KM-33

13.7K 948 123
                                    

Savaş el ele gelen Emre ve Esra'yı görünce sırıttı.

''Eee kuzen zevkimi beğendin mi?''

Emre anlamayan gözlerle Savaş'a baktı. ''Ne zevki ?''

Esra gözlerini kocaman açtı ''Savaş!''

''Ne Savaş. Utanma kız, hani bebek ne zaman geliyor?''

Üçü bağırdı.

''SAVAŞ!''

Muhteşem Çanakkale gezisinin ardından ne yazık ki İstanbul'a dönmek zorunda kalmışlardı. Çanakkale hepsine çok şey katmıştı.

Savaş'a halayın bebeğe iyi geldiğini, kurşun dökmenin bebek üzerinde ki nazarı aldığını öğretmişti.

Sıla'ya Çanakkale helvasının çok güzel olduğunu göstermişti.

Emre ve Esra ise hayatlarını birleştirmişlerdi. Şüphesiz ki en kazançlılar onlardı.

Emre Savaş ve Sıla'yı evlerine bıraktıktan sonra kendi evine sürdü. Annesine bir an önce evlendiklerini söylemeli, resmi nikah işlerini hızlandırmalıydı. En kısa zamanda isteyecekti Esra'yı. Hatta yarın!

Arabayı park edip inen Esra'nın elinden tutup kapıyı çaldı. Kapıyı açan annesiydi.

'' Esra iş için demeseydi hayatta izin vermezdim zaten. Bir an kızı kaçırıp nikahına aldın sandım.'' bir yandan söyleniyor bir yandan sarılıyordu.

Ayşe Hanım'ın söyledikleri ile Emre kahkaha atmıştı. E yalan sayılmazdı çünkü. Esra'da kızarıp bozarırken Ayşe Hanım kaşlarını çatarak baktı karşısındaki iki çocuğuna.

''Ne gülüyorsun sen bakayım?!''

''Söylediğin de çok haklısın annecim o yüzden güldüm.''

Ayşe Hanım daha da işkillenmişti şimdi. ''Ne demek o ?''

Emre, Esra'nın elinden tuttu. ''Karı kocayız da artık, doğru bildin yani güzel annecim.''

Ayşe Hanım duyduklarına inanamıyordu ne demek karı kocayız?! ''Oğlum bekleyemedin mi düğüne kadar, ben seni böyle mi yetiştirdim?''

Ayşe Hanım'ın yanlış anladığını fark eden Emre daha da gülüyor Esra ise daha çok yerin dibine girmek istiyordu. Kadın yanlış anlamıştı işte.

''Oha anne bir de Savaş'a laf ediyoruz imacı diye.''

''Anneye oha denmez. Anlatsana şunu düzgün.''

''İmam nikahımızı kıydırdık da.''

Ayşe Hanım derin bir oh çekti. ''Öyle desene yavrum.''

İçeri geçtikten sonra oturup konuşmuşlardı yarın Esra'yı istemeye geleceklerini kesin bir dille kabul ettirmişti annesine Emre. Olması gereken buydu artık çünkü.

''Gitsen artık Emre. Uyuyacağız.''

Emre kaşlarını kaldırdı. ''Ne demek gitsen? Niye gidiyorum?''

''Sebebini biliyorsun oğlum.''

''Anne, Esra benim karım hem dün gece gayette birlikte mışıl mışıl uyuduk değil mi karıcım?''

Esra birazdan kalp krizi geçirecekti. Gerçekten gidecekti kalpten. Hem annesinin yanında açık açık konuşuyor hem de Esra'ya karıcım demişti ilk defa.

''Kızı utandırma gideceksin dediysem gideceksin.''

Emre annesine göz kırptı. ''Göndersene.''

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now