.Tek bir insan çıkmıştı karşıma ve hayatımı değiştirmişti aniden.Üvey abimken şimdi ise kocam bir ömürlük dediğim adamım olmuştu.

''Buraya kadarmış..'' iç çektiği anda başımı salladım.''Buraya kadar.Ama yeni bir can için hayat daha yeni başlıyor'' dediğimde gülümsedi ve;

''Seni çok seviyorum be ceylanım'' en güzel kelimeydi işte bu.

''Bende seni çok seviyorum adamın dibi.'' 

Kapıyı ayağıyla uzanarak kapattığı gibi dudaklarımı örttü sıcacık dudaklarıyla.

Her şeyin güzel olması bir mucizeydi.Bundan sonra aramıza katılacak olan bir meyve daha da en büyük mucizelerden biri olacaktı bizim için..

İşte hayat yeniden başlıyordu...


*************

Özel bölümler en yakın zamanda gelecek..

Bu arada ergen ergen tavırlar yapıp kitabın bitmesine üzülen ve mesajlara bitmeyen kelimeler yağdıran arkadaşlara çok tesekkur ederim.

Neyi tartışıyosunuz? Yeni kitap çıkardığımı da biliyorsunuz.Üstelik yazarınız da aynı.Ben yani ben.Neymar hastası olan.QueenPalvin yani.Kitabin başında yaptigim hataları simdiki kitabımda yapmayacağım.Nolur üvey abimin yeni versiyonuna da bi göz atın.Tercih sizin tabi.

Özel bölümler gelecek.İçiniz rahat olsun.Şimdilik hoşçakalınn...

המשך קריאה

You'll Also Like

24.4K 1.6K 22
Araf ne idi? Cennet ve cehennem arasında kalan tepeydi. Bir tarafında huzur, bir tarafında korku. Belki kaçıştı cennet; belki de kalış ve ben şimdi y...
1M 45.4K 58
(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile kalan Hira, hayatında bir çocuğa yer ver...
882 104 6
"Sence bana aşık olman ve mantığını çiğnemen ne kadar doğru bir karar, Beste? Bizden asla biz olmaz ki... Belki birbirimize uygun değildik, belki ma...
206K 13.6K 57
Hayır olamaz kesinlikle olamaz 'o burada' derken gözlerimi kapattım ve balkonun demirlerine sıkı sıkı tutundum. Dönmeyecektim bu nedenle kendimi kor...