''Şu hale bak resmen dul kadın gibi apar topar evleniyorum.'' Sıla'nın tatlı sitemine karşılık Esra gülümsemişti. 

''Kızım ne güzel işte, sensizliği bir dakika bile kabullenemeyen hayatını sonsuza kadar seninle geçirmek isteyen bir adam var. Daha belanı mı istiyorsun.''

Sıla gökyüzüne baktı. ''Tabi canım orası öyle çok mutluyum. Benimki nazar değmesin diye şey.'' 

İkisi de Sıla'nın söylediğine gülmüştü ki Sıla telefonu çalınca onu çantasından çıkardı. Arayan Savaş'tı elbette. ''Efendim canım.''

''Senin o canım diyen ağzını, dilini o kelimeyi söylemen için ağzına diline sinyal gönderen beynini omurilik soğanını yerim kız.''

Sıla kıkırdadı. ''Ya manyak mısın bu nasıl bi sevme biçimi.''

''Bizde böyle kızım. Ee napıyormuş benim müstakbel karıcım?''

''Gelinliği aldık öyle başka şeyler bakacağız sen ne yaptın?''

''Annemlerle konuştum düğünümüze çağırdım hayatım. Şimdi senin anneni düğünümüze çağırmaya gidiyorum.''

Sıla iyice beynini kaybetmişti cidden. ''Savaş anneni düğüne mi çağırdın? ''

''Evet hayatım işte zaten amacımız bu değil miydi?''

Sıla daha fazla uzatmadı. ''Tamam tamam hadi kapat bizim işimiz var.''

Esra ve Sıla bir kaç bir şey daha aldıktan sonra yemek yiyip evlerine geri döndüler. Savaş dediğini yapmış iki hafta sonraya nikah günü almıştı.Nasıl ikna etti bilinmez ama herkes gayet keyifli dört gözle düğünü bekler haldeydi.

Esra, Emre'nin şirkette olduğunu bildiği için üzerini değiştirdikten sonra kendisini şirkete attı. Bugün hiç görüşememişlerdi, sadece sabah telefonda basit bir günaydınlaşma yaşamışlardı. Emre'nin sekreterine selam verdikten sonra kapıyı çalma ihtiyacı hissetmeden kapıyı açıp içeri girmişti. Emre başını kaldırmadan harıl harıl çalışıyordu.

''Pelin hayırdan anlamıyor musun? Sen ne aşağılık bir kadın oldun böyle?''

Esra, Emre'nin söyledikleriyle kaşlarını çattı. Demek ki Pelin demin bu odadaydı ve Emre'nin canını sıkmıştı. ''Bence de aşağılık bir kadın da hayırdır?''

Emre, Esra'nın sesini duymasıyla başını kaldırıp hemen sevdiği kadına bakmıştı. Günü sonunda aydınlanmış sabahtan beri ilk defa gülümsemişti.

''Hoşgeldin bebeğim.''

Emre oturduğu yerden kalkıp Esra'nın yanına gidip sevgilisine sarıldı. ''Hoş buldum da noldu yine?''

''Boşver, Pelin'in saçma zırvalıkları işte. Yakında postalayacağım onu buradan zaten.''

Esra dudaklarını büzdü. ''Çoktan yapmalıydın. ''

Emre, Esra'nın belinden tutup onu kendini çekti. ''Hmm ne yapmalıydım?''

''Onu buradan atmalıydın işte.''

Emre yavaş yavaş Esra'ya yaklaşıyordu ki kapı açılmıştı. Hem de tıklatılmadan!

Emre arkasına dönmeden kimin geldiğini anladığı için dişlerinin arasından tısladı. ''Savaş!''

''Efendim bebeğim, bölüyorum biliyorum ama evlenmeme bu kadar az zaman kalmışken sizin yalnız kalmamanız gerekiyor.''

Emre kaşlarını çattı. ''Niye?''

Esra o niyeyi çoktan anlamıştı da Emre nasıl anlamamıştı ona şaşıyordu. 

Savaş piç bir sırıtış gönderdi arkadaşına. ''Sevişmeyin koklaşmayın diye beybisi. İlk biz. Senin kızını oğluma alcam.''

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now