KM-11

17.5K 1K 92
                                    

Arabaya bindiler sessiz süren yol bittiğinde Esra ''iyi akşamlar'' diyerek arabadan inecekti ki Emre kolundan tuttu. Esra kafası karışık bir halde kolunu tutan Emre'ye baktı.

''Orada çalışma. Boşver gel şirkette devam et.''

Esra karşısındaki adama dikkatle bakmaya başladı. Bu cümleyi kuran gerçekten Emre miydi?

Cemre ise o dakikalarda hiç konuşmaması gereken biri ile konuşma yapıyordu.

''Tamam aşkım ben seni tekrar arayacağım.'' dedi ve kapattı. Ama bu konuşma ona pahalıya patlayacaktı. Hemde çok.

''Emin misin Emre?'' Esra bu soruyu gerçekten sormuştu. Çünkü Emre şuan hiç Esra'nın tanıdığı Emre gibi davranmıyordu.

Emre ise dilinin kendinden bağımsız söylediği cümlenin şaşkınlığı içerisindeydi. Evet, Esra'nın o Can denen herifin şirketinde çalışmasını istemiyordu, çünkü Can'da Emre'yi rahatsız eden bir şeyler vardı ve bırak Esra'yı kırk kat yabancı bir kadının bile onun çevresinde olmasını istemezdi nedensizce. Ama kendinden de böyle bir atak beklemiyordu. Geri de dönemezdi artık. Hem Esra'da işinin hakkını veriyordu sonuçta. ''Evet neden emin olmayayım, sonuçta zekisin ve kendi şirketinin bu zekana ihtiyacı var.'' Cümleyi bitirir bitirmez suratını buruşturdu Emre. Ciddi ciddi bu cümleleri o kuruyor olamazdı. Bırak Esra'yı kendi kardeşinin bile zekasını övmezdi ki!

Esra'da aynı dakikalarda şok içerisindeydi. Emre demin onu övecek bir cümle mi kurmuştu? Gözleri istemsizce kocaman açılmıştı. ''Pekala, ama sonra bana 'ben seni görmek istemiyorum, sende baban gibi miras avcısısın' gibi cümleler sarf edeceksen şimdiden vazgeç. '' 

Emre başına gelen taşla sanki cidden başına taş yemiş gibi alnını ovuşturdu. ''Tam on ikiden vurdun teşekkürler. Bir anlık sinirdi işte.'' diye düzeltti.

''Bir daha bir anlık sinir olmasın ama.''

''Sende şansını zorluyorsun ama.'' Emre sabrı kalmamış gibi davranıyordu. Oysaki Esra'nın kendini güvence altına alma çabaları hoşuna gitmişti. 

Esra'da yüzünde tek mimik oynatmadan tekrar arabadan inmek üzere toparlandı ''Tamam tamam, yarın gelirim. '' 

''İyi geceler.'' dedi Emre, gerçekten gecesinin iyi geçmesini umarak. Esra'da aynı şekilde karşılık vererek arabadan indi.  Ama hala şoktaydı. Emre'den hiç mi hiç beklemediği bir atak gelmişti daha dün birbirlerine tıslamıyorlar mıydı? Herhalde başına taş düştü diye kendi kendine mırıldandı.  Şimdi de Can'a kendi şirketinde çalışmaya devam edeceğini haber vermeliydi.

Savaş ise derin bir nefes alarak karşısında soyunan Sıla'ya baktı. Soyunmak derken de üzerindeki garson önlüğünü çıkarıyordu sadece. Ama tabiki de Savaş ona sanki garson önlüğünü değil de kendi gömleğini çıkarıyormuş gibi bakıyordu. Çünkü öyle olmasını diliyordu. 

''Şu bakışlarını kesecek misin yoksa bu tepsiyi kafana gömeyim mi?'' Başıyla masanın kenarında duran oldukça ağır tepsiyi işaret etti Sıla.

''Sarışınım sıranın gömleğine gelmesini bekliyorum yani o yüzden bu bakışlarım.'' Savaş'ın heyecan ve beklenti ile söylediği cümle Sıla'yı sinir etmişti.

''SAVAŞ!'' 

Savaş iki elini teslim olurcasına havaya kaldırdı. ''Tamam sarı panterim sadece şaka.''

Sıla çatık kaşları eşliğinde çıkardığı önlüğünün ardından montunu giydi. ''Çıkıyorum ben, sende artık durmadan şu kafeye gelmekten vazgeç. Ortalık dedikodu kazanına döndü sayende.''

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now