Üvey Abim (Tamamlandı)

By _Valerian_

19.1M 604K 119K

Adam güçlü esen bir Poyrazdı.Kız ise kendi sularında boğulan mavi bir Denizdi.Adam çok acımasız ve kendini dü... More

ÜA-TANITIM
ÜA1-
ÜA2-
ÜA3-
ÜA4-
ÜA5-
ÜA6-
ÜA7-
ÜA8
ÜA9-
ÜA10-
ÜA11-
ÜA12-
ÜA13-
ÜA-14
ÜA15-
ÜA16-
ÜA17-
ÜA-18
ÜA-19
ÜA20-
ÜA21-
ÜA22-
ÜA23-
ÜA24-
ÜA25-
ÜA26-
ÜA27-
ÜA28-
ÜA29-
ÜA30-
ÜA31-
ÜA32-
ÜA33-
ÜA34-
ÜA35-
ÜA36-
ÜA37-
ÜA38-
ÜA39-
ÜA40-
ÜA41-
ÜA42-
ÜA44-
ÜA45-
ÜA46-
ÜA47-
ÜA48-
ÜA49-
ÜA50-
ÜA51-
ÜA52 +18
ÜA53-
ÜA54-
ÜA55-
ÜA56-
ÜA57-
ÜA58-
ÜA59-
ÜA60-
ÜA61-
ÜA62-
ÜA63-
ÜA64-
ÜA65-
ÜA66-
ÜA67-
ÜA68-
ÜA69-
ÜA70-
Şirinelerim Bi bakın Önemli!!
ÜA71-
ÜA72-
FİNAL.
1.
2
3.
4.
Kesit.
5
6
Son

ÜA43-

212K 5.8K 1.3K
By _Valerian_

*Medya Deniz*

***

"Uzatsana Bacaklarını." dedi çimlerin üzerinden kalkıp. "Bu nerden çıktı şimdi ne güzel yatıyordun" dedim bende.

Bahçeye çıkıp yıldızları seyrediyorduk da.Ama neyseki illa içine edicek bir sebep buluyordu Öküz. "Çimlere yatmak yerine senin dizinde yatmayı tercih ederim.Şimdi uzat" dedi.Gülümseyebilmiştim sonunda. Demek çimlere yatmayı benim dizime yatmaya tercih ediyordu öyle mi? Evet.Poyraz beni bir kere daha şaşırtmıştı. Bağdaş kurduğum bacaklarımı uzatıp başını aldım ve koydum bacağıma.Keyfi yerine gelmiş olmalı ki gözlerini kapatarak gülümsedi.Bende ellerimi arkaya dayayıp destek alırken yeniden aşinası olduğum sesi duymuştum. "İyi ki varsın..." yine gülümsemiştim.

İyiki vardım.
İyi vardık..

"Sende iyi ki varsın.. Poyraz.."

"Burda Aslanım demen gerekmiyor muydu."

"Bilmem aklıma ilk adını söylemek  geldi.

Ellerimi arkamdan çekip silkeledim ve Poyraz'ın saçlarına koydum.Yavaş yavaş oynamaya başlarken o koku...Burnuma kadar ulaşmayı becerebiliyordu.

"Bende sana eskisi gibi Şirine desem?"

"Aklından bile geçirme Poyraz.

" o zaman sende 'Poyraz' denen o kelimeyi kullanma  ufaklık..

Adı Poyraz değil miydi?

"Ufaklık ne ya..?" dedim şaşkınca. Ufaklık değildim ben. Koskaca Tıp fakültesi okuyan kızdım.

"E işte anla artık neden dediğimi." dediği anda dizlerimi geri çektim."Öküz..." salaktı bu herif.Hemde katıksız salak.Ya da malda olabilir.Şu anı bozdu ya pes diyorum artık.Aslında bi dakika.Ben niye kızıyorum ki? Klasik Poyraz değil miydi işte.

Başını sinirli bir şekilde kaldırdı ve gözlerini bana dikti.Beni ittirdiği gibi çimlere doğru uzanırken ağzımdan küçük bir çığlık çıkmıştı. Bu herif kendini ne zannediyordu böyle!?

"Seni yolarım oğlum...!!

Ellerini başının altında birleştirip "Yolsana hadi?" dedi.Madem Poyraz bey bu kadar meraklıydı...Anladım ben oyun istiyordu bu salak!!

Yanağına bi tane tokat geçirip saçını çektim ve geri çekildim. "Hassiktir!! Deniz!!" diye bağırınca ayağa kalktım."Ne lan ne!! Bunu sen istedin." benimle birlikte ayağa kalkınca dil çıkartıp koşturmaya başladım.Arkamdan koşarak geldiğini hissedebiliyordum o yüzden daha da hızlanmaya başladım.

Kesin beni yakalayacaktı bu kesin..

"Kaçma gel lan buraya!!"

Oha!! Dedim kendi kendime.Eli kolumu nasıl kavramıştı bi ben görmüştüm herhalde.Poyraz'ın uçma yeteneği vardı Herhalde. Ne ara yakalamıştı bu beni!?

Birden Dünyayı yine ters görünce poposuna vurcağım gelmişti. Resmen beni omzunda bir bebek gibi savurup duruyordu.

"Poyraz!!!" diye bağırdım ellerimi yumruk yapıp. "İndir beni seni hayin köpek!!"

"Senin için iyi bir fırsat bu, bak hadi bak.Cidde'n bir şey demiycem." dediğinde gözüm kalçasına kaydı.

Sinsice sırıttım.Yani yukarıdan izlenmesi cidden güzeldi ama hakkını verelim.

"Benden daha abazasın kızım" Dedi gülerek.

Gözlerimi tabiki de devirdim.Evet Abaza olabilirdim ama bundan senenah!!

"Hadi len ordan.Benle tanışmadan önce kim bilir benden daha ne abazalıklar yapmışsındır sen." tabiki de en Abaza oydu.Yani illa bu zamana kadar sevgilim olmadı diye Simgeyle erkek de mi kesmeyecektim.

Ups!! Ağzımdan kaçırdım.Evet sevgili okurlar.Simgeyle bazen Poyrazla tanışmadan önce abazalık yapıp meteorları kesmişliğimiz vardı. Kan kaynıyordu ne yapalım..

"Poyraz!?"

Evet şimdi sıçmıştık.Bu Yekta amcanın sesiydi ve kesinlikle bu ses...İyiye gitmediğinin işaretiydi."Efendim baba!?" harika.Konuşacağına beni çoktan yere indirmesi gerekti.Hafifçe belini çimdirdim."ah!! Kızım napıyon ya!?"dedi sonunda.Yani canını acıtmış olabilirdim ama beni yere indirmesi lazımdı.Şu an resmen domalmış bir şekilde Poyraz'ın omzundaydım.Hele de Yekta amcanın karşısında...Kesinlikle yanlış tercihti.

"İndir. Kardeşini hemen.!!"

Poyraz bir iki saniye sonra beni yere indirirken oramı buramı düzelttim ve boğazımı tazeledim.Kendimi suçlu gibi hissediyordum. O yüzden Yekta amcanın yüzüne bile bakmadan ayaklarıma diktim gözlerimi.Umarım bir şeyleri yanlış anlamazdı."Hala daha çocukluktan çıkamamışsınız anlaşılan.Özellikle de Poyraz sen.Kardeşinle uğraşmayı bırak"

Yine suçlu Poyraz çıkmıştı. Yavaşca gözlerimi Poyraz'a çevirdiğimde ellerini cebine yerleştirmiş umursamadığını gördüm.O bu zamana kadar hep Yekta amcanın dırdırlarını çekmiş olmalıydı.E buda buna alışmıştı ve babasını takmıyordu bile."İyi geceler "dedi Poyraz ve babasının yanından geçerek merdivenleri çıkmaya başladı.E artık bana da onun yanına gitmek düşüyordu. " iyi geceler "dedim Yekta amacaya ve bende merdivenlere yöneldim.Poyraz'ın odasına vardığım anda o kusursuz kaslarını isteyerek meydana çıkartmasını istermişçesine bluzunu çıkartmakla meşguldü.

"Yanına gelmem konusunda bi sakınca yoktur umarım." diyerek yanına yaklaştım. "Hayır aksine mutlu olurum." dedi ve gece lambasını açtı.Elimi yavaşca masasında gezdirirken yine çocukluk fotoğraflarına kaydı gözüm. Bu küçük Poyraz kesinlikle şimdiki halini andırmıyordu.Kim bile bilirdiki küçük Poyrazın şimdi heybetli güçlü başarılı bir iş adamı olduğu? Masanın üzerindeki elimi tutunca hissedilmeyecek derece de titredim. Bana iyice yaklaşıp kulağıma yaklaştığında tarifi edilemez bi duyguya kapılmıştım.Elini bi anda belime koyup bedenimi kendine hapsetti ve benim kalp atışlarım işte şimdi kilometrelerce ötesinden duyulabilirdi. Şakaklarıma ardı ardına tam 4 tane öpücük bırakırken sakin bir şekilde nefes aldım.Olabildiğince aydınlatmaya çalışan mavi gece lambasının ardından bir elimi omzuna koydum. O anda mümkünse biraz daha bastırdı dudaklarını.. Sanki bilerek anı yaşamak için yavaş davranıyordu.Karşısındakini ne kadar da olsa bir sonrakinde ne yapacak dedirtiyordu. Sessizdik ve ben şuan bu anın geçmemesi için can alıp,can verirdim gerekirse.Tuttuğum nefesimi dışarıya üflediğimde Poyraz köprücük kemiğime doğru eğdi boynunu. Sanırım konuşsam cinayet,sussam intihar dedikleri bu olsa gerekti. Dudaklarının aralandığını tenimde hissederken fısıldarcasına konustu.

"Aşık olduğum tenin ve dudaklarının müptelâsıyım"

Şu anda romantizmi bozmak istemezdim ama tam gırtlağımda Sabâ Tümer kahkaha atmıştı.

Gülümsedim.

"Hep koklayıp da aşinası olduğum o kokunun bağımlısıyım artık"

Öyleydi.Bağımlısıydım artık onun.Kokusunun.Saçlarının..

Başını yüzüme çevirip o yumuşak dudaklarını sanki incinecekmişim gibi narince öpmeye başlamıştı.Ona uyum sağlamaya başladığım an sanki ömür boyu böyle devam edecekmiş gibi,öptü.Sanki her öptüğünde bir sonraki için sabırsızlanıyordu. Bu sonsuza kadar devam etmeliydi.

Yine tişörtümden açıkta kalan köprücük kemiğime dokundu.Eğilip tekrar öptüğü an ölü kelebekler canlanmıştı.Başka türlü tarifi edilemezdi.

"Burada yaşamama izin ver.Tek ihtiyacım bu..."

****************

İki çift göz...

Bana bakıyordu uyandığımda.Gülerek elimi yanağına koydum. Yumuşacıktı.Keşke her sabah onunla birlikte uyanma şansım olsaydı.Her sabah yanımda birisinin olduğunu hatırlayarak uyanmak..Bir kadın için en güzel ödüllerden birisiydi bence.Dayanamayıp dudaklarımı birleştirdim onunkilerle.Normalde sabah kalkınca ağız kokusu denilen bir şey olurdu ya hani...O söz Poyraz için geçerli değildi.Onun nefesi her daim güzel kokuyordu.Kendimkini bilmem.Belki ağzımda leş taşıyor da olabilirim. Belki de kokulu bir gül bahçesi... Tamamen Poyraz'a kalmıştı.Hiç utanmadan sıkılmadan bunu dile getirirdi.Açık sözlüydü.

Öpüşmemiz gittikçe sertleşirken kalbim teklemeye başlamıştı. Onunla her özel anımda değişik duygular hissediyordum. Alışamamıştım bir türlü. Onunla rahat uyuyordum.Onunla güne huzurlu başlıyordum.Ben onun bu haline aşık olmuştum zaten.

Hadi ama tekrar Üvey abime aşık olmam konusunda beni uyaracak mısınız...

Hani bir bitkiyi toprağa diktikten sonra can suyunu verirsiniz ya.İşte benim can suyum Poyrazdı.Ciddi söylüyorum Poyradı.Beni bir şekilde kendime getiriyordu...

"Sabah sevişmemizi gerçekleştirmek istiyorsun herhalde."

Sözüyle düşüncelerimden sıyrıldığım gibi gözlerimi açtım.Fena fikir değildi aslında..

"Bilmiyorum ama gittikçe beni sen gibi yapıyorsun Poyraz..Seninle delice sevişmek istiyor bi yanım ama bir yanım hala daha korku ve tereddüt içinde.."

Hele de ailem konusunda. Annem ya olur ya babamın kulağına giderse fena halde yerin dibini boylardım.İstediğim tek şey Poyraz'ın yanında olmaktı...Yine köprücük kemiğimi öpsün orada yaşasın bir ömür boyu de benimle olsun istiyordum.

"Bana ait olduğun sürece.." cümlesini yarıda kesip üzerime yattı."Sana hic kimse bir şey yapamaz Deniz gözlüm.."gülümsedim sadece.Şu Deniz gözlüm lafını kullandığı an o mavi gözlerimi öpesim geldiği doğrudur.Bir insan bu kadar mı güzel kurardı cümleyi...

Dayanamayıp kollarımı boynuna doladım.Bu zamana kadar hiç bir ilgimi bir erkeğe bu kadar vermemiştim.Poyraz dışında hiç bir erkek için ağlamamıştım.Hayatımın bir başlangıcıydı Poyraz...

"Sana aidim..."

"Bana aitsin.."

Ailemin bakış açısından bakıldığında bu yanlıştı.Elbet bir gün öğreneceklerdi durumumuzu.Kaçış Yoktu.Tüm samimiyetimle güvendiğim adama bırakmıştım herşeyimi..

Kara sevdaydı benimkisi...

Kara sevda.Hiç ummadığım resmiyete bürünmüş bi adama aşık olmak...Fark etmezdi..Hiç bir şey fark etmezdi.Bu gönül sevdikten sonra gerisi de gelirdi.

Poyraz Denizin büyük yarasıydı.Yeri geldiğinde çakışınca tusunami de olmuştu. İkimizin sinirle birleşmesi sonucu ortaya çıkan doğa olayı...Tusunami..

Poyraz bi anda saate bakarken rahatlarcasına nefesini dışarıya verdi."Daha zaman var hele şükür.." kollarımı boynundan çekip etrafa göz gezdirdim.O anda hemen yanımdaki komidinin üzerinde duran gri desenli bir kravat çekti dikkatimi.Uzanıp elime alırken Poyraz'ın zevklerine hayran kalmak gerekirdi nedense.

"Kravat??" deyince suratına baktım

"Evet.Kravat." rulo halinde olduğu için yavaşça açarken kravatı bile o çok sevdiğim parfümü kokuyordu.Adam mükemmellikte birinci sıradaydı. Dudağımın kenarı yukarıya doğru kalktı hafifçe. Çapraz bir gülüşle Burnuma götürüp kokladım ve bağrıma bastım. Bu nasıl bir bağlılıktı bilmiyorum. Çok değişikti hissettiklerim.

"Bana ait olan herşeyi seviyorsun" dedi ve üzerimden kalmayarak dizlerinin üzerinde yükseldi.Evet.Ona ait olan her eşyayı seviyordum.Yalan yok. Kravatı elimden alırken ne yapacağını dikkatle izledim."Küçük bir oyun?" başımı iki yana sallayıp güldüm.Evet.Küçük bir oyuna sanırım vardım.Her iki bileğimi ona uzatırken kravatını fazla sıkmadan el bileklerime doladı ve bağladı. Ardından birbirlerine birleşik olan kollarımı arkaya atarak "Böyle tut" dedi.Kabul ettim.

Sonuçta Küçük bir oyun.

Nefeslerim yavaştan hızlanmaya başlarken her ne olursa olsun tutmaya çalıştım. Korkulacak bi şey yoktu.Adam burda ırzıma geçecek değildi ya...

Bluzumu vücudumdan boyun hizama ardından gözlerimin üzerine koyarak dudaklarını benimkilerle birleştirdi.Şu an gözlerim kapalıydı ve ne yapacağını görme yetkimi de tamamen elimden almış durumdaydı.Vücudu bile benim vücudumla temas haline geçerken o kalbimdeki kan pıhtısının atmasına engel olamıyordum. En kötüsünü sizde biliyorsunuz...

Kasık ağrım...

Her kalbim atışında kasık ağrım da baş gösteriyordu.

Elleri belimi kavradığında dudaklarımı öpmeye devam etti.Belimdeki elini birden şortumun içini daldırdığında ağzım iki karış açılmıştı... Dedim ya..Hiç tatmadığım hiç yaşamadığım bir olaydı. Şikayetçi misin diye sorsalar direkt hayır derdim.Çünkü Poyraz beni aydınlatıyordu.Saflığımı temizliğimi o alarak beni aydınlığa kavuşturuyordu..yumruklarımı sıkıp kollarımı indirmeyeceğime kendi kendime söz vermeye başlamıştım.Çünkü o zevki tadarken kollarımın havada durması gerçekten çok zordu. Şu an içeri bizim evdeki hizmetçilerden birisi girse ya da Poyraz'ı uyandırmk için babası girse sonumun ölüm olacağını bende biliyordum.Sırf ona güvendiğim için bu hallerdeydim.Dedim ya gittikçe huylarıyla ben oluyordum.

Birkaç dakika sonra tamamen çıplak kalınca çıldırmak üzereydim. Ellerimi yavaşca çözerken ona yardım edip bileklerimi ittim ve boynuna dolayarak kucağına çıktım. O oturur hale gelirken bacaklarımı beline doladım ve sıkıca sarıldım.Maksat zevk almak değildi.Maksat onun yanında onunla birlikte olabilmekti.Kollarımı sırtına sarılabildiğim kadar sarıldım. Ellerini dolandırarak önce baldırlarıma sonra kalçalarıma en son ise belime sarıp beni kendisine bastırdı. "Herşeyinle mükemmelsin.."

Sende öyle...

Boynuna Eğilip koklarken bende akşamki cümlesinin bir benzerini ona yönelttim."Burada kaybolmama izin ver.." bir ömür boyu o okyanus kokusunu içime çekip kaybolabilirdim.Dudaklarımı sıkıca bastırıp öptüm ve çenemi omzuna dayadım. İşaret parmağımı sırtında gezdirip daireler çizerken o dudaklarını göğüs arama yerleştirip öpmeye başladı. Ben de birden refleks olarak boynumu geriye atıp inledim.O dudakları nereye deyse beni mafediyordu.Beni yıkıyordu beni yerin dibine sokuyordu.

"Poyraz!!?"

Ah ben demiştim. Kesinlikle özel anımız bir şekilde bozulacaktı.Poyrazla ikimiz gülmeye başlayınca alnımı omzuna dayadım.Evet şu an kesinlikle utanıyordum.

"Poyraz baban?"

"Evet.."

Oflayarak tekrar güldüm... "Çıplağım..."

Ellerini yanaklarıma koyup kısık seste bir kahkaha patlattı.Of bu adamın gülüşünü gördükçe bir arabanın altında kalıp ölesim vardı yemin ediyorum. Beni kendisiyle yatağa yatırıp alnımı öptü ve hafiften yanaklarımı sıkıp "Çabuk giyin" dedi ve üzerimden kalktı.Bluzunu üstüne geçirerek dışarıya önden çıkarken bende ayaklanıp yerde duran kıyafetlerimi üzerime geçirmeye başladım. Poyraz'ın aynasından saçlarımı gevşek bir topuz yapıp kapıyı açıp çıktım. Ellerimi önümde bağlayıp merdivenleri yine birer birer inerken Poyraz'ın ya da babasının yüzüne nasıl bakacağımı bilemiyordum.Az önceki halimle şu an ki halim arasında dünya kadar fark vardı.Şimdi Poyraz'ın babası beni hiç bir şey olmamış, aramızdaki abi kardeş sevgisinin bir kısmını görmüş aslında Deniz Soysal'ın ne nane yediğini bilmiyordu. Annem de öyle.Yanlıştı biliyorum.Beni ne kadar aşağlayıp kızsanız doğruydu. İşte hepsi Poyraz'dan kaynaklanıyordu.

İçeriye girdiğimde Poyraz babasının elindeki dosyaları inceliyordu.Rahatsız etmeyip tekrar odama çıkarken duş almak adına üstümdekileri tekrar çıkartıp soğuk suyun altına yerleştim.Odama girip saçlarımı elimdeki havluyla kurulamaya başladım.O anda telefonum titreyince masamdan alıp mesajın kimden geldiğine baktım.

Gönderen:Simge.

"Acil buluşmamız gerek...Esin kötü durumda.."

Esin kötü durumda mı? Alt dudağımı kıvırıp çattım kaşlarımı. Havluyu yatağa fırlatırken sandalyeme oturup düşünmeye başladım. Kesin sevgilisi yüzünden kötü durumdadır.Yani sağlık durumu dışında daha ne kadar kötü olabilirdi ki.?

Gönderilen:Simge

"Tamam.Neredesiniz siz?"

Çok bekletmeden cevap gelirken sabırsızlıkla açtım.

Gönderen:Simge

"Benim evdeyiz Bekliyom."

Kız şu durumda bile uymuyordu yazım kurallarına.Bekliyom nedir arkadaş? Sanırım Bekliyorum diyecekti. Cevap yazmayıp masaya geri bıraktım.Ayağa kalkıp hemen yırtık bi kot şort ve kırmızı oduncu gömleğimi çıkartıp teker teker üzerime geçirmeye başladım. Gömleğimin düğmelerini ilikledikten sonra gevşek bir şekilde Kollarını dirseklerime kadar sıyırdım ve yine 3 düğmesini açık bırakarak bir kenarını şortumun içine sokuşturdum.

Salaş ve rahat giyinmeyi seviyordum...

Ayakkabı olarak da siyah nike spor ayakkabılarımı giyip gözlerime eyeliner çekip saçlarımı iki yandan arkaya kıstırdım ve aşağı inmeye başladım...

Karnım,daha doğrusu midem guruldayarak aç olduğunu resmen bas bas bağırırken birden Poyraz'ı görmemle doyduğumu hissetmiştim. Ne ara hazırlandığı aklım bile almamaya başlamıştı...Her zamanki dar koyu gömleklerinden Birisini giymişti.

E haliyle yakışacak tabi.

Bana iyice yaklaşıp boynunu eğerek bacaklarıma baktı. Tahmin etmiştim yine.Kesin laf söyleyecekti.Ellerini birden bacaklarımda gezdirince üstüme gelmeye bende geri geri gitmeye devam ettim.Yine ayağım tökezleyip düşersem varya kendimi çatıya çıkartıp kendimi aşağıya bırakırdım. Sırtım duvara deyince kaçacak bir yerim olmadığı için ellerimi göğsüne koyup ittirmeye başladım.

"Poyraz bak baban-!!"

" Babam yok evde! Ayrıca bu şortla...Nereye?"

"Simgelere Poyraz!!"

"Yalan söyleme!!!"

"Ayy!!!" diye cırlayıp ittim onu ve uzaklaştım.Ben ona nasıl yalan söylerdim..?!! "Ne yalanı be!? Arkadaşıma gidiyorum diyorum anlamıyo musun?"

Biz böyleydik.Daha şimdi yakın temaslar halindeyken birbirimizle atışıyorduk.Böyle bir ilişki hayatımda ilk defa görüyordum.Ne yalan söyleyeyim.

"İyi o zaman benim arabayı al"

"Ne!?" dedim o anki şaşkınlıkla.Az önce benim arabayı al mı dedi bu adam? Kaç senedir araba kullanmayan birisine bana lüks arabasını mı emanet ediyordu? Yok canım daha neler."Ne ne?? Sana arabamı alman gerektiğini söyledim Deniz." tamam artık ciddi olduğunun kanıtına varmıştım.Bu adam gerçekten bana güvenecek kadar cesurdu.Ben o güzelim siyah Range Rover'ı kaza yapmadan eve getirebilirsem ne mutlu banaydı.!

Elini cebine atıp arabanın anahtarını çıkarınca ağzımı güçlükle kıpırdatabilmiştim."Poyraz kabul edemem.Ben-" daha cümlemi tamamlamadan elime tutuşturup "Bu gün Home Office çalışacağım evdeyim.Arabaya da ihtiyacım yok şimdi al ve git" dedi.Direkt yukarıya çıkarken bende olduğum yere yine çakılı kalmıştım.Ciddi ciddi bana arabasını vermişti. Mutlu olmuştum tabi.Yıllardır kullanmadığım arabayı şimdi kullanacaktım. Sekerek evden çıktım ve hemen evin önünde duran arabasına baktım. Keşke benim olsaydı demeden edemedim şimdi.Böyle bi arabaya nelerimi vermezdim.İçimden binbir türlü dua ederken arabaya binip anahtarla çalıştırdım ve Simge'nin evine yol aldım.

**

Poyraz'ın arabasını özenlice park ettikten sonra Simge'nin evlerine vardım ve kapısını çalıp beklemeye başladım. Simge çok beklemeden kapıyı açınca kolumdan tuttuğu gibi içeri soktu beni.

"K-kanka Noluyo ya ne bu telaş!?"

"Sorma Deniz sorma.Esin varya ağlamaktan yırttı kendini yırttı" dedi bıkkınlıkla ve içeri yol aldı.Çantamı bir kenara bırakırken o anda Esin'nin hıçkırma seslerinden bir tanesini duymuştum. Sanırım biraz fazla üzülmüştü. Ki bu zaten Semihle baya bi kavga ettiklerini gösteriyordu.Simge'nin arkasından ilerlerken ayağıma takılan bir sürü peçete vardı. Ve ağlamaktan yüzü domatese dönmüş Esin vardı. Hiç durmadan yanına oturup elimi sırtına sardım. Hiç durmadan bir hıçkırık daha patlattı ve bana sıkıca sarıldı..."Aldattı beni hayin köpek!!"

Oha!!

Gerçekten Semih'in böyle bir şey yapacağına inanamıyordum.Daha dün aşkımlı cicimli konuşuyorlardı oysaki."Benim hiç sevilecek bi yanım yok mu Deniz? O kız çok mu güzel benden Allah aşkına!?"

"Hadi!" dedi bir yandan Simge."Kahvaltı yapalım acıktım. " Neredeyse öğlen olmuştu ve biz hala kahvaltı yapmamıştık öyle mi? Hemen onayladım.Öyle açtım ki artık miğdem bile guruldamaktan bıkmıştı.Esin'e destek olup ayağa kaldırırken uyuşuk bir şekilde başını omzuma yaslayıp ilerlemeye başladı.

*****

İştahla kahvaltı rutinine devam ederken Simge sessizliği bozup söylenemeye başladı. "Bence bu Efsun denen kızın anasını ağlatmamız lazım." dedi.Efsun dediği kişi Semih 'in gönlünü kaptırdığı kişi oluyordu.Hak verdim."Bencede.Öldürelim." haklıydım.Bu zamana kadar bana can dostluluğuyla tüm şefkatliliğiyle yaklaşmış Esin,şimdi sevgili tarafından yıpranmış durumdaydı.Haliyle benim en yakın arkadaşlarımdan birisi olmuştu.Bende onun yanında olacaktım tabiki.

"O her akşam barda takılıyor" dedi Esin ağlamaklı bir halle."Ozaman bizde akşamki operasyonumuza başlamalıyız.Özellikle Esin sen.Bence ona orada Çin işkencesi yapmalısın."gözlerimi devirerek Simgeye baktım. O kadar da değildi.Ne o çin işkencesi falan? İki saçını çeker tokatlar biterdi bana göre..."Haklısın.Akşama o bara gidiyoruz ve o Efsunu benzetiyoruz.Ardından Semih'e gidip onun da saçını başını yoluyorum ve huzura eriyorum"diyerek arkasına yaslandı Esin.Akşama baya bi olaylı geçeceğine benziyordu.Eh geçsin bi zahmet.Kız burda neler çekiyor Semih beylerin umrunda değildi belki de..

****

Esin'nin morali yerine gelsin diye alışveriş merkezlerinden birine gelip akşam için bir kaç birşey bakmıştık onun üzerine.Ben almadım.Simge de almadı.Odamdaki dolap gerçekten kıyafet kaynıyordu ve artık alışverişten tiksinir olmuştum. Sadece bir kaç takı ve bileklik almıştım o kadar.Akşamki yapacağımız görev için nedense siyah giyinmeyi tercih etmiştik.Sanırsın FBI ajanları yine görev peşindeydi.Bu durum gittikçe komiğime gidiyordu.Sırf bi kızı benzeteceğiz diye ne planlar yapmıştık oysaki.

Poyraz'ın arabasını yeniden eve getirerek park ettim ve arabadan indim.İyi anlaşmıştım yavrucukla.Gerçekten arabalarla iletişime geçmeyi bile özlemiştim terbiyesizim.Kendi kendime arabanın farlarını salakça okşadığımı fark ettim ve hemen elimi çektim.

Napıyorum ben ya!?

İyice kafayı yedim araba kullanmakla.Ee kaç senedir ellerim direksiyon tutmazsa olacağı buydu tabi. Arabanın anahtarını elimde sallaya sallaya içeri girdim.Poyraz ne demişti sabah?

Evde Home Office çalışacağım...

Evde dediğine göre evdeydi.O mutluluk ve heyecanla odasına ilerlerken aklıma küçük bir oyun gelmişti.Poyraz'ın nasıl bir tepki vereceğini şimdiden merak ederken kapısını iki kere tıklayıp üzgün ifademe bürünerek içeri girdim.Tam tahmin ettiğim gibi arkasına dönük bir şekilde masasında işlenirken döner sandalyesini benden yana dönderdi."Geldin mi güzelim.?" ayağa kalkıp sarılmak için Kollarını açtı. Ama yüz ifadem oldukça sönük olduğu için ellerini omuzlarıma koydu."Ne bu surat Noldu?" işte şimdi gülmemek için yüz hatlarımı kasmaya başlamıştım.Vereceği tepkiyi öyle merak ediyordum ki bağıracak diye ödüm bokuma karışacakmış gibi geliyordu.

"P-poyraz ben... Çok kötü bir şey yaptım. " bu söylediğime daha da çattı kaşlarını.Alt dudağımı ısırıp suratına bakmamak için ayaklarıma diktim gözlerimi...Eğer yüzüne bakarsam dayanamayıp gülerdim biliyorum.

"Ne yaptın delirtme adamı söyle!!"

Gözlerimi sımsıkı kapatıp konuştum.

"Araban...Arabanı kaza yaptırdım Poyraz!!"

****************

Sjshakask...Tamam burda bitirmek istemezdim ama bölüm 2000 kelimeyi geçti. MERAK ETMEYİN YENİ BÖLÜM BOMBA GİBİ GELİCEK...

SİZLERİ SEVİYORUM...

Continue Reading

You'll Also Like

467K 22K 19
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...
517K 32.5K 101
"Kalbimin sahibisin Bay Jeon." [Kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükkanı'ndan satın alınmıştır♡] BojoHoy × Tüm Hakları Saklıdır. Başlangıç Tarihi: 24.0...
1.1K 240 40
Umut herkes için farklı anlam taşır. Kimisi için sadece bir duygudur. Benim umudum annemdi. 6 yaşındayken kaybettim umudumu. Annemin ölümünü izledim...
36.5K 933 33
Sevdiğim ile olmayacak bi gelecek kurdum rüyamda " O 👨 Ben 👩 aşkımızın meyvesi 👶 " Ama bilemedim kara Sevdam olacagını