KM-25

16.2K 1K 236
                                    

''Savaş tamam evet diyorum evlenelim diyorum.''

''Hala bana bahane buluyorsun hala!'' Savaş motoru takmış hızla ilerliyordu ama Sıla'nın ne dediğini idrak edememişti. ''Ne dedin sen?''

Sıla gülümsedi. ''Evet dedim evlenelim dedim. Hemen dedim.''

Savaş duyduklarına inanamaz halde hala karşısındaki güzelliğe bakıyordu. 

Ama birden gözleri kararmış, kendini yerde bulmuştu...

"Oğlum ne salaksın ya!" 

Savaş bayıldıktan sonra Sıla şoka girmiş, ne yapacağını bilemez halde aklına ilk gelen şeyi yapmıştı. Emre'yi aramıştı!

Emre ve Esra film izlerken Sıla'nın telefonu ile apar topar hastaneye gitmişlerdi. Sıla yoldan tesadüfen geçen bir taksiciden yardım istemiş sevgilisini hastaneye getirmişti. Savaş'ın hiçbir şeyi yoktu. Sadece fazla adrenalin bünyesine ağır gelmişti.

Sırıttı yattığı yerden. ''Salaklık mı bu, ne yapayım sarım birden kabul edince heyecan yaptım.''

Hastane odasında kahkaha tufanı kopmuştu. Hayatlarında ilk defa evlilik teklifi kabul edildiği için bayılan bir adam görmüşlerdi, doktorlar bugünü tarihe yazmıştı hatta. 

''Korkuttun bizi şapşal. Evleneceğini öğrendiğin gün Allah korusun hastalığın falan ortaya çıkacak sandım.'' Esra Savaş'ın yatağının kenarına ilişip oturdu. 

''Ah güzelim daha sarımla sizden önce evlenip sevişeceğim sonra boy boy junior Savaş'lar Sıla'lar yapacağım. Sonra birlikte ölebiliriz değil mi sarım?''

Hüzünle karışık mutluluk dolmuştu hepsinin kalbi. Esra sevdiği adama baktı. Onlar içinde böyle bir gelecek yazılı mıydı ki acaba? Onlar da evlenecek junior Esralar Emreler yapacaklar mıydı? Buruş buruş olup torunlarını sevecek miydiler? Birlikte huzurla mı ölecektiler? Annesiyle babası gibi erkenden yalnız bırakmak istemezdi ama çocuklarını. Doya doya doysunlar anne babalarına isterdi Esra. 

İyice duygusala bağlayan havayı yine Savaş bozmuştu. ''Sarım telefonum nerede versene.''

Sıla kaşlarını kaldırdı. ''Hayırdır? Niye?''

''Belediye'de çalışan tanıdık arkadaşım var sevgilim. Bu hafta sonuna bize bir tarih ayarlar.''

Sıla öksürük krizine girmişti. Art arda gelen öksürükler Esra'nın onun sırtına vurmasıyla son buldu. ''Savaş aşkım canım sevgilim iyi misin sen? Hemen öyle evlenilir mi ? Daha annemlere söyleyeceğiz.''

Savaş hala ısrarcıydı. ''Tamam bugün annemlere söyleriz, yarın alışveriş yaparız. Benim evim zaten hazır. E pazara da nikah kıyarız.''

Emre kalkmak isteyen Savaş'ın omzundan tutup onu tekrar yattığı sedyeye yatırdı. ''Koçum iki dakika sakin ol. Her şey sırayla.''

''Konuş Emre konuş. Annemi kalpten götürecek!''

Savaş elinden şekeri alınmış çocuk gibi dudaklarını büzüp gözlerini kapattı. ''Uyuycam çıkın. Bu akşam burada kalcam ben.'' 

Sıla annesine haber verip Savaş'a hiç gerek olmamasına rağmen refakatçi olarak kaldı. Emre'de Esra'yı eve bıraktıktan sonra evine gitmişti. 

Ertesi gün hepsi Savaş'ın telefonu ile uyanmıştı. Düğün için hepsine birer görev dağıtmıştı Savaş. Kendisi ise sadece ailelerle konuşup damatlık görevini üstlenecekti. 

Esra ile Sıla gelinlik bakmaya gitmişler, onlarca gelinlik denemelerine rağmen Sıla sade düz bir gelinlik tercih etmişti. Şansına tadilat gerekmemişti direk almışlardı gelinliği. 

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now