Final - bölüm "1"

138 7 4
                                    

Merminin derine işlemesinden saniyeler sonra vücudun şok içine girerdi.

Önce hedef organda açılan yaradan küçük kan parçaları sızmaya başlar ve yollarını bulup derinden açılan yaradan çıkış yaparlardı.

Daha sonra sinir sistemin harekete geçer ve beynine sinyal göndermek için işe koyulurdu.

Küçük nöronlar sayesinde merminin vücudunun içine girip seni deldiği uyarısı saniyeler içerisinde beynine ulaşır ve daha ne olduğunu anlayamadan göz bebeklerin büyümeye başlar.
İşte o anda kulağındaki çınlamayı bile duymaya başlarsın. Her şeyi idrak edersin. Acıyı.
Titremeyi.
Merminin içindeki soğukluğunu bile.
Eğer sakin kalabilirsen ve nefesini kontrol edip bayılmazsan, elini sızan kanı durdurmak için yarana götürürsün.

Silah sesinin kulağımın dibinde patlamasıyla bunların hepsinin yaşandığını düşünmüştüm.
Kulağımın çınlamasıyla kaç saniye sonra vurulduğumu anlayacağımı hesap etmeye çalışıyordum.
Acaba şuanda neremden vurulmuştum?
Beynim bana vurulduğumu ne zaman açıklayacaktı?

Bekledim ama o acı oluşmadı.
O acı oluşmadı ama anında yeni bir acı beni beynimden vurdu.
Cem.

Saliseler içinde acı hisseden ben değilsem geriye sadece bu acıyı hissedebilecek bir kişi kalıyordu.
Gözümü açmaya korkuyordum.

Onu karşımda kanlar içinde görmek istemiyordum.
Umarım beynim hala şok içindedir ve nöronlar gecikmiştir de vurulduğumu hissetmiyorumdur.
Evet tam olarak bunu düşünüyordum.
Aşkın, sevginin böyle bir şey olacağını kimse söylememişti bana. Onun yerine soğuk mermiyle karşılaşmak isteyebileceğimi kim söyleyebilirdi ki?

"Ne oluyor, lan?"
Berk'in nefesini içimde hissettim.

Korkmayı bir kenara bırakarak şok içinde gözlerimi araladım.

"Hayel! Eğil!"

Cem'in komutuyla birlikte bir silah sesi daha havayı doldurmuştu.
Bu sesle her şey ağır çekimden çıkıp yavaş yavaş kendime geldiğimde karşıdan bize silah doğrultarak koşan polisleri gördüm.
İki tane polis.

Uzaklardan gelen siren sesleri de aynı dakikalarda duyulmaya başlamıştı bile.
Daha fazlası da yolda demek oluyordu bu.

"Kızı bırakıp teslim olman için bir dakikan var! Aksi halde burdan sağ çıkamayacaksın!"

Berk'den can alıcı bir küfür duyuldu.

İçimden gülmek geliyordu.
Deli gibi sadece kahkaha atmak.

Cem'e dönüp baktığımda hala korkudan büyüyen gözleri ve titrek eliyle bana doğru bakıyordu.
Berk beni ayağa kaldırıp bedenimi tamamen önüne siper etti.
Kafamda hala tetiği açık bir tabanca vardı.

"Eğer bir adım bile atarsanız bu kızı tek hamlede gebertirim!"

Birlikte geriye adım atıyorduk.
Her adımda silah kafama daha çok gömülüyor ve nefesim kesiliyordu.

"Hayel!!"

Tanıdık seslerin gelmesiyle o tarafa baktım.
Cihangir. Yağmur. İdil. Rüzgar..

Herkes oradaydı.
Hepsi arabadan inip bana doğru koşuyordu ve polisler onları durdurmaya çalışıyordu.

"Tekrar ediyoruz! Kızı bırakıp teslim olman için sadece bir dakikan var! Burdan kurtulamazsın! Başka bir aptallık yapmadan sakin ol ve kızı bırak!"

Konuşan komiser kendinden oldukça emin gözüküyordu. Sanki yıllarca bu evde insanları kurtarmış gibiydi.
Kafamı dayalı silaha ve boynumdaki kaslı kola rağmen içimde garip bir huzur hissi oluşmuştu.
Sanki ölmeden önceki o huzurlu evreyi yaşıyor gibiydim.

RÜYAWhere stories live. Discover now