38. Bölüm Bittik!

781 24 0
                                    

Artık bir cevap vermem gerekiyordu. Her ne dersem başım beladaydı. Çok yalan söyleyen biri değilim. Söyleyemem. Kendimi sanki uçurumun başında gibi hissediyordum. Cem yalandan nefret ederdi. Eğer yalan söylediğimi anlarsa ben biterim. Yağmur'da donmuş Rüzgar'a bakıyordu. Onun dedikleriyle Berk'in dedikleri aynı değildi. Berk bir kız yüzünfen demişti ama Yağmur bambaşka olarak kavgada hapise giren ve ölen kişilerden bahsediyordu.

Cem iyice derinlikleri koyulaşan gözleriyle bana bakıyordu. Giderek sinirleniyordu bu belliydi. Herşeyi göze alıyorum. Cem'den dayak yemeye falan ihtiyacım yok. Gözlerimi seviyorum. Derin bir nefes alarak " Biz tuvaletteydik." dedim.

Ah ciddi misin Hayel?! Tuvalet mi?! Ben bile dediklerime inanmazken Cem'den bunu beklemek mallık olurdu!

"Yağmur niye ağlıyor?"

Rüzgar'ın sorusu harika yani! Gerçekten yalan söyliyemiyorum.

"O şey Dilara sana böyle mesaj attı diye."

Allahtan biraz toparlayabilmiştim. Yağmur akan rimelinin izlerini silerek ayağa kalktı ve Rüzgar'a sarıldı.

"O kızın sana bunları dediğine inanamıyorum. Sen benimsin aşkım."

Yağmur bunu içten söylüyordu. Belkide gerçekten söylemek istediği buydu ama söyleyemiyordu.

Rüzgar'da onu kollarının arasında alarak Cem'e gidelim işareti yaptı ve kapıdan Yağmur'a sarılarak çıktı.

Bende oturduğum sıradan kalkacakken Cem'in ölümcül bakışlarıyla karşılaştım. O kadar kötü bakıyordu ki bakışlarla öldürmek olsaydı ölmüştüm! Sıkıca yutkundum ve onun önünden geçerek kapıya doğru gittim.

Tam kapıdan çıkıyordumki Cem kolumdan seetçe tutup beni kendi hizasına getirdi. Şaşkınlıkla ve o yalanım yüzünden korkuyla ona bakarken o yine simsiyah olan gözlerini gözlerime dikti.

"Bu kadar saat boyunca tuvakette miydiniz?"

Sesi dişlerinin arasından çarpa çarpa çıkmıştı. Ona korku dolu gözlerle baktım. Ne diyecektim? Bişey diyemeyince Cem tekrar sinirle konuştu.

"Umarım doğru söylüyorsundur. Sana dediğim gibi gittiğin heryeri bana söylemek zorundaydın. Halada zorunlusun."

Başımı ağır ağır salladım. İlk defa bu kadar ürkütücüydü. Kolumu ondan çekerek önden hızlıca giderek okuldan çıktım. Yağmur ve Rüzgar bizi arabada bekliyordu.

Arkamı dönüp Cem'e bakacağım sırada bir sınıfın camında onu görmemle dondum. Berk!

Camda sırıtarak bana bakıyordu. Bu sırıtış sadece dudaklarında vardı. Gözleri ise 'sen bittin.' der gibi parlıyordu. Ağzım açılırken Cem'in yanıma geldiğini bile sonradan farketmiştim.

"Hayel?"

Gözlerimi bir anlık camdan ayırıp Cem'e baktım. Oda benim baktığım cama bakıyordu.

Oda bakıyorsa Berk'i görmüş olması ve oraya uçması gerekmiyor muydu?

Tekrar cama baktığımda kimse yoktu! Berk gitmişti! Cem onu görememişti!

Donuk hareketlerle arabaya bindim. Lanet olsun! Gerçekten içimden şuan gidip Berk'i yumruklamak geliyordu! Onu tanımıyordum bile. Hepsi Cem'in kavgası yüzünden miydi? Onun hapiste olan arkadaşının intikamını benden mi alıcaktı?! Ah neden hep ben?! Ayaz'da saçma bir intikam peşinde ve beni bu oyununa alet ediyor! Şimdide Berk ve çetesi!

Yağmur benim düşUncelerimi bozarak Rüzgar'a "Ben Hayel'e gidicem." dedi.

Onunla konuşmamız gerekiyordu. Uzay denen çocuk ona ne yapmıştı?

RÜYAWhere stories live. Discover now