57. Bölüm - Ragnor'un Ölümü

99 12 4
                                    

57. Bölüm - Ragnor'un Ölümü

"Lord Merlin, bizi majesteleri ile yalnız bırakır mısınız?" Merlin resmi konuşmasıyla telaşlandı. Nasıl olmuştu bilmiyordu ama her şeyi öğrenmişti. Onun bile dahil olduğuna kadar her şeyi.

"Lance, Merlin'den gizlim yok biliyorsun. Anlatabilirsin." Ama onun senden gizlisi var demek istedi. Her şeyi anlatmayı çok istiyordu ama Merlin'i görmemişti büyücüyle. Onu ifşalarsa Merlin de olayların tek tanığı Alissa'dan şüphelenirdi. Kendisinin söylemesi gerekliydi, her şeyi kendisi görmüş gibi anlatacaktı. Üstelik büyük Emery, vefat eden kraliçeleri, eski dostu için bile sessiz kalmalıydı. Ne olursa olsun bu ihanete rağmen onu koruyacaktı. O Emery'nin kardeşiydi, kendisinin de şu an kızgın olsa da dostuydu. Ragnor denen pisliğe ne olduğu umurunda değildi ama Arthur'un büyüye karşı nefretiyle Merlin'i bile yakıp yıkacağını biliyordu. Buna izin veremezdi, Emery onu asla affetmezdi.

"Alında benim işim vardı. Gitsem..." Uyarmalıydı, Ragnor bu sefer yakalanırsa bekletilmeden öldürülürdü.

"Ah, hayır. Bence de kalmalısın. Gördüklerimin şokundan kendimde değilim. Senden gizlimiz yok." Onun Ragnor'a haber uçurmasına izin vermeyecekti. O adam bugün ölecekti. Merlin telaşla dışarıya baktı. Onların dersi bitirmiş olmasını diledi. "Arthur ormandan geliyorum. Yürüyüşe çıkmıştım ve bir şey gördüm. Asla yaşanmaması gereken bir şey. O burada. O aşağılık büyücü burada ve Emery'e ders veriyor." Merlin biri ona nefreti somut olarak göstermesini söyleseydi kuşkusuz parmakları kralı işaret ederdi. Oradaydı, tüm nefreti ve kiniyle duran Arthur onu bir bedende özgürlüğe kavuşturmuştu.

"Senin ne söylediğini kulağın işitiyor mu? Bu olamaz, böyle bir şey olamaz! O adam tekrar buraya dönüp kızıma ulaşmış olamaz! İşiniz ne sizin? Burası bir saray, o bir prenses! Askerler ve şovalyeler ne işe yarıyor? Ne cesaretle, kimin izniyle kızıma ulaşır?" Lancelot'un bakışları ona kayarken Merlin söyleyeceğine emindi.

"En az bende sizin kadar şaşkınım efendim, nasıl oldu bende bilmiyorum, tek bildiğim o adamın durdurulması gerektiği! Emery'e yaptığı gibi prensesi de zehirleyemez!"

"Nerede?"

"Hala ormanda olmalı..." Sözünü tamamlayamadan Arthur hışımla çıktı.

"Lancelot ekini topla, Merlin benimle gel!" Merlin ona son kez öfkeli bir bakış atan adamın ardından çıkmıştı. Ragnor'a onlardan önce ulaşmalıydı, hem de hemen. Ama onu yanından ayırmayan Arthur buna izin vermemişti. Her şeyi batırmışlardı, her şeyi. Şimdi oradan ayrılmış olmalarını dilemekten başka yapabileceği bir şey yoktu.

Tüm herkes toplandıktan sonra ormana geldiklerinde ikili hala her şeyden habersiz çalışıyordu. Gölü havalandıran Emery hemen yanındaki yeşillikleri ıslatırken sevinçle sıkı sıkı büyücüye sarılmıştı. İkisinin şen kahkahaları ormana yayılıyordu. Bu güzel görüntünün bile içini ısıtmadığı Arthur sıkı sıkı yumruk yapmıştı. "Merlin, onun hareket etmesini engelle." Merlin yutkundu, Arthur'un elinde daha önce Ragnor'un Emery için getirdiği büyü yapmayı engelleyen bileklik vardı. Çaresiz büyücü Ragnor'ı yerinde dondururken Emery şaşkınlıkla bakındı. Babasını fark ederken telaşla bağırdı.

"Baba!" Arthur kızının yüzüne bile bakmazken onlara ilerledi. Bilekliği çözülmek üzere olan Ragnor'a geçirdi. Emery çığlık atarak ağlarken babasının bacaklarına yapışmıştı. "Baba, ne olur ona zarar verme! Bana yardım ediyordu'" Arthur bir an olsun yumuşamazken kızına bakmadı.

"Percival. Onu saraya götür." Soğuk ve sakin bir sesle verilen emre itaat eden Percival ikiletmeden babasına yapışan kızı bir kıskaç gibi sıkıca kavrayıp çekmişti belinden. Onu kolayca omzuna atarken küçük kız adama vuruyordu.

Camelot'un DüşüşüWhere stories live. Discover now