"özür dilerim Ben-"

"Ah bebeğim..." derin bir iç geçirdi ve yanıma yaklaşarak sarıldı. "Aklında bana olan tek bir şüphe dahi kalmasını istemiyorum.Ona karşın her daim mesafemi koruyorum.Lütfen bana güven" diyerek biraz daha sıkı sarıldı bana.Tabiki ona güveniyordum.Beni ona karşın üzecek hiç bir şey yapmayacağını da. İçim illaki huzursuz oluyordu bunu engelleyemezdim ama bu Poyraz'a olan sevgimi gram bile etkileyemezdi.


***

Duşumu aldıktan sonra odama geri dönerek kurulanmaya başladım.İç çamaşırlarımı giydikten sonra ıslak saçlarımı hemen bir topuz yaparak dolabımın karşısına geçtim yarı çıplak. Hemen mini dar siyah deri bir etek,onun üstüne tül beyaz salaş bir gömlek seçip altın rengindeki düğmeleri teker teker bağlamaya başladım. Eteklerini de deri eteğimin içine sokuşturduktan sonra yüksek dolgu topuk siyah ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim. Koyu renk bi bordo ruj ve eyeliner sürdükten sonra fazla zamanım kalmadığı için saçlarımı kuruttum ve gevşek bir şekilde kılçık örerek çantamla birlikte aşağı inmeye başladım. Her merdivenlerden inişimde etek biraz daha yukarı kalkarken Poyraz'ın canıma tekrar okuyacağı geldi aklıma..Sonuçta bunu işe giderken giyiyordum.Normalde evde ve dışarı çıktığımda ya kot pantolon ya da şort giyerdim ama bunda işe gidiyordum yani.

Eteğimi biraz daha aşağı çekiştirdikten sonra tek kaşımı şaşkınlıkla kaldırılıp yeni gelen Rüzgara çevirdim başımı. Kapıyı açan Fatma abla mutfağa geri dönerken Poyraz'da salondan kaşları çatık bir vaziyette holde göründü. Rüzgar beni görünce kısa bir ıslık çalarken elini belime yerleştirmesiyle dudaklarını alnıma bastırdı. Arkamda sinirden köpüren bir Poyraz olduğunu fark edince hafif çarpık bir gülümseme ile Rüzgardan kendimi ittim.

Rüzgar Poyraz'a bile bakmadan elimi sahiplenircesine tuttuğunda gözlerimi sıkıca kapadım. İşte bunu yapmayacaktı.

"O elini bir taraflarına sokmadan çeksen çok makbule geçer Rüzgar."

Rüzgarın birden kahkahası Kulağımı doldurmuştu.O anda gözlerimi açarken şaşkınlıkla ona baktım. Poyraz burda kırmızı rengi görmüş boğa misali sinirliyken Rüzgarın burada kahkahalara boğulması.. İlginçti.

Rüzgar son anda gülüşünü dindirip yerine çatık kaşları gelince elimi daha çok sıkı tutmaya başlamıştı. "O el sonradan senin bir yerlerine girmesin de." Rüzgarın bu söyleyişi üzerine gözlerim sonuna kadar aralanmıştı.Poyraz kesinlikle bunu Rüzgar'ın yanına bırakmazdı. Poyraz'a baktığım anda iki yumruğunu da sıkarken daha fazla tatsızlık çıkmaması için Rüzgara dönüp "Elimi bıraksan? Mutfağa gideceğim de." dedim."Hayır!"

Ne!?

Hey bu Rüzgar bir şeyler mi içmişti böyle? Ben dediğim halde elimi nasıl bırakmazdı.Bunu artık karşımda eski Rüzgar olmadığını kanıtlamaya mı çalışıyordu yoksa Poyraz'a inat olsun diye mi anlamış değildim.Rüzgar'a son günlerden beridir bir şey olduğunu bende biliyordum ama bana kalırsa Poyraz'ın karşısında böyle cesaret edipte laf yetiştirmesi aklı kaçık olan birisinin yapacağı ilk işti. Rüzgar hakikaten iyi değildi.

Poyraz dayanamayıp Rüzgar'ın yakalarına yapıştığında sinirle tıslayarak "Bırak dedi lan duymadın mı? Sen bi bırak o eli ben senin elini çok güzel tutacağım merak etme." dedi.Rüzgar o anda elimi bırakınca yüzümü buruşturarak bileğimi tuttum.Fazla sıkmıştı.

Rüzgar her iki elini iki yanına açıp sırıtmaya devam ederken kafayı yiyecek duruma geldim.Lan adam birazdan dayak yiyecekti haberi yok."Bekliyorum Poyraz.Hadi ne yapacaksan yap.Yakında eşim olacak kadınımın elini tutmamda suçsa tamam.Dövebilirsin" daralan kalbimi açmak adına derin bir nefes aldım.Kadınım demişti. Yakında eşim olacak demişti. Üstüne üstlük daha da dikine giderek dövebilirsin dedi.Evet Rüzgar eceline susamıştı.Hiç bana sormamıştı benimle hayatını birleştirmek ister misin diye.Tabiki de bu soruya hayır diyecektim ama yine de bana danışması bana söylemesi lazımdı.Kendi kararlarını kendisi alması onu bambaşka bir insan yaptığı kadar sorunlu birisi de yapıyordu.Poyraz beni başından uyarsa da onu dinlemeyip kendimi suçlu hisseden yine ben olmuştum.

Üvey Abim (Tamamlandı)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt