KM-39

11.8K 830 76
                                    

Esra'nın yüzü ciddileşmişti. Bu saatten sonra bunca çaba gösteren adamı affetmese Allah çarpardı.

Oturduğu yerden uzanıp Emre'ye sarıldı. Ah bu hissi özlemişti. Gerçekten çok özlemişti. Kokusunu, ona güven veren kolları deli gibi özlemişti hemde. Başını boyun girintisine yaslayıp öylece durdu.

Emre ise beklemediği bu hamleyle mest olmuştu. Haftalardır beklediği an gerçek olmuştu işte. Artık Esra'yı üzmeyeceğine dair kendine yeminler ediyordu.

O geceyi birlikte 'sadece' uyuyarak geçirdiler. Sabahın ilk ışıklarına kadar konuşmuş birbirlerine içlerini dökmüşler, O elzem olayı hatırlamamak için birbirlerine söz vermişlerdi. Ertesi sabah ilk uyanan Esra oldu.. Emre uyurken üzerine bir şeyler giymiş, kahvaltıya inmek için hazırdı. Sırada Emre'yi uyandırmak vardı. İlk önce öperek uyandırmayı denemişti. Ama Emre uyanmak yerine Esra'yı yanına çekip uyumaya devam etmişti. Hatta şuan kollarının arasında nefessizdi. 

''Emre acıktım ama kalk!''

''Hıhıı..'' Emre'den aldığı tek cevap buydu. Ona sarılan elini ısırmayı denese de hiçbir etki olmadı. Ufak bir ah bile etmemişti. Zar zor kollarının arasından çıkarak son çare komodinin üzerinde ki sürahiye gözleri kaydı. E bunu haketmişti ama.

Sürahiden bir kaç damla yüzüne damlattı ama bu da etkilemedi.

''Eeeehh yeter ya!'' Uyanmayan kocası sinirlerini bozmuştu artık. Hele ki açlıkla hiç şakası yoktu Esra'nın. Tam tamına dokuz saattir ağzına bir şey sokmamıştı. Tamam belki o dokuz saatin altı saati uyuyordu ama olsun. Sonuçta dokuz saattir açtı!  Bütün sürahiyi başından aşağı boşalttı.

Emre neye uğradığını şaşırmış bir şekilde can havliyle yataktan kalktı. Bir yandan sırılsıklam yüzünü temizlemeye çalışıyor bir yandan nefes almak için çaba gösteriyordu. Su genzine kadar kaçmıştı. Gözlerindeki suyu temizleyip Esra'ya döndüğünde karısının onu sevimli bir gülümsemeyle izlediğini gördü. İşte o zaman da nefessiz kaldı. O böyle gülsün Emre nefessiz kalmaya razıydı. Ama karısıyla uğraşmadan edemeyecekti.

''Hayırdır Esra Hanım komik olan ne? Boğulmam mı?''

Esra daha fazla gülmemek için alt dudağını içten ısırıyordu. Kollarını birbirine kavuşturdu.  ''Yüzünü yıkadım aşkım, iyi yapmamış mıyım?''

Ava giderken avlanmak diye bir deyim vardı ya hani,  şuan Emre tam anlamıyla onu yaşıyordu. Esra'nın dengesini bozayım derken kendi dengesi bozuldu. Sadece iki üç haftadır  Esra'nın ağzından güzel şeyler duymuyordu ama sanki yıllar geçmiş gibiydi. Öyle ki Esra aşkım deyince koskoca adamın dengesi alt üst olmuştu. Emre sevmezdi. Aşkım,güzelim, bebeğim, sevgilim kelimeleri ona göre olmamıştı hiçbir zaman. Ama artık o tabular yıkılalı üzerinden sular geçeli çok olmuştu. Çünkü neredeyse Esra'ya bana o güzel kelimeleri kullan diye yalvaracaktı. Aşkım deyince onun aşkı olduğuna daha çok inanıyor, sevgilim deyince de sevgisini daha çok hissediyordu. Esra'yı tamamen kendine ait hissediyordu. Tabi Esra'nın tam anlamıyla ona ait olması için halledilmesi gereken ufak bir mesele vardı. Onu da en kısa zamanda çözebileceklerine inanıyordu Emre. 

Aptal bir şekilde Esra'nın suratına bakarak başını salladı. ''Yapmışsın aşkım çok iyi yapmışsın. Teşekkür ediyorum. Hatta o kadar teşekkür ediyorum ki bunun karşılığını sana iyi şekilde vereceğime emin olabilirsin''

Esra, Emre'nin bu üstü kapalı tehdidiyle yutkunmuştu. Hah en fazla ne yapabilirdi ki? Dimi ama? Onu havuza falan atacak hali yoktu. Sulu şakaları sevmezdi Emre hiç hemde. 

Sevmiyorsa sen ona neden yaptın gerizekalı diye kendi kendine kızmadan da edemedi. 

Emre Esra'nın renkten renge giren yüzünü keyifle izliyordu. E biraz da o apışıp kalsındı değil mi?

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin