161.Bölüm: Ölüm Toplantısı

2.6K 274 51
                                    

Devasa kayaların olduğu bir arazide Siyahlara bürünmüş bir adam son hızla koşuyordu. Adamın beyaz saçları rüzgarda dalgalanırken adamın pelerini sivri bir kayaya takıldı ve adamın sırtından çıktı. Kara Lord arkasına baktı ve kimsenin olmadığını görünce hemen pelerinin yanına geldi ve siyah pelerine soğuk bir şekilde baktı ve adamın elinden ufak bir ateş topu çıkıp siyah pelerini yakmaya başladı. Adam yanan pelerinin tamamen yok oluşunu  izledikten sonra arkasına döndü ve koşmaya devam etti. Adamın sağ bileğinden mor bir ışık geliyordu. Adam bileğine baktı ve yüzünü buruşturdu.

"Lanet olsun biraz sabredin. Yakında geleceğim zaten neyin acelesi bu!"

Adam enerjisini bir anda çevreye yaydı ve beklemeye başladı. Adamın enerjisi büyük bir alanı inceledik. Adam onu kimsenin takip etmediğine emin olduktan sonra gözüne kestirdiği bir mağaraya doğru ilerledi ve mağaraya girdi. Adam mağaranın girişine bir kaç tane düzenek kurdu ve daha derinlere doğru inmeye başladı. Adam elinde oluşturduğu alev topu ile çevresindeki nesneleri daha net görürken büyük bir açıklığa geldi. Adam etrafına bakındı ve enerjisi ile mağaranın içini kontrol etti. Adam hiç bir tehdit hissetmeyince gördüğü bir kaç stratejik noktaya bir kaç tane daha düzenek kurdu. Adam tamamen güvende olduğunu düşündükten sonra yere oturdu ve yüzüğünden mavi bir kılıç çıkardı. Adam kılıca hayran hayran bakarken adamın yanında Mavi saçları beline kadar uzanan bir kadın belirdi. Adam kafasını çevirip Frost'a baktı. Adam bu kadına sahip olduğu için kendisiyle adeta gurur duyuyordu. Frost adamın sağ bileğinin parladığını görünce gözlerini adamın bileğine dikti. Adam sağ kolunu sıvadı ve adamın bileğindeki Kuru Kafatası mor renkte parlıyor ve hareket ediyordu. Frost adamın bileğindeki işareti görünce yüzündeki tek bir mimik bile oynamamıştı. Adam kadına baktı ve sinsice gülümsedi.

"Bu işaretin ne olduğunu biliyor musun?"

Frost kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır efendim daha önce böyle bir işaret görmedim."

Adam kadının oynayan her bir mimiğini dikkatlice inceledi. Frost'un yalan söylemediğini görünce derin bir nefes verdi ve meditasyon yapmaya başladı.

"Bunu bilmemen güzel. Ben gerekli önlemleri aldım ama olurda bir tehditle karşılaşırsam beni korumanı emrediyorum. Sana güveniyorum Frost! "

Frost kafasıyla onayladı ve ciddi bir şekilde konuştu.

"Efendiye zarar vermek isteyenler benim gazabıma uğrar. Siz hiç merak etmeyin ben buradayken size kimse zarar veremez. "

Adam sinsice gülümsedi ve gözlerini kapattı. Adamın bileğindeki sembolün rengi siyaha dönünce Frost'un yüzünde sinsi bir gülümseme oldu.

"Ölümün işaretini tanımayacak kadar aptal mıyım ben? Sen beni ne sanıyorsun? Saçlarına ak düşmüş ama hayatı pek fazla yaşamamışsın Kara Lord Alain! Ne yapalım sana birazcık katlanmam lazım. Umarım Destan iyidir. Çünkü eğer ona bir şey olduysa senin kalbini buza döndürürüm. "

Frost adama buz gibi gözlerle bakarken Alain'in zihni çoktan karanlık bir yere çekilmişti. Karanlık odada bir çok insan büyükçe bir masanın etrafında oturmuştu. Masada oturan bir kaç kişinin görünen noktalarında ölüm dövmesi tüm ihtişamıyla parlıyordu. Boş sandalyenin birinde bir adam belirdi. Bu kişi Kara Lord Alain idi. Adamın karanlık odada belirmesi ile odada öfkeli bir ses duyuldu.

"Kardeş Alain neden bizi bekletiyorsun! İşaretin yanıyor ama sen buraya gelmeye zahmet bile etmiyorsun. Söylesene bize sen bizi veya Tanrıçayı aptal mı sanıyorsun!"

Kara Lord önünde oturan adamdan gelen öldürme niyetini hissedince sert bir şekilde yutkundu. Adam derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now