KM-22

16.2K 1K 131
                                    

''Bu halde çıkamazsın dışarıya. Tamam etek çok kısa değil ama bacakların dikkat çekiyor, ayrıca göğüs dekolteni de gören bir daha bakıyor.''

Esra derin bir nefes aldı. ''Neden Emre? ''

''Ne neden güzelim?''

''Ya bana güzelim deme! Dengesizsin ve ben artık tahammül edemiyorum, neden ?!''

Emre Esra'yı iki kolundan tutarak kendine yaklaştırdı. ''E güzelsin de güzelim diyorum, sen deme dedin diye demeyecek değilim.''

Esra'da Emre ile aynı dili konuşmaya karar vermişti. ''Tamam güzelim biliyorum ama o sonundaki sahiplik eki niye?.''

Emre sırıttı. ''Benimsin diye.''

Esra'nın bacaklarında derman kalmamıştı artık, heyecandan titriyordu ateşi bile çıkmış olabilirdi!

''Ne demek o?'' Ağzından çıkanların muhasebesini yapamıyordu şuan daha farklı şeyler bile söyleyebilirdi.

Emre derin bir nefes aldı. Artık olan olmuştu, evet korkuyordu belkide Esra onu hiç sevmeyecekti ama olsun. Kaçmayacaktı sevdiği kızdan. 

Elini avcunun içine aldı. ''Bugün biraz gezelim, ne demek olduğunu anlayacaksın.''

El ele odadan çıkmışlardı. Sekreterine bugünkü tüm toplantıları iptal etmesini, şirkete dönmeyeceklerini söyledikten sonra herkesin bakışlarının arasında şirketten çıkmışlardı. Esra  Emre'ye itaat ediyordu, nereye gideceklerini ne yapacaklarını sormamıştı. Sabrediyordu. Elbet mantıklı bir açıklaması olacaktı. Konuşacak gücü de yoktu, kalbinin varlığını bugüne kadar hiç anlamamıştı. Ama şimdi durmadan hızlı hızlı çarpıyor ben buradayım diyordu. Hele ki Emre yakın bir  hareket yapmayadursun Paul Walker'ın kullandığı araba misali hız sınırını aşıyordu.

Emre tek eliyle direksiyonu çevirirken diğer eliyle Esra'nın elini tutuyordu. Sadece arabaya binerken saniyelik bir zaman diliminde bırakmıştı o eli. 

Esra hiçbir şey yapmadan eli Emre'nin elinde dümdüz önünü seyrediyordu.

Sonunda yeni gözüken ama bakımsız müstakil bahçeli bir evin önünde durdular. Esra anlamayan gözlerle Emre'ye baktı.

''Buraya neden geldik?''

''İnelim anlatacağım.''

Arabadan indikten sonra Emre tekrar Esra'nın elini tutmuştu, birlikte bahçede bulunan bir banka oturdular.

''Aklıma hiç gelmezdi bu bahçe de bu bankta başka biriyle oturacağım. Hemde aşık olduğum başka bir kızla.''

Esra ile göz göze geldi. ''Sana hiçbir şey sormadım duygularını bilmiyorum ama ondan önce beni bilmen gerek Esra.''

Esra az çok Emre'nin ne anlatacağını tahmin etmişti. Emre onun bildiğini bilmiyordu ama yine de Emre'nin kendi isteği ile ona anlatacak olması hoşuna gitmişti. Her ne kadar sevdiği adamın kendi sevdiği kızı anlatması zor gelecek olsada dinleyecekti. Bir de Emre'den dinleyecekti işte.

''Burası ilk aşık olduğum yer Esra. Bu oturduğumuz bankta, gözlerinle görebileceğin bu bahçenin her yerinde yaşadım ben bu aşkı. Sonra ihanete uğradım ve artık yok. "

Esra'nın gözleri dolmaya başlamıştı. Savaş'ın anlattıklarını anımsadı ve onları anlatırken nasıl yıkılmış görüldüğünü. Emre'den hepsini anlatmasını istemeyecekti çünkü onu o kadar dağılmış görmeye tahammül edebileceğini sanmıyordu.

"Sadece bunu bil istedim geri kalan ayrıntılarda boğulma boğulmayalım."

Esra gözlerini kucağında oynadığı ellerine dikti. "Peki ne zaman bitti? Ne zaman emin oldun aşkının bittiğine?"

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ