ÜA46-

184K 5.9K 628
                                    

*medyada Denizle Poyraz var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*medyada Denizle Poyraz var..*

İyi okumalar..

"Ben kazandım!!!" diye bağırınca Poyraz,ellerimle kulaklarımı kapadım. Zaten hep o kazanırdı. Zaten o hep birinci olurdu.Poyraz en üstündü çünkü. Her zaman.Tavlanın üzerindeki bütün siyah ve beyaz taşları yıkıp zarları içine fırlattı ve sesli bir şekilde kapatarak koltuk altıma yerleştirdi.Sıkıntıdan ne yapacağımızı düşünürken Poyraz beylerin aklına bu saçma oyun yani tavla aklına gelmişti. Hakikaten iyiydi.Onunla rekabet içinde yarıştığım zaman her an heyecanlanıyordum.O zarı fırlatırken ellerine bakmaktan dikkatim dağlıyor ona bakmaktan alamıyordum kendimi.

"Doğru" dedim hafif tiripli bir şekilde ayağa kalkarak. "Sen her zaman kazanırsın.Sen her şeyden üstünsün çünkü. Benim kazanmam anca bi rüya olurdu zaten." deyip sahte bir gülüşle tavlayı yerine koydum.Eskiden babamla çok sık oynardık bahçede.Babam olsaydı bilerek kaybederdi ben üzülmeyeyim diye.Hep öyle yapardı çünkü. Ne zaman o kazansa kollarımı göğsümde bağlayıp buruştururdum suratımı.Babam benim üzülmemem için elinden geleni yapardı. Kısacası birbirimize baya düşkündük diyebilirdim.

Bahçede olduğumuz için puf yastıklardan kalktım ve ayağa kalkmış Poyraz'a aldırış etmeden içeri yol aldım.Arkamdan "Deniz!!" diye bağırınca önüme gelen saçlarımı arkaya atarak arkamı döndüm."Ne var!" dedim ciddi sesimle.Bana doğru yaklaşmaya başlayınca durdum. "Gerçekten kırıldın mı ben kazandım diye?"

"Hee kırıldım Poyraz.Öyle kırıldım ki bi daha seninle asla konuşmamaya karar verdim" diyerek sahte bir şekilde sırıttım. Küçücük şeylere niye kırılayım ki ben? Sadece böyle durumlarda nedense bir şekilde hep Poyraz kazanırdı.Sanki Allah tarafından özel seçilmiş birisi gibiydi.

"Ama sen benimle konuşmadan yapamazsın" dediğinde direkt bana sarıldı.Sanırım Haklıydı. Olabilirdi yani.Tamam itiraf ediyorum onunla konuşmadan yapamazdım.Bende ona sarılıp parmak uçlarımda yükseldiğimde boyun kenarına küçük bir öpücük bırakmayı unutmamıştım.Biliyorsunuz kokusuna Hastayım.."Seni kaçırmayı düşünüyorum." dediğinde başımı ona çevirip ciddiyetime bürünerek kaşlarımı çattım. Beni nasıl kaçırmayı düşünüyordu ki? Hayatta olmaz.

"Nasıl?" diye sorduğunda Belimdeki ellerini sıklaştırarak beni kendine daha çok çekti. "Bilmem.Şu İstanbulun dışına çıksak yeter." Poyraz'ın ağzından çıkan kelimelere dikkat ederek kaşlarımı havaya kaldırdım. O da benim gibi bu İstanbul'dan kurtulmak istiyordu anlaşılan. Yaz ayında hiç güzel değildi İstanbul. Bunu bende biliyordum.Araba egzozların olmadığı insanların olmadığı sessiz ve ruhu dinlendirici bir yer.İşte bu ikimize de çok iyi gelirdi. İstanbul büyüktü. Nüfusu fazlaydı.Bu yüzden her bela bu şehirdeydi.Özellikle de o geceleyin tam sapık dolduğu o dar sokaklar...Poyrazla tanışmadan önce eskiden o sokaklardan çok geçerdim okulum yüzünden. Etüte kaldığımdan geceleyin varırdım eve.Tabi sabahtan giyimime çok dikkat ederdim.Kot pantolon giysem bile o adamlar yine kesiyordu beni.

Üvey Abim (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin