KM-14

15.8K 1K 166
                                    

"Git o zaman. Yani istersen gitme de. " Gözlerini yumup başını iki yana salladı "Serum pek iyi gelmedi sanırım."

Emre Esra'nın bu haline gülümsedi. "Uyu, iyi gelir."

Esra gülen Emre'ye baktı. Hiç görmediği bir sahneydi ama yine de bozuntuya vermedi. "Uyurum. Sana da iyi geceler."

Emre de iyi geceler diyerek çıkmıştı evden.

Çok garip bir gün olmuştu her ikisi için.

O melun olayların üzerinden aylar geçmişti, Esra okulu Can ile sadece bir iki kez karşılaşarak bitirmiş tam zamanlı olarak şirkete geri dönmüştü. Her ne kadar  Emre ile best friend forever olmasalar da aralarında tartışmalar olmuyordu eskisi gibi. En azından sükunet içerisinde devam ettiriyorlardı. Ki zaten Esra şirket işlerine çok karışmıyor, genelde parlak fikirleri varsa söylüyordu bir de işte kağıt evrak işleriyle ilgileniyordu. Emre'de kendini yeterince kapatmıştı tek ilgisi işleri ve Emir'in hastaneden çıkmamasıydı. Hayat en azından ikili için normal gidiyordu şimdilik.

Sıla ve Savaş tarafında ise birbirlerine alışmaya devam ediyorlardı ama Savaş hala annenle tanıştır beni diye diye Sıla'nın beynini yiyor, ısrarları ile bıktırıyordu. Sıla'da elbet isterdi sevdiği adamı annesi ile tanıştırmayı ama annesinin tepkisinden korkuyordu. Muhtemelen annesi o çocuk bize göre değil yol yakınken geri dön diye cümleler sarf edecekti. Sıla bunları önceden tahmin ettiği için erteleyebildiği kadar erteliyordu. O da mezun olmuştu ama hala çalışacak bir şirket bulamamıştı. Şirket beğense Sıla beğenmiyor, Sıla beğense şirket Sıla'yı beğenmiyordu. Kafede çalışan mezun bir inşaat mühendisiydi bu aralar.

Esra odasında yapacağı işleri bitirmiş duvarla bakışırken Savaş kapıyı çalmadan içeri girmişti. Esra'da duvarla bakışmasına daldığı için birden korkup sıçradı.

''Korkuttum mu beybisi?'' Savaş rahatça koltuğa yayıldı.

Esra Savaş'ın kullandığı hitap sözcüğünü duyunca yüzünü buruşturdu. ''Savaş?''

''Efendim beybisi.'' Savaş hiç istifini bozmadan masadan aldığı kalemi elinde döndürmeye başladı.

''Savaş cidden doktor arkadaşlarım var benim görünsen iyi olur.'' 

''Neden beybisi?''

Esra gözlerini yumdu ama artık bu iğrenç kelimeye tahammül edemeyecekti. ''Savaş Allah aşkına beybisi ne?! Nereden buluyorsun bu kelimeleri ya!''

''Ha sen o yüzden sabahtan beri sevdiği çocuğu en gıcık olduğu kızla görmüş gibi bakıyorsun. Bende diyorum bu surat ne.'' 

''Bir daha demeyeceksin değil mi? '' Esra Savaş'ın söylediklerini bir kenara atıp olayın sadece bu kısmına takıldı. Bir daha o kelimeyi duymak istemiyordu çünkü.

Savaş'ta karşısındaki kızın gıcıklığını anlamıştı ve eliyle ağzına fermuar çekti. ''Tamam tamam demeyeceğim sayın patroniçe.''

''Oh tamam. Ee sen neden geldin?''

''Şey ya hani Sıla şey ya bende senden şey isteyecektim. Şimdi ben şey edersem yanlış anlar ama sen şey edersen anlamaz.''  

''Ha o mevzu, yaa ben nasıl akıl edemedim doğru ya!'' Esra Savaş'ın ona hatırlattığı şeyle eli telefonuna gitti ama sonra bıraktı ''Kıza iş teklifini telefonda mı edeceğim. Akıl kalmadı bende.'' Gözlerini devirdi.

''Artık aklın neredeyse....'' Savaş'ın mırıldanarak muzipçe söylediği şeyi elbette Esra duymuştu ama yine de ''Ne dedin anlayamadım?'' diye kendini Savaş'a yaklaştırarak sordu. 

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now