2. Bölüm Tesadüfler

2.1K 48 3
                                    

hatırlatma: Ben ise öylece bakakalmıştım. Meteor ama TAM BİR ÖKÜZ.

Ne kadar bana ne desemde arkamı dönüp yan gözle bakmadan duramamıştım. O pislik, öküzün bizim binaya girdiğini gördüm. Ufff! inşallah aynı binada değilizdir. Yani misafirliğe falan gelmiştir belki? Neyse umursama artık! Çocuk sana sanki uzaydan gelmişsin gibi bakıyor sen hala dönüp bakıyorsun. O öküzle aynı binada oturmak istemiyorum, oturmayacağım da! İmkansız da! GünLer geçtikçe insanlık yok oluyormuş gerçekten. İnsanlarda azıcık yardım kalmamış. Örnekte gördüğünüz gibi. Düşüncelerimden kurtulup yerdeki nota kağıtlarımı topladım topladım. İki kağıt yerdeki sulardan ıslanmıştı. "Hiiiiii" bu 'hii' hani birşey hatırlayınca çıkardığımız ses. Yaaaaa offf her şeyy benim başıma mı gelirr?!!! Tamamen unutmuşum okul servisini!! O da beni beklemeyip gitmiştir tabii beklemesi gerekmiyor. Hepsi o çocuk yüzünden! Bir kat daha sinirlendiğimi hissettim. Okula geç kalmak istemiyordum oysa. Ufff ne yapacağım bu soğuk havada? Yürüyerek gidebilirdim ama o zaman çok daha geç kalırdım. Taksiyle gidebilirdim aslında ama param var mı yanımda bilmiyordum. Sanırım en iyisi dolmuşa binmek ne kadar az geç kalırsam iyi olurdu. Orada öylece dikilmiş kara kara bunları düşünüyordum ki bir anda arkamdan ismimin söylenmesiyle sıçradım resmen. "Hayel!!" Özgür?? Özgür, kuzenim İdil'in sevgilisi. Bir o eksikti gerçekten! Yavaş yavaş arkamı döndüm.

"Bu soğukta sokağın ortasında neden dikiliyorsun? Senin şuan serviste olman gerekmiyor mu?" servisi bir hayırsız sayesinde kaçırdım demeyecektim herhalde. Gülümsemeye çalıştım.

"Bu gün servisi yanlışlıkla kaçırdım. Sen boşver yürüyüş yapmış olurum."

Kaşlarını havaya kaldırdı ve saçma bir şekilde gülmeye başladı. Onunla çok anlaştığımız söylenemezdi. Onu abim gibi görüyordum bazen ama bazı davranışları hiç samimi gelmiyordu. Doğrusu aşık olunacak son kişi olabilirdi benim için. Ama ne yazıkki inatçı kuzenim gidip aşık olmuştu işte. Tabii bazen dünya öküzlük listesinde bir numara da yapıyorduk kendisini.

"Ahahaha seni bu soğukta o kadar yolu tek başına göndereceğime inanıyor musun?" Hayır inanmıyorum ama yapacak birşey yok. Okula Özgür'ün arabasıyla girsem kim bilir neler derler?!

"Yani bence sen İdil ile programını bozma. Ben giderim." kaşlarını çattı ve 'öylemi' bakışı attı. Bu bakış içinde alay belirtileri vardı.

"O zaman beni hiç tanımamışsın. Doğru arabaya."

"ama hiç gerek yo-" daha sözümü tamamlamadan o kaslı kollarıyla kolumu tutup arabaya doğru çekiştirmeye başladı. İtiraz edemiyordum ki. Neyse, yürümek zorunda kalmazdım en azından.

"İtiraz itsemiyorum!"

Eh benim de onca yolu yürümeye gözüm yemedi tabii ve arabaya bindim.

Sessiz geçen araba yolculuğunda neredeyse okula varmak üzereydik ki Özgür'ün telefonu çaldı. Sanırım arayan İdil'di. Eh, her zaman onu İdil arardı. Nedense telefonda kimin aradığını görünce yüzünü buruşturup arabanın cebine fırlattı. Şaşkınca telefona baktım. Niye böyle yapmıştı? Gene o çenemi tutamayıp sessizliği bozdum.

"İdil merak etmesin o kadar hazıranmıştır. Haber verelim bence. Bekliyordur seni."

Keyifsizce güldü. Ne zaman İdil'den bahsetsem konuyu benim yanımda kapatıyordu. Bu yüzden Özgür hep bana bir adım uzak gelmiştir. Bir kat daha doğuktum ona göre.

"Zaten her dakika onunla birlikteyim birazda seninle birlikte olmak istedim. Evet şu iki saniye seninle birlikte olmaya karar verdim. Ve arabadayız. Okula gidiyoruz. Ne harika."

Bu da neydi şimdi? anlamadım. Dalga geçtiği kesindi. İdil'i sevmiyor demek miydi? yok canım ne alaka! Yuh yani? Hemen yanlış anlıyorum zaten bende. Sadece karşılık olarak gülümseyebildim. Zaten okula gelmiştik.

RÜYAWhere stories live. Discover now