Üvey Abim (Tamamlandı)

_Valerian_ tarafından

19.1M 604K 119K

Adam güçlü esen bir Poyrazdı.Kız ise kendi sularında boğulan mavi bir Denizdi.Adam çok acımasız ve kendini dü... Daha Fazla

ÜA-TANITIM
ÜA1-
ÜA2-
ÜA3-
ÜA4-
ÜA5-
ÜA6-
ÜA7-
ÜA8
ÜA9-
ÜA10-
ÜA11-
ÜA12-
ÜA13-
ÜA-14
ÜA15-
ÜA16-
ÜA17-
ÜA-18
ÜA-19
ÜA20-
ÜA21-
ÜA22-
ÜA23-
ÜA24-
ÜA25-
ÜA26-
ÜA27-
ÜA28-
ÜA29-
ÜA30-
ÜA31-
ÜA32-
ÜA34-
ÜA35-
ÜA36-
ÜA37-
ÜA38-
ÜA39-
ÜA40-
ÜA41-
ÜA42-
ÜA43-
ÜA44-
ÜA45-
ÜA46-
ÜA47-
ÜA48-
ÜA49-
ÜA50-
ÜA51-
ÜA52 +18
ÜA53-
ÜA54-
ÜA55-
ÜA56-
ÜA57-
ÜA58-
ÜA59-
ÜA60-
ÜA61-
ÜA62-
ÜA63-
ÜA64-
ÜA65-
ÜA66-
ÜA67-
ÜA68-
ÜA69-
ÜA70-
Şirinelerim Bi bakın Önemli!!
ÜA71-
ÜA72-
FİNAL.
1.
2
3.
4.
Kesit.
5
6
Son

ÜA33-

188K 6.9K 887
_Valerian_ tarafından

*Medya Deniz ve Poyraz*

"Kanka bak valla kalkmazsan tependen aşağı dökerim suyu ha..." elinde kocaman bir bardak su dolu başımda dikilen Simgeye nefret dolu bakışlarımı atarak doğruldum."Kızım normal bir günaydın da diyerek uyandırabilirdin...."diyerek gözlerimi ovuşturdum.Derdi neydi bunun sabah sabah? "Rüzgar gelmiş yine biliyor musun?aşağıda." dedi yanıma kurulurken."Allah aşkına onun buradan gittiği mi var?"dedim boynumu geriye atıp. Sürekli buraya damlıyordu ve benim sinirlerimde bir yönden bir yerlere  sürekli damlıyordu.Neden acaba?

Üstümü değiştirip saçımı güzelce ördüm ve sol omzuma koydum.Simgeyle birlikte aşağı inerken Rüzgâr'ın parfüm kokusu bütün yerleri kaplamıştı neredeyse...İçeriye girdiğimizde Rüzgar annemin bakışlarıdan kurtulup bana döndü. Yüzünde geniş bir gülümsemeyle ayağa kalktı ve elini belime dolayarak yanağımdan öptü."Yine her zamanki gibi çok güzelsin. Gel otur"deyip kolumdan tutarak yanına oturttu beni.Yine yakışıklılığı hatsafadayken burukça gülümsedim."Ender teyze ben gidiyorum izninizle.Denizcim görüşürüz" deyip uzaktan öpücük atan Simgeye çevirdim başımı... Nereye gidiyorsun beni yalnız bırakıp...sakince onayladım başımla "Görüşürüz"

"Benim çalışma odamda bir kaç işlerim var siz oturun" deyip ayaklandı annem. Bende yedim tabi bunu.Sırf Rüzgârla beni baş başa bırakmak istiyo biliyorum.Tamam anne öyle olsun."Ee  daha daha nasılsın?" gözlerimi ellerimden çekip ona baktım.Dünkü olaydan sonra hiç bir şey olmamış gibi davranması gerçekten sinirlerimi  bozuyordu.Boğazımı tazeleyerek "Şey..iyi nolsun evdeyim..." gülümseyip başını kâşıdı.Ama şimdi hakkını verelim böyle çok daha tatlı olmuştu. Gerçi her zaman öyle. Yakışıklı çocuk ama bazen sevmediğim huyları oluyordu."Ben şey dün için tekrar tekrar özür dilerim.Ben seni sevdiğim için bunu da abine açıklık getirmek için söyledim." yine bir şey söylemek için dudaklarını aralasa da söze ben girdim. "Olsun.O hep öyle.Sinirlidir.Yani çok şeye sinirlenir." diye saçma bir cümle uydurdum.Aslında artık bir konuyu açıklık etmemiz lazım.

Poyraz her yönden sinirli bi tipti.

"Pekala.Ben...daha doğrusu bana kızgın olduğunu düşünmüştüm.

"Hic kimseye kırgın ya da kızgin olmam ben.O benim gerçek abim olmasa bile beni bir yönden korumaya çalışıyor hepsi bu.

"Haklısın. Bak sinirlerime o an gerçekten hakim olamamıştım.Ben ne yaptığımı yeni anladım evden çıkarken...

"Tamam Rüzgâr. Abartma.Olsun geçti gitti.Hem Poyraz evde yok artık. Yurt dışında iş gezisinde...

"Öyle mi?" diyerek şaşırmış bir şekilde sordu.Başımla aşağı yukarı sallayıp onayladım onu."Peki.Ya ben aslında bu konu için gelmemiştim.Ya senden özür diliycektim aslında ama bunun için değil.Her neyse...Akşama bir arkadaşımın doğum günü partisi var.Merak etme böyle çirkin barlarda olmayacak.Evinde...Belki beraber gideriz diye düşündüm bana eşlik eder misin?" benden cevap beklermiş gibi baktığında derin bir nefes alıp verdim.Poyraz ne demişti giderken?

"Rüzgâra yavşamak yok."

Yok canım yavşamayı düşünüyordum bende.Tövbe Tövbe."erken dönmek şartıyla evet.Tanımadığım bi kişinin evinde fazla kalamıyorum da ben."ayağa kalkıp mutfağa yöneldim.O da arkamdan gelince konuşmaya başladı. "Sorun değil.Ben varım zaten. Bırakırım seni evine."Başımla onayladıktan sonra tezgaha gidip poşet çay kutusunu elime aldım.

"Çay?"

"Olur" 

Dudağımın bir kenarını dişlerimin arasına alarak iki tane poşet çaylardan aldım ve iki büyük kulplu bardağa koyarak ketılda duran sıcak suyu ikisine de boşalttım.Rüzgar ise yanımda ellerini tezgaha dayayıp beni seyrediyordu...

Bu adam çok....

Çocuksu...

Fincanları elime tutuşturup ona doğru uzattığımda hic beklemeden aldı elimden."Hep çay mı içersin?"diye sordu.Ardından bir yudum aldı."Yoo...Ama severim.İçerim yani."

"Sanırım biraz şeker atsam iyi olucak" diyerek yüzünü buruşturdu."Ay Rüzgar çok özür dilerim ya...Ben şekersiz içiyorum diye sana da koymayı unutmuşum..." hemen raflarda duran küp şekerlerden iki tane döktüm..."Sarılırsan affederim belki seni.." fincanı yavaşça tezgâha bıraktım."Sarılırım yani nolucak ki?" maksat arkadaşça olsun dimi?Kollarımı o iri cüssesine dolayıp sarıldım. Başımı göğsüne koyarken boyum onun yanında ne kadar da kısa kaldığını yeni yeni anlar olmuştum. "Bana sarılmana bayılıyorum Deniz.." saçlarımın arasına küçük bir öpücük bırakıp kollarını bana doğru doladı... Gerçekten fazlasıyla kaslıydı.Hem de baya baya kaslıydı...başımı kaldırmam için elini çeneme götürdü.Yine içimde amansız duygular yaşanmaya başlayınca beynim ondan Ayrılmam konusunda ciddi sinyaller vermeye başlamıştı. Ellerini yanaklarıma koyduğunda dudaklarıma kapanması bir olmuştu. Ben hayretler içerisinde ne yaptığını anlamaya çalışırken neden ondan ayrılamadığımı idrak edememiştim hala...Cesaret edip kendimi ondan ittim ve ani reflekse daha doğrusu sinirle ona sert bir tokat attım.

annemin o anda  kurtarıcı sesini duydum.

"Çocuklar..."

Rüzgarı bir kez daha ittirdiğim gibi hiç bir şey olmamış gibi fincanımı elime aldım.Rüzgar yine şaşkınlık içerisinde başını kaşıyıp anneme döndüğünde bende aynı şekilde anneme minnet bakışlarımı yolladım."Iıı şey...özür dilerim ben çıkıyorum da onu haber vermeye gelmiştim."dedi.Ne yani gördü mü bizi?

Lanet olsun!!!

Dudaklarımı birbirine bastırıp hızlıca salladım başımı.Gözlerinin içi gülüyordu sanki...Tabi öyle gördün bizi canına minnet...ah anne ah!!

Asıl bana ah!! İyi olmuştu ama tokat attığım.Hak etmişti.

"B-ben özür dilerim kendime hakim olamadım." diyerek bana mahçupça baktığında ''Bir daha sakın böyle bir şey yapmaya kalkışma Rüzgar!'' diye onu uyardım.Bu yanlıştı.Her şeyden önce bu yanlıştı.

''Benimle  yine partiye gelecek misin? bak bu çok önemli.Üstelik tanıdığın birisinin.Benim için değilse bari onun için gel..''  lütfen dermiş gibi yalvaran bakışlarına kanmak istemedim ilk.Önemli dediği  için sadece başımı salladım.Bir şey demeden oradan ayrılınca odama çıkıp ağzımı çalkalayıp tükürdüm bir kaç kere..

Dudakları...

Tanrım benimkilerle ilk defa buluşmuştu... Yine söylemeliyim ki bu çok yanlıştı...hem de çok. Yatağıma ilerleyip oturdum.Hala daha şoku atlatamamam normal bir şeymiydi sizce?

Kafamı dağıtmam gerekiyordu benim hemde acil.En azından akşama kadar test ya da ders çalışabilirdim.En uygunu bu olacaktı bence.

***********

Yine ve yine hazırlanmam gerektiği için masama yaydığım kitaplarımı kapattım ve dolabımın kapaklarına yöneldim.Bir kaç parça bir şey çıkarttıktan sonra düzleştiricimin ısınması için fişi taktım.














Hemen üzerime sade olarak kot şort yarım askılı yazılı bi bluz ve beyaz converslerimi ayağıma geçirdim (multi).Bluzumu şortumun içine soktuktan sonra ısınmış olan düzleştiricimi saçlarıma götürüp nazikçe düzleştirmeye başladım.İşim bittikten sonra gözlerime hafif bir eyeliner çektim ve kahverengiye kaçan düzleşmiş saçlarımı arkaya doğru attım. Fena değildim. Sade giyinmeyi tercih etmiştim çünkü tanımadığım birisinin doğum gününe gidiyordum.

Rüzgarın mesajıyla birlikte aşağı inerken anahtarımı ve telefonumu çantamın içinden bir kez daha kontrol ettim.

"Çok güzel olmuşsun " diyerek kollarını bana doğru açtı.Bunu istemiyorum dermişçesine bir kaç adım geriye gittim.Kolları havada kaldı bir süre ama bozulduğunu belli etmeyip bana arabanın kapısını açıp geçmem için çekildi.Bende şoför koltuğunun yanına yerleştim.

*******

"Kim bu Rüzgar tanıyorum dedin ama?''

Yoldan gözlerini bir saniyeliğine ayırdı ve bana baktı."Evet tanıyorsun.Gidince göreceksin." demek tanıyorum. Kimdi acaba? Bizim fakülteden birisinin olabilirdi.Ya da ne bileyim fakülteden ayrılan bir kaç öğrencinin de olabilirdi.

Saatler sonra nihayet beyaz büyük bir evin orada durmuştuk.Kemerimi çıkartıp arabadan inerken Rüzgâr'ın yanıma gelmesini bekledim. Arabanın anahtarlarını cebine attıktan sonra belimi kavradı.İçeri girince etrafa göz gezdirdim.Duvarlarda 'geçmiş olsun'
'Aramıza tekrardan hoşgeldin' diye yazılar asılıydı.Yerlerde renkli renkli balonlar varken bu yazılarının hala ne anlama geldiğini cözememiştim.

"Deniz!!"

Alya??

İnanmıyorum!!!

Kollarını açıp bana sıkıca sarıldığında hiç durmadan bende ona sarıldım.

Siz şimdi Alya kim? Diye soracaksınız dimi?

Cevabını vereyim o zaman.

Alya benim fakülteden arkadaşım.Yaklaşık bundan 2,3 sene öncesinde lösemi hastalığına yakalanmıştı.Sürekli tedavi olurken kendini o hastaneye mahkûm etmişti.Uzun bir süreç içerisinde zor durumlar geçirdi. Elimden geldiğince ona yardımcı olmaya çalıştım. Simge kadar o da benim çok değerli bi arkadaşımdı sonuçta.Yıllar sonra ilik nakli olarak tedavi oldu...Dökülmüş olan saçları şimdi eskisinden daha canlı gözüküyordu...

Duvardaki 'Aramıza tekrar hoşgeldin' yazısını böylelikle çözmüş olmuştum.benden ayrıldıktan sonra yanağıma kocaman bir öpücük bırakıp Rüzgara kısa bir bakış attı."Hoşgeldiniz. Hadi geçin!"gülümseyerek omzuna vurdum.

Rüzgâra da çok kırgındım.Neden daha önce söylememişti ki? Hediye falan almaya çıkardım aslında.Böyle elim bos boş gelmek olmazdı."Sen nasıl bi insansin ya...İnsan bi haber verir bos bos geldim buraya."deri koltuklara otururken gülümsedi. "Merak etme.Ben ona aldım hediye.Ve ikimizin ortak aldığını söyledim." içim bir yönden rahatlarken "İyi" diyerek gözlerimi devirdim.Pasta kesimine çok geç kaldığımız için biz önceden birkaç çatal tadıp bırakmıştım.Fazla tatlı yemeyi sevmiyordum.Ama söz konusu Nutella ya da çikolatalı lera fresca varsa onlara hayır diyemezdim.

Alyayla biraz sohbet ettikten sonra yine arkamı dönüp uzaklaşacaktım ki sert bir gövdeye yine çarpmıştım.Ama bu sefer yere düşmem kollarımdan tutularak engellenmişti..

"Ortalıklarda gözükmeyince merak ettim."

Sesin sahibine çevirdim başımı. Rüzgara gülerek baktım."Ben de senin yanına geliyordum."dedim.

Aklıma birden Poyraz'ın adamları gelince...

Siktir!!

Peşime de taktığını söylemişti dimi bu manyak! Kesin gördüler beni yemin ediyorum."Rüzgar ben gideyim artık baya bi uykum geldi." deyip son rütuşlarımı yapmaya başladım. "Neden Noldu ya?" titrek ellerimi cantama götürüp omzuma astım.

"Bi-bişey olmadı.Ben gerçekten fazla yorgunum. Bu arada beni bırakmana gerek yok.Sonra görüşürüz."diyerek oradan ayrılırken peşimden gelmemesi için dualar etmeye başladım. Her ne kadar bu yolda bu kısacık şortla yürümek istemesemde buna mecburdum.
******
"Yaklasma bana!!" popo üstü yere düşmüş bir şekilde karşımdaki magandaya baktım.Hafifçe sırıtmış bir şekilde üstüme doğru eğildi.."Senin ırzına geçmeyeceğim merak etme."ardından iğrenç bir kahkaha atarak "Seni sabaha kadar acından inletmeyi düşünüyorum Sürtük.."

Sürtük??

Ben??

Tabiki de hakli.Bu kadar kısa giyinmeyle sürtüklere benzediğim kesindi.."Gitsene be hayvan!! Ne sürtüğünden bahsediyorsun sen!!" ellerimle o sert omuzlarına vurmaya başlarken bi gram bile etkilenmemişti hayvan herif!!!

Ya bu çevrede hiç mi bi insan yoktu ya!

Sinirlenip kolumu tuttu...saçlarımı geriye doğru çekiştirdiğinde gözlerimi kıstım."Bu gece bu sokaklarda böyle dolanmamlıydın güzelim." saçımı bir kez daha çekiştirince acıyla inledim.O da pis bir kahkaha daha attı tabi.

O anda bir yumruk sesi gelince adamın üzerimdeki bütün elleri gevşemişti.Tıslayarak açtım gözlerimi.İlk önce görüş alanıma  siyah BMW girince hala bana bulaşan adamı yumruklayan kişiye baktım.Adamın artik pestili çıkınca tanımadığım kişi doğruldu.Korkak bakışlarımı fark etmiş olucak ki "Deniz hanım sakin olun.Poyraz beyin görevli adamlarındanım.Size bir şey yapmayacağım." tüm bendenim rahatlarken sadece başımla onaylamakla yetindim.Poyraz biliyor mudur acaba şimdi  bu durumu?

Eğer  adamlarından birisi  ona haber verdiyse ben ölmüşümdür bir kere.Elini uzattı kalkmam için.Tutup kalktım bende.Üstümü silkelerken "Poyraz beyin kesin emirleri var deniz hanım.Sizi eve bırakmak zorundayım..."

İste ölüm anım!!!

"Haber mi verdiniz?" diye konuştum titrek sesimle.Nolursun hayır de nolursun... "Hayır Deniz hanım.Gitmeden önce kesin talimatıydı.Lütfen sizi evinize kadar eşlik edeyim.Buyrun." içime serin sular serpilirken içtenlikle gülümsedim ve arka koltuğa kuruldum.Ben dedim.Poyraz adamlarını bir şekilde takmış işte peşime...Gerçekten bu adam fazlasıyla akıllıydı.Sanki bu kötülüklerin olabileceğini daha önceden görmüş,ve tedarikli  olmak için böyle bir şey düşünmüştü.

fazlasıyla akıllıydı...

Adam beni evime kadar getirince tekrar rahatlamış bir şekilde derin bir nefes aldım.Sonunda evimdeyim."Ben çok teşekkür ederim. İyi akşamlar..."Adam başını eğip hafifçe gülümsedikten sonra arabadan indim ve doğruca eve girdim.Bu gün fazlasıyla aksiyonlu geçmişti günüm ve hemen istediğim yatıp uyumaktı.Gerçekten o adam gelmeseydi simdi o pisliğin elinde olucaktım.Bir kere daha kurtulduğum için dualar ettim ve odama çıkarak kısa bir duş aldım.Üstüme pijamalarımı giydikten sonra bir bardak su içip yatağıma yattım...

Umarım Rüyamda Poyraz'ı görürdüm....

*****************

Rüzgara sinir oluşunuz ve Denizi eleştirdiğinizi görünce kahkaha atıyorum resmen.Merak etmeyin denizin en sonunda aklı başına gelecek diye umuyorum.Yani öyle olucak.Hikayenin devamini okursaniz pişman olduğunu çok iyi anlıyor..

Böyle yorumlara devam 😂😂😂


Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

Aşiret Paket niss tarafından

Genç Kız Edebiyatı

1.6M 102K 49
Bir gerçek ailem klişesi. Düzgün yazılmış, saçma olmayan bir biyolojik ailem kitabı arıyorsanız, hoş geldiniz. Yalnız içeri girmeden uyarayım! Ankara...
158K 8.5K 66
Ben, Simay Kara. Mutlu günlerim hatırlayamadığım kadar geride kaldı. Sevdiğim adam bana evlenme teklifi etti ve ben bunun bilincinde değilim. Uydurdu...
788 82 9
"Senden almam gereken bir intikam var Kim Taehyung" "Beni hiç tanıyamamışsın Jeon Jungkook ımm yoksa Kim Jungkook mu demeliydim" "Seni çok güzel oyun...
812 166 21
Gözlerimizin önünde bulunan binlerce belkide daha fazla madde var. Gökyüzü, yeryüzü, güneş, ay, yıldızlar, canlılar, cansızlar, gözümüzün gördüğü, k...