Final - Bölüm "2"

100 5 4
                                    

Her şey ağır çekimde gibiydi.

Cem'in kendini bırakarak duvarda kayması.

Biraz önce benim tarafımdan saplanan merminin açtığı yaradan dışarı sızan kırmızı sıvı.

Benim kulağımdan gelen sağır edici çınlama.

Berk'in yüzündeki zafer gülümsemesi.

Dışarıdan gelen bağırmalar...

Her şey donmuştu.

Dünya bu küçücuk odaya sıkışmıştı.
Artık dönmüyordu.

Dönen tek bir şey varsa o da benim zihnimdi.
Çark gibi durmadan dönüyor ve ne yapacağını bilmiyordu.

Berk arkamdan çekilir çekilmez beni taşımayı çoktan bırakan ayaklarım kendini belli etti ve yere yığıldım.

Boğazımı inleten çığlıklarım bütün evi inletiyordu ama ben kulağımdaki çınlama yüzünden duymuyordum.

"Hoşgeldin. Artık sen de karanlık taraftansın."

Berk sözlerini bitirip cebinden telefonunu çıkardı.
Kiminle konuştuğunu yada ne söylediğini algılayamıyordum çünkü tek düşündüğüm şey Cem'in beyaz gömleğinde yayılan kırmızı renkti.

Yanına gitmeliydim.
Bizi buradan çıkarmalıydım.

"Çatışmaya başlayın. İşareti çaktığınızda arka kapıdan kızla birlikte çıkıcam. Araba hazır mı?"

Duyduklarımla hızla ona baktığımı ve üzerine atlayıp silahı aldığımı düşündüm.
En azından Hayel böyle yapardı.
Ama maviş yapamazdı.
Özellikle karşısında onun yüzünden beyaz gömleği artık kırmızı olan Cem baygın yatıyorken.

"Beni burda uslu uslu bekle, güzelim. Birazdan evden çıkış yapacağız."
Berk'in bunları söyleyip odadan çıktığını kapı sesi geldiğinde anlayabilmiştim.

O çıkar çıkmaz Cem'in kapalı gözleri hafifçe aralandı ve benim gözlerimi buldu.

"Maviş.."

Yaşıyordu.
Yaşıyordu!

En azından şimdilik.

"Maviş.. ben iyiyim. Bak, kalbim hala atıyor. Bana zarar vermedin! Şimdi, lütfen kendine gel. Kendine gelmen lazım!"

Sadece donmuş bir şekilde ona bakıyordum.
Gözleri biraz sonra kendiliğinden kapanıcak ve bir daha açılmayacak gibi duruyordu.
O kahverengi o kadar solgun, o kadar yorgun görünüyordu ki..

"Maviş.. bana bak. Hayel, kendine gel! Beni duyuyor musun? Bize yardım etmen lazım!"

Bedenimi hareket ettirmeye çalışıyordum ama olmuyordu. Bitkisel hayattaymışım gibi kilitlenmiştim.

"Patlayıcıları ne zaman yerleştirdi? Sence blöf yapıyor olabilir mi? Hayel, bana bak ve kendine gel! Her an geri gerebilir!"

Cevap vermedim.

"Beni ölüme terk etmek mi istiyorsun? Burada ikimizi de öldürmek mi istiyorsun?! Eğer istemiyorsan hemen kendine gelmen lazım!"

Sözleri tokat gibi suratıma çarptı.
İkimizi de öldürmek mi istiyorsun?

Bedenim şokun içerisinden hızlıca çıktı.
Beynim bana hemen bir şeyler yapmamı söylüyordu.

RÜYAWhere stories live. Discover now