KM-29

14.1K 902 101
                                    

2-3 bölüm üst üste yayınladım fark ettiniz mi ?  😂😂

  Biraz daha sohbet ettikten sonra Emre şirkete dönmek üzere oradan çıkmıştı.

Herkesle her şeyi dengede tutmaya çalışıyordu. Ailesine sahip çıkmak istiyordu. Babasının yokluğunu bir an olsun kimse hissetmesin istiyordu.

Esra yine bir iş günü dönen koltuğuna oturmuş, parmağındaki yüzüğe bakıp iç çekiyor bir yandan da dönüyordu. Aptal aşıklar gibi tüm gün parmağındaki yüzüğü kesip sırıtabilirdi. Sonunda muradına ermişti. Hiç ummayacağı anda hiç ummadığı kişi kalbinin sahibi olmuş, ona sahip çıkmıştı. Ömür boyu hem kalbini hem de parmağını esareti altına almıştı. Ama bu mahkum olma durumu Esra'yı gayette mutlu ediyordu. Pır pır uçan kalbi ona eşlik eden gülümsemesi... Ama Ayşe Hanım ile konuşması gerektiği aklına düştükçe midesi kalkıyor, kusacakmış gibi oluyordu. Tabiki de bütün bu kusma dürtüsü heyecandandı. 

Aynı zamanlarda Emre'de odasına bir o yana bir bu yana yürüyerek annesi ile telefonda konuşuyordu. 

''Oğlum kendi kendinize nişanlandınız, artık Esra'ya da söylesen elimi öpmeye gelseniz Esra'yı istesek haniiiii!''

Emre annesine hak veriyordu. E evlilik işlerinin hızlanması için bir an önce annesi ile toplu konuşma yapıp, Esra'yı istemesi gerekiyordu. Her şeyin dört dörtlük olması gerektiğini düşünüyor, Esra'nın kesinlikle hiçbir adetten geri kalmamasını istiyordu. Ama sorun şuydu ki Esra'yı kimden isteyecekti? 

''Anne en kısa zamanda konuşacağız ancak Esra'yı kimden isteyeceğim ki. Ailesi yok, kimsesi yok.''

Annesi tabiki de çoktan bu konuyu düşünüp çözüme kavuşturmuştu. ''Benden isteyeceksin Emre.''

Emre acaba duyduklarım doğru mu diye bir an düşündü. Annesi kendi kendinden Esra'yı mı isteyecekti. 

''Anne ufak bir ayrıntıyı kaçırmıyor musun sence de? Sen benim annemsin.''

Ayşe Hanım kahkaha attı. ''Bunu unutmamana sevindim oğlum. Ama Esra benim kızım gibi emin ol kalbimde ki yeri en az sizin kadar. Teyzen ve enişten gelecek seninle birlikte. Esra'yı onlarla isteyeceksiniz.''

Emre şimdi daha net algılamıştı her şeyi. Evet bu plan iyi gözüküyordu. Her ne kadar ayrılmış teyze ve eniştesinin bir yuva kurulması için çabalayacak olması ironi olsa da eniştesi ve teyzesi saygı duyduğu insanlardı. ''Tamam o zaman anne sen her şeyi zaten kurgulamışsın. Ben Esra ile konuşayım en kısa zamanda seninle konuşalım. Ama bak unutma hiçbir şey bilmiyorsun.''

Annesi de oğlunu onaylayınca telefonu kapatmışlardı. Emre şuan bu konumda olduğu için ne kadar şükretse azdı. Üç dört yıl önceki Emre'yi anımsadı. Yine aşıktı. Ya da öyle sanıyordu. Her kızın hayalindeki gibi bir evlenme teklifi hazırlamıştı. Tanıştıkları, aşık olduklarını anladıkları evin bahçesini el birliği ile süslemişlerdi. Balonlarla güllerle, çeşitli süslerle... Aldığı yüzük tam Deniz'in gözleri gibiydi. Mavi safir tek taş hem gözlerini hem de adını anımsatıyordu Deniz'in. Ama ne olmuştu? 

Tam takır hazır sevgilisini beklerken onun hastanede uyuşturucu komasında olduğunu öğrenmişti. Hemde ablasının sevgilisi ile. Gerisi Emre için çok açıktı zaten, bugüne kadar ki aldatılmışlığın verdiği eziklikle hastaneyi terk etmişti. Sonra ölmüştü Deniz. Ama ölmese de Emre için zaten ölmüştü. Aklında yıllarca tek bir soru vardı. Hiç mi sevmemişti de aldatmıştı. Ama artık bu soru tamamen silinmişti. Çünkü hayatta ikinci kez aşkı tatmıştı. Ve farkındaydı Esra Deniz gibi değildi. Her anlamda ondan farklıydı. Görünüşü bile! 

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin