45. Bölüm - Ceza

402 45 18
                                    

Uzuuun sürelik aranın özrü olarak ikinci bölümle merhaba. Sizce neler olacak? Yorumlarınızı bekliyorum. Final yolda.

45. Bölüm – Ceza

Emery nihayet kapının açılmasıyla oturduğu yerden kalkarken gün saatler önce dolmuştu. Genç kız ise bir gram uyumamış, tam uykuya dalmak üzereyken nihayet biri gelmişti.

Hizmetkarlardan biri elinde kahvaltı tepsisiyle girdiği odanın dağınıklığını görürken donup kalmıştı. Dün geceki yemeklerin tümü yere serilmiş, bununla kalmayıp Emery odanın kalanından da öfkesini çıkarmıştı. Genç hizmetlinin kanı çekilirken yerdeki kırık cam parçalarını temizleyip temizlememesi gerektiğini düşünüyordu. Prensesin çıplak ayaklarını görünce temizlemek dışında bir seçeneğinin olmadığını anladı. Ona gözünü kısarak bakan prensesine yutkunarak reverans yaptı.

"Kahvaltınız prensesim..." Emery ona doğru ilerlerken genç kız gerilememek için zor tutmuştu.

"Söyle kapıyı açsınlar. Dışarı çıkmak istiyorum."

"Üzgünüm efendim... Be-ben karışamam. Prensimiz dışarı çıkmamanızı emretmiş." Emery onun elindeki tabağı alıp yere fırlatırken öfkeyle bağırmıştı.

"Bende prensesiniz olarak emrediyorum! Kapıyı açın!" Hizmetkar korkuyla gerilirken Emery yaptığını yeni fark etmiş gibi iç çekti. "Çok üzgünüm... Ben bağırmak istememiştim." Kendisinden özür dilenmesine şaşırmamıştı genç kız. Emery prenses olmadan önce de herkesle konuşan muhabbet eden biriydi. Prenses olması da bunu değiştirmemişti. Çoğu kez çalışanlara yardım ettiği de olurdu. Genelde hiçbir işi olmadığını söyleyip Arthur'la odalarını da kendisi temizlerdi. "Alexandra değil mi?" Hizmetkar, prensesin sorusuna başını salladı. "Lütfen yardım et. Ben kötü bir şey yapmadım. Sadece odadan çıkmak istiyorum."

"Efendim, bunu istesem bile yapamam. Kapıda muhafızlar var." Emery bir an ısrar etmeyi düşünse de faydasız olduğunu biliyordu. Muhafızları ikna edemezdi.

"Çekilebilirsin. Tekrar kahvaltı getirmeni istemiyorum. Odaya da dokunma. En azından bunları yap lütfen." Genç kız bir an itiraz edecek olsa da susmuş, usulca başını sallamıştı. Emery düşen omuzlarıyla ayağına batan cam parçalarını umursamadan basıp yatağa geçerken hizmetkar ilk kez bir prenses olmadığına şükretmişti. Zavallı kız, diye geçirdi içinden. Prenslerinin verdiği bu emre anlam veremiyor, mutlaka geçerli bir nedeninin olmasını diliyordu. Nedenini söyleyecek bir kimse de yoktu. Bu odaya girme izni olanlardan biri bile olayla ilgili bir şeyler yayarsa saraydan atılırlardı. İşten atılmaya niyeti yoktu. O yüzden sessiz kalıp son bir bakış atarak odayı terk etmişti.

**********

Arthur ikinci günde odaya gelmezken, Emery oda da delirecek gibi hissediyordu. Resmen unutulmuş gibiydi. Odaya gelen yemekler dışında bir ziyaretçisi yoktu. Arthur'un onu bu şekil cezalandırmasına hala inanamıyordu. Ona öfkeliydi, hem de çok.

Prensesin yokluğu nihayet Morgana tarafından fark edilmişti. "Gwen, Emery'e haber yollar mısın? Bugün hava çok güzel. Ormanda piknik yaparız." Gwen, Emery'den hoşlanmasa da onunla yaşamayı öğrenmişti. Nasıl olsa kendisi artık bir prensesti. Saygısızlık yapma lüksü bile yoktu.

"Elbette efendim. Hemen gidip kendisine bildirerek piknik hazırlıklarını yapıyorum." Morgana gülümseyerek onaylarken kolyesini takmıştı. Gwen odadan çıkar çıkmaz beklediği yüz nihayet odaya girmişti.

"Leydim..."

"Lordum?" Merlin onun dediğiyle gözleri parlarken sıkıca sarılmıştı. Prensesin erkek kardeşi olmasının getirisi olarak önceden yaşadıkları yerin lordluğu kral tarafından kendisine verilmişti. Şifahaneyi Gaius'la birlikte çalıştırıyordu. Arthur'un yanında çalışmasının doğru olmayacağına karar verilmişti. Morgana ile ise düğünden sonra gizli bir ilişkiye başlamışlardı. Emery'nin bile haberi yoktu. Hoş, Merlin'in ondan korkusu yoktu. Bu ilişkiye elbette sıcak bakacaktı ama kendisine söylemediği için savaş çıkacağı kesindi.

Camelot'un DüşüşüWhere stories live. Discover now