ÜA51-

150K 5.6K 639
                                    

Ölüm sessizliği ve çaresizlik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ölüm sessizliği ve çaresizlik..Her geçen gün bir kez daha yıkılan bedenim bana ihanet eder olmuştu. 'Sen hic bir şey hak etmiyorsun sen iyilere layık değilsin sen sadece sevgini düşünen geleceğini düşünmeyen aşşağlık bir kızsın' işte tam da bu cümleler anlatıyordu beni.Her geçen günler,saatler,dakikalar,saliseler beni değiştiriyordu.Beni gittikçe bambaşka bir kız yapıyordu.Zaman beni olmadık yerlere götürüyordu.Her şeyim zamana bağlıydı.Ben o kol saatinin basit ibrelerinden bir tanesiydim sanki.Ve o ibrelerim durmadan ilerliyor bir at gibi koşturuyordu.İşte bedenimde  aynen bu durumdaydı.

3haftamızı çoktan atlatmış yeni bir düzen kuralım derken annemin amansız hastalığı çıkmıştı ortaya.Tabiki de onun yanında olması gereken ilk olarak bendim.Poyrazla ortalığı toparladığımız gibi yola koyulmuştuk.Artık annem ne derse desin yanından gitmeyecek başından ayrılmayacaktım hiç.Ona kendi ellerimle ben bakacaktım.Ne olursa olsun.O her ne kadar benden nefret etmiş olursa olsun beni doğuran bu günlere kadar getiren annemin yine ne olursa olsun yanındaydım.
Her zaman.Hem onu ne kadar özlediğimin bile tarifi edilemezdi.

Ağustos ayının sonlarına doğru geldiğimiz an yapraklar belli bir renge dönüşmeye başlamışlardı bile.Hava eskisi kadar sıcak değil ve her günün yarısını yarı kapalı hava ile karşılaşıyorduk.Artık eskisinden daha çok rüzgarlı ve lodosdu dışarısı.İlla bi ceket istiyordu üşüyen bir vücut.

Şu an yoldaydık ve İstanbula giriş yapmak üzereydik.Hala daha oturduğum yere sinmiş boynum eğik bir şekilde önüme düşen saç perçellerimin arasından oluk oluk ağlıyordum.Poyraz ise siyah gömleğinin içindeki vücudu her daim kasık bir şekilde halinden memnun gibi gözükmüyordu.Arada bir bana bakıp yüzümü inceliyor,yine de sessiz kalmayı tercih ederek kasılmış çenesiyle birlikte yoluna bakıyordu.Ardından gaza biraz daha yükleniyordu.Evet bana her bakışından sonra gaza biraz daha basıyordu.

Ruhumu ve bedenimi yerle bir eden sadece annem değildi.Havanın böyle bunaltıcı ve iç bayıcı özelliğinden de kaynaklanıyordu.Gerçekten yazın geri gelmesi için elimden geleni yapardım. 

**********

Araba durduğu an indiğim gibi Poyraz'ı beklemeden eve doğru ilerledim.Şu an tek istediğim haftalardır görmediğim annemi iyileştirmekti.Onun sağlığını her şeyden çok temenni ederdim.

Zili üst üste 7,8 kere çalarken kapıyı Fatma abla açmıştı. İçeri girdiğim gibi Poyraz'da arkamdan gelmişti. "Annem yukarda mı? Durumu nasıl? İyi mi? Uyuyo mu? Rahatsız etmem dimi?-" ben daha bunun gibi sorular  soracakken Poyraz ellerini omzuma yerleştirmişti.Sanırım bu Onun dilinde 'bence biraz nefes al' demekti.Hakikaten telaştan ne yaptığımı bilmiyordum...

Fatma abla bu sorularıma karşın biraz şaşırmış olsa da kendini erkenden toparlayıp başını salladı."Evet kızım. Yukarıda dinleniyor." rahatladığımı belli eden bir ses çıkarttıktan sonra adımlarımı merdivenlere yönelttim. İşte benim gerçek yuvam burasıydı.Ben ömrümün yarısını burda geçirmiştim nerdeyse.

Üvey Abim (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin