KM-13

16.7K 1.1K 164
                                    

Esra hala transtaydı. Bu gerçek olamazdı. Emre'nin ona anlattıkları doğru olamazdı. Bu ona çok ağır gelmişti. Ailesinden sonra güvendiği insan ona ihanet etmişti. Emre konuşurken sesini uğultu halinde duymaya başladı. Gözleri karardı.

Ve boşluğa düştü.

Son duyduğu şey kendi adıydı.

Emre gözlerinin önünde bayılan kızla iyice delirmişti. ''Esra!'' diye bağırmış ama Esra çoktan karanlığa karışmıştı. Genç kızı alelacele kucağına aldı. ''Savaş hemen arabayı çalıştır hemen!'' Savaş koşarak önden çıkıp arabayı otoparktan çıkardı. Emre'de kucağındaki kızı sarsmamak için çok hızlı koşamıyordu ama adımları sıktı. Sonunda dışarı çıktığında Savaş arabanın kapısını açmış onları bekliyordu, Emre Esra'yı arkaya yerleştirince kendide yanına oturup başını kucağına aldı. Savaş'ta hemen arabayı çalıştırıp hastaneye doğru sürmeye başladı. ''Daha hızlı Savaş daha hızlı!'' Emre endişeliydi Savaş ise kuzenini rahatlatmak için birkaç cümle kurmaya çalıştı. ''Sakin ol Emre. Önemli bir şey değildir, kız şok oldu birden ondan kaynaklı olmalı.''

Hastaneye gittiklerinde de doktor aynı şeyleri söylemişti. Tansiyonu birden düştüğü için bayılmıştı, midesi de boştu çünkü sabah kahvaltı yapmadan evden çıkmıştı. Esra ayıldıktan sonra ikiside yanına gitti.

''Patroniçem, yer ve gökler inledi size bir şey olacak diye.'' Savaş gergin ortamı dağıtmak için Savaşlığını yapıyordu şuan. Ama Esra kendini gülemeyecek kadar bitkin hissediyordu.

''Yemek yememişsin, serumun bittikten sonra yemeğe gidelim. '' Emre'de her zamanki Emreliğini yapıyordu. Tabi her zamanki Emreliğinden kastımız her şeyi kontrol altına alma huyuydu. Yoksa asla Esra'yı düşündüğünden değil.

''Özür dilerim.'' Gözlerini pencereden dışarı dikerek söylemişti bu cümleyi. Zaten yeterince kendini mahcup hissediyordu. Hiçbir parçası olmadığı şirket belki onun yüzünden daha fazla zarara uğrayacaktı.

Emre bu cümleyi duyduğunda daha mutlu olacağını düşünüyordu. Hatta egosunu bu cümle ile bile tatmin edebilirdi ama sandığı gibi olmamıştı. Esra'yı hep güçlü görmeye alıştığı için şuanki hali ona çok garip gelmişti. ''Neden diliyorsun ki?'' Emre bu soruyu sorarken Savaş çaktırmadan odadan çıkıp ikiliyi yalnız bıraktı. 

''Haklıydın işte. Can konusunda, belkide bunu anlamasanız yani Emir'in Can'ın abisi olduğunu daha fazla zarara uğrayabilirdiniz benim yüzümden.'' Esra içtenlikle söylemişti bu cümleyi. ''Şimdi daha iyi anlıyorum benim o şirkete neden girmemi istemediğini. Ben zayıf halkayım.''

''O güçlü, kendinden emin Esra'ya ne oldu? Bunu sende bilemezdin, bak zarara uğramadan atlattık. Sadece olan senin dahiyane fikrine oldu o da mühim değil, bizden çok zarara uğradı şerefsiz.'' Çok güzel şimdide kızı koruyorum diye geçirdi içinden Emre. Söyleyeceği cümleler bir kaç gündür beyninden bağımsız çıkıyordu ağzından. Ama Esra'nın da kendisini suçlamasını istemiyordu.

Esra'da şuan da uğradığı ihanetin acısını bi kenara koyup günlerdir değişen Emre'ye hayretle bakıyordu. ''Peki o durmadan bana laf sokan, benden nefret eden Emre'ye ne oldu?''

Emre derin bir nefes aldı. ''Anlaşılan iyileştin, serumun da bitmiş zaten hadi doyuralım seni sonra eve git dinlen.'' E bu kadar da ödün yeterdi.

Emre serumu çıkarması için hemşireyi çağırmaya gittiğinde Esra'da boş boş duvara bakıyordu ki kapı açılma sesiyle geleni görmek için doğruldu. 

''Senin ne işin var burada defol!'' Bağırarak söylediği cümle Can için durumun vehametini gösteriyordu ama açıklama yapmadan buradan gitmeye niyeti yoktu. ''Esra iki saniye dinle sonra beni bir daha göremeyeceksin zaten.''

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin