3.Bölüm : Fotoğraf

15.9K 562 48
                                    

Merhaba yine Ben 🙈🙉✋

Bol okumalar 👍

3.Fotograf

Burnuma değen güneşin ışığı bir süre takip ettim. Nasıl parlaktı ve rengini nasıl özlemistim. Işıktan daha parlaktı ve o parlaklık özgürdü kendi icinde. Koca bir dünyayı dolaşıp odaya düşmüstü hürdü. Dünyanın her halini görüp beni de gelip bulmuştu. Burnumu hareket ettirince kaybolsada izlemek güzeldi.

Cam kenarında oturup bos boş kara baktım. Beyazlığı yer yüzündeki bütün kirliliği örtmüstü. Güneşin ışığı düşünce elmas gibi parlıyorlardı uyumluydular. Izlemeyi kesip  büyük bahcenin girisindeki siyah kapıya sonrasında ise dubleks evlere hayret etmistim. Mahalleye daha önce hiç gelmemişte olsam buraya gelmek için çok zengin akrabaların olması gerekirdi. Benim akrabalarım olsa bile buraya işim düsmedikce gelmezdim. Zengin kokan bir mahalleydi buralar dubleks evler kocaman bahçeler ve düzenli mimari. Bizim evimizin orasında ise belediye bekçileri temizlesede temiz olmayan kaldırım taşları. Büyük arabalar geçince çukurlaşan asfalt yollar. Mahallede gürültü yapan ufak çocuklar. Eminim buradakiler bahçesinden bile çıkmıyordur.  Buranın çocugu degildim ben daha cok eski mahallemin haylaz çocuğuydum. Burası tam Semih hocalıktı kendi çevresinde olanlara ılımlı kendi cevresi içerisinde olmayanlara ise soguk tavırlıydı bu semt bu sokaklar bu evler.  Insanın içini bir bakışta veya son bakısta etkileyecek yerler degildi. Burada doğuyup büyüsen o zaman alışırdın zengin kokan mahalleye.

"Sara canım !"  siyah hırkama sardığım kollarımı gögüsümde birlestirerek döndüm. "Semih seni çağırıyor. " başımı salladığımda kapıyı kapatıp Gupse abla gitmişti. Ayağıma pembe tavsanlı terliği yatağın kenarından alıp giydim. Gupse abla  mezarlık ziyaretinden sonra beni eve bırakıp alışverişe Semih Hoca'yla çıktığında almıştı terlikleri. Iyi bir kadındı kimseye zararı olmayan sakin görünüslüydü yumusak kalpli biriydi.

Odadan çıkıp merdivenleri indim. Alışıyordum sandığım kadar Cehennem gelmiyordu hayat. Bir hafta olmuştu yada fazla oluyordu. Gün kavramım kaybolsada takvime bakıp ailemin ne zaman öldüğü günden bu güne hesaplardım hemen.  Şimdi hesaplayamamanın tek nedeni bu günün hangi gün olduğunu bilmememdi.

Salonda bulunan kanepede oturan Semih hoca'nın karşısına gecip oturdugumda. Gözlerini soğuklukla televizyondan çekip bana sabitleyerek  bir süre baktı. Baştan aşagıya süzmüstü yine.  Konuşmuyordu konuşunca önceki zamanlar da  olduğu gibi beni tersliyordu.

"Yarın okula gideceksin ! " babası gidince otorite tüm onda kalıyordu. Gupse Abla o konuşunca genelde konuşmazdı. "Tamam hocam !" beni arayıp sormayan insanların arasında olmak istiyormuydum belki evet belki de hayır. Özlüyordum degisiklik iyi gelmeliydi.  Okulu beni aramasalarda arkadaşlarımı özlemiştim.

"Bu gün eksiklerini tamamla Sara yarın okula ben bırakırım. " basımı sallayıp evde bile esofmanlarıyla tas gibi olan insana sırıtarak baktım. Daha cok gülerek ağlıyordum ama şimdi ağlayacak dermanım yoktu. Ağlayınca basım kazan gibi oluyordu.

"Hayırdır geldiler mi sana ?"  alnındaki büzüşme ve catıs soğuk bakısıyla dudağımı büzerek burun kıvırdım. "Gelmediler hocam." acaba onuncu sınıftayken ben bu adamın neyine aşık olmustum deli gibi pesinden koşmuştum.  " o zaman neden gülüyorsun?"  aglayınca kızıyordu gülünce de soruyor.

"Gülmüyorum ."aslında gülmeme tek sebep olan şey Arkadasım Ceyda'ya annem söylediğinde Semih'i gece beraber uyuduğumuzda saçma salak rüyalar kurardım. Ceyda bir gün gelip "pambık Semih hocanın evde pijamalarla olduğunu düşünsene. Adam onlarla bile karizma olurdu  demi?" dediği hala kulağımdaydı. Adamın  üzerindeki siyah eşofman bile gayet normaldi. Sanki hiç dizi çıkmamış gibi harika bir bütündü. Bütün herkes gibi Semih hoca'da bizim prensimizdi.

Merhaba Ögretmenim (Tamamlandı. )Where stories live. Discover now