59. Bölüm - Seviyorum Merkez!

Start from the beginning
                                    

"Kerem sen yavaştan kırolaşıyorsun bak evlenince de böyle yaparsan seni yataktan atarım!"

"Valla güzelim, sen evlendikten sonra geceleri kendinde beni yataktan atabilecek gücü bulabilirsen atarsın." Diyor Kerem ve arkasından göz kırpıp kafasını başlığa dayıyor.

Dediklerini yavaş yavaş anlamaya başlayınca ağzımdan koca bir 'oha' kelimesi kaçınca güzel bir kahkaha da bunu eşlik ediyor.

"Ya ne diyorsun sen? Sapık adam! İmdat yetişin evde sapık var! Komşular yetişin!" bağırıyormuş gibi yapıp nidalar atmaya başlıyorum. Kerem gülerek tekrar sarılıyor bana saçlarıma öpücük kondurup yataktan çıkıyor. "Nereye gidiyorsun?"

"Maç izleyeceğim." Diyerek odadan çıkıyor Kerem bir anda anın şokuyla neye uğradığımı şaşırıyorum az önce burada romantizim yaşan biz değil miydik?

Hödük! Öküz! Al işte Melis doğru söylüyormuş cicim ayları geçince her şey yüz seksen derece değişiyor demişti de inanmamıştım. Daha parmağımda annemin yüzüğünden başka yüzük bile takmadı. Evlenme teklifi ile kaldık böyle, ay hele onda hiç yüzük yok. Kim bilir hangi kızlar hangi gözlerle bakıyorlardır müstakbel kocacığıma, kötü bakan gözleri çıksın inşallah 'ayy piiiissler!'

Hemen yataktan çıkıyorum. Üzerimde eşofman takımına benzer pijama olunca rahatça aşağı iniyorum. Merdivenlerden inerken bir anda kapı çalıyor. Kim şimdi bu gelenler? Hi! Allah bizi ne etmesin! Mustafa amca ve Aslı gelecekti, biz yukarıda ne yapıyoruz? Acaba kaçıncı zil çalışları? Umarım onlar değildir.

"Kerem? Kapı çalıyor!" diyorum merdivenin başından Kereme seslenerek, televizyonunun başından kalkıp kapıyı açarsa güzel olacak! Hii! Ya gelen Cem ise? Yok, canım henüz ölmek istediğini sanmıyorum! Ay ambulansı şimdiden arasam mı ki?

"Aç kapı çalıyorsa Zeynepcim?!" diyor Kerem istifini bozmadan. Kız oğlana demiş ne kadar da zeki bir adam direk evlenmeliyim! Hey Allahım ya!

"Kapının çaldığını bende biliyorum Kerem ama saat ilerledi sen baksan, hani evin erkeği olarak ama yok sen dersen ki kapıyı açınca ultra yakışıklı bir erkek çıkıp seni görüp beğenebilir. Sende onu beğenebilirsin hemen açayım." Diyorum iyice saçmalayarak.

Ne diyorum ben ya?! Bir kapıyı açtırmak için bu kadar uğraştırdıysam oho diğer konular için öldüm ben!

"Tamam, sen iyice saçmalamadan ben kapıya bakıyorum." Diyerek yerinden kalkıyor Kerem benden arkasından ilerliyorum. "Bilgin olsun gelen kişi Aslı, Mustafa amca gelemiyor."

"Sen nereden biliyorsun."

"Telefon denilen, mesaj denilen bir şey var güzelim."

"Ne ara haber verdi anlamında demiştim Kerem, ay neyse aç kapıyı hadi!"

Kerem beni giderayak gıcık etmişti. Benimle bilerek uğraşıyordu bu onun hoşuna gidiyordu.

Kapıyı açtığımızda elinde bir pasta ile bize gülümseyerek bakan Aslıyla karşılaşıyoruz. Onu içeri davet ettiğimiz de pastayı Kerem'e verip bana sıkıca sarılıyor. Kerem'e bön bön bakıp 'ne oluyor?' bakışı attıktan sonra bende karşılık vererek sarılıyorum. O arada Aslı geçmiş olsun laflarına başlıyor ve kapı önü muhabettini biraz erken de olsa gerçekleştiriyor. Sarılma olayını bitirdikten sonra misafir salonuna geçip oturuyoruz. Kerem pastayı mutfağa koyup geri geliyor. Bu sefer Aslı ve Kerem arasında klasik muhabbetler geçiyor.

"Peri nerede?" diyor Aslı etrafa bakınırken

"Babaannesinde kalacak o bu gece, dışarı çıktılar." Diyorum oturduğum yere iyice yerleşirken, Kerem hemen bana dönüp;

Ya Sen Olmasaydın? (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now