Üvey Abim (Tamamlandı)

By _Valerian_

19.1M 604K 119K

Adam güçlü esen bir Poyrazdı.Kız ise kendi sularında boğulan mavi bir Denizdi.Adam çok acımasız ve kendini dü... More

ÜA-TANITIM
ÜA1-
ÜA2-
ÜA3-
ÜA4-
ÜA5-
ÜA6-
ÜA7-
ÜA8
ÜA9-
ÜA10-
ÜA11-
ÜA12-
ÜA13-
ÜA-14
ÜA15-
ÜA16-
ÜA17-
ÜA-18
ÜA-19
ÜA20-
ÜA21-
ÜA22-
ÜA23-
ÜA24-
ÜA25-
ÜA26-
ÜA27-
ÜA28-
ÜA29-
ÜA30-
ÜA31-
ÜA32-
ÜA33-
ÜA34-
ÜA35-
ÜA36-
ÜA37-
ÜA38-
ÜA39-
ÜA40-
ÜA41-
ÜA42-
ÜA43-
ÜA44-
ÜA45-
ÜA46-
ÜA47-
ÜA48-
ÜA49-
ÜA50-
ÜA51-
ÜA52 +18
ÜA53-
ÜA54-
ÜA55-
ÜA56-
ÜA57-
ÜA58-
ÜA59-
ÜA60-
ÜA61-
ÜA62-
ÜA63-
ÜA64-
ÜA65-
ÜA66-
ÜA67-
ÜA68-
ÜA69-
Şirinelerim Bi bakın Önemli!!
ÜA71-
ÜA72-
FİNAL.
1.
2
3.
4.
Kesit.
5
6
Son

ÜA70-

127K 4.4K 697
By _Valerian_

Kuzey hocanın elinden kurtulmak adına  koridor da son hız koştururken bir hademeye çarpıp elindeki iki kahveyi yere dökmüştüm.Arkama bakıp Kuzey hoca geliyor mu diye kontrol ederken uzaktan bana doğru geldiğini aramızda çok az bir mesafenin olduğunu görmemle orta yaşlardaki bayanı elimle yatıştırmaya çalışarak "Çok özür dilerim. Gerçekten çok özür dilerim!!"diyerek koşturmaya devam ettim.Arkamdan "Deniz kaçma gel buraya!!!" diye bağırınca adımlarımı daha da hızlandırdım.Kuzey hoca hamile olduğumu bile bile beni ameliyata sokmaya çalışıyordu.Ya istemiyorum kardeşim ameliyata falan girmek  başka öğrenci mi yok?! Artık doğum iznine ayrılmanın zamanı gelmişti de geçiyordu bile.Merdivenleri hızlıca inerken artık iyice tükenmeye başlamıştım. Merdivenin korkuluklarından destek alıp inme işlemimi tamamladığımda arkamdaki şahıs karnımı kavrayarak önüne gelen ilk odaya sokmuştu beni.

Oda  hastanenin Labaratuvarıydı.Kuzey hoca sesli nefes alışverişleriyle birlikte arkadan kapıyı kilitlerken sırtımı sertçe kapıya dayayıp bana tehlikeli ve bir o kadar da korkunç bakışlar atmaya başladı.Nefesim iyice kesilmiş duruma gelmişti.Seri bir şekilde nefeslerime mukayet olmaya çalıştım ama gözlerimi yorgunlukla  kısmadan edemedim.

Yüzlerimiz öyle yakındı ki gözlerine biraz daha baksam kapıdan kayarak yere diz çökecektim.O nasıl bakmadır arkadaş..

Kollarını devreye sokup başlarımın yanlarına koyduğunda her iki  eline de  bakıp çarpıkça sırıttım.

"Hocam valla ben ameliyata girecektim de siz şey yapınca şey oldu.."diye saçmalamaya başlamıştım.Elimle ağzımı hemen kapatırken boğukça "Özür dilerim." dedim.Avuç içim dudaklarımı kapattığı için sesim değişik çıkmıştı.Ona yavru köpek bakışlarımı atmaya başlarken bundan pek etkilenmişe benzemiyordu.

Bu nereye bakıyordu yaw!

"Çek elini!!" şimdi anlamıştım nereye baktığını.Elimi yavaşça çekerken ona bakmayı keserek gözlerimi yere sabitledim.Adamın bakışlarında hayır yok.

(Bu adamın multi medyasını koymaktan asla vazgecmem.Ama Poyraz buna bin basar asadafç)

Kapı birden tekmelendiğinde kapının kulubu bir kaç kere inip kalkmıştım.Eveeettt mukammel bir zamanda mukammel bir anda mukammel bir pozisyonda bizi yakalamışlardı.Kuzey hoca allahtan kapıyı kilitlemişti de en azından içeriye hemencecik girme olsalıkları yoktu.Kapı bir kere daha sarsılırken sırtım refleks olarak kapıyla bağlantı anını kesmişti.Bu arada ben biraz daha Kuzey hoca yaklaşmış ve hatta burun buruna gelmiş hiç bir şey olmamış gibi kolları daha hala kapıda dayalı duruyordu.Gözleri dudaklarıma kayınca göğüslerinden ittirdiğim gibi "Hocam napıcaz!!" diye kısık seste bağırdım.

Evet kısık seste nasıl bağırılıyor bende bilmiyorum.Yaptım bir şeyler..

Gözlerini bir kaç defa kırpıştırdı ve etrafına bakındı.

"Şuranın yedek anahtarını ver kim kilitlediyse.." Kuzey hoca disarıdaki sesi duyar duymaz "Anan kilitledi" derken  gülmemek için alt dudağımı ısırıp bıraktım.

Birden elimden tutup beni ortadaki boylu boyuca uzanan büyük masanın altına çekince O oturduğu gibi direkt kucağına düşmüştüm.Burası acaip dardı ve masanın örtüsünü çekmek neredeyse iki dakikamı almıştı.Bir de üstüne üstlük başımı tam içeriye girenlerin sırasında masanın mermer tarafına  çarparken kısık seste inleyip yere uzanmış Kuzey hocanın üzerine yatmış bir şekilde bulmuştum kendimi.

Allahım napıyoruz biz...!!!

Başım da tam çarpacak zamanı bulmuştu ve Kuzey hocanın üstüne kıvranıp duruyordum sessizce.

Kuzey hoca kıpırdamamam için elini belime sararken iyice tedirgin olmuştum.İçerideki doktorlar bi an önce çıkmalıydı!Kuzey hoca kapıyı hiç bir şey olmamış gibi beni de yanına alarak çıkması gerçekten oradaki doktorlara büyük şüphe uyandırırdı.Buraya saklanmakla hata ettik bilmiyorum. Ama başka çaremizin de olmayacağı açıktı. Bir kaç dakika Kuzey hocayla böyle kalırken sürekli masanın altından geçen bir çift ayaklar gitmişti.Etraf derin bir sakinliğe kavuşunca hala daha hocanın üzerinde ona baktığımı anlayınca boğazımı tazeleyip üstünden kalktım ve yerde yuvarlanarak masanın altından çıktım.Tek dizimden destek alıp doğrulurken üstümü silkeleyip Kuzey hocaya ''Hocam i-izninizle ben gidiyorum'' dedim ve ensemi kaşırcasına bir pozisyon alarak odadan çıktım.Bu olaydan sonra aklıma Poyraz gelirken korkuyla alt dudağımı ısırdım.Kesinlikle Kuzey hocanın cesedini çıkarırdı.

Kantinde Simgeyi bulurken kendime sıcak bir kahve alıp karşısına oturdum.Yanında Eylül de vardı.Hiç bir şey olmamış gibi rahat görünmeye çalışarak gülümsedim ve ''Napıyosunuz?'' deyip ikisine baktım.Eylül elindeki telefona bakıp ''Not ortalamamı hesaplıyorum'' derken Simge boş bir yere dalmış dünya da değil gibiydi.Ayrıca aksine gözüme zayıf kolunda ise bazı morarıklarının olduğuna şahit olmuştum.Merakım kat ve kat artarken titrek ellerini içeceğine götürüp bir yudum aldı.Bu kızın kesinlikle bir şeyi vardı.Hayır yani  kolunda morarıkların sebebi babasından şiddet gördüğü mü diye soracaktım ama Babası Simgeyi bırak dövmek tek kelime bile konuşmazdı.''Neyse siz oturun benim bir kaç hocalarla işim var.'' diye kalkan Eylüle burukça gülümseyip ''Tamam'' dedim.

Eylül gider gitmez Simgenin tam hizasına oturarak masaya doğru hafifçe eğilip gözlerinin içine baktım.Masmavi gözleri yine renk değiştirmiş göz kapakları şişmiş ve öncekinden daha zayıf bir şekilde bana bakmıştı kısa bi an.Fırsat bilip ''Noldu bu halin ne?!'' diye sorarken burnunu çekişi ve elinin tersiyle göz yaşlarını silmesi kesinlikle önemli bir şey olduğunu kanıtlıyordu.Simge kolay kolay her şeye ağlamazdı benim aksime.

''Simge!! huuu sana diyorum?!''

''Ölüyüm ben Deniz...Şu an ölüyüm'' öyle karışıktı ki cümlesi bir kaç dakika afallamıştım.Suratına anlamsızca ya da bir  nevi mal bir bakış attığımda tekrar bir geçirdi.''Bak bakalım bi değişiklik görüyor musun bende??'' kollarını iki yana açıp gözlerini gözlerime sabitledi.O an da dediğini yapıp üstünü süzerken karın bölgesindeki büyük şişlilik gitmiş yerine eski  hali gelmişti.Tahmin yürüttüğüm şey bebek olunca dehşete düşmüş bir şekilde gözlerimi araladım.''Simge sen-''

''Evet ben.O yok artık Deniz.Benim ikinci can bulduğum yer yok.'' deyince hıçıkırıklara boğulmasıyla birlikte direkt yanına geçip oturmuştum.Simge bebeğini düşürmüştü.Ama ne zaman hangi ara? bana neden haber vermedi? derin bir nefes alıp başını alarak göğsüme yatırdığımda göz yaşlarının damlaları turkuaz yeşili formamın üzerini ıslatmaya başlarken yanında olduğumu bilmesi için biraz daha sarıldım ona.

''Neden bana haber vermedin Simge? Nolurdu yani arasaydın?'' belli ki yeni kaybetmişti bebeğini.Bana bi telefon etmesi bile yeterdi.

''Senin derdin başından aşkın zaten.Nasıl arardım.''bunu söylemesiyle birlikte derin bir of çekmiştim.Bir insan da açık sözlülük kadar çok fazla düşünceli olmak da iyi değilmiş.Düşünceli davranın ama fazlası zarar.''Bu çocuk durduk yere düşmedi herhalde dimi?'' bence illa bi sebebi vardır.''Babam beni merdivenlerden itince-'' cümlesini tamamlayamadan kendini yine ağlama krizine sokarken 'Öyle baba siktir olup gitsin!' diye söylendim içimden.Kolundaki morarıklığın sebebi bu olsa gerekti.''Gökhan'a söylediğimde eve kadar gelip  babama vurmaya kalkıştı!'' bir damla yaşın daha tenime damladığını hissettiğimde Gökhan'ın Poyraz gibi böyle bir şey yapacağına şaşırmamıştım.Gökhan bir nevi Poyraz'ın kopyası gibiydi.''Şu an gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum ve...Korkuyorum Deniz.Babam Gökhan'a zarar verebilir.'' miğdeme oturan bir yumru kahve isteğimi bile geçiştirmişti.Bir insan evladı bu kadar kötü ve aşşağlık olamazdı. ''Üzülmeee...Gökhan güçlü adam.E sende daha gençsin.Bi tane daha olur.Nolucak?'' üzülmemesi için önüme geleni söylerken bir yandan da sarı saçlarını okşuyordum.Şanslı kızdı Simge.Sarışın mavi gözlü.Ama ben? Sadece maviyim..

''Bi daha olacağını sanmıyorum'' dedi ve başını göğsümden kaldırdı.''İstemeyeceği ne malum?'' tam bir şey diyecekken ''Deniz!!'' diye tanıdık bir sesin bana seslendiğini duyunca Kuzey hocanın tam karşımda bana gel işareti yaptığını gördüğümde ayağa kalkıp Simgeye tepeden bir bakış atarak ''Bu konu burada bitmedi.Konuşacağız'' dedim ve yanağından hafif bir makas alarak Kuzey hocaya tek kaşımı kaldırarak ilerledim.

Yanına yaklaşır yaklaşmaz yürümeye başlarken yanına doğru yetişip kolunu omzuma atmıştı yine.''Üstüme yatıyosun.Sonra izin isteyip dışarı çıkıyosun ama beni beklemiyorsun'' deyince bilerek üstüme yatıyorsun kelimesine özellikle vurgu yapmıştı.

Sinir şey!!

''Hocam bilerek üstünüze yatmadım.Ayrıca beni siz kendinize çekerek üstünüze yatmamı sağladınız.Ayrıca başımı o an masaya çarpmıştım ve canım fazlasıyla acımıştı.Canımın acısından dolayı üstünüze yatmak zorunda kalmıştım.Böyle olacağını bilseydim üs-''

''Deniz!!'' bağırdığında başımı ona çevirmiştim.

''Efendim hocam?''

''Sus'' başımı masumca sallarken yürürken bile gözlerimin içine bakakalmıştı.''Tam bir baş belasısın'' dedi bana bakmayı sürdürürken.İlk kez birisinin ağzından baş belası olduğumu duymuştum.

Bunlar da mı gelecekti başıma?!

''Ayy hocaam bu güne kadar duyduğum en iyi iltifattı''  dedim ve işaret parmağımı göz altıma koyarak duygulanmış gibi yaptım.O buna alaycı bir gülüşe karşılık verirken gözlerimi devirmek istedim.Bundan sonra eski Saf Deniz yoktu.

*****

Kuzey hocayla bir kaç hasta kontrol ederken elimde tuttuğum hasta dosyalarını bir bir incelemiştim.Sürekli hızlı yürümem konusunda beni uyarıyor sağa sola bakıp durmamam konusunda beni azarlıyordu.İçimden elimdeki kalın tabakalı dosyayı kafasına kafasına geçirmek gelse de kendimi zor zapt edip sabırla dişlerimi sıkmıştım.Bunu bana inadına yaptığı aşikardı. Beni sinir etmeyi alttan alttan başarabiliyordu ama hiç utanmıyordu ki hamile bir bayanı kızdırmaya.

Ayıp!

''Umalım da bu gün sona ermiştir hocam.Çok yoruldum gerçekten.!'' yavaştan eve gidebilir miyim sinyallerini yollamıştım ona.Fark etmesi bi mucizeydi tabi.Anlamak istemiyordu çünkü.Ayaklarıma kara sular inmişti.Bir anne adayı olarak bu kadar çabuk yorulmamalıydım.

''Bir tıp öğrencisine göre fazla tembelsin'' ona boş boş bakarak omuzlarımı silktim.Diyecek bir şey yok.Ben eve gidicem o kadar.''İyi günler ve iyi geceler hocam..Sağlıkla kalın.'' hafifçe elimi gösterip arkama döndüm ve ilerlemeye başladım.Arkamdan bir kaç mırıldandığını duydum ama anlamadım.Anlamak isteyen de yoktu zaten.

Eve vardığımda kapıyı hafize abla açarken tonton yanaklarını bir kaç kere sıkıp öptüm.

Bu kadını çok sefiyom yhaa!!

''Herkez sofrada hadi geç sende'' deyince başımı olumsuz anlamda salladım.''Şunlara hemen bi afiyet olsun deyip yatacağım hafize abl çok yorgunum'' dedim.O sırada bu yorgunluğumun sebebi bebeğimmiş gibi karnıma baktığında gülümseyip omzumu sıktı.Normalde içeri terliklerimle girerdim ama bu sefer çoraplarımla birlikte hafif kaygan parke zeminini hissederek yürüdüm.Annem görür görmez ''meleğim hoşgeldin!'' derken yanına ilerleyip yanağına sıkı bir öpücük bıraktım.Yekta amcayla da selamlaştıktan sonra tam karşımda yemeğini yiyen Poyraz'a döndüğümde gözlerinin üzerimde dolaştığını gördüm.Şu an yanına gidipte öpmeye üşeniyordum zaten Yekta amca ve annem vardı ayıp olurdu.''Hadi yemek yemiyor musun?'' diye sorunca annem olumsuz yönde başımı salladım.''Tokum annecim size afiyet olsun.Odama çıkıp üstümü değiştirmem lazım acil.'' dedim ve omzuna hafifçe vurdum.Aslında üstümü değiştirecek kadar  bile kendimi halsiz hissediyordum ama buna mecburdum.

Poyraz'ın bana olan bakışlarını hem umursamayarak hem de anlam veremeyerek kaşlarımı havalandırdım ve arkama dönüp odama çıktım.

Üzerimi değiştirip rahat edebileceğim kıyafetler giyerken siyah bol eşofmanım ve omuzları düşük gri bol  uzun kollumu üstümde düzeltip saçlarımı gevşek bir topuz yapıp kendimi yatağıma attım.Yarın mutlaka Simgeyle konuşmam gerekiyordu.Onu ilk defa bu kadar yıkılmış ve güçsüz görüyordum.Simge zor kızdı..Sertti.Barbardı.Onu çocukluktan beridir sular seller gibi ezberlemiştim.

Kapanmak üzere olan gözlerimi zorla açarak yatakta yuvarlandım ve nedensiz bir şekilde yatağımın baş ucunda olan komidinin çekmecesini açtım.İçinden ne alacağımı bilmiyorum öyle karıştırmak için açmıştım.Dikkatimi uzun zamandır açmaya üşendiğim çiçekli kutum çekince ayağa kalkıp o kutuyu elime aldım.Masama doğru ilerlerken içinde bazı anılarımın biriktiğini biliyordum.

Kutuyu masama bırakıp kapağını açarken kendimi var mısın yok musun yarışmasında gibi hissettim.Tamam Bilmiyorum çok saçma bir düşünceydi.

İçini karıştırmaya başlarken bir kaç aile fotoğraflarım ve küçüklük fotoğraflarıma dikkatle baktım.Her bakışımda o küçükken düzenli sorunsuz ailem canlanıveriyordu gözümün önünde.Ben daha 9.10 yaşlarındayken bile babamla annemin arasında hiç bir sorun yoktu.Aksine daha sevecen ve liseli aşık gibiydiler birbirlerine.Yaşım ilerledikçe şiddetli anlaşmazlıklarına iyice beynim kavramıştı.Her bağırışlarında yorganımın altına girdiğimi bile hatırlıyorum.Fotoğrafları içine geri koyup kapağını tam kapatacaktım ki gözüme katlı beyaz bir kağıt ilişti.Meraklı yanım baş gösterdiğinde ise dayanamayıp kağıdı elime aldım ve açtım.

Bir kaç satır okuduğum anda üstüme kaynar sularının döküldüğünü hissettim.Kasıklarımdaki ağrı yazılanlarının bir sebebiyken sesli bir şekilde yutkundum.

Bu zamanında ergence evi terk ettiğimi anlatan aileme yazdığım bir mektuptu...

17 ya da 18 yaşlarındaydım.Böyle bir delilik yapmayı düşünmüştüm ve küçük bavuluma kıyafetlerimi koyarak o  soğuk havanın arsız yine arsız soğunda k

endimi dışarıya atmıştım.Gitmeden önce de ergence böyle bir mektup yazıp bırakmıştım.Artık o zamanlar kafamın dinleneceği sessiz sakin kavga gürültü olmayan bir yere ihtiyacı olduğunu anlamıştım.Ama babam beni 2 gün sonra kaldığım bi pansiyonda bulmuştu.

Kapım açılır açılmaz Poyraz içeri girerken yönümün kapıya doğru dönük olduğuna içten bir küfür savurdum.Poyraz elimdeki kağıdı görmüş ve bende hemen elimde buruşturup arkama saklamıştım.

''Elindeki ne Deniz?''

''Hiiçç-Hiç bişey.'' bu mektubu görürse kim bilir benim hakkımda neler düşünecekti.Bana yaklaşmaya başlayınca dudaklarıma çarpık bir gülümseme yerleştirip mümkünse kağıdı arkamda biraz daha buruşturdum.Okunmaması gereken şeyler yazıyordu ve Poyraz bunu görürse yerin dibine girerdim.

''Elinde bi kağıt vardı gördüm.'' dedi ve arkama doğru uzandı.Mümkünse biraz daha uzaklaştım ondan ama kalçam masama deyince köşeye sıkışmıştım.Beni masayla kendi vücudunda sıkıştırıp arkamdaki kağıdı almaya çalışırken kendimden beklemediğim bir hareketle dudaklarına kapandım.Poyraz'ın elleri bileklerimden belime doğru çıkarken elimdeki kağıdı arkamdan fırlatırcasına ileriye attım.O an boşalan ellerimi Poyraz'ın ensesine götürüp öpüşmemizi daha da derinleştirdim.Kalbim zümrüdü anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğarken miğdemde şahlanan kelebekler vücudumun her tarafını turlamıştı.Kalbimin atışı gerçekten anlatılamayacak derece de çok hızlı atıyordu.

Poyraz kalçalarımı havalandırdığı gibi beni çalışma masama oturttu ve iki bacak arama girip üzerimdeki bluzu  tek seferde çıkarttı.Hafif şişkinliği belli olan karnımı öpücüklere boğarken bi yandan da elleri belimde dudaklarına bastırıyordu.Elleri sütyenimi çıkarmaya yeltendiğinde saniyeler sonra onu da başarıp çıkardı ve dudakları yine dudaklarımı örttü.Eliyle birden göğsümü sıkınca dudaklarına doğru acıyla inleyerek başımı geriye doğru atmıştım.Şu an tek düşündüğüm hafızamda tek olan şey Poyraz'ın elleri ve dudaklarıydı.Hamile bir bayanın erkekle ilişkiye girmesi olmazdı ama Poyraz'ın dokunuşları gittikçe beni arzuya sürüklüyordu.

Dudaklarımdan ayrılıp göğüslerime bir kaç sıcak öpücük bırakırken gözlerimin içine derin  ve koyu bir şekilde bakıp dudaklarını araladı.,

''Şu çocuk bi doğsun  yanına iki tane daha kardeş yapmazsak şerefsizim.'' bu cümlesi beni güldürürken dudaklarına yine tutkulu bir öpücük bırakıp ''Bana uyar'' dedim.

Allahım neler diyorum ben böyle..

''2,3,5 allah ne verdiyse artık'' bir kaç dakika gülerkenki dişlerinde takılı kaldı gözüm.

Bu kadar güzel gülme zalımın çocuğu!!

''Ya Deniz şu an seni yatağa atmam yasak mı? Niye böyle oluyo?Niye hamileyken ilişkiye girilmiyo.Niye!!!'' diye haykırınca gözlerim açılmıştı iki karış.

''Çok basit Poyraz.Çocuk var.'' bana burada yeniden bir alkış etmeniz gerekiyor.Çok zekice bir cevap vermiştim çünkü.

''Sen bu Poyraz Bulut'un karısı olduktan sonra her şey basit zaten gülüm.Varsın olmasın çocuğumuz,Ben seni bir ömür boyu sevmeye yemin etmişim.Gerisi teferruat..(sanırım böyle yazılıyordu fazçasadjasfcz)

************

Yaşadığım yerde deprem oldu ve telefonumun üstüne beton düşer düşüncesiyle yani bölüm yayınlayamam diye endişe ettim.Tek telefondan yazabiliyorum zaten.Yani çok saçma olsa da mantıklı düşündüm.

Ve hala hayattayım.

Gittikçe bu kitaptan sıkılmaya başlıyorum siz hala bıkmadınız mı? Ya gelin şurada final yapıp bitirelim hiç uğrasmayalim ikinci kitap falan.Yeni kitap yazarım onu okursunuz daha iyi be.Yukarıdaki bölüm sonundaki fotoğrafı instagram da da paylaştım.

Eh bi zahmet instagram= Uvey_abim.

Continue Reading

You'll Also Like

882 104 6
"Sence bana aşık olman ve mantığını çiğnemen ne kadar doğru bir karar, Beste? Bizden asla biz olmaz ki... Belki birbirimize uygun değildik, belki ma...
2.9M 196K 53
"Senden yapmanı istediğim küçük ve basit bir şey daha var Stajyer." Sakin kalmak için derin bir nefes aldım. "Benden daha ne isteyebilirsiniz ki? Tüm...
36.6K 933 33
Sevdiğim ile olmayacak bi gelecek kurdum rüyamda " O 👨 Ben 👩 aşkımızın meyvesi 👶 " Ama bilemedim kara Sevdam olacagını
812 166 21
Gözlerimizin önünde bulunan binlerce belkide daha fazla madde var. Gökyüzü, yeryüzü, güneş, ay, yıldızlar, canlılar, cansızlar, gözümüzün gördüğü, k...