18. Bölüm-Kavga

1.1K 117 16
                                    

Uuuzunn bir aradan sonra merhaba gençler, vizeler ve ardından gelen birkaç işimden kaynaklı uzun süredir yazamadım, ilhamımda tıkanmıştı ama biraz yazmaya başlayınca çözüldü, yazarken çok eğlendim. İyi okumalar, öpüyorummm.

18. Bölüm-Kavga

Emery'nin ilk büyü yapışından bu yana neredeyse bir ay olmuştu ama maalesef büyü güçleri tekrar kendini göstermekten çekinmişti. Defalarca denemiş, Merlin'deki büyü kitabında denenmedik sihir bırakmamıştı. Belki de büyüyü yapan ben değil, uykuma giren kişilerdi diye düşünmüştü birkaç kez, Gaius ise onun yapmış olması kanısında ısrarcıydı. Güçleri uykudaydı, uyarana ihtiyaçları vardı. Ama bir diğer sorun ise uykusuna girenlerin bunu neden yaptığıydı? Emery kimdi ki uykularına girecek kadar riske girmişlerdi? Bu bir ayda tek bir soru bile yanıtlanmamış, sadece kafa karışıklıkları kazanmışlardı.

Arthur ile doğru düzgün tek muhabbetleri gölde kalmış, ikisi birbirleriyle her denk geldiklerinde sadece baş selamı verip geçmişlerdi. Ki son günlerde o bile lütuftu, birbirlerini görmezden gelmek ikisi içinde daha cazip bir seçeneğe dönmüştü. En azından hastalandığı zaman gelmesini beklemişti genç prensin Emery ama yine eline geçen hayal kırıklığı olmuştu. Arthur o bilmese de durumunu şövalyelerin Merlin'e sorularından öğrenmeyi tercih etmişti, gün be gün iyi olduğunu bilmek yeterliydi.

Büyük sarayın gün geçmiyor ki misafirleri eksik olsundu. Yeni misafirler uzak bir krallıktan gelen Kral Amon ve kızı Dianne'ydi. Yine her yer şenlik havasına bürünürken, büyük bir hazırlık hakimdi. Emery elindeki elmayı büyük bir iştahla kemirirken elinde ziyafetler için ek getirilen büyük tabakları taşıyan kardeşinin peşinde dolanıyordu. Merlin taşımakta zorlanırken ara sıra sendeliyordu, elbette ki Arthur kendi işlerinin ona çok az geldiğini düşünmüş olacak ki onu şenliğe yardım etmeye seve seve yollamıştı. Bundan zevk alan sadece Arthur değil, tatlı küçük kız kardeşiydi de. Fırsatı kaçırmamış, hiçbir şeye yardım etmeden öylece Merlin'i izleyerek etrafta dolanıyordu. Bundan sıkılmış olan abisi en sonunda durarak ters ters kardeşine bakmaya başlamıştı.

"Senin hiç işin yok mu?" Gözlerini kısarak söylediği cümleye genç kız sırıttı. Büyük bir lokma elmadan alırken, ağzının dolu olmasını umursamadan zevkle konuştu.

"Ah, hayır! Bugün Gaius'un hiç işi yok şansa, bende gelip sevgili kardeşime yardım edeyim dedim!" Onun büyük bir hevesle söylediği şeye gözlerini büyüttü Merlin.

"Pardon ama benim mi gözlerimde sorun var? Çünkü yardımını pek görüyor değilim." Emery sırıtarak yanağına öpücük kondurdu.

"Yanında dolanarak muhteşem varlığımla sana enerji veriyorum tabii ki! Merlin, ne kadar şapşalsın!" Merlin abartılı bir şekilde göz devirirken, onun niyetini zaten bilirken neden durup sorarak vakit kaybettiğini düşünüyordu. Tekrar önüne dönüp yürürken söylendi.

"Cidden bazen benim değil, Arthur'un kardeşi olduğunu düşünüyorum. O kadar benziyorsunuz ki! Benim işkence çekişimi izlemek sizin için en zevkli şey!" Emery'nin yüzü asılırken durmuştu. Merlin onun konusu ne zaman açılırsa rahatsız olduğunu bildiğinden söylemişti ama şimdiden vicdan azabı duymaya başlamıştı. Tam onun gönlünü almak için arkasını dönecekken kıçına yediği tekmeyle sendeleyerek zar zor dengesini sağlamıştı. Düşürmesine ramak kalmıştı! "Emery!"

"Sen bana kurban ol be! Kepçe!" Emery arkasını dönüp giderken, Merlin derin nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Akşam nasıl olsa aynı evdelerdi, görürdü küçük cadı. Kafasına aniden yediği elma çöpüyle bu sefer korkup kendisi tabakları düşürürken, tüm sarayda yankılanacak kadar şiddetle bağırdı.

Camelot'un DüşüşüWhere stories live. Discover now