Durdurduğu bir taksiye binip eve doğru gitmeye başladı. Taksideyken de Sıla'ya acil bir işi çıktığı için gittiğini, annesi ile konuştuğunda ona haber vermesi gerektiğini anlatan mesaj atmıştı. Arayıp telefonla konuşacak takati yoktu.

Siteye girip alelacele evine girmişti ama bi yanlışlık vardı. Bir koku, parfümle karışmış yemek kokusu.

Esra aklına gelenle çantasını fırlattığı gibi mutfağa koştu. Yemeği ocakta mı unutup gitmişti. Ama öyle bir şey olsaydı şuan ev yanmıştı.

Mutfağa girdiğinde durumun farklı olduğunu anladı. İçinde rahatlama hissi oluşmuştu ama gördüğü manzara da çok rahatlatıcı değildi açıkçası.

"Ne işin var senin burada?"

Emre gömleğinin kollarını sıvamış yemek yapıyordu. Yaptığı işle ilgilenmeye devam ederek hiç Esra'ya bile bakmadan cevap verdi.

"Annemin işi çıktı da yemeği burada yeriz diye düşündüm. Ama tesadüfe bak ki Cemre ve Ela da meşguldü. Yoksa kardeşlerimi de çağırıyordum."

"Emre şuna son verip evimi terk eder misin? Hem sen buraya nasıl girdin?"

Emre yemeğin piştiğine emin olduktan sonra altını kapattı. Ellerini de silip Esra'ya döndü.

" Bu ev Savaş'ın Esra. Ve emin ol sadece bir anahtar yok bu eve ait. "

Esra şuan Savaş'ı öldürmenin taktiklerini düşünüyordu. Bu çocuk ona sormuş muydu da kuzenine vermişti anahtarları acaba?

"Tamam şimdi o anahtarları bırakıyorsun ve evi terk ediyorsun."

Emre başını olumsuz anlamda salladı. "Hayır çok açım bunca yemeği boşuna yapmadım."

"İyi o zaman sana afiyet olsun."

Esra Emre'yi mutfakta bırakıp evden çıkmak için portmantoya bıraktığı çantasını alıp dış kapıyı açtı.

Emre kapı açılma sesini duyunca, kapanma sesini duymak istemediği için hızlı adımlarla mutfaktan çıkıp koridorun sonundaki kapıya yönelip Esra çıkacakken arkasından kapıyı kapattı. Kapıyı kilitlemek için anahtara uzandı ama önünde Esra olduğu için birazcık çok azcık ona yaklaşmak zorunda kalmıştı. Ama keyfi yerindeydi. Aralarında mesafe kalmayacak kadar arkasından yaklaşıp kapıyı kilitledi ve anahtarı aldı.

O aralar ise Esra çoktan arkasında hissettiği Emre'nin bedeni ile iflas etmişti. Çok mu sıcak olmuştu buralar?

Emre Esra'yı Kendine döndürdü.

Ah çok yakın. Esra tamamiyle dip dibe olduğu Emre'nin etkisi altına girmişti. Arkası dönükken daha kolaydı. Şimdi gözlerinden başka bir yere bakma ihtimali yoktu. Olsa bile Esra başka bir yere bakabileceğini düşünmüyordu. İlk defa gözlerini bu kadar yakından görüyordu. Bu gözler için söyleyebileceği en güzel şey baldı. Bu adamın gözleri resmen bildiğin baldı işte.

Emre de Esra'dan farklı değildi. Karşısındaki güzel esmerin yüzünün her hattını inceliyordu elinde olmadan. Hüzün gizlediği gözleri, elmacık kemikleri, koyu kestane sırma saçları, yanağında oluşan ama şimdi görünmeyen hafif gamzeleri. Ve dudakları. Dudakları...

Esra Emre'nin baktığı yeri fark edince ilk kendine gelen o oldu. Deminki yumuşak bakışlarından eser kalmayan bir şekilde Emre'yi göğsünden itti.

"Napmaya çalışıyorsun sen?"

Emre'de biraz olsun kendine gelmeyi başarmıştı. "Yalnız yemek yemeği sevmem o yüzden bi yere gitmiyorsun." Esra Emre'ye tekrar yaklaşmıştı Emre'de Esra ya ne yapacak diye merakla bakıyordu. Esra Emre'nin cebinden telefonunu alıp Emre'ye uzattı.

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin