KM-1

47.6K 1.6K 176
                                    

''Şu lanet kahveler nerede kaldı?''

''Şimdi getiriyorum efendim.''

Hazırlanan kahveleri kendini beğenmiş adama doğru götürmeye başladı Esra. Her ne kadar adamın o tepkisine sinirlense de güler yüzle kahveleri sarışın kadın ve esmer adamın önüne yerleştirdi.

Esmer adam kahveyi dudaklarına götürüp bir yudum aldı.

''Başka bir isteğiniz var mı efendim?''

Genç adam ukalaca gözleriyle Esra'yı süzdü. Yanındaki kadına aldırmadan konuştu. ''Bir daha bu gecikmeyi yaşamak istemiyorum. Aksi halde sonuçlarına siz katlanırsınız.'' dedi iğrenç bir imayla.

Esra sinirden köpürse de yine saygısından ödün vermeden mutfağa girip tezgaha yaslandı. Hayır sadece bir dakika gecikmişti kahveler bu terbiyesiz muameleyi hak etmiyordu. Ama alışmıştı. İlk başlarda her girdiği kafe de böyle seviyesiz adamlarla tartışıp işten atılıyordu. İşe ihtiyacı olduğu için bu gibi tavırları artık görmezden gelmeye başlamıştı.

İki senedir hayatı yolunda gitmese de memnundu. Annesini ve babasını suikast olduğu düşünülen bir trafik kazasında kaybetmişti, üniversite ikinci sınıftayken. Polis suikast olduğu iddiasına varsa da Esra araştırılması için bir şey yapamamıştı. Çünkü ne psikolojisi buna el veriyordu ne de maddi durumu. Orta halli bir ailenin tek çocuğuydu. Birbirlerinden başka kimseleri yoktu birbirlerini severek yaşarlardı, kim öldürmek isterdi ki annesiyle babasını. Biraz da o yüzden üzerine düşmemişti. Şimdiyse işletme son sınıfta okuyordu. Hem okuyup hem çalışıyordu. Ailesinden ona tek kalan şey olan evi satmış daha küçük bir eve geçmişti. İyi kötü geçiniyor kimseye muhtaç kalmıyordu. Annesini ve babasını kaybetmesi dışında halinden memnundu.

''Yine mi saçmasapan konuştular.'' dedi garson arkadaşı aynı zamanda okul arkadaşı olan Sıla.

Esra yüzünü buruşturarak kafasını aşağı yukarı salladı ''Her zamanki gibi işte.''

Sıla arkadaşının kolunu sıvazladı. ''Takma kafana hadi mesai bitti zaten çıkalım.''

İki genç kız garson önlüklerini çıkarıp kabanlarını geçirdiler üzerlerine. Hava çok soğuktu. Atkı, bere ne buldularsa takmışlardı.

Dışarı çıkınca Sıla tısladı. ''Kızım bu ne soğuk be.''

Esra'da onunla aynı fikirdeydi. ''Kar yağacak gibi baksana.''

Hava gerçekten kar toplamaya başlamıştı. Her an dökülebilirdi inci taneleri gökyüzünden.

O soğuk hava da evlerine yürümeye başladılar. Evleri aynı doğrultudaydı ilk önce Esra'nın evinin önünde duracaklardı . Her akşam bu ritüeli tekrarlıyorlardı. Ama bu sefer farklı bir şey vardı. Esra'nın oturduğu binanın önünde siyah pahalı bir minibüs vardı. Sadece turuncu sokak lambasının aydınlattığı mahallede başka kimse görünmüyordu. İki genç kız tedirgince binaya doğru yaklaşıyorlardı. Soğuktan mı korkudan mı bilinmez ama ikisi de titriyordu.

Sıla, Esra'nın kulağına doğru eğildi. ''Bu pahalı arabanın bu köhne mahalle de ne işi var ?'' diye sordu arkadaşına.

Esra ise sesindeki korkuyu gizlemeden sessizce konuştu. ''Hiçbir fikrim yok ama burnuma hoş kokular gelmiyor. Sen şimdi benimle gel yukarı bir daha yürüme evine kadar.''

Sıla'da zaten bu teklifi bekliyordu. Her ne kadar annesi merak edecek olsa da korkudan eve tek başına gidemezdi. Esra'ya kafasını salladı. Sıla'da fakir bir ailenin kızıydı. Annesi evlere temizliğe gidiyor, o da Esra gibi hem garsonluk yapıyor hem de inşaat mühendisliği okuyordu. Babasız bir kızdı.

KİRLİ MİRAS  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now