bölüm 32

7.4K 333 37
                                    

Ceydanın evlilik programlarından zehirlenmistim. Ikimizde okul icin hazırlanıp kahvaltıyı yapıp evden cıktık. Aklımın yine bir kösesinde semih hoca vardı. Gelmemisti.

Saykoyla beni yalnız bırakmıstı. Metrobüse binip  koleje geldim.  Devamsızlık yüzünden son sene kalma gibi bir lüksüm olamayacaktı. Annemle babama kızgındım. Onlara verdigim sözü yine de tutacaktım. Örnek bir cocuk olacaktım.

Kolejin kapısından okula girdim. Her sey zengin kokuyordu. Nefret ediyordum. Hepsi ego yıgınıydı. Bir tane düzgün arkadasım olamayacak kadar anormal okuldu.

Sınıfa girip yerime oturdum. Dayımın müdür olmasından dolayı kimse bulasamayacagı icin sanslıydım. Sınıfta en son konustugum utkan yani tartısma diyelim dayımın yanında sus pus olmustu.

Acelya hoca sınıfa girince herkes otomatikmen ayaga kalktı. Bu kadını gercekten sevmiyordum. Heleki o arabada ikisini kucak kucaga gördüm ya. Hem ne bekliyordum ki semih hoca beni sevebilir mi.

Kadının ders anlatmalarına kulak verip her derste oldugu gibi bana imalı imalı bakmasına ayar oluyordum.

Dersin sonunda acelya hoca beni isaret edip yanına cagırdı. Icimdeki ses gitmemem icin beni uyarıyordu. Ama o benim ögretmenim mecbur gidecegim diye kosullandırıp agur ad8mlarla ilerledim .

"Canım bu gün semih bırakmadı seni"

Yolunu mu gözlüyorsun.

"Evet semih hocayla kalmıyoruz artık"

"Semih abin diyecektin sanırım."

"Hayır ogretmenimdi. Beraber kalıyorduk ve kalmıyoruz"

Bana gözlerini bölertip bakarken ayrıldım. Her gözlerimde ki göz yası torbaları hucüm edebilirdi.

Derslerin sıkıcı gecmesine  meydan okuyup dinlemeye zorladım. Cıkısta dayım dedemlerin beni özledigini söylesene gitmek istemedim.  Her seyin bir yalan olmasını semih hocanın yanımda olmasını istiyordum.

Metrobuse tekrardan binip evin sokagında indim. Kapıda duran semih hocanın arabasıyla karsı karsıya gelecegimi düsünmüyordum. Gitmek ve gitmemek arasında taklalar atarken kendimi kapıda buldum. Onu görmek icin can atıyordum. Bana mecbur kaldıgî icin bakmak zorunda oldugu yalanını kabullenmemeliydim.

Kapıyı acıp ayakkabıları gördügümde rahatlamıstım. Simdi o burdaydı. Sayko paytak adımlarla ayakkabımı tırmalamaya baslarken ayakkabımı cıkarıp ev de giydigim tavsanlı pandufu gecirdim. Heyecanlıydım bir kere daha sarılmak icin her seyi verirdim.

Salona girince gördügüm manzaraya inanamadim. Karsımda duran bir oyuncak aslana benzeyen bir sey ve onunla aynı giyinen semih hoca bir de masumca sırıtıyordu. Bir gün gelmemisti yanıma. Cok ozlemistim. Cok tatlı duruyordu. Oyuncak ayı yerine onu sevesim vardı.

Ama o gitmisti. Öfkem sevgimden daha agır geliyordu. Arkamı döndüm. Kolumdan tutup kendine ceken adamla sırt cantam yere düstü.  Sarılmasını istiyordum. Simdi tamda bunu yapıyordu.

"Sara her seyi anlatacagım. Biraz zaman ver ve bana güven ve bizi kabul et"

Elinde ki aslanı bana gülerek gösterdi.
Göz yaslarım sevincle acı karısımında akıp giderken soguk su etkisi yaratmıstı. Elimde olmadan aglıyordum. Onu gercekten cok ozlemistim. Bosta kalan ellerimi doladım. Mezarlıkta beni buldugunda da dolamıstım. Ondan baska kimsem yoktu. Yine yok olmasın.

"Aglama saram."

Bana saram demisti. Sacımı oksayıp daha sıkı sardı.

"Hadi sakin ol"

Merhaba Ögretmenim (Tamamlandı. )Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ