KM-34

12.9K 1K 97
                                    

Merhaba Arkadaşlar. Biraz uzun bir duyuru daha doğrusu dökme yazacağım, bana ve yazdıklarıma değer verip her bölüme oy ve yorum atanlar bu duyuruyu es geçip yazdığım uzuuuun bölüme giriş yapabilirler😊. Lakin bir kez bile o yıldıza basmamış olanlar bir zahmet okursa çok iyi olur.
Gelelim dökmemin sebebine. Ben küçüklükten beri hayali yazar olmak olan bir kızım. Hatta üniversite de edebiyat okumak istememe rağmen " kalmak istiyorsun" gibi cümlelere maruz kaldığım için o fikir aklımdan sildirildi. Şimdi diyeceksiniz ki bu ne alaka şu alaka ben buraya güzel şeyler yazmaya çalışıyorum ama ünlü olayım milyonlarca okurum olsun amacı hiçbir zaman gütmedim. Bana oy versinler işte aranan yazar ben olayım kitabım çıksın diye hele hiç düşünmedim. İlk kitabım da 10 okunmam varken bile ben yazmaya devam ettim hiçbir zaman yok şu kadar vote olmazsa bölüm atmam yok illa atacaksınız da demedim. Ama geçen gün ilk yazdığım kitabın ilk bölümüne girdim bir baktım ki 7030 okunmaya 223 oy. İnanmıyorsanız girip bakın. Bu nasıl bir sayı? Hayır kimse beğenmek zorunda değil ama burada bir emek söz konusu yedi bin insandan sadece 223 kişinin mi emeğe saygısı var? Bu hikayem için de bu geçerli. Bölümü yayınlıyorum bir bakıyorum 300 okunmaya 50 vote. Neden? Siz bana vote atınca ben para kazanmıyorum siz de para kaybetmiyorsunuz sadece o bastığınız basit tuş benim motivasyonumu arttırıyor daha çok yazma isteği ile doluyorum. Bu yazıyı yazma amacım kesinlikle motivemin o rakamı görünce düşmesi. Siz oy atmamaya devam ederseniz de ben yine yazmaya devam edeceğim. Ama bilin ki motivem yerle bir. Bu sadece benim değil birçok yazarın ortak sorunu. Herkes o yıldızın içini doldurmanızı ister. O yıldız ne kadar çok olursa yazar o kadar ilham dolu olur. Çok uzun yazdım zamanınızı aldım hakkınızı helal edin. Sadece bir iç dökme olsun istedim. 😊

Hazırlanan yemek masasına oturdular. Yemek yiyip sohbet ediyorlardı. ''Ee kaç çocuk düşünüyorsunuz ?'' diye sordu Ecevit Bey.

Savaş gözlerini pörtletti.

''Ne demek çocuk?! Siz çocuk mu yapacaksınız?''

Emre kızı almıştı rahattı artık. ''Yok Savaş kardeş kardeş takılacağız. Senin Sıla ile yaptığın gibi. Sahi bebek kaç aylık?''

Sıla ve Esra bu edepsiz konuşmalarla daha da yerin dibine girmişti. Ama herkes mutluydu!

Ayşe Hanım son sürat kına hazırlıklarına başlamış ve devam ediyordu. Esra'nın yoğun ısrarlarına rağmen kına gecesi yapmaktan vazgeçmemişti. Esra bir kına gecesi istemiyordu ve istememekle kendince haklıydı. Çağıracak kimsesi yoktu. Sadece Sıla'sı vardı. Başka kimi çağırabilirdi ki? Bomboş geçecek bir gündü işte Esra'ya göre.  Ailesini kaybettikten sonra annesinin akrabaları  Esra'nın onların başına kalmasından korktukları için genç kızı dışlamışlardı. Esra onlar istese de onlardan yardım almazdı zaten. Ama hepsi farklı düşünüp acımasız davranmışlardı. Basit bir aile sevgisini ondan uzak tutmuşlardı. Arkadaşlarından da Esra uzaklaşmıştı ister istemez. Çalışmak zorunda olduğu için onların buluşma davetlerine karşılık verememişti. Ya işte çalışıyor ya ders çalışıyordu. Zamanla arkadaşları da anlayışlı olmak yerine Esra'dan uzaklaşmıştı, Sıla hariç. Derler ya düşenin halinden düşmeyen anlamaz diye onların arkadaşlığı da tam olarak o hesaptı işte. En azından onların empati yapma yeteneği vardı ama. Esra hiçbir zaman kendinden uzaklaşanlar da suç bulamamıştı çünkü. Sonra da yalnızlığının ve çektiği acıların mükafatı olarak Allah ona Emre'yi göndermişti.

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin