34. Bölüm-Kıskançlık

683 76 78
                                    

Hızlı yeni bir bölümle merhabaaa! Bakalım neler olmuş, iyi okumalar :)

34. Bölüm-Kıskançlık

Ragnor kızı odasına doğru getirirken, Emery gittikçe ayık olmaktan uzaklaşıyordu. Ragnor kolunu düşmemesi için beline dolamış, onu kendine yaslamıştı. Neden bu kadar içtiği ise kafasını kurcalayan soruydu. İçecek birine benzemediği kesindi, Arthur'la bir problemi olup olmadığını düşündü. "Özür dilerim..." Genç kız ağlayarak sayıklarken odasının kapısına gelmişlerdi. Ragnor kaşlarını çatarken yorum yapmadı. Kapıyı açmaya çalışırken kilitli olduğunu fark etti.

"Evin anahtarı sende mi?" Emery hala özür dilemeye devam ederken cevap alamayacağını anlamıştı. Büyüyle kapıyı açtığında onu içeri götürmeye çalıştı. Genç kız protesto ederken o kolunu beline dolamıştı.

Genç kız elini onun yanık izlerinin bulunduğu bölgede gezdirirken Ragnor temasın getirdiği acıyla tısladı. Ama geri adım atmamış kendisine oldukça yakın duran kızın konuşmasına devam etmesini bekliyordu.

"Canın çok acıyor mu?" Ragnor onun dediğine gülümserken eli yavaşça belini okşamıştı.

"Şu an değil." Emery başını onun göğsüne yaslarken iç çekti. Hala ağlıyordu. "Neden ağlıyorsun?" Diğer eli saçlarını bulmuş, parmaklarını gezdiriyordu.

"Sana söylemem gerek." Ragnor onun dediğine kaşlarını çatarken Emery onun gömleğini sıkıca kavramış sayıklıyordu. "Biliyorum..."

"Neyi biliyorsun?"

"Kı-kılıcın efendisini biliyorum." Yaşlı büyücünün gözleri şokla büyürken herhangi bir tepki vermesine kalamadan bedeni kızdan sertçe geri çekilmiş, kendisini duvara çarparken bulmuştu. Ne olduğunu anlayamadan yüzüne yediği darbeyle acıyla inledi.

"Arthur!" Emery ağlamayı bırakmış neşeli bir sesle hala Ragnor'u tutan prense sarılmıştı. "Geç kaldın." Arthur kendisine sıkıca sarılmış kızla kaşlarını çattı.

"Sen sarhoşsun." Emery kıkırdayıp başını iki yana salladı.

"Hayır sen sarhoşsun. İkiye bölünmüşsün. Nasıl yaptın?" Elini boş bir alana sallarken Arthur kızın kendinde olmadığına mı sevinse, ondan faydalandığına inandığı adamamı öfkelense emin olamamıştı. Kolu koruyucu bir tavırla kıza sarılmış, öfkeyle Ragnor'a dönmüştü.

"Sarhoş birinden faydalanmanın bedelini ödeyeceksin." Nefretle ona bakarken olayları kavrayamayan Emery neşeyle Ragnor'a el sallıyordu.

"Görüşürüz!" Arthur kıskançlıkla onun elini tutup indirirken kızı önüne almış içeri sokmuştu. Ragnor'u sonra halledebilirdi, şu an ilgilenmesi gereken sarhoş başbelası bir sevgilisi vardı.

**********

Ragnor hala duvara yaslı dururken burnundan akan sıcak sıvıyı hissedebiliyordu. Biliyorum demişti. Kılıcın efendisini görmüş olmalıydı. Ama nasıl? İletişime geçtiği biri olması muhtemeldi. Merlin? Onun efsanesi başkaydı, verilen rolü belliydi. Kılıcın efendisi olmayacağına emindi, kılıç bile kaderi değiştiremezdi. Kızın çevresinde başka bir büyücü de hissetmediğine emindi. Köyünden olabilir miydi? Kılıca da güvenilmezdi gerçi. Ya efendisinin güçlerini gizliyorduysa? Emery biliyorsa Merlin'in de bileceğini düşündü. Onunla en kısa sürede görüşmesi lazımdı. Eğer bunu biliyorsa onu oyalamanın bedelini ödeyecekti. Kafasını toplamak için sarayın dışına doğru ilerlerken belki de ziyaret etmesi gereken başka biri olduğuna kanaat getirdi.

**********

Arthur kızı yatağa yatırırken ayakkabılarını çıkarmasına yardım etti. Üstüne baktığında ise ne yapacağına karar verememişti. Bu elbiseyle kızın rahat edemeyeceği belliydi. "Emery... Elbisenin iplerini açacağım, tamam mı? Sonra odadan çıkacağım ve sen geceliklerini giyeceksin. Ardından beni çağır, uyuduğuna emin olmalıyım." Elini tereddütle genç kızın elbisesine götürürken kız eline vurunca kaşlarını çattı.

Camelot'un DüşüşüWhere stories live. Discover now