Ya Sen Olmasaydın? (Düzenleni...

By buseedede

1.4M 43.2K 6.8K

KEYİFLİ OKUMALAR ORTAKLARIM! More

Ya Sen Olmasaydın?
1. BÖLÜM - YENİ BAŞLANGIÇLAR
2.BÖLÜM - KARARLAR
3.BÖLÜM - Annemin Yerini Kimseye Vermem!
4. BÖLÜM - BU GECE UZUN OLACAK GİBİ..
5 - BÖLÜM - Zeyno'nun İç Sesiyle imtihanı
6. BÖLÜM - Sayer
7. BÖLÜM - Susmayan Telefon!
8. BÖLÜM - Yeni İş
9.BÖLÜM - Bakıcı Zeynep!
10. Bölüm - Bu Bir İlk!
11.Bölüm - Kaybetme Korkusu
12. Bölüm - Küçük Cadı!
13. Bölüm - Mutlu Başlangıçlar Mutlu Sonu Hak eder mi?
14. Bölüm - Açılmayı Bekleyen Kapalı Kutu Zeynep!
15. Bölüm - Sıra Zeynep'te!
16. Bölüm - Er ya da Geç Kaybedeceksin!
17. Bölüm - Karmaşık Duygular!
18. Bölüm - Nefret Aşka Dönüşür mü?
19. Bölüm - Acının Merkezi..
20. Bölüm - Karanlığa Yürümek!
21. Bölüm - Çaresizce, sadece onu istiyorum..
22. Bölüm - Barıştık yani?
23. Bölüm - Ona hala âşık mısın..?
24. Bölüm - Eğlence başlasın!
25. Bölüm - Sihirli Değnek
26. Bölüm - Ben galiba âşık oldum
27 Bölüm - Hayal edebildiğin her şey gerçektir.
28. Bölüm - İyi ki doğdun küçük cadı..
29. Bölüm - Huzurun kollarında
30. Bölüm - Benim imkânsızım!
31. Bölüm - Gerçekler..
32. Bölüm - Yaşanmaya değer..
33. Bölüm - En büyük yanlış!
34. Bölüm - Kalbinin ritmi
35. Bölüm (part 1) - Hayal Kırıklığı
35. Bölüm (part 2) - Seni Seviyorum..
36. Bölüm - Karaborsa
37. Bölüm - Ateşin içinde ki aşk
38. Bölüm - Tam Olarak BİZ!
39. Bölüm - Oyun yeni başlıyor!
40. Bölüm - Sonsuza dek!
41. Bölüm - ŞOK!
42. Bölüm - 'Derin' Kararlar
43. Bölüm - Şans?
44. Bölüm - Can Kırıkları
45. Bölüm - Gülüşü Güzel Kadın
46. Bölüm - Tutku Dolu Darbeler (part 1)
Part 2 - Tutku Dolu Darbeler
47. Bölüm - Ansızın Gelen Karanlık
48. Bölüm - İçimdeki Savaş
49. Bölüm - Diğer Yarım
50. Bölüm - Sancılı Günler!
51. Bölüm- Aile!
52. Bölüm - Anne Sözü!
53. Bölüm - Çaresizlik...
54. Bölüm - Teklif!
55. Bölüm - Karanlık!
56. Bölüm - Benim İstanbul'um!
57. Bölüm - Âşık Kadın!
58. Bölüm - Sevmek!
60. bölüm - Mutluluk Vakti!
61. Bölüm - Tatlı Telaşlar
62. Bölüm - Özlemek!
63. Bölüm - Masal
64. Bölüm - Son!
65. Bölüm - Gitmekle, gidilir mi?
DUYURU!

59. Bölüm - Seviyorum Merkez!

7.2K 390 69
By buseedede

İyi geceler ORTAKLARIM!

Memleketten henüz dönebildik ev işlerinden artı kalan zaman süresince bölüm yayınlamak istedim. Sizleri beklettiğimi biliyorum ama orada internet yoktu maalesef.

Güzel haberler ile döndüğümü düşünüyorum ve küçük bir açıklama yapmak istiyorum. Yeni bir hikâye yazmaya başladım. Ne zaman yayımlarım henüz bilmiyorum ama bunu sizinle paylaşmak istedim. Hikâyenin adı 'Hayallerin Doruğunda' daha detaylı bilgi almak için twitter üzerinden açtığım @H_Dorugunda sayfasını takip etmenizi öneririm. Şimdilik gidiyorum. Kendinize iyi bakın.

Bu bölümün ithafı 'the_merve' a gidiyor.

Keyifli Okumalar ORTAKLARIM!


Şimdi gemisi limana yanaşmış, halatlarını bağlamış, karaya sağlam bir şekilde ayak basmış bir kaptan gibiyim Kerem'in kollarında, başımı koyduğum göğsü limanım, kolları beni güvende tutan halatımdı. Başımı her omzuna yaslayışımda kendimi huzurlu hissediyordum. Güvenliydim. Korumasız olduğumu düşündüğüm bir an bile olmuyordu.

Güvenin kollarındayım, huzuru hissettiğim zamandayım. Aşktayım şimdi.

"Demek baba olmak istiyorsun." Diyorum Keremin yanağına öpücük kondururken

"Kız babası." Diyerek beni düzeltmeye çalışıyor.

"Kız mı? Bir kız daha istediğini bilmiyordum. Bundan bana hiç bahsetmemiştin!" diyorum Keremin kollarından sıyrılıp dirseğime yaslanarak

"Sen vurulduğun güne kadar düşünmüyordum zaten, özellikle kız çocuğu olayını ama o gün tüm düşüncelerim değişti."

"Ne oldu ki o gün?!" diyorum merakla, ben ameliyathanedeyken olmuş olmalı bir şeyler.

"Meral Hanım senin o gün miden bulanınca hamile sanmış. Hamile olsaymışsın bebeğimiz ölebilirmiş. Seni hamile düşündüm. Karnı burnunda, daha sonra bir kız çocuğu düşündüm ileri zamanlarında, kıvırcık saçlı bir kız, aynı sen gibi, gözleri kahverengi, saçları siyah ve kıvırcık. Ah, senden ne de güzel anne olur."

Kerem'in dediklerini gözlerimi kapatıp hayal etmeye başlıyorum. O anlar gözümün önüne gelirken elim bir anda karnıma gidiyor. Gözlerimi hala kapalıyken Kerem'in ellerini de karnımda hissettiğimde gözlerimi açıyorum.

"Senden de harika bir baba olur. Olmuşta. Kız mı olur erkek mi bilemiyorum ama bebeğimiz çok şanslı olacak. Hep kaderinin bana benzeyeceği bir çocuk dünyaya getireceğimi düşünürdüm ama senden sonra bu düşüncemden eser kalmadı."

"Unut o düşünceleri Zeynep, ben seni şans eseri buldum, kaybetmeye de niyetim yok. Sen benimsin Zeynep, seni kimselere bırakmam." Diyor Kerem karnımdaki elini yukarı çıkarıp avuç içi ile yanağımı severken

"Hayatıma iyi ki girdin Kerem, iyi ki benim oldun. Beni sevdiğin için teşekkür ederim."

"Seni sevmeyen ölsün!" diyor Kerem ve ikimizde gülmeye başlıyoruz. "Ama şöyle de bir durum var güzelim, bizi henüz kimseler bilmiyor ve artık tüm herkes bilsin istiyorum. Aslında bizi biliyorlar bence, tek yapmamız gereken ortaya çıkmak. Kimselerin görmediği yerde durup arada bir kadrajlara yakalanmaktansa, çıkar herkese boy göstermeyi tercih ederim."

"Şu tüm sokaklar bizi görsün hesabı diyorsun yani." Diyorum gülerek

"Aynen öyle, İstanbul'un tüm sokakları bizi görsün. Balat'a falan gideriz. Âlem gerçek aşk görsün!"

"Kerem sen yavaştan kırolaşıyorsun bak evlenince de böyle yaparsan seni yataktan atarım!"

"Valla güzelim, sen evlendikten sonra geceleri kendinde beni yataktan atabilecek gücü bulabilirsen atarsın." Diyor Kerem ve arkasından göz kırpıp kafasını başlığa dayıyor.

Dediklerini yavaş yavaş anlamaya başlayınca ağzımdan koca bir 'oha' kelimesi kaçınca güzel bir kahkaha da bunu eşlik ediyor.

"Ya ne diyorsun sen? Sapık adam! İmdat yetişin evde sapık var! Komşular yetişin!" bağırıyormuş gibi yapıp nidalar atmaya başlıyorum. Kerem gülerek tekrar sarılıyor bana saçlarıma öpücük kondurup yataktan çıkıyor. "Nereye gidiyorsun?"

"Maç izleyeceğim." Diyerek odadan çıkıyor Kerem bir anda anın şokuyla neye uğradığımı şaşırıyorum az önce burada romantizim yaşan biz değil miydik?

Hödük! Öküz! Al işte Melis doğru söylüyormuş cicim ayları geçince her şey yüz seksen derece değişiyor demişti de inanmamıştım. Daha parmağımda annemin yüzüğünden başka yüzük bile takmadı. Evlenme teklifi ile kaldık böyle, ay hele onda hiç yüzük yok. Kim bilir hangi kızlar hangi gözlerle bakıyorlardır müstakbel kocacığıma, kötü bakan gözleri çıksın inşallah 'ayy piiiissler!'

Hemen yataktan çıkıyorum. Üzerimde eşofman takımına benzer pijama olunca rahatça aşağı iniyorum. Merdivenlerden inerken bir anda kapı çalıyor. Kim şimdi bu gelenler? Hi! Allah bizi ne etmesin! Mustafa amca ve Aslı gelecekti, biz yukarıda ne yapıyoruz? Acaba kaçıncı zil çalışları? Umarım onlar değildir.

"Kerem? Kapı çalıyor!" diyorum merdivenin başından Kereme seslenerek, televizyonunun başından kalkıp kapıyı açarsa güzel olacak! Hii! Ya gelen Cem ise? Yok, canım henüz ölmek istediğini sanmıyorum! Ay ambulansı şimdiden arasam mı ki?

"Aç kapı çalıyorsa Zeynepcim?!" diyor Kerem istifini bozmadan. Kız oğlana demiş ne kadar da zeki bir adam direk evlenmeliyim! Hey Allahım ya!

"Kapının çaldığını bende biliyorum Kerem ama saat ilerledi sen baksan, hani evin erkeği olarak ama yok sen dersen ki kapıyı açınca ultra yakışıklı bir erkek çıkıp seni görüp beğenebilir. Sende onu beğenebilirsin hemen açayım." Diyorum iyice saçmalayarak.

Ne diyorum ben ya?! Bir kapıyı açtırmak için bu kadar uğraştırdıysam oho diğer konular için öldüm ben!

"Tamam, sen iyice saçmalamadan ben kapıya bakıyorum." Diyerek yerinden kalkıyor Kerem benden arkasından ilerliyorum. "Bilgin olsun gelen kişi Aslı, Mustafa amca gelemiyor."

"Sen nereden biliyorsun."

"Telefon denilen, mesaj denilen bir şey var güzelim."

"Ne ara haber verdi anlamında demiştim Kerem, ay neyse aç kapıyı hadi!"

Kerem beni giderayak gıcık etmişti. Benimle bilerek uğraşıyordu bu onun hoşuna gidiyordu.

Kapıyı açtığımızda elinde bir pasta ile bize gülümseyerek bakan Aslıyla karşılaşıyoruz. Onu içeri davet ettiğimiz de pastayı Kerem'e verip bana sıkıca sarılıyor. Kerem'e bön bön bakıp 'ne oluyor?' bakışı attıktan sonra bende karşılık vererek sarılıyorum. O arada Aslı geçmiş olsun laflarına başlıyor ve kapı önü muhabettini biraz erken de olsa gerçekleştiriyor. Sarılma olayını bitirdikten sonra misafir salonuna geçip oturuyoruz. Kerem pastayı mutfağa koyup geri geliyor. Bu sefer Aslı ve Kerem arasında klasik muhabbetler geçiyor.

"Peri nerede?" diyor Aslı etrafa bakınırken

"Babaannesinde kalacak o bu gece, dışarı çıktılar." Diyorum oturduğum yere iyice yerleşirken, Kerem hemen bana dönüp;

"Sen rahat mısın? Yastık falan ister misin?"

"Hayır, rahatım böyle." Deyip elini tutuyorum. Elimi aldığı gibi dudaklarına götürüyor. Aslının bilerek kafasını çevirmesiyle utanıyorum. Az önce utanmıyorsun adam birinin yanında elini öpünce yüzün domates oluyor Zeyno. Yok artık!

"Yok, ben en iyisi yukarıdan yastık getireyim sana." Diyor Kerem yerinden kalkarak ve yukarı çıkıyor. Oda da Aslı ile ikimiz kalınca bir anda sessizlik hakim oluyor.

"Çok yakışıyorsunuz. Sanki birbiriniz için yaratılmış gibisiniz."

"Teşekkür ederiz ama bizi daha ne kadar biliyorsun ki?" diyorum bir anda, aferin Zeyno çocuk azarlar gibi laf söylenir mi öyle kıza? Ay inşallah yanlış anlamaz.

"Kerem seni bana o kadar çok anlattı ki yılbaşı gecesi seni tam olarak tanıyorum ve sizi de biliyorum." Diyor o geceyi hatırlatarak Aslı "Ben Kerem'i ilk defa bu kadar aşık ve korkak görüyorum."

"Nasıl yani?" diyorum merakla

"Defne, o zamanlar bende tanıyordum ve ona karşı böyle değildi. Sana karşı çok korumacı ve kaybetme korkusu yaşıyor. Daha önce böyle bir Kerem Sayer ile karşılaşacağımı görsem ya da duysam kahkaha atabilirdim ama şimdi inanılmaz derece karşımda ve gerçekçi duruyor. Onu değiştirmeyi başaran ilk kadınsın. Helal olsun! Sana bakışında bile bu adam bu kadına âşık diyebiliyorsun. O hamileyken ona asla böyle şeyler sormazdı. Sen onun hayatına gelen güzel bir hediye gibisin, seni gerçekten çok seviyor ve itiraf etmek gerekirse az önce sizi çok kıskandım."

"Ben onu gerçekten çok seviyorum. Sevgiden daha da öte bir şey aslında, bu bir şarkının tüm sözlerini harfiyen ezberlemek ve o an o şarkının çalmaya başlayıp senin eşlik etmen gibi, hissettiğim şey bununda ötesi bir şey." Diyorum anlatmaya çalışarak ama bu konularda pek iyi olmadığım için tam cümleyi kuramıyorum ama Aslı beni tamamlıyor.

"Bu şey her gün bedeninin tek kişinin yükünü taşırken bir gün fazla bir kişiyi daha içine aldığını hissetmek gibi, yükün artıyor. Kalbin bu yükü taşımaya razı oluyor. Onu kabul ettiğin an hayatın tamamen değişiyor. Düşüncelerin ikiye bölünüyor. Mantığın seninle ilk defa zıtlaşıyor. Kitap okurken bir anda aklına düşüveriyor ve okuduğun sayfadaki yazıları kaç kez okursan oku algılayamıyorsun. Yemek yerken gözlerinin önüne geliyor ve bir anda gülümsüyorsun. Uyurken rüyalarına giriyor ve uyandığında o yükü hissediyorsun. Onu gördüğün yüksek bir yerden bağlı olarak düşüyormuşsun gibi oluyor. İçin bir hoş oluyor böyle, sonra onun bir gün acı çektiğini görüyorsun ve o an canını hissetmek istemiyorsun. Onunla birlikte çektiğin aci seni çökertiyor. Yaralarını sarmaya kalkıyorsun ve onun yükünü bir kez daha hissediyorsun. Bir gün oluyor sonra, başka bir gün, bir olay yaşıyorsun ve gözlerinden yaşlar şuursuzca akıp gidiyor. Geliyor yanına, oturuyor. Bir şeyler söylüyor ve sen onun sesini duyabilmek için ağlamaktan vazgeçiyorsun. Susuyorsun sırf onu daha iyi duyabilmek için, gözyaşlarını siliyor ve o an onun korumasında güvende olduğunu hissedip bir kez daha kalbindeki yükü hissediyorsun. Sonra bu 'aşk' oluyor." Diyor Aslı en sonunda gülümserken,

Aslı'nın büyük bir acıdan kalkıp geldiğini anlamak hiçte zor olmuyor. Bu bahsettiği biriydi. Onun kalbini kıran ve kendine hala aşık bırakabilen biriydi. Aslı'nın cümleleri ise tam olarak buydu işte. Aşk'tı. Aslı'yı kıskanmıştım. İçinden geçen kelimeleri kendine hapsetmek yerine açık açık etrafa savurmuştu. Gözlerindeki o acıyı görmüştüm yaşadığı zor bir zamandı ama o aşkını içinden geçerek yaşamamıştı.

"Adı ne?" diyorum sadece

"Ali." Diyor saçlarıyla oynayarak.

"Hala o yükü taşıyorsun galiba?"

"Bana o yükü asla atamayacağım bir şey bıraktı. Bilerek yaptı. Onu unutmama izin vermemek için. Unutamadım da, ne istediyse oldu bu hayatta. Kötü biri değildi ama hırsları vardı. Kerem beni çok uyarmıştı. Yapma etme üzer seni dedi her zaman burnumun dikine gittim."

"Sana ne bıraktı?" diyorum merakla, elini çantasına atıp telefonunu çıkarıyor. Daha sonra bana uzatıyor.

"Bunu." Diyor. Elindeki telefona bakıp bana gösterdiği şeye bakıyorum ve ağzım açık kalıyor.

Pembe bir elbise giymiş. Sarışın bir kız çocuğu, Aslıya baktığımda bana bakmadığını görünce resme geri odaklanıyorum. Aslı'yı andırması onun annesi olduğunu kanıtlıyor. Ali denilen şahış onu hamile bir şekilde bırakıp gitmiş miydi yani? Bu nasıl bir vicdandı. Babasız Dünyaya geldiğinden bi haber güzel bir bebek ve her şeyin farkında olan kalbi kırık bir anne. O an küçük bebeğin hayatının devamını düşünüyorum ve karşımda kendimi buluyorum.

"Çok güzel bir bebek, adı ne?" diyorum gene aynı soruyu yönelterek

"Rüya."

"Kerem biliyor mu bebek işini falan?"

"Evet, zaten bu yüzden aramız açıldı. Kerem bebekleri çok sever ve babasız büyüyecek olması onu delirtti. Ali'yi çok aradı o zamanlar, hangi delikteyse bulacağım onu dedi hep en sonunda da buldu. Kendi dertlerine bir de benimkileri ekledi. Kerem hiç olmayan abim gibi oldu."

"Peki ya sonra ne oldu? Kerem'in ikna gücü her alanda yüksektir." Diyorum gülerek, Aslı da geldiğinden beri ilk defa bu kadar yüksek sesle gülüyor.

"Baya yüksek hem de, Ali için de en son dozuna kadar kullandı. Kerem eve geldiğin de kaşı ve dudağının kenarı kanıyordu. Onunsa halinin hastanelik olduğuna eminim."

Eve geldiğinde? Kadınlık güdüme engel olamamış ve önemli bir konu hakkında konuşurken burada takılmıştım. Beraber mi kalmışlardı? Ne Peri ne de Kerem bana bunlardan hiç bahsetmemişti. Kıskanmış mıydım? Hayır, ama bu farklı bir histi. Daha çok paylaşamamaktı.

"Yani ben o günler hamile olunca, bir de orada kimsem olmayınca Kerem beni yalnız bırakmak istemedi. Biz o yüzden aynı evde kaldık. Peri'yle aynı oda da uyuduk zaten." Diyor Aslı açıklama yaparak. Galiba aklımdan geçen şeyleri fark etmişti. Yoksa sesli mi konuşmuştum?! Umarım böyle bir şey yapmamışımdır.

"Ha yok, öyle bir şey düşünmedim zaten. Yani sorun yok." Yalandan kim ölmüş ki vol bilmem kaç! "Anladığım kadarıyla Kerem de pek yardımcı olamamış bu sefer."

"Yok, oldu. Ali geri döndü birkaç gün sonra ama ben istemedim. Ona yalan söyledim. Bana sarf ettiği sözleri ona yedirmek zorundaydım. Hala da öyleyim. Arada arayıp soruyor."

"Sana onsuz yapamayacağını falan söyledi değil mi?" diyorum.

Kesin öyle bir şeyler dedi. Erkek milleti anacım bunlar sanki hepsi aynı kalıptan üretilmiş gibiler. Tövbe yarabbim beni günaha sokacaklar akşam akşam ama katıksız dengesizler. Bir dediklerini bir dediklerini tutmuyor. Al işte kıza onca laf demiş sonra kuzu kuzu geri dönmüş. Dur dediğin lafın arkasında ama yok durmazlar. Dengesizler cidden. Ay bak gene sinirim tepeme çıktı. Evde bir Minemiz yok ki 'rezene' diye bağırayım.

"Erkekler her zaman aynı!" diyor Aslı ve o an düşüncelerimizin çok benzediğini fark ediyorum. Aslı'yla iyi bir dost olabileceğimiz aklıma geldiğinde mutlu oluyorum. Kerem'in kardeşi gibi sevdiği birinin benim arkadaşım olması güzel olacak.

"Peki, rüya nerede şimdi?"

"Annemle beraber. Bu akşam buraya geleceğim diye oraya bıraktım."

"Aa, keşke getirseydin. Severdik biraz."

"En kısa zamanda getiririm." Diyerek yerinden kalkıyor.

"Aa nereye gidiyorsun daha oturuyorduk." Diyorum bende yerimden kalkarken. Merdivenlerde yukarı bakıp yeni aşağıya inen Kerem'e bakıyorum. Yastığı bulamadı(!) galiba.

"Aslıcım? Nereye?" Diyor Kerem yanıma gelip belime sarılırken, ellerimi belimde birleştirip bende ona sarılıyorum. "Hanımlar diyorum ki yarın sabah kahvaltıya gidelim. Hem sen Rüya ile de tanışırsın hayatım."

"A, süper fikir. Sen neredeydin Keremcim bu arada?"

"Siz hanımları yalnız bırakmak istedim belki konuşursunuz diye." Diyor Kerem Aslıya göz kıparak.

"Valla çokta iyi oldu. Uzun süredir böylesine içimi dökmemiştim. Teşekkür ederim Zeynep." Diyerek bana tekrardan sarılıyor Aslı bu sefer şaşırmadan bende ona sıkıca sarılıyorum.

"Rica ederim. Bana da iyi geldi birileriyle konuşmak. Her zaman beklerim."

"Görüşürüz yarın sabah o zaman."

Bizde aynı şekilde karşılık verdikten sonra Aslıyı geçirip tekrardan odamıza geçiyoruz.

"Sözde yastık getirecektin Kerem!"

"E maç var dedim sana, hem böyle durumlar da kadınları yalnız bırakmak iyi oluyor. Bak hemen iyi anlaştınız. Zeynep yenildik zaten çok moralim bozuk."

"Oy, aşkitom benim ben senin moralini getiririm de önce bana hesap ver bakalım. Aslı ile aynı evde mi kaldınız siz?"

Aşkitom lafından sonra Kerem yüzünü buruşturup beni yatağa çekiyor. İkimiz de yatağa uzanıyoruz. Kerem'in göğsüne yaslanıp sessiz nefes alıp verişlerini dinliyorum.

"Bunu sana ne ara söyledi ya?"

"Söyledi işte, bu sadece Aslı için mi yoksa sen her yardıma ihtiyacı olan kızları eve getiriyor muydun?" diyorum başımı kaldırarak

"Ya şey, Zeynep şimdi Amerikada insanlar dil falan bilmiyordu. Bende Türk olunca bizim evde kalıyorlardı. Ay Zeynep! Saçmalama Allah aşkına, Aslı beni kardeşim gibiydi ve o zamanlar gerçekten yardıma ihtiyacı vardı. Onu kıskanmanı istemem."

"Kıskanmadım, sadece ne bileyim işte kardeşim gibi desen bile seni kimseyle paylaşmak istemiyorum. Ve bu da kıskançlık oluyor değil mi?" diyorum yüzümü buruşturarak.

Kıskançlık paylaşamamaktı, paylaşamamak bencillikti. Bu kelimeleri Kerem için hissediyorum. Onu kıskanmadığım tek kişi Peri olabilirdi. Onları da kıskanıyordum aslında ama sadece baba-kız ilişkilerine karşı bir histi bu. Ah, ben ne ara kıskanç bir kadın olmuştum böyle, her şeyi farklı şekillerde bile olsa kıskanıyordum. Bu çok sevmekten olsa gerekti.

"Baya bir kıskançlık oluyor bu hem de ama biliyorsun seviyorum merkez!" Diyor Kerem saçlarıma öperken.

Ne güzel seviyorsun be adam. Utanıyorum vallahi, senin sevgini görünce; 'seni seviyorum' demekten..

"Elbette ki biliyorum ama arada böyle duymakta güzel oluyor. Hem bende seni seviyorum." Diyorum cilvelenerek

"Zeynep, seni bu hallerinle de seviyorum. Sana kıskanç tavırlar hem çok yakışıyor biliyor musun? Hem hoşuma da gidiyor." Diyor Kerem havalanarak. Bak sen şuna ya! Hoşuna gidiyormuşmuş. "

"O zaman Kerem Sayer size en kötü sesimle şu şarkıyı seslendiriyorum. 'Kıskanırım seni ben kıskanırım kalbimden. Bu nasıl aşk Allahım öleceğim derdimden.' "

Şarkı sözlerini söylemeye başladığım dizlerimin üstünde durarak ve elimi mikrofon yaparak Kerem'e şarkı söylemeye devam ediyorum. Ellerini arkasına alıp gözlerini benden ayırmadan izliyor.

"Müstakbel Sayer şu an yaptıklarınız ile beni nasıl zor bir duruma nasıl bir hale soktuğunuzu bilmiyorsunuz!"

"Nasıl bir durummuş o müstakbel kocişkom."

"Kocişkom ne ya? Benim gibi adama, Kerem Sayer'e kocişkom ha! Yapacaklarımı görürsün sen şimdi!" dedikten birkaç saniye sonra Kerem'in kaslı kolları tarafından yatağa sertçe düşüyorum. Tabi üzerimde de bir adet 'kas yığını' aman ne güzel. Gerçekten çok güzel yalnız!

"Ne yaparsan yap aşk ile yap. Ne dediğin değil nasıl dediğin onay.."

"Bizimkisi tam olarak şöyle olacak güzelim. Ne dediğin değil ne yaptığın." Diyor Kerem ve dudaklarımı dudakları ile birleştiriyor. Bu gecenin de bir kez daha burada sonlanmayacağını anlıyorum. Elimi yukarı kaldırıp düğmenin ipine uzanıyorum ve odadaki ışıkları kapatıyorum. Geceden geriye, ben, o, tutku ve...

Sonrası mı? Sonrası Kenan Doğulunun da dediği gibi;

Balığa Denizden başkası azaptır

Canına canan bulunca insan tamamdır

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır

Bunca Şair yanılmış olabilir mi ?

Ey gönüllerin efendisi aşk

Yağ üzerime toprak gibi ıslat

Vay kaderimin ta kendisi aşk

Sorgusuz sualsiz emrinde bu zat

Ne yaparsan yap aşk ile yap

Ne dediğin değil nasıl dediğin onay

Açılır kapılar ardına kadar

Kalpten gülersen kalanı detay gerisi kolay

Ne yaparsan yap, aşk ile yap

Ne dediğin değil, nasıl dediğin onay

Açılır kapılar ardına kadar

Kalpten gülersen kalanı detay gerisi kolay

Kişisel hesaplar:

İnstagram; busedede99

Twitter; buseedede

Facebook; Buse Dede

Hikâye sosyal medya hesapları:

İnstagram; Ya_Sen_Olmasaydin

Twitter; YSOlmasaydin

Facebook; Ya Sen Olmasaydın

Continue Reading

You'll Also Like

24K 3.3K 63
Hep aynı yıldıza bakarsan yolunu asla kaybetmezsin...
317K 29.5K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
104K 3K 65
Aşk güzeldir. Onun yanı sıra felakettir. Evet, felaket. En büyük felaket aşk... Baktığın her yönde onun yüzü vardır. Deli olmamak elde değildir. Ama...
36.4K 2.1K 40
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?