1. Bölüm

4.2K 81 19
                                    

      O soğukta karda bata çıka yürümek kadar kötüsü yok. Birde uykuluysan. Sabaha kadar şarkı notalarına çalıştım. Eh tabii yeni okulumda başarılı olmam lazım. Hem kardeşim Selin ile ilgilenmek çok zor. Kuzenimden bahsetmiyorum bile. Bütün işler bana kalıyor. Ne kadar kısmetsizim ya. Aynı zamanda yeni okul yeni arkadaşlar stres demek. Herkes senin hakkında ne düşünüyor bilmek istemezsin. Kimseye karışmadan, bulaşmadan dersi dinleyip eve gitmek en mantıklısı. Gerçi eski okulumda bu yüzden hep ezik kalmışımdır neredeyse hiç arkadaşım yoktu. Tanımadığım kişilere soğuk davranmazdım çok ama bir yanım buz gibidir. İsteyinde buzdan biri olabiliyordum. Nefreti yoğun biriydim ama hırsımı hep başka şeylerden çıkarırdım. Annemi, babamı okul iş imkanlarıyla çok az gören bir kızdım. Neyse ki bu okulda kardesim denilicek kadar yakın olduğum arkadaşım Yağmur var. Çok tatlı bir kı-

Düşüncelerimi bölen çantamdan çalan telefonum oldu. Açsam bir dert. Açmasam bir dert. En sonunda açiyimde kurtulayım dedim. Yol zaten çok dardı ve Yandan son sürat arabalar geçiyordu. iki elimdeki nota kağıtlarını, dosyaları, defterleri sol elime yığdım ve telefonumu çantanın içinde elimi gezdirerek bulmaya çalıştım. Nerede bu lanet telefon? Elimle telefonun ucunu tutunca neredeyse şükür namazı kılıcaktım. "Hah buradaymış ya," diye söylendim kendi kendime. Tam zar zor bulduğum telefonu elime almıştım ki neler olduğunu anlamadan kendimi karın üstünde buldum. Bütün kağıtlar havada uçuşarak karın üstüne düştü. Tabii defterler ve dosyalar da. Şaşkınca kafamı kaldırdığımda yanımda benimle beraber düşen birini daha gördüm. Ellerim karın soğuğuyla refleks olarak geri çekildi.kendimi toparlamam bir iki saniye sürmüştü. Benimle beraber kara düşen kişiliğe bakmadan kalkmaya çalıştım. Bütün üstüm ıslanmıştı. Lanet okurken üstümü çırpıyordum. Üstümdeki karlar gitmeyince oflayarak benimle beraber düşen mala baktım. O kadar sinirlenmiştim ki, patlamak üzere olan bir bomba gibiydim adeta.

  Atabileceğim en sinirli bakışı karşımdaki kahverengi gözlü, lahverengi saçlı, dudakları ince bir çizgi hâline gelen, boylu poslu yakışıklı çocuğa attım. O yere tam düşmemişti. Kaldırımın kenarından destek alıyordu düşmemek için. Bakışlarıma karşılık o benden daha şaşkın bakıyordu bana. Nedenini anlamayarak kaşlarımı çatsam da kısa sürmüştü. Eşyalarımı yerlerden toparlamaya başlamıştım. Bütün kağıtlar sırılsıklam olmuştu. O kadar uğraşmış, çalışmıştım. Üzerimdeki kahverengi bakışları hissedince gözlerimi o çocuğa çevirdim. Ne duruyordu ki orada? Özür falan dilerdi en azından! Bana çarpan ve iki metre uçmamı sağlayan o! Üstelik tüm notlarım ıslanmıştı! Ona gözlerimden alev çıkartarak baktım. Beyinsiz, yakışıklı, pislik! Tamam yakışıklıydı kabul ama bir, bundan bana ne? İki, hiç yardım etmeden öylece kilitlenmiş gibi suratıma bakıyordu. Hakkaten niye öyle bakıyordu? Bakışlarında sanki birsürü ifade vardı. Acaba çok mu çirkinim diye düşünmeden edemedim. Umursamadan çantamı aldım. Öylec bakmaya devam edince ve dosyamın kar olduğunu görünce sinirlerim iyice alt üst oldu. Bu nasıl bir çeşit öküzdür! Hem çarpıyor hemde yardım etmiyor. Ben bu notlara bir gecemi vermiş, uyumamıştım be! Söylemeden edemedim tabikii!

"Sen öküz müsün? insan bir yardım eder. Tabi insan dedim pardon sen o gruba dahil değildin değil mi? Sen erkek öküzker grubuna giriyorsundur herhalde. Hem çarp dosyamı düşür hemde öylece suratıma bak. Ya manyak mısın sen?! Ne bakıyorsun öyle? Sabah sabah sinirlendirme insanı ya!"

Hiçbirşey demeden bana çok çok dikkatlice bakarak ayağa kalktı ve yavaş adımlarla arkasını dönüp yürümeye başladı. Bu kadar garip neyim vardı ki? Onyedi yaşındaydım ve onsekizime girmeme çok az kalmıştı, adım Hayel'di. Kuzenimle ve küçük kardeşimle bir apartman dairesinde yaşıyordum, annemi her hafta sonun işim olmadığı zaman görüyordum, Babamı ise bir yılda en fazla iki kez görüyordum işi yüzünden, okulda sadece bir arkadaşım vardı, erkeklerin çok yaklaştığı bir tip hiç değildim çünkü güzel değildim.

Sinirle ellerimi montuma sildim. Bana ne ya? Çocuk o kadar garip, derin bakmıştı ki etkisinden çıkamamıştım. İlk kez böyle bir bakışla karşılaşmıyordum ama tuhaf hissettirmişti. Sanki daha önce beni görmüş gibi bakmıştı. Ya amaaan! Niye bu kadar kafaya takıyorsun?! Öfkeyle gözlerimi devirdim ve yürümeye devam ettim.

Yakışıklı, meteor, havalı birine benziyor ama tam bir hayvan, pislik ve tabiki ÖKÜZ!

RÜYAWhere stories live. Discover now