30. Bölüm-Seni Seviyorum

920 86 35
                                    

Uzuuuun bir aradan sonra yeni bölümmm! Bunun şerefine yorumları bekliyorum lütfen, iyi okumalarrr! :)

30. Bölüm-Seni Seviyorum

Arthur sabah uyandığında ilk işi bir kahvaltı hazırlamak olmuş, mutfak çalışanlarını şoka uğratmıştı. Uzun bir "lütfen prensim, bu bizim işimiz" faslını atlatarak iki kişilik bir kahvaltı hazırlamış, insanların meraklı bakışlarına aldırmadan odasına geri dönmüştü. Askerleri Merlin dahil kimseyi almamaları konusunda uyardıktan sonra kapıları kapatmış, masaya kahvaltıyı bırakmıştı. Sarayın yakınından topladığı çiçekleri Emery'nin tabağının yanına bırakırken bir papatyayla genç kızın uyuduğu yatağına yönelmişti. Yatağın kenarına otururken gülümseyerek papatyayı genç kızın kulağının arkasına iliştirdiği saçlarına kondurdu. Elinin tersiyle yanağını okşarken usulca seslendi.

"Emery..." Genç kız hafif kıpırdansa da uyanmamış, anlamsız bir şeyler mırıldanırken gözüne gelen güneşi eliyle kapatmıştı. Arthur hareketlenip bedeniyle güneşi engellerken genç kızın elini tutup tüy kadar hafif bir öpücük avuç içine kondurmuştu. "Hadi bakalım huysuz uykucu. Kalkma vakti." Gözlerini açan Emery onu görünce gülümserken koluna hafifçe vurmuştu.

"Sensin uykucu." Arthur hafif bir kıkırdama bahşederken genç kızın dün gecenin hatırası kızarmış ve şişmiş gözleriyle bile ne kadar güzel göründüğünü düşündü. Parlıyordu. Burnuna minik bir öpücük kondurup onu koltuk altlarından kavrayarak kendine çekip sıkıca sarılmıştı.

Emery itiraz etmeden ona sokulurken, bedeninin sıcaklığının keyfini çıkardı. Ama bu keyif fazla sürmezken dün gecenin anıları göğsünü sıkıştırmış, kalbinin ortasına derin bir ağırlık bırakmıştı. Beyninde durmadan dönen çarklar vardı. Merlin onu öldürmeye çalışmıştı. Öz ağabeyi kendi elleriyle onu boğmayı dönmüştü. Ona inanmıyordu, onun bir canavar olduğunu düşünmüştü. Ölmesi gerektiğini, ölmeyi hak ettiğini düşünmüştü. Arthur'un göğsü dün geceki yastığa dönerken nefesleri tekrar sıkılaşmış, çaresizce nefesler almaya başlamıştı.

Genç kızın panikle çırpınışını fark eden Arthur onu omuzlarından kavrayarak geri çekmiş, telaşla onunla konuşmayı denemişti. Emery kulakları uğuldarken onun sesini duymuyordu bile. Prensin konuşan yüzü yerine yüzündeki karanlık ifadeyle Merlin'e bırakmış, kararlı bakışlarıyla yüzleşmişti.

"Sen bir canavarsın. Ölmen gerekiyor."

"Özür... özür dilerim! Daha iyi olacağım!"

"Sen asla en ufak bir iyilik bulundurmayacaksın. Kirlisin, bir yaratıksın."

"Merlin lütfen..." Genç kız ağlayarak yalvarmaya başlarken Arthur onu omuzlarından sertçe sarsmıştı kendisine gelmesi için.

"Ölmelisin..." Merlin'in sesini Arthur'un sesi alırken genç kızın kulaklarındaki uğuldama gitmiş, genç prensin korku dolu yüzü onu karşılamıştı. "Emery! Sakin ol! Yeter artık!" Emery kendine gelirken onunda kendisinden korktuğu gerçeğiyle yüzleşmişti. Belki de ölmesi gerekiyordu. "Seni seviyorum. Lütfen... İyi ol." Arthur'un dolu gözleri genç kızın asıl gerçeği görmesini sağladı. Arthur ondan korkmuyordu, ona bir şey olmasından korkuyordu. Yavaş yavaş seni seviyorum cümlesini idrak ederken az önceki tüm kötü şeyler yok olmuş, içi sıcacık olmuştu. Arthur onu seviyordu. Emery'nin gözünden az öncekinin aksine mutluluk gözyaşları akarken Arthur tarafından yanağına akmadan engelleniyordu. Genç kızın sakinleştiğini fark eden prens biraz olsun rahatlamıştı. "Artık gülümsersen gerçekten sabah olduğuna inanacağım. Ağlamak sana hiç yakışmıyor. Küçük bir domuz yavrusuna benziyorsun." Ve işte Arthur'un romantiklik sınırları. Genç kız onun koluna cimcik atarken burun kıvırdı.

Camelot'un DüşüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin