Emre ortadaki tabaktan bir kaç dilim daha Esra'nın tabağına koyduktan sonra kendi tabağına da üç dört dilim aldı. Esra hayranlıkla yaptıklarını izliyordu. Zaten tabağın da börek vardı.

Emre onu merakta bırakmak istemedi. "Kuş kadar yiyorsun bunların hepsini bitir. Sana da gelince anneciğim, anne kahvaltısından mahrum mu kalacağım bunca zaman? Aç mı kalayım?"

"Dedi evde en son on yaşında kahvaltı eden sevgili oğlum."

Ayşe Hanım'ın sözleriyle Esra kahkahasını tutamamıştı.

Emre Esra'ya uyarıcı bakışlar attı. "Sen önce  tabağındakileri bitir. "

Esra omuz silkerek önüne döndü. Canına minnetti.

"Sevgilim ve annemi görmeye geldim anne oldu mu?"

"Oldu oğlum. En azından dürüst oldu, tabi sevgilimi görmeye geldim kısmı."

Emre başına atılan taşı takmadan böreklerine yumulmuştu.

Eli çayına uzandığında bittiğini fark etmişti. Elif hemen doldurmak için uzandığında Esra eliyle onu durdurdu. Ayağa kalkıp çaydanlığı aldı.

Emre'nin çayını kendi doldururken Emre onu hayranlıkla süzüyordu.

"Hatunum işte, alıştırma yapıyor evliliğe."

Esra yerine oturduğunda Emre  annesinin varlığını unutarak onu öpmek için uzanırken Esra geri çekildi.

"Annemden mi çekiniyorsun?" Dedi muzipçe .

Esra utandırılmanın intikamını elbet fitil fitil alacaktı.

"Emre!"

"Neyse ben doydum sizin de beş dakikanız var sonra şirkete geçersiniz. Esra'yı eve erken bırakıyorsun oğlum tamam mı. Saat yediyi geçmeyecek."

Emre oflarken Ayşe hanım onu önemsemeden mutfaktan çıktı.

Esra Ayşe Hanım gözden kaybolur kaybolmaz sinirle Emre'ye döndü.

"Senin benimle alıp veremediğin mi var be adam?!   Utandırıp duruyorsun!"

Emre şuan onu duymuyordu çünkü çok özlemişti. Esra'nın hafif parlayan dudaklarına kendi dudaklarını bastırdı.

Aynı anda Esra onu itmişti. "Sen beni duymuyor musun acaba? Annen evde ya annen!"

"Yani?"

Esra ayağa kalktı. "Delirteceksin beni Delirteceksin?!"

"Bebeğim seni zaten delirtmiyor muyum ben ?"

"Al sana Savaş iki."

Esra homurdanarak mutfaktan çıkıp çantasını ve ceketini aldı. Utanıyordu işte nesini anlamıyordu? Ama intikamı çok pis olacaktı!

Şirkete girdiklerinde toplantıya az bir vakit olduğu için direk toplantı odasına geçmişlerdi. Bu iş çok önemliydi şirketlerinin geleceği için o yüzden Emre de çok gergindi. İşte kulun istediği bir göz Allah'ın verdiği iki gözdü.

Emre baş köşeye kurulmuştu ama Esra ne yapıp ne edip onu yanına alması gerekiyordu.

Bunun için Savaş'tan yardım alabilirdi.

Onu yanına çekip kulağına eğildi. "Savaş bir sebep çıkar ve Emre ye o koltuğa kendin oturmak istediğini söyle ne yap ne et onu benim yanıma gönder!"

Savaş Esra'nın bu isteğini sorgulamadı. Çünkü minik bebeğinin teyzesi ne derse o olmalıydı.

Emre'ye orada oturmak istediğini şirketin sözcüsünü tanıdığını ve daha kolay ikna edebileceğini söylemişti.

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now