ÜA-14

307K 10.4K 1.3K
                                    

**Medya Deniz**
Denizden Devam;

"Bitmeyen bir yolda yürüyorum...Karanlık hem bedenimde hemde etrafımda  dört dönüyordu.Sadece yürüyorum ve karşıma çıkacak  olan hic bir kötülüğü düşünmüyorum.Yağmur taneleri bir bir tenime işlerken nereye gideceğimi bile bilmiyorum.Karşı tarafı görünmeyen bir mağara ya da tünel altında yürüyor olabilirdim.Belki de bir kanalizasyon yerinde de olabilirdim.Çünkü burnuma nüfus eden bu iğrenç koku, bi dışkıdan farkı yoktu.Zifiri karanlık olan gökyüzüne baktım...
Neden karanlıktı neden?? Neden hayatım siyahlarla doluydu?? O yağmur taneleri birden kana dönüştü sanki. Omuzlarıma düşen akışkan kırmızı sıvı ile güçlü bir çığlık attım.
Kan...dudaklarıma ve yüz hatlarıma düşen tek şey kandı..Kan yağmuru..Bileklerime kadar uzun olan bembeyaz elbisem birden renk değiştirmişti...Kırmızı..Ve ardından güçlü bir silah sesi...

Güçlükle sırtımı yatağımdan iterek uyandım.O güçlü silah sesi hala kulaklarımda çınlıyordu.Ve o kan...Neydi bu gördüğüm.?? Ellerimi kulaklarıma götürerek gözlerimi sıkıca kapadım..Sadece bi rüyaydı Deniz sakin ol...iç sesime katılmıyordum.Benim gördüğüm rüya değil resmen bi kâbustu.Aklıma kötü şeyler getirmek istemiyordum.Hastayım belki de gece ateşten ya da çok korktuğumdan da böyle bir şey görmüş olabilirdim... derin bir iç geçirerek umarım bu yüzdendir..diyerek kendimi geçiştirdim.Yoksa bu gördüğüm hayra âlâmet değildi.Yanı başımda duran dijital  saate çevirdim gözlerimi..

10:45...

Sırtım sucuk gibi olmuştu. Yine bir duş elbet iyi gelecekti bedenime.Hele de bu rüyadan sonra.Evet kesinlikle duş almalıyım..Banyoma bir hışımla attım kendimi.Üstümdekilerden kurtulup soğuk suyu açarak altına girdim direk.Bu soğuk suyu seviyordum..Bana yeniden hayat veriyordu sanki...

Duştan  çıktığım gibi bedenimi kuruladım.Hala daha hastalığın etkisi gitmemişti üzerimde.Halsiz ve yorgundum.O yüzden altıma diz altı siyah bir tayt ve uzun omuzları düşük bana bol gelen gri bluzumu üstüme  geçirip  parmak arası terliklerimi de giydim.Saçlarımı kurutup normal bir topuz yaptım.Siyah tacımı da başıma yerleştirip odamdan çıktım.

"Ondan uzak durmasını İstiyorum Gökhan!!"

Poyraz'ın sesiydi bu!!

Gökhan kim??

"Merak etme abi.Zamanı gelince her şeyi halledeceğiz.."

"Ona da zarar vermesinden korkuyorum.Sürekli etrafında, hiç ayrılmıyor.Hallet onun işini."

Neydi bu şifreli konuşmalar?? Poyraz kimden bahsediyordu?? Her kimse Poyraz'ın gözünde çok değerli olmalı..Aman Allahım yoksa kız arkadaşı mı var?? Eğer kız arkadaşı varsa gerçekten çok üzülürdüm.Gerçi o aşık ya da sevgili olunabilecek kolay tiplerden değildi...Ama yine de gönlünü bi kıza kaptırmış olabilir..

Düşüncelerimden sıyrılıp yanlarına doğru ilerlerken Karşımda Poyraz'dan farkı olmayan Gökhan'a baktım.Ayağa kalkarak elini uzattı."Meraba Deniz.Ben Gökhan".Hafif bir tebessüm ile elini tutup sıktım."Memnun oldum Gökhan"gülünseyerek tekrar yerini alınca Poyraza baktım.Sabah sabah içkisini yudumluyordu yine hayvan.. "Ayakta dikilme de otur" diye talimat vermişti Poyraz.Sahi ben neden ayakta duruyorum ki.Derin bir nefes alarak  sakince yanına oturdum.Yine gergindi anlaşılan.Gerçi o her zaman gergindi. Kızgındı.. Asabiydi.Buna siz bile şimdiden alışmalısınız bence.Gökhan sehpada duran  dosyaları kaldırıp "Abi bunlar taslak ne yapalım?" diye sordu.Poyraz ciddi tavrını hic bozmadan omuzlarını dikleştirerek "Sikleme.Koy arşive" diyerek sözünü tamamladı.

İki lafından birisi küfürdü zaten."Peki" diyerek dosyaları eline aldı."Yine görüşürüz. Hoşçakalın" dedi muzipçe Gülümseyerek.Arka bahçeden çıkarken "Kim bu?" diye sordum Poyraza."İş arkadaşım"  dedi.

Üvey Abim (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin