51. Bölüm - Çanlar Kimin İçin Çalıyor?

375 36 46
                                    

51. Bölüm – Çanlar Kimin İçin Çalıyor?

Arthur tek başlarına savaşı kazanamayacaklarını bildikleri için güvenebilecekleri birkaç krallığın yardımını istemişti. Her şey Emery ve onun destekçisi Uther'dan gizli yapılıyordu. Genç prens babasının asla yapmayacağı bir şeyi yaparak Druidlerden ve onların vasıtasıyla güçlü büyücülerden de yardım istemişti. Güç savaşının olmadığı, herkesin barış içinde yaşayacağı topraklar en büyük temenniydi.

Emery öldürülmeyecekti, en büyük koşul buydu. Kılıcı ondan uzaklaştırmanın işe yaramayacağı kesindi. Bu yüzden öncelikle kılıcı yok edecek bir şey yapmaları lazımdı. Bunun için işe ilk olarak her şeyi yok edebileceği efsanesine dayanan ejderha nefesinden dövülmüş kılıcı yaratmakla başladılar. Sonraki plan ise en güçsüz halde yakalamaktı.

Emery peşindeki orduyla krallığa yeni kattıkları toprakların zafer naralarıyla geri dönmüştü. Karşısında bir ordu görmek beklediği bir şey değildi. Yüzündeki gülümseme bir an bozulur gibi dursa da gözlerinde oluşan öfkeli bakışlarla bozmadı. "Ah, beni karşılamaya büyük bir orduyla gelmen ne güzel sevgilim. Müsaadenle dinlenmek istiyorum." Emery yanından geçecekken Arthur önünde durmuş engellemişti. Genç kız öfkeyle tıslarken vücudundan yayılan gücü hissetmemek mümkün değildi. "Aptallık etme. Peşine taktığın zavallıları da al ve gözümden kaybol. Sabrımı sınama. Bu seferlik affedeceğim." Arthur da onun sözleri karşısında öfkelenirken içi acısa da artık onun Emery'sinin burada olmadığını biliyordu. En azından bebekleri için onu durdurmalıydı. Prenses tekrar ilerleyecekken Arthur elindeki kılıcı onun boynuna tutup durdurdu. Bu sefer genç kızın gülümsemesi solmuştu. Alayla Arthur'a baktı. "Beni öldürecek misin cidden? Karnımdaki çocuğa rağmen. Senin çocuğun."

"Gerekirse evet. Hem doğum yakın, bebeğin kurtarılabileceğinden eminler." Genç prens bir an için karısının gözlerinde hayal kırıklığını yakalar gibi olmuştu ama çok kısa sürmüştü. Arthur kararlılıkla sözlerine devam etti. "Kılıcı bırak teslim ol. Kimse sana zarar vermeyecek, söz veriyorum. Bebeğimizi güvenle doğurur, ona annelik yaparsın. Tüm bunlar unutulur."

"Yazık, çok yazık." Arthur kaşlarını çattı, kızın cıklarken neyi kastettiğini anlamaya çalışıyordu. "Bebeğim daha doğmadan babasız kalacak." Genç kız dudaklarını büküp karnını okşarken her şey bir an da olmuştu. O kılıcına yeltenip Arthur'a savuracakken Merlin bir büyü yaparak onu geri savurmuştu. Genç kız hiddetle duvara çarparken elindeki kılıca sıkı sıkı tutunmuştu. Herkes şokla büyüyü yapan Merlin'e bakarken Arthur bunun sonra konuşulması gereken bir konu olduğunu düşünerek tüm dikkatini yere düşen karısına verdi. Bebeği için endişeliydi, karısı içinde. Ama onu mutlaka durdurmak zorundaydı. Gerçek Emery'nin bunu isteyeceğini biliyordu. Bunu daha önce defalarca kez konuşmuşlardı. Karısının tüm güzel hatıralarının, güzel kalbinin yok olmasına izin vermeyecekti. Elleri daha fazla masum kanına bulaşmayacaktı.

Genç kız kararlılıkla tekrar kalkıp atakta bulunurken Arthur kılıcıyla onu savurmuştu. İki güçlü kılıç büyük bir güç dalgalanmasına sebep olurken ikisi de yayılan güce direnmeye çalışmıştı. Emery tekrar başka bir hamle savurmaya çalışırken Arthur kıvrak bir hamleyle kurtulmuştu. Genç kıza doğru bir Druid büyü fırlattığında kılıç savrulmuş, prensesin kana bulamış gözleri genç Druidi bulmuştu. Çocuk nefessiz kalarak yere yığılırken Arthur onun dikkatinin dağılmasını fırsat bilip kılıcı kıza doğrulttu. Emery tekrar büyü yapmaya çalışsa da Arthur Druidlerin toplu yaptığı kalkan sayesinde korunuyordu. Merlin ise çoktan Karanlığın Yıldızını yerden almıştı.

"Artık pes et. Yolun sonuna geldin." Genç kız kararlı kocasının gözlerine bakarken mavi gözleri koyulaşmış, içindeki büyünün yansıması gözlerine vurmuştu. Druidlerin yaptığı kalkan yavaş yavaş kırılırken herkes direnmeye çalışıyordu. Nihayet kalkan kırıldığında Emery'nin yaptığı büyü bu sefer Arthur'un nefesini kesmeye başlamıştı. Havaya yükselen Arthur nefes almaya çalışarak ellerini boynuna götürmüş, görünmez iplerden kurtulmaya çalışmıştı. Tüm dikkati sırtına değen kılıcın soğuk ucuyla dağılmış, Arthur yere düşmüştü.

"Teslim ol artık Emery. Yalvarırım. Beni seni öldürmek zorunda bırakma." Emery alaycı bir kahkaha atarken ona dönmüştü.

"Öldürsene. Hadi." Merlin dolu gözlerle ağlamamak için savaş verirken o da kardeşinin artık burada olmadığını biliyordu. Bir süre öylece durduktan sonra kılıcı indirmişti, yapamazdı. Ona bunu tekrar yapamazdı. Ki o zaman bile sona ulaşmadan pes etmişti. Öldürmesi gerektiğini biliyordu ama bunu asla yapamayacaktı. "Tahmin etmiştim. Kılıcı bana geri ver." Hiçbir hareketlilik göstermeyen Merlin'den kılıcı almak için uzandığında karnına saplanan ince sızıyla inledi. Bebek geliyordu, bunu hissetmeliydi. Bunu fark eden Arthur ve Merlin ne yapacaklarını bilemez halde ona yaklaşırken genç kız karnına saplanan kılıçla cılız bir inleme çıkarmıştı.

Tüm herkes büyük bir sessizlikle karşılarındaki manzaraya bakarken Elyan'ın Emery'nin sırtından sapladığı kılıcın ucu karnından çıkmış, kanla parlıyordu. Olayın şokundaki genç kız karnına bakarken kılıcın vücudundan hızlıca çekilişiyle onu ayakta tutan tek şey oymuş gibi dizlerine düşmüştü. Yarasından kanlar fışkırırken herkesten önce ilk tepki uzaktan kopmuştu.

"Hayır!" Ragnor koşarak genç kızın yanına geldiğinde yaptığı bir büyü ile onlara yaklaşan herkesi uzaklaştırmıştı. Bir şeyler mırıldanıp ellerini yaraya uzatırken iyileştirmeye çalıştığı belliydi ama nafileydi. Arthur ve Merlin ise endişeyle kalkandan geçmeye çalışıyorlardı.

"Bebek geliyor. Onu kurtarmak zorundasın Ragnor. Kızını kurtarmak zorundasın." Genç kızın kararlı sesiyle Ragnor öfkeyle arkasındaki kalabalığa döndü. Yaptığı bir büyüyle herkes geriye savrulurken ikisini içine alan büyü zamanla küçülerek yok olmuştu. Geriye sadece Emery'nin kanıyla ıslanan toprak kalmıştı. Arthur yere çöktüğünde duyduklarının yarattığı kusma isteiğini bastırmaya çalıştı. Kandırılmıştı.

Camelot'un DüşüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin