Üvey Abim (Tamamlandı)

By _Valerian_

19.1M 604K 119K

Adam güçlü esen bir Poyrazdı.Kız ise kendi sularında boğulan mavi bir Denizdi.Adam çok acımasız ve kendini dü... More

ÜA-TANITIM
ÜA1-
ÜA2-
ÜA3-
ÜA4-
ÜA5-
ÜA6-
ÜA7-
ÜA8
ÜA9-
ÜA10-
ÜA11-
ÜA12-
ÜA13-
ÜA-14
ÜA15-
ÜA16-
ÜA17-
ÜA-18
ÜA-19
ÜA20-
ÜA21-
ÜA22-
ÜA23-
ÜA24-
ÜA25-
ÜA26-
ÜA27-
ÜA28-
ÜA29-
ÜA30-
ÜA31-
ÜA32-
ÜA33-
ÜA34-
ÜA35-
ÜA36-
ÜA37-
ÜA38-
ÜA39-
ÜA40-
ÜA41-
ÜA42-
ÜA43-
ÜA44-
ÜA45-
ÜA47-
ÜA48-
ÜA49-
ÜA50-
ÜA51-
ÜA52 +18
ÜA53-
ÜA54-
ÜA55-
ÜA56-
ÜA57-
ÜA58-
ÜA59-
ÜA60-
ÜA61-
ÜA62-
ÜA63-
ÜA64-
ÜA65-
ÜA66-
ÜA67-
ÜA68-
ÜA69-
ÜA70-
Şirinelerim Bi bakın Önemli!!
ÜA71-
ÜA72-
FİNAL.
1.
2
3.
4.
Kesit.
5
6
Son

ÜA46-

184K 5.9K 628
By _Valerian_

*medyada Denizle Poyraz var..*

İyi okumalar..

"Ben kazandım!!!" diye bağırınca Poyraz,ellerimle kulaklarımı kapadım. Zaten hep o kazanırdı. Zaten o hep birinci olurdu.Poyraz en üstündü çünkü. Her zaman.Tavlanın üzerindeki bütün siyah ve beyaz taşları yıkıp zarları içine fırlattı ve sesli bir şekilde kapatarak koltuk altıma yerleştirdi.Sıkıntıdan ne yapacağımızı düşünürken Poyraz beylerin aklına bu saçma oyun yani tavla aklına gelmişti. Hakikaten iyiydi.Onunla rekabet içinde yarıştığım zaman her an heyecanlanıyordum.O zarı fırlatırken ellerine bakmaktan dikkatim dağlıyor ona bakmaktan alamıyordum kendimi.

"Doğru" dedim hafif tiripli bir şekilde ayağa kalkarak. "Sen her zaman kazanırsın.Sen her şeyden üstünsün çünkü. Benim kazanmam anca bi rüya olurdu zaten." deyip sahte bir gülüşle tavlayı yerine koydum.Eskiden babamla çok sık oynardık bahçede.Babam olsaydı bilerek kaybederdi ben üzülmeyeyim diye.Hep öyle yapardı çünkü. Ne zaman o kazansa kollarımı göğsümde bağlayıp buruştururdum suratımı.Babam benim üzülmemem için elinden geleni yapardı. Kısacası birbirimize baya düşkündük diyebilirdim.

Bahçede olduğumuz için puf yastıklardan kalktım ve ayağa kalkmış Poyraz'a aldırış etmeden içeri yol aldım.Arkamdan "Deniz!!" diye bağırınca önüme gelen saçlarımı arkaya atarak arkamı döndüm."Ne var!" dedim ciddi sesimle.Bana doğru yaklaşmaya başlayınca durdum. "Gerçekten kırıldın mı ben kazandım diye?"

"Hee kırıldım Poyraz.Öyle kırıldım ki bi daha seninle asla konuşmamaya karar verdim" diyerek sahte bir şekilde sırıttım. Küçücük şeylere niye kırılayım ki ben? Sadece böyle durumlarda nedense bir şekilde hep Poyraz kazanırdı.Sanki Allah tarafından özel seçilmiş birisi gibiydi.

"Ama sen benimle konuşmadan yapamazsın" dediğinde direkt bana sarıldı.Sanırım Haklıydı. Olabilirdi yani.Tamam itiraf ediyorum onunla konuşmadan yapamazdım.Bende ona sarılıp parmak uçlarımda yükseldiğimde boyun kenarına küçük bir öpücük bırakmayı unutmamıştım.Biliyorsunuz kokusuna Hastayım.."Seni kaçırmayı düşünüyorum." dediğinde başımı ona çevirip ciddiyetime bürünerek kaşlarımı çattım. Beni nasıl kaçırmayı düşünüyordu ki? Hayatta olmaz.

"Nasıl?" diye sorduğunda Belimdeki ellerini sıklaştırarak beni kendine daha çok çekti. "Bilmem.Şu İstanbulun dışına çıksak yeter." Poyraz'ın ağzından çıkan kelimelere dikkat ederek kaşlarımı havaya kaldırdım. O da benim gibi bu İstanbul'dan kurtulmak istiyordu anlaşılan. Yaz ayında hiç güzel değildi İstanbul. Bunu bende biliyordum.Araba egzozların olmadığı insanların olmadığı sessiz ve ruhu dinlendirici bir yer.İşte bu ikimize de çok iyi gelirdi. İstanbul büyüktü. Nüfusu fazlaydı.Bu yüzden her bela bu şehirdeydi.Özellikle de o geceleyin tam sapık dolduğu o dar sokaklar...Poyrazla tanışmadan önce eskiden o sokaklardan çok geçerdim okulum yüzünden. Etüte kaldığımdan geceleyin varırdım eve.Tabi sabahtan giyimime çok dikkat ederdim.Kot pantolon giysem bile o adamlar yine kesiyordu beni.

Ne mânaysa artık...

Boş düşüncelerimi kafamdan atıp kendime geldim.Hala daha gözlerimin içine bakıyordu.Onun bana olan bakışları nasıl desem tarifini yapamadığım bi duygu patlaması yaşıyordum."Olabilir aslında."dedim hafifçe sırıtarak.Onunla sadece ikimizin olacağı bir yere gitmek...Cennete adım atmakla aynı şeydi.

"Hadi karnım acıktı benim bir şeyler yiyelim." dedim hafif mızmızlanarak.Hakikaten bu aralar ne yesem doymuyordum.Poyraz beni acıktırıyordu.

Hepsi Senin suçun Poyraz!

"Valla seni bilmem ama ben seni fırına verip yerim." dediğinde ister istemez kıkırdamaya başlamıştım. Gerçi beni fırının içine asla sığdıramazdı bu bi gerçekti. Yine de iltifat tarzı bir şeyler gevelediği için ağzında, mutlu olmuştum. Normalde Poyraz asla böyle tabirler kullanmazdı.

Ben bilirim malımı.

Birden beni kucağına alınca küçük bir çığlık eşliğinde kollarımı boynuna doladım.Beni de nasıl kaldırıyorsa bu sığır gibi halimle.Valla alkışlayacaktım bi ara.

"Misafir ol gel banaaa...Börekler açarım sanaaa..." Poyraz birden bu reklamlarda çalan şarkıyı mırıldanmaya başlayınca yüzümü buruşturdum.Normal bi sanatçının söylediği şarkıyı söylemesini tercih ederdim en azından.Bunu gerçekten çok...

Çirkin söylemişti.

Mutfağa girince beni yere indirerek etrafına bakındı.

"Bak hiç yemek yok.Gel biz senle birbirimizi yiyelim."

"Ya Poyraz hayır. Yamyam mıyız biz ya!?" saçmalıklarını göz ardı ederek buz dolabını açtım. Elbet yiyecek bir şeyler bulacaktık.Birden gözüme kutu içinde duran hazır köftelere ilişince gördüğüm anda elime almıştım.

Canım köftelerim!!!

Kutuya resmen sarılarak buz dolabını kapattım ve tezgaha koydum.Poyraz'ın beni seyrettiğini görünce boş durmaması için "Sen de yardım etsen de birbirimizi yemekten kurtulsak?" dedim.Ben bir iş yaparken ayrıca beni birisi izlemesinden rahatsız olurdum.Kendimi yaptığım işe asla veremezdim."Ben hala birbirimizi yeme taraftarıyım "deyince gözlerimi devirdim.Bu adam kesinlikle hiç bir zaman değişmeyecekti.Hep aynı huysuzluğu ve dik başlılığı devam edecekti. "Tamam lan bakma öyle ederiz yardım." dedi ve buz dolabında yöneldi.O anda marul ve bir kac tane çeri domates çıkarınca anladım ki salata yapacaktı.

Yapsın bakalım.

Poyraz'ın ev hanım olduğu halini zihnimde canlandırınca gülmeden edemedim.Harbi komik olurdu.Koskoca Poyraz Bulut yemek yapıyordu ha..Sanırım bunu bizim kızlara söylesem inanmazlardı.Aslında şimdi bu halinin fotoğrafını çekip Simge ve Esin'e çoktan iletmiş olurdum ama...Sevdiğim adama yapmazdım böyle şeyler.Biraz uğraşmaya karar vererek tezgaha dayandım.

"Hızlı yap şu salatayı Poyraz! Daha hızlı!" dedim.Tabi sonucu öldürücü bir bakış atmakla sonuçlanmıştı.

"Göstercem ben sana hızlıyı!" kıkırdayarak önüme döndüm. Poyraz'a aslında yemek yapmak ya da mutfakta durmak yakışıyordu.Ona her şey yakışıyordu...

Önüme dönüp hazır köfteleri çıkarttım ve bi tabağa koyarak geniş bir tava aldım elime.Bunu Poyraz'ın kafasına geçirmek vardı ama kıyamadım.Tava da tam bi taraflarına vurmalıktı güzel olurdu yani.Yüzümdeki o salak sırıtışla tavayı ocağa koyup biraz zeytinyağı ardından köfteleri tavaya bırakıp altının kızarmasını bekledim."Ben bi köfteyle doymam yanlız"

Poyraz'a Omzumun üstünden baktığımda baş parmağını yalıyordu salataya bakarak
Tamam bu haline bile ölecek duruma gelmiştim.Üstü çıplak,geniş sırtı ve kasları...Ah tam bir Biskolata reklamındaki erkekler gibi...

"Doymazsın biliyorum.Odun!" dediğimde bana yan bir bakış attı.

Korkuyorum...

"Deniz?!"

"Efendim Poyrazım...?" bilerek yumşatmaya çalışarak söylemiştim bunu.Yoksa o bakış...Gerçekten kendimi çatıdan atsam yeriydi. "Offf...." dedi şakaklarını sıvazlayarak. İşte yanılmıyorsam en zayıf halkasından vurmuştum onu.Her zaman kullandığım kelimeydi zaten Poyrazımm..."Tamam sus bir şey demiyorum." zafer gülüşlerimden birini sergilerken önüme dönüp işlerime devam ettim.Poyraz Haklıydı. Midesinin kaç santim olduğunu bilmesem de doymazdı.Yanına ne yapsam diye düşünürken aklıma en uygun pilav geldi.Artık buna hayır derse kendisi dışardan söylesin bi şeyler. Ben aslında çok sık pilav yemezdim.Pilav nişastaydı çünkü ve fazlası vücudum için zararlıydı.Ama söz konusu burada aç bir ayı varsa işte bunu yapmaya değerdi.Ayrı yekten normal bir tencere çıkarıp biraz sanayağı koyarak kızmasını bekledim. Islatmış olduğum pirinçleri sakince döküp kabı geri çektim.Cızırtılı bir sesle pilav olurken daha çabuk kabarması için kapağını kapatıp pişmiş köfteleri geniş bir tabağa aldım."Bak sevgili abiciğinin başarılı parmakları nasıl bir salata yaptı. Örnek al" sesin sahibini biliyorsunuz zaten. Dilimi 20lik dişimin üstüne koyup gözlerimi devirdim.Kendini beğenmişliği yetiyor hatta artıyorken bir de örnek almamı söylüyordu.

Bu herif kendini övmekten başka bir şey yapmıyordu!

"Doğru sen her zaman her konuda birincisin zaten.Seni örnek almak ne haddime!" az önce oyun oynarken de yapmıştı aynı şeyi.

Ukala!

Tabakları çıkartıp orta tezgaha yerleştirirken yan gözle ona baktım.Sırıtıyordu.Bunu bilerek beni kızdırmak için yapıyordu biliyorum.Ama yapacak bir şey olmadığı için burnumdan solumaya devam ettim.Ne desem ne yapsam boşunaydı. Sadece aradan 3 ay geçmesine rağmen Poyraz'ı artık sular seller gibi ezberlemiştim.Birden dibimde bitiverdiğinde ellerimi yumruk yapıp tuttu ve dudaklarına doğru götürdü. Ben hala duygusuz ifademle ona bakarken o hala ellerimi öpmekle meşguldü.

Ne yapmak istiyorsa artık.

Üstüme doğru gelerek belimi tezgaha dayamamı sağladı ve yükünü bana tamamen verdi.Sanırım 2 dakika sonra nefes alamamaktan ölecektim."Sen benim gönlümde zaten birincisin.Bana ait olarak benim için...Sen benim için her zaman birincisin." yumruk olmuş ellerimi avucunun içine alarak sıktı ve bağrına dayadı. Küçücük elim onun ellerinde kaybolmuşken aralanan dudaklarımı kapadım. Yüz ifademin değiştiğini işte şimdi söyleyebilirdim. Poyraz her ne kadar odun olsa da bir kızın huyundan çok iyi anlıyordu. Onu kızdırıpta sonradan yumuşatmayı gerçekten çok iyi biliyordu.Dayanamayıp ellerimi çektim ve beline doladım kollarımı. Başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapadım.
Ah benim odun olduğun kadar doymayan şirin ve karizmatik erkeğim..

"Poyraz.." Kollarını sırtıma ve belime sıkıca dolayıp beni kendisine bastırdı."Söyle Poyraz'ın mavi denizi.Söyle...!" sahte bir şekilde çıksada gergin sesi,O 'Poyraz'ın mavi denizi' diye kullandığı kelime bile anımsatmıyordu sesinin anlamını.

"Seni seviyorum.. "

"Bende seni seviyorum."

Kaçıncı seni seviyorum deyişiydi bu? 2,3? Umrumda bile değildi kaç kere seni seviyorum deyişi.Söylese yeterdi benim için. Kafamı kaldırıp dişlerimi göstererek gülmeye başladım. Boynunu eğip bana baktığında o da gülmeye başladı.

Kıskanıyorum ama.Gülme şöyle. Kızların yanından geçerken bile gülersen gözlerini oymak o kızların saçlarını da kesip kesip ellerine vermek istiyordum.Sadece bana gülmelisin sen.Bana...

"Gerçekten dünyanın en güzel gülen kızlardan birisi olduğuna bahse girerim."dedi.Buna karşın daha da gülümsemeye başladım."Öyle mi? Gerçekten güzel gülüyor muyum?"dedim bende."Evet.Bazen bi gülüyosun bi gülüyosun ki...Hadi diyorum dünya bitti Kapatıp gidelim."

Daha da sarılarak çenesinden öptüm.Arada bi iltifat sıkıştırıyordu araya görmüyor değilim.Poyraz aslında gizli bir şekilde romantik olduğuna dair sinyallerini de veriyordu.Gözümden hiç hiç bir şey kaçmazken bu kadar uyanık olduğumu bu kadar seri olduğumu bende tahmin etmemiştim.Kendimi artık bu yavaş yavaş Poyraz'ın söylediği laflara alıştırsam iyi olurdu.

Yemeği Sonunda hazırlayıp bir de afiyetle yerken mümkünse iştahımı kaçırmamak için Poyraz'a bakmıyordum.Yoksa salyalarını ağzındaki lokmaları saça saça yemesini bende bilirdim.Birden mutfağı Poyraz'ın telefon zil sesi doldurduğunda yanağındaki kabarmış lokmayı yutmadan telefonunu eline alıp baktı. Baktığı anda kaşları çatılırken kulağına götürüp direkt "Noldu!?" diye sordu. Karşı taraftan gelen hafif olsa da duyulan bir erkek sesiydi.

Kadın olsa ne yazardı ki? Bir de karşı taraftan gelen erkek sesi diyorum.

Poyraz'ın kaşları daha da çatılırken ağzındaki lokması hızlıca çevirip yuttu ve sinirle dudaklarını araladı."Lan siz beni deli mi edeceksiniz ya!! Siz babama niye bakıyorsunuz!? O ne dediğini biliyor mu Allah aşkına!! O ihaleye girmeyeceksiniz diye kaç kere söyledim ben!! Şirketin zarara uğrayacağını bildiğimiz için konuşuyoruz dimi!! Niye adam gibi söz dinlenmiyo!!" tavana bakıp başını iki yana salladı hemen.Baya bi sinirli konuşuyordu.Hatta neredeyse kulaklarımın zarı patlayacaktı bağırdığı için.

İşler kötüydü...

"Off!! Kapat geliyorum!" dedi ve telefonu kapattı.Konuşmakla Konuşmamak arası gidip gelmiştim.Şimdi ne oldu diye sorsam bana da sinirlenirdi.Poyraz bu.Kızar mı kızar. "Sikiğim böyle işin be! Bıktım artık bıktım.!!" diye söylenip mutfaktan yine gergin bir şekilde çıkarken bende bedenimi kastığımı yeni yeni anladım ve yavaşca saldım kendimi. Poyraz'ın sayılı dediğim ama ilk defa bu kadar kararlı,ciddi ve sinirli halini bir kez daha gözler önüne sermişti.Yemeyiğimizin de içine edecek kadar adamı da nasıl sinirlendiyseler umarım mutlulardır.Başımı iki yana sallayıp Poyraz'ın ve kendi tabağımı alıp makinaya yerleştirmeye başladım.Ortalığı toparladıktan sonra mutfaktan çıkarken Poyraz'ın her zamanki gibi resmi takım elbisesiyle hızlı bir şekilde aşağı inerken gördüm. Hala daha sinirliydi.Yine hızlı ve seri bir şekilde anahtarlarını telefonunu alıp son rutin işlerini halletti.Bende tabi sırtımı duvara yaslamış onu seyrediyordum.Şirkette bu kadar önemli bir sorun olmasaydı Poyraz sinirlenmezdi.Telefonda da dediği gibi karşı tarafın sözü dinlenmemişti.

"Ben gidiyorum.Geç gelebilirim." Başımla onaylayıp evden gidişini izledim.Oflayıp odama çıkarken bende ne yapacağımı düşünmeye başladım.Evden dışarı çıksam nereye gidecektim ki? En iyisi bizim kızları arayıp bir şeyler yapmaktı.En doğrusu da buydu bence..

********************

"Aga ben bunu izlersem varya altıma sıçarım" dedi Simge. Ciddi bir ifadeyle Esin'nin elinden DVD'yi alıp baktı. Bende mutfakta hazırlamış olduğum cipsleri ve içecekleri sephaya yerleştirdim. "Daha karar veremediniz mi?" diye sordum bezgince.Yarım dakika mutfakta oyalanmama rağmen bi film bulamamışlarsa pes diyebilirim sanırım. "Ya Musallat 2 güzel işte ver şunu Simge!" Esin sinirli bir şekilde Simge'nin elinden DVD'yi alıp açmaya koyuldu. Bende koltuğun ortasına oturup bağdaş kurdum ve onları izlemeye başladım. Bu gün nedense çok şirin giyinmişlerdi.Esin omuzları düşük beyaz salaş bir kısa kollu altında ise lacivert taytı ve beyaz soket çorapları vardı ayağında. Saçlarını dağınık bir topuz yapmıştı. Genellikle saçını hep saldığı için dağınık topuz sarı saçlarına yakışmıştı.Simge zaten evinden kaçmış gibiydi.Altında gri bol kısa şortu -ayakları çıplak- üstünde de supermanli bluzu vardı. Saçları tabiki de toplanıktı.

"Ya açma şunu Esin ya..Korkarım diyorum. Altıma sıçarım diyorum."

"Ay yeter Simge! Sıçarsan sıç gidip yıkarsın götünü ne yapalım? Korkarım diyorsan da Gökhan'ı arayabiliriz"dedi Esin ve bana göz kırptı. Ben yavştan kıkırdamaya başlarken Simge en ağır bir şekilde gözlerini devirdi ve yanıma hızlı bir şekilde oturdu. Bir dizini kırdı ve ayağını koltuğa dayadı. Kollarını göğsünde bağlarken bana dirseğini çıkartıp " Kıkırdamama sende!"dedi.Daha fazla kendimi tutamayacağımı anladığımda elimle ağzımı kapatıp sesli bir şekilde güldüm. Gerçekten bu Simge'nin Thug Life olmuş haliyse artık topuklarımı yere vurup vurup gülebilirdim.

"Aferin Esin sana! Koca bir aferin!" deyince yine Simge,bir kahkaha daha patlattım.Niye gülüyorum bilmiyorum ama şu anki kızarmış yanakları ve utanmış hali inanın ki gülmeye değerdi.

Film artık başlarken Esin de ışığı kapatıp yanıma oturdu. Bende sephadan aldığım cips kasesini kucağıma koydum ve izlemeye başladım.

**
"Yaa...Burası çok korkunç" hafif ağlamaklı bir şekilde koynuma sokulunca Simge gözlerim Esin'e kaydı. Başını iki yana salladı o da.Sabır dilemek istermiş gibi.Ağzımdakini yuttuktan sonra tekrar ekrana odaklandım.O sırada zil çalarken kucağımdaki tabak da dahil Simge'nin tiz çığlığı ve bizim koltukta hoplayışımız hepsi ardı ardına sıralanmıştı.Esin filmi durdurup ışığı açtı.

"Kim olabilir ki?" diye sorunca düşünmeye başladım. Poyraz olduğunu tahmin ederken saate baktım. Baya bi geç olmuştu. Bana da geç geleceğini de söylemişti zaten.Poyraz diye umarak omuzlarımı Esin'e karşı silktim ve kapıya yöneldim.Simge ve Esin de Arkamdan gelmişlerdi.Kapıyı açtığım anda kendinde olmayan bir Poyraz ve onun kollarından tutan Semih ve Gökhan'ı görmemle gözlerim tenis topu kadar açılmıstı.

Poyrazıma ne olmuştu böyle!

"Yenge al şunu!" dedi Semih Poyraz'ı üstüme iterken.Poyraz sendeleyerek bana doğru savrulurken zar zor kavrayabilmiştim kolundan.Gerçekten kör kütük sarhoş olmuştu bu herif. "Neden bu kadar içti noldu!?" diye sordum telaşla ikisine bakıp.Semih soluklanırken Gökhan "İşler kötü gidince içkinin dibini vurdu. Yapma abi içme dedik ama dinlemedi."

"Artık ne yapçaksan yap Yenge.Eve kadar taşıyana kadar bağırsaklarım patlayacaktı nerdeyse." Semih bir kez daha oflayıp kolunu Esin'nin omzuna attı.Gökhan da içeri geçerken gözleri hala yarı açık bir şekilde bana bakan Poyraz'a baktım.

Ne kadar da tatlıydı bu hali... Bebek gibiydi yüzü. İnsan bi işi kötü gitse bile bu kadar içermiydi?

Ne gururlu adamsın be Poyraz..!

"Deniz!" dedi boğukça.

"Efendim?" dedim ve kolunun birini omzuma dolayarak diyer Boşta kalan kolumu da beline sardım.Odun kadar ağır olan birisini nasıl taşıyacaktım bilmiyorum ama buna mecburdum.Cevap vermeyip sersemce merdivenleri çıkmaya başladı. Bende onunla birlikte tabi.Dengesini -daha doğrusu dengemizi- ne kadar da sağlamaya çalışsam da yine takılıyordu ayağı bir yerlere.

Kolay kolay sarhoş olmayan birisiydi aslında.

Odasına girince kapıyı kapatıp ona döndüm. Onu sonunda yatağına oturttuğumda hızlı nefes alış verişlerini düzene sokmaya başladı.

"Yardım etmemi ister misin?" diye sordum.Bu kafayla elinden bir şey gelmeyeceğine benziyordu.Kafasını salladı. "sadece gömleği çıkar.Sıcak...!" dedi elini yelpaze yapıp hafifçe boyun tarafına sallarken."Haklısın bekle."deyip sürgülü kapısına ilerledim.İçerisi sıcaktı doğru. Poyraz haliyle bir de içkinin verdiği sıcakla daha da terlemişti kesin.Kapıyı açtıktan sonra perdesini çekip ona yaklaştım.

O oturur haldeyken önüne diz çöküp gömleğinin düğmelerini teker teker açmaya başladım. Kusursuz kasları yine belirirken dudaklarımın yukarıya doğru hayranlıkla kıvrılmasına engel olamamıştım.

Muhteşemdi...

Ayağa kalkıp eteklerini çekiştirerek pantolonunun gazabından kurtardım ve omuzlarından sıyırarak başımı biraz daha yaklaştırdım yanağının kenarına.O anda işte hissetmek istediğim buydu diyebileceğim nefesi,şakağıma doğru temas halindeydi.O anda kendimden geçerken gözlerimi kapatmamak için zor tuttum.Gömleğini çıkarttıktan sonra zor da olsa ayrıldım ondan. Kırışmamasına dikkat ederek güzelce katlayıp koydum bir kenara.

"Hadi yat!" Omuzlarına hafifçe baskı uyguladım uzanması için.Başını yastığa koyduğu an bileğimi kavradı. "Gitme sende.Yat yanımda." bu cümlesi gülümsetmişti beni.Tabiki de onun yanında kalacaktım.Poyraz'ın bu sinirli ya da sarhoş haliyle bırakıp gitmezdim."Tamam gelicem bekle."

Aşağı inip Esinleri uğurladıktan sonra etrafı toplayıp odama geçtim. Dişlerimi fırçalayıp Poyraz'ın odasına geri döndüm.

"Geldin" dedi kollarını yarı bir şekilde açarak."Evet Aslanım geldim ve yanındayım."

Huysallaşmış bir yavru köpek gibiydi şu anki hali.Keşke her zaman böyle olsa diye düşünmeden edemedim.Beni kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı ve başımı bağrına bastırdı.

"Poyraz'ın mavi gözlüsü.. sevdiceği herşeyi. Uyu bakalım. Seninle birlikte günüm aydın olsun..."

*****************

Uyumaya gidiyorum bende jsjskaha.Esnemekten çene kemiklerimi hissedemez oldum. Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi mutlak bekliyorum canlarım...Bunu şimdi okuyanlara iyi geceler sabah okuyanlara da günaydın ya da tünaydın her neyse...

sizleri sevip de öpcük manyağı yaparak uğurluyorum...
😘😘😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴

Continue Reading

You'll Also Like

1.7M 103K 49
Bir gerçek ailem klişesi. Düzgün yazılmış, saçma olmayan bir biyolojik ailem kitabı arıyorsanız, hoş geldiniz. Yalnız içeri girmeden uyarayım! Ankara...
İLKİM By ✴

Teen Fiction

166K 5.6K 49
Kaybedecek hiçbir şeyleri olmayana kadar yenildiler, birbirlerine yenik düşene kadar kaybettiler. Bu his o kadar tarifsizdi ki, onlara kalan son şey...
812 166 21
Gözlerimizin önünde bulunan binlerce belkide daha fazla madde var. Gökyüzü, yeryüzü, güneş, ay, yıldızlar, canlılar, cansızlar, gözümüzün gördüğü, k...
1M 45.6K 58
(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile kalan Hira, hayatında bir çocuğa yer ver...